Gönderen Konu: Ali Şen ile dobra dobra...  (Okunma sayısı 561 defa)

Çevrimdışı schoot9

  • 2. SINIF UYE
  • ****
  • İleti: 5.356
  • Puan 4609
  • Cinsiyet: Bay
    • Profili Görüntüle
Ali Şen ile dobra dobra...
« : 18 Ağustos 2008, 21:28:04 »
Fenerbahçe'nin eski Başkanı Ali Şen, Türk futbolu, futbolcusu, Avrupa kupaları ve Türkiye ligleri hakkında ilginç saptamalar yaptı. Bodrum'dan yakın dostlarıyla birlikte Datça'da Billur Kent'e konuk olan Ali Şen, DHA'ya ilginç açıklamalarda bulundu. Şen'in konuşmaları şöyle:

"Aragones'in oynattığı sistem İspanya'nın şampiyon olduğu zamanki sistemin aynısı. İspanya'daki futbolculara Fenerbahçe sahip değil. Fenerbahçeli futbolculara, bu sistemi zorla kabul ettirmeye çalışırsanız Zdenek gibi olursunuz. Hangi futbolcu olursa olsun benim sistemime uyacak deyip 4-3-3 oynatırdı, sonrası ne oldu? Böyle antrenörler çok vardır. Futbolcuyu kendi sistemine göre zorlar, o zaman da top patlar ve başarısızlık gelir. Futbolcuya göre mi sistem yapacaksın, sisteme göre futbolcu mu alacaksın? Bir sistemi futbolcuya zorlayamazsın. Bu nedenle de bugünkü kadrosuyla Fenerbahçe en iyi hangi sistemi oynar? 4-4-2 mi yoksa Arjantin'de oynanan 1-2-4-3-1 mi? Nasıl iyi oynatacağını da hoca bilir. Alex'in oynadığı yere Semih'i getirirseniz, Alex'i de Aurelio'nun oynadığı yerin soluna getirseniz Alex 5 maç sonra yedek kalır. Semih'ten de hiçbir şey olmaz. Bu sefer Semih'in ve Alex'in yerine adam aramaya başlarsınız. Ama bu 70 yıllık tecrübe bunların hepsini eminim ki görmüştür.

Zico çok efendi ve iyi bir insan ama antrenör değildi. Zico'yu gönderin ama Aragones'i alın demedim. Ben, bizde daha fazla Brezilyalı ve Güney Amerikalı olduğundan dolayı ki Brezilya'dan doğru dürüst antrenör çıkmaz ama antrenör çıktıktan sonra Avrupa'yı ve Avrupa takımlarını bilen Scolari'yi alın demiştim. Scolari büyük paraya Chelsea'ye gidince Aragones'i aldılar. Aragones'i alırken endişeliydim. Ama yaptığı hareketleri görünce mutlu oldum. 46 yıl sonra İspanya'yı şampiyon yapacak ve 5 gün sonra da Fenerbahçe'nin antrenmanına gelecek. Partizan maçından bir gece önce antrenmana gittim. Basın mensuplarının bulunduğu yerin karşı tarafına götürdü takımı çalıştırmak için. Bunlar tecrübe ve disiplinli insanların yapacağı bir iştir. Göstermelik değil, ciddi bir iş yaptığının bir örneğidir. Gazetecilere yakın olanlar ise takımı onların gönüne getirip çalıştırır. Bunlar küçük detaylar ama çok önemli faktörler. Aragones'i beğeniyorum.

Roberto Carlos, Roberto Carlos gibi değil. Sahada Roberto Abi rolünü oynuyor. Kimse artık bunu yutmuyor haberi olsun. Roberto Carlos'a çok kızıyorum. Aziz Yıldırım onu Real Madrid'teki sol bek Roberto Carlos olarak aldı. Topu çarptırıyor taca gitsin diye. Bunu yapmayacak. Bunu Roberto Carlos tipinde bir adam yaparsa ayıp oluyor. Yaptıklarını beğenmiyorum. Abiliği bırakıp, topu rakibe çarptırıp dışarıya atmanın hüner olmadığını, Türk insanının futbolu bildiğini, Fenerbahçe tribünlerinin futboldan anladığını artık görmeli. Ona özel hayranlık besliyorum. Özel uçaklarla gelip maçlarını izliyordum. Ama artık işi gayri ciddi yaptığını görüyorum. Real Madrid'te 15 tane depar atıp geliyordu. Şimdi ne yapıyor? Roberto Carlos'un Fenerbahçe Kulübü'ne, bana, başkana ve taraftarlara borcu var. Geçen sene 5 hafta kala Brezilya'ya gitti, şampiyonluk gitti.

Kazım Kazım Partizan maçında beni çileden çıkardı. İyi ki ben başkan değilim. Kazım sanırsın ki Maradona. Topu alırken hareketler filan. Forma dışarıda. Zidan ile Maradona karışımı mübarek. İyi futbolcu olacaksa, Fenerbahçe'de oynayacaksa önce bunları hemen bırakmak zorunda. Emre'nin kişiliği çok hoşuma gidiyor. Otorite tarzı da çok güzel. Fenerbahçe'nin yaptığı en iyi transferlerden birisi. İleriki maçlarda Emre ile oyuna başlayacağına göre Alex de kendi yerinde oynar sorun kalmaz. Guiza çok akıllı oynuyor. Boşluklara çok iyi kaçıyor. Adam eksilteceği, kaleyi bulacağı yerleri çok iyi görüyor. Oralara giren bir futbolcunun golleri bulacağını ve gol kralı olacağını tahmin ediyorum.

Aziz Yıldırım'ın soyunma odasına girip girmemesiyle ilgili tartışmayı çok absürt buluyorum. Fenerbahçe başkanı soyunma odasına da, banyoya da her tarafa girmeli. Soyunma odasına gidip eline sopa alıp futbolcuları mı dövecek? Giderse ne zararı var? En büyük antrenör ve futbolcu hata yapamaz mı? Yapar. Tribünde oturan başkan futbolu biliyorsa, sahada mücadele gücünü ortaya koymadığından dolayı kafası daha rahattır, eksiklikleri görür ve fikir vermek için de soyunma odasına girebilir. Bunda bir yanlışlık yok. Ayrıca bu konu da başkanın kişiliğine, insanların başkana güvenine bağlı. Aziz Yıldırım'a herkes güvendiğine göre bunda bir sakınca kesinlikle yok.

Aurelio sorunsuz, görevini her zaman düzgün yapan, topu kaptırdıktan sonra topun peşine giden ve bunu zulüm olarak görmeyen bir futbolcuydu. Aurelio yerine yüzde 100 futbolcu lazım. Bunu hep söylüyoruz. O bir omurganın tam orta kemiği. Omurga nedir? Kaleci, libero, stoper, oyun kurucu ve önündeki golcü. Aurelio omurganın başı. Keşke gitmeseydi. Volkan'ı beli kalın olsa bile beğeniyorum. Volkan'ın maça hem psikolojik ve hem de çalışma yönünden hazır olması için çok iyi bir yedeğe ihtiyacı var. Volkan Babacan ve Ümit Milli Takım'ın kalecisi var ama bu da Fenerbahçe ve bu da Şampiyonlar ligi. Bu da 25 milyonun göz önündeki takımlar. Takımda gölcüden çok kaleci göz önünde. Bir golcü gol kaçırır unutulur ama attığı çok güzel bir gol akılda kalır. Kalecinin de yediği gol unutulmaz. Takımdaki en büyük favorim Alex.

Fenerbahçe'nin bugün 240 milyon dolar. Galatasaray, Beşiktaş ve Trabzon'un yanı sıra birkaç kulüp daha koyun, Fenerbahçe bütçesinin yarısı olmuyor. Şimdi çok para çok başarı mıdır? Çok yıldız kesin şampiyonluk mudur? Bunun böyle olmadığını biliyoruz. Ama bunların büyük katkı olduğunu da biliyoruz. Bütün bunları ortaya koyduğumuzda Fenerbahçe'nin Türkiye Kupasını, Şampiyonlar Ligi şampiyonu olmasını, Türkiye Süper kupasını almasının sürpriz olmayacağını söylüyorum.

Türkiye'de futbolda ara çok açıldı. Trabzon'u hesaplamayarak 3.5 takım diyorlardı. Sadri Şener geldikten sonra kendine yakışır transferlerle müthiş bir takım kurdular. Bu yılın flaş takımı kesin Trabzonspor olur. Trabzon ilk 10 maçında büyük bir çıkış yakalar. Sonra Ersun Yanal'ın Ersun'luğu başlar ve Trabzon yukardan aşağı pike yapmaya başlar. Eğer bunu engellerlerse, daha önceki düşülen hatalara düşülmezse Trabzon şampiyonluk adayı olur.

Galatasaray'da genç bir antrenör, akıllı işi bilen bir başkan, ikisinin arasında da futbolu bilen bir Adnan Sezgin var. Haldun Üstünel de orada çok iyi işler yapıyor. Galatasaray'ın geçen yıl elde ettiği şampiyonluğun sahibi Adnan Polat'tır. Galatasaray kötü başlayıp sonra iyi götürüyor. Romen futbolu son iki üç yıldır büyük bir çıkış yaptı. Ama buna rağmen Galatasaray'ın Şampiyonlar Ligi'ne girmesini bekliyorum. Şu anda Galatasaray'da Şampiyonlar Ligi'ne girip başarılı oldukları dönemin futbolcuları yok ama burada psikolojik olarak kulüp büyüklüğü içinde mücadele eden futbolcular var. Kulüp yönetimi, başkanı ve kadrosu iyi. Galatasaray'ın kilit adamı yine Adnan Polat diyorum.

"Beşiktaş tarihinde ilk kez ikinci sezonu bir yerli antrenörle götürüyor. Beşiktaş 10 defa şampiyon olmuş ama tarihinde hiç yerli antrenörle şampiyonluğu yok. Ertuğrul Sağlam'a verilen bu imkanı o çok iyi kullanmalı. Takımı şampiyon yaptığı taktirde Ertuğrul'un da antrenörlük hayatı kurtuldu demektir. Önümüzdeki yıllarda yapmasa da olur ama bu yıl onun için en önemli. Aynı önem takımın başkanı için de geçerli. Yapılan kadro şampiyonluğa oynayacak bir kadro. Oradaki en büyük kadro favorim Rüştü.

Sivas'ın geçen yılki başarısına şapka çıkardım. Sık sık Bülent Uygun'la görüştüm. Çok başarılı başkanları var. Fakat Sivaslılar kızmasın ama bu sene Sivasspor'un bu kadar başarı elde edeceğine inanmıyorum. Düşüşe geçecek. İlk 5 maç Sivas'ın kaderini belirler. 5 maçta 4 mağlubiyet alabilirler ki şu andaki fikstürlerini bilmiyorum. Çok tehlikeli. 13-15 puan toplarlarsa geçen yılki başarılarına yanaşabilirler. Ama bunu başaracaklarını sanmıyorum.

Diğer takımlara bakınca; Kayserispor en önemli oyuncusunu Trabzon'a verdi. Ama Kayseri'de büyük düşüş olmaz. Üç aşağı beş yukarı aynı başarıyı yakalarlar. Başka flaş takım yok. Şimdi bizim İlhan Cavcav'ın takımı geçen sene zor yırttı. Hep İlhan en büyük başkan ama İlhan sezon başlar başlamaz şampiyon olacağız demedi. Düşmeyelim yeter dedi. İşte o mantık varken başka takım ismi bulamıyoruz. Halbuki 5-6 takım söylemeliydik. Bu anlayış devam ettiği süre içinde zayıf bir lig olacak. Türkiye ligi şampiyonluğa oynayan 4 takım ve 4 takımı zorlayan iki takım Sivas ve Kayseri. 12 takım da son üçe girmemek, yani küme düşmemek için oynar.

"Bugün futbol takımlarında olmazsa olmaz denilecek bir futbolcu şekli yok. Bugünkü futbolda zeki, yetenekli ve güçlü futbolcu her yerde oynar. Oynadığı yerlerde bu adam gitsin öteki gelsin dedirtecek, dengeyi bozan direkt futbolcular yok. Eskiden öyleydi. Çünkü eskiden bir futbolcunun 4-5 kilometre koştuğu bir oyundu. O oyun içinde yetenek ve o futbolcunun futbola yatkınlığı daha önemliydi. Maçı alıp koparıp götürürdü. Pele, Beckanbauer ve Cruyff vardı. Bugün ise bunlar ortadan kalktığı gibi bugünkü futbolda takımda tempoya uyan, sahanın her tarafına oyunu yayan, güçlü olan, 10-12 kilometre koşan 5-6 kişi varsa onlar başarıyı elde ediyor. 11 kişilik kadroda 2 kişi 11-12 kilometre koşup diğerleri 5 kilometrede kalıyorsa yine o takımdan bir şey olmaz. İspanya nasıl Avrupa şampiyonu oldu herkes gördü. Büyük yıldızları olan takımlar bir şey olmadı. Tempo ile takım oyunu oynayan çok koşan futbol takımları başarılı oluyor.

Futbol Federasyonu'nda Mahmut Özgener başkan olmak istiyor. Onu ben de isterim. O küçüklüğünden beri futbolun içinde. Heyetlerde görev alıp Altay gibi güçlü bir takımda başkanlık yaptı. Düzgün bir adam. Herkes sever ve inanır. Hiçbir takım yöneticisinin bu isme itiraz edeceğini sanmıyorum. Alacağı kararlara kimsenin şüpheyle bakılacağına inanmıyorum. İsabetli olur."



Çevrimdışı Saw

  • 2. SINIF UYE
  • ****
  • İleti: 9.123
  • Puan 1000
  • Cinsiyet: Bay
  • | |......S€N! S€V!Y0RUM......| |
    • Profili Görüntüle
Ali Şen ile dobra dobra...
« Yanıtla #1 : 19 Ağustos 2008, 10:40:16 »
Saolasın