Gönderen Konu: gusül-abdest-namaz  (Okunma sayısı 758 defa)

Çevrimdışı weathered

  • 4.SINIF UYE
  • **
  • İleti: 1.909
  • Puan 65
  • Cinsiyet: Bay
  • OyunSiteniz.Com
    • Profili Görüntüle
gusül-abdest-namaz
« : 26 Ocak 2009, 12:10:26 »
Namâz kılmak, Allahü teâlânın büyüklüğünü düşünerek, Onun karşısında kendi küçüklüğünü anlamakdır. Bunu anlayan kimse, hep iyilik yapar. Hiç kötülük yapamaz. Hergün beş kerre, Rabbinin huzûrunda olduğunu niyyet eden kimsenin kalbi ihlâs ile dolar. Namâzda yapılması emr olunan her hareket, kalbe ve bedene fâideler sağlamakdadır.


Namâz; insanları, çirkin, kötü ve yasak olan şeylerden alıkoyar. Günâhlara keffâret olur. Ebû Hüreyre “radıyallahü anh” bildiriyor. Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem” buyurdu ki, (Kapısının önünde akar su olan bir kimse, bu suda her gün beş kerre yıkansa, bedeninde kir kalır mı?) Eshâb-ı kirâm, cevâb vererek, hayır hiç kir kalmaz yâ Resûlallah dediler. (Beş vakt nemâz da böyledir. Beş vakt nemâz kılanların küçük günâhlarını Allahü teâlâ yok eder) buyurdu. Bu hadîs-i şerîf, (Buhârî)de ve (Müslim)de yazılıdır.


Namâz, Allahü teâlâya ve Resûlüne îmândan sonra, bütün amel ve ibâdetlerden dahâ üstün bir ibâdetdir. Bunun için, namâzları, farzlarına, vâciblerine, sünnetlerine, müstehablarına riâyet ederek kılmalıdır. Peygamberimiz “sallallahü aleyhi ve sellem” bir hadîs-i şerîflerinde buyurdu ki: (Ey ümmet ve Eshâbım! Edâsına tamâmiyle riâyet olunan namâz, Allahü teâlânın beğendiği bütün amellerin en üstünüdür. Peygamberlerin sünnetidir. Meleklerin sevdiğidir. Ma’rifetin, yerin ve göklerin nûrudur. Bedenin kuvvetidir. Rızkların berekâtıdır. Düânın kabûlüne vesîledir. Melek-ül-mevte [ya’nî ölüm meleğine], şefâ’atçıdır. Kabrde ışık, Münker ve Nekîre cevâbdır. Kıyâmet gününde üzerine gölgedir. Cehennem ateşiyle kendi arasında siperdir. Sırât köprüsünü yıldırım gibi geçiricidir. Cennetin anahtârıdır. Cennetde başına tâcdır. Allahü teâlâ, mü’minlere namâzdan dahâ önemli bir şey vermemişdir. Eğer namâzdan dahâ üstün bir ibâdet olsaydı, en önce mü’minlere onu verirdi. Zirâ meleklerin kimi devâmlı kıyâmda, kimi rükü’da, kimi secdede, kimi de teşehhüddedir. Bunların hepsini bir rek’at namâzda toplayıp, mü’minlere hediyye verdi. Zirâ namâz, îmânın başı, dînin direği, islâmın kavli [sözü] ve mü’minlerin mi’râcıdır. Göğün nûru ve Cehennemden kurtarıcıdır).


Bu yaşa erişdin ne amel kıldın?
Ömrün gelip geçdi, pişmân mı oldun?
Şimdi huzûruma ne yüzle geldin,
Derse Allah, sen ne cevâb verirsin?

İki yol gösterdim, hem akıl verdim,
Bir yolu seçmekde, serbest bırakdım.
Dînin emrlerini terk edip, nefsine uydun,
Derse Allah, sen ne cevâb verirsin?

Soğuk, sıcak dedin, abdest almadın,
Dünyâya daldın, nemâz kılmadın.
Cenâbet gezip, gusl etmedin,
Derse Allah, sen ne cevâb verirsin?

Niçin, abdest alıp, kılmadın nemâz,
Yalvarıp Hâlıka, etmedin niyâz?
Gusl abdesti almak lâzım kış ve yaz,
Derse Allah, sen ne cevâb verirsin?