14/07/2006
HİCRET
إِنَّ الَّذِينَ آمَنُواْ وَالَّذِينَ هَاجَرُواْ وَجَاهَدُواْ فِي سَبِيلِ اللّهِ أُوْلـئِكَ يَرْجُونَ رَحْمَتَ اللّهِ وَاللّهُ غَفُورٌ رَّحِيمٌ
Değerli Mü’minler!
Tarih sahnesine bir göz atıldığında birey ya da toplum olarak nice göçlerin olduğu görülür. İslam tarihinde Hz. Peygamber ve O’na gönül veren insanların sırf Allah’ın dinini daha iyi yaşayabilmek için doğup büyüdükleri Mekke’yi bütün maddi varlıklarıyla terk ederek, Medine’ye yerleşmelerine hicret denir.
Hicret, İslam dini için bir dönüm noktasıdır. Her vesile ile birlik, beraberlik ve dayanışmayı vurgulayan dinimizin mesajlarının hayat buluşudur.
Hicret, imanın maddeye üstünlüğüdür. Hicret, Allah rızası için; anadan, babadan, yardan, diyardan, maldan, mülkten hatta candan, evlattan vazgeçişin ibretli, meşakkatli kıssasıdır.
Miladi 622 yılında, İslam’ı yaymak, İslam’ın üstüne çöken zulüm ve baskı bulutlarını dağıtmak için, Allah Rasülü (SAV)’in ashabı kafileler halinde Mekke’den Medine’ye göç etmeye başladılar. İmanlı gönüller, Allah ve O’nun şanlı Rasülü (SAV)’in rızası için, doğup büyüdükleri, havasını teneffüs ettikleri öz vatanlarından ayrılıyorlardı. Anadan, babadan, evden, barktan ve servetten vazgeçiyorlardı. Bu bakımdan hicret: dinleri için evlerini, yurlarını, mallarını, mülklerini terkeden müslümanların iman ve ihlas sembolüdür. Hicret, Allah’adır. Allah içindir. Allah’ın izniyledir. Allah’ın ismini yüceltmek içindir.
Miladın 622. senesi gerçekleşen hicret, Hz. Ömer devrinde hicri takvimin başlangıcı olarak alınmış ve senebaşı olarak da Muharrem ayı kabul edilmiştir.
Muhterem Cemaat!
Bizler de kendimize şöyle bir bakalım. Allah Rasülü ve O’nun ashabı 13 senelik Mekke döneminde Kur’an’ın nurlarıyla yetişerek, hicret esnasında Allah için dünyalık her şeylerini terk edebildilerse, bizler bu asrın müslümanları olarak aynı Kur’an elimizde olduğu halde neden vaktimizden, malımızdan, rahatımızdan fedakarlıkta bulunamıyoruz? Neden Allah’ın rızası her konuda birinci hedefimiz olmuyor da hep basit, geçici, ucuz menfaatler için büyük değerleri kaybediyoruz?
Kıymetli Kardeşlerim!
Bugün bizlere öylesine bir hicret lazımdır ki, bu hicret sayesinde cehaletten faydalı bilgiye, günahlardan takva merkezli bir hayata, egoizmden diğergamlığa, husumetten şefkate, fitne fesattan dirlik düzene geçiş yapabilelim. Şayet böyle bir hicreti gerçekleştirebilirsek o zaman dünya ve ahiret bahtiyarlığı bizim olacak demektir.
Hutbemizi başta okuduğum ayetin mealiyle bitirelim: “Şüphesiz ki iman edenlere, Allah yolunda hicret edip, cihad edenlere gelince, işte onlar Allah'ın rahmetini umarlar. Allah çok bağışlayıcıdır, çok merhamet edicidir.”
Yüce Mevlamız, hicret nuru ile gönüllerimize samimiyet, kalplerimize de uhuvveti nasib eylesin…
H. İbrahim İNAK
İl Vaizi/KÜTAHYA