Gönderen Konu: Alone in the Dark (2007)  (Okunma sayısı 679 defa)

Çevrimdışı Force23

  • 1. SINIF ÜYE
  • *****
  • İleti: 32.652
  • Puan 334
  • Cinsiyet: Bay
  • !!ƒяєєѕтуℓєя!!
    • Profili Görüntüle
Alone in the Dark (2007)
« : 10 Ağustos 2007, 18:48:53 »
Boğaz'ın ferah havasını tadamayıp, gâvur memleketlerin beton yığınları arasında -hâtta beton yığınları arasında bile değil, masa başında- yeni fikirler üreten (cahilim, mutluyum), o hayranlıkla takip ettiğimiz oyun yapımcıları geçtiğimiz sene civarlarında, birdenbire ortaya televizyonvâri bir fikir çıkarıverdi: "Oyunlardan alınan heyecanın artması için periyodik yöntem uygulayalım, dizi sistemini deneyelim, oyunlarımızı on yüz bin parçaya ayıralım!" Half Life, Sin Episodes derken, bu fikri neredeyse tüm dağıtıcılar benimsedi ve oyunlarını buna uygun olarak hazırlatmaya başladı; artık devir, bölümlere ayrılmış oyun devri. Çok yakında bölüm aralarına reklam almayı deneyecekleri söyleniyor, şimdiden uyarmış olalım.

 Bu periyodik sistemi denemeye hazırlanan bir başka oyun ise, korku-macera oyuncularının göz bebekleri Resident Evil, Silent Hill ve Alone in the Dark üçlüsünden romantik ismiyle ayrılan Alone in the Dark'ın "geri dönüş"ü. Tabii, dizi sisteminin amacı oyundan alınan heyecanı ve dolayısıyla zevki arttırmak, oyun çıkmadan önce sunulan videolar, bilgiler, onlar bunlarla işin tadını kaçırmamak olduğu için, bu geri dönüş hakkında pek bir bilgi verilmesini ummak da amaca ihanet olur; elimizdeki tek şey, oyunun geçmiş sürümlerdeki gibi işleyeceği, yine gereceği, fizik motorunun ne olacağı, nerede ve ne zaman geçeceği. O kadar.

 Central Park'ın bozulmuş sokak lambalarının arasında slalom yaparak, bitmek tükenmek bilmeyen banklar ve havuzlar boyunca yürüyordum; ellerim cebimde, aşkım yüreğimde, iğneler her zamanki gibi midemde... Birden, arkamdan garip bir ses geldi. Bu, bu... Fakat? Saz ekibi mi! Tanrı aşkına...

 Sırf gerçekçi olsun ve oyuncular daha da gerilsin diye, mekân olarak oldukça büyük bir alana yayılan New York Central Park seçilmiş; parkın kendisi, üzerindeki yapılar, tiyatrolar, sinemalar, kıraathaneler, kısaca her yer, gerilim dolu dakikalarımıza şahitlik edecek. Böylece, hem gerçekten var olan bir yerde oynadığımız için kendimizi senaryoya daha fena kaptıracağız, hem de bundan böyle Central Park'tan geçerken üç buçuk atacağız; ancak bir sorun var: İnandırıcılık bakımından mekân olarak Central Park'ı seçen yapımcılar, 1920'li yıllarda geçen oyunların ana karakteri Edward Carnby'i, 2007'de geçen oyuna ışınlayarak büyük bir gerçekçilik düşmanlığı göstermişler. Kim bilir, belki senaryoda bir cinlik vardır, günahlarını almamak lâzım. Muhtemelen, Edward, Central Park'a bir ölü olarak teşrif edecektir.

 Dedik ki, dizi sistemi kullanılacak. Peki nasıl kullanılacak bu sistem; tıpkı gerçek dizilerdeki gibi: Her bölüm, 40-50 dakikalık bir oynama süresine sahip olacak ve her bölümde, bir önceki bölümün özetini izleyerek, oyuna daha da iyi bağlanacağız. Üstelik, Valve'in aksaklıkları yüzünden Half Life'ta yaşanan geç kalma sorunu da AiTD'de yaşanmayacak, çünkü bir sezonun tüm paketleri birlikte sunulacak. Öyleyse niçin dizi sistemi uygulanıyor, diye de sorulabilir tabii.

 Görsel olarak pek bir fikrimiz olmasa da, 2007 yılı için, hem de -bilhassa- yeni nesil konsollar için hazırlanan bir oyunun grafiklerinin kalitesiz olabileceğinden bahsetmek biraz abes kaçacaktır, zaten kötü olmayacağı da yayımlanan ilk tanıtım videosundan biraz olsun anlaşılabilir. Oynanışa etki eden en önemli faktör olan fizik motoru ise, oturulan sert sandalyelerden dahi zıplattırabilecek nitelikte: Havok. Bu sayede, hem yüz küsür yaşında olması gereken fakat hâlâ genç ve atletik bir yapıya sahip olan karakterimiz çok daha özgür olup, etrafındaki tüm nesnelerden faydalanabilecek; bu da bize çok daha renkli (karanlıkta ne rengi?) bir işleyiş vaadediyor.
 
 Daha önce Infogrames'in ve Atari'nin elinden geçen efsane serî Alone in the Dark, Eden Studios ile yeniden canlanıyor. İsmi öldürülmediği sürece, ki öldürülebilecekmiş gibi görünmüyor, dizi meraklıları olarak yeni bir "Lost" manyaklığıyla daha karşılaşmak üzere bekliyoruz, ellerimiz ceplerimizde, bir türkü tutturmuşuz; karanlıktayız, yalnızız...

 Alone in the Dark, 2005 yılında $20.000.000'a mâl olarak aynı isimli Uwe Boll filmine kaynaklık ederken, 2001 yılında da Jean-Marc Lofficier'in yazdığı ve Matt Haley - Aleksi Briclot ikilisinin çizdiği Semic Comics baskılı çizgi romanıyla dünyaya üç ayrı alanda eser kazandırmış oldu.
Only God Can Judge Me !!
They''ll Never Take Me Alive