Gönderen Konu: Battlefield 2142  (Okunma sayısı 681 defa)

Çevrimdışı Force23

  • 1. SINIF ÜYE
  • *****
  • İleti: 32.652
  • Puan 334
  • Cinsiyet: Bay
  • !!ƒяєєѕтуℓєя!!
    • Profili Görüntüle
Battlefield 2142
« : 10 Ağustos 2007, 18:50:23 »
Oyun dünyası gariptir… Bazen öyle ‘yapıt’lar gelir ki karşınıza, oynadıkça bağlanırsınız. Bu durumun nüksettiği bir kavramdır İnternet. Tanımadığınız ya da tanıdığınız onlarca adam ile vuruşursunuz, stres atarsınız, kafanızı dağıtırsınız; çünkü başkalarının kafasını dağıtmaktasınızdır. Eh, bana düşmez ama, oynanan da tam bir ‘oyun’ ise, “dokunmayın o adamın zevkine”dir. Çünkü ender gelen bir oyunla birliktedir o, ayrılığa tahammülü yoktur -abartmasak iyi olacak-. “Hadi lan bir Counter atalım!” dersiniz ya da “Bugün Duty oynuyoruz, gelir misin?” gibi reddedilmesi zor teklifler alırsınız. Bu ortak zevklerden biridir Battlefield. Yenilerinden mahrum olduğumuz ve ‘çok oyunculu bölümleri ön plâna çıkan’ bu güzîde oyunlar… derken durup, ‘yenilenmiş yüzü ile gelen Battlefield’ın, yani 2142’nin detaylarına inmek’ gibi ani bir karar alıyorum. Çok pis döndüm, şaşırtmak güzeldir.

‘Küresel Isınma’ artık bir kalıp olmuştur günümüzde. Hani “Leb…” demeden ‘leblebi’ anlaşılır ya, hah, “Küre…” diye başladığınız lafı arkadan gelen bir “…sel Isınma!” ünlemi kapatır. Sera Etkisi dediğimiz, atmosferdeki CO2 miktarının artması sonucu meydana gelen ısınma yüzünden eriyen buzullar, yanılmıyorsam eğer, Kuzey Atlantik Akıntısı’nı bozuyor. Bu akıntı iklim olayları üzerinde büyük bir etkiye sahip olduğu için, bozulması, büyük zararları beraberinde getiriyor. Ve Kuzey Yarım Küre’nin neredeyse tamamı buz örtüsünün altında kalıyor. Oyunun yapımcıları, bu olayın 2142 civarında gerçekleşmesini bekliyorlar olsa gerek ki, neyse… Oyunun konu olarak oturtulduğu unsur bu yani: Küresel Isınma sonucu gelen buzul çağı. Oyunun giriş videosu da bu olayı kısaca özetlemekte zaten. Ayrıca filmin hemen başında, Dünya üzerinde donan yerleri görebiliyoruz ki, dikkatle inceleyince, daha doğrusu izleyince, Türkiye’nin de olaydan nâsibini aldığını fark ediyoruz. Bu sürpriz değil, biz hazırız. ‘Coyistik’ takılı mı?!

BİR ‘KATİL’DEN FAZLASI

Oyun, normal bir BBV’den farklı, ama türünün getirisi bu tabii. Sürekli işleyen bir senaryo yok; bunun yerine sayısını arttırabileceğiniz haritalar üzerinde karşılıklı savaşlar geçiyor. Ancak tekdüze giden bir oyun ile birlikte de değilsiniz. Nitekim farklı oyun modları ile eğlence düzeyi inişli çıkışlı bir şekilde seyretmiyor; oyuna başladığınızda ne kadar zevk alıyorsanız, oyun içinde o kadar zevk alıyorsunuz ve masadan ‘doymuş’ bir şekilde ayrılıyorsunuz. Değişik bir oyun olduğunu bildiğiniz Battlefield’ın 2142’si, profil ayarlamalarında da pek karşılaşılmamış olduğunu savunabileceğimiz bir işleyişe sahip. Oluşturduğunuz karakter ile İntenet üzerinden, sizin için uygun olan bir sunucuda oynayabileceğiniz gibi, tek kişilik bölümde bot’lara karşı oynamanız da mümkün. Hani dedik ya, “tekdüzelikten kurtulmak…” falan; oyunun bu konuda sunduğu bir diğer güzellik de ‘Rütbe Sistemi’. ‘Haritanın adamı’ olarak kazandığınız belli bir puan var ve bu puanın değeri oyun içindeki durumunuza ve yediğiniz haltlara bağlı. Şayet başarılı bir oyun sergilemişseniz, bir sonraki rütbeye ulaşmak için sağlam bir adım atmışsınız demektir. Bu amaç uğruna sadece adam öldüren bir kâtil olmanızın yeterli olmadığını bildiğinizden, takım için önemli olan stratejik hamleler yapmak zorunda kalıyorsunuz.

Stratejik hamlelere örnek vermemiz gerekirse… Kimi oyun modları, haritadaki bazı noktaların alınmasını amaç olarak öne sürüyor, bildiğiniz ‘bayrak’ olayı. Mesela bu noktaların tarafınızdan ele geçirilmesi, size, oyun içinde ufak puanlar kazandırarak stratejik öneminizi arttırıyor. Bunların yanı sıra, oyun içinde kullanabildiğiniz bazı araçlar var, onlardan da söz etmek gerek. Bahsi geçtiği üzere oyun 2142 yılında geçiyor ve o zamanın -tahmini- şartlarına göre hazırlanmış araçlar ile karşı karşıyayız. Yürüyen demir yığınları, tanklar, helikopterler… Aslına bakılacak olursa, günümüz araçlarından çok da farklı değiller. Biraz geliştirilmişler sadece. Ancak günümüze göre kimi imkânsıza yakın durumlar da olmuyor değil. ‘Walker’ adı verilen, az önce ‘yürüyen metal yığınları’ diye kendisinden üstü kapalı söz etmiş olduğum, iki ayaklı, dönüşleri çok çevik olmayan, otomatik silahların yanında füze de taşıyabilen araçlar, bu ‘imkânsıza yakın’ başlığı altına alınabilecek türden icatlar. Daha başka örnekler de var; mesela, personel taşıyan (ama bu aracı kullanan bir bot ise ‘personel ezen’ olarak da nitelendirilebiliyor) araçlara oturdunuz ve güzel güzel seyrediyorsunuz. Derken düşmanın hava kuvvetleri saldırmaya başlıyor. Önünüzdeki silahı yukarı kaldıramıyorsunuz ve kendinizi bu cehennemin dışına fırlatıyorsunuz. Az sonra sözünü edeceğim Titan Savaşları’nda önemli rol oynayan ve 2142 Paraşütleri olarak adlandırılabilecek kadar enteresan olan bu zıkkımlar da imkânsıza yakın. Ama imkânsız yok, olur abiciğim.

TITAN SAVAŞLARI İLE MUTLU MESUT…

Titan Savaşları, yapımcılar tarafından da üzerinde durulmakta olan bir mod. Oyunu oynayan hemen herkesin beğenisi kazanmış olan bu mod hakkında biraz bilgi verelim dilerseniz: Havada asılı duran ‘üs’ler hâyâl edin ve bu üslerin çevresini görünmez bir zırh ile koruma altına alın; iki takımın da eline birer tane verin. Evet, olay bu kadar aslında. Amacınız, öyle veya böyle, düşman ekibin Titan’ını koruyan zırhı delip üssü yok etmek. Bu amacı gerçekleştirmek için başvurabileceğiniz yollardan biri, az önce bahsini ettiğimiz 2142 Paraşütleri. Personel aracını, trafik kuralları çerçevesinde, müsait bir yere park ettirip kendinizi Titan’ın içine atıyorsunuz. Zırhın gücünü aldığı ana makine dairesini bulup, bütün kontrol panellerini ağlatıyorsunuz ve patlamak üzere geri sayıma geçen üsten dışarı atlıyorsunuz. Başka yollar da var tabii. Şiddeti seven yurttaşlarımızdansanız, füze, roket, otomatik… Allah ne verdiyse üssün üzerine boşaltıp zırhı delerek, bir yerden de helikopter bularak Titan’ı yok etmek tam sizlik bir işlem olacaktır. Arada yapmak lâzım tabii…

Oyunun görsellerine vs. geçmeden önce, son olarak bahsedeceğim konu, oyun içerisindeki takımlar ve sınıflar. Oyun iki birlik arasında geçiyor, ancak ‘birlik’ kelimesi takımlar hakkında küçümseyici düşünceler beslemenize sebep olmasın; nitekim 2142 yılında yaşanan bu acı (ve de soğuk, niha) olay ülkeleri birbirine düşürmüş durumda. Bunun sonucu olarak PAC ve EU oluşuyor. PAC(Pan Asian Coalition), başını Rusya’nın çektiği bir Asya Birliği. EU(European Union) ise, adı üzerinde, kopmaz, ayrılmaz (?) Avrupa Birliği. Takımlardan istediğimizi seçerek oynuyoruz elbette ve her takımın toplam dört  sınıfı var. Sayıdaki azlık, sınıfların geliştirilebilir olması sebebi ile çok can sıkmıyor. Ancak bu geliştirilebilirlikten faydalanmak için oyun içinde başarılar elde etmeli, rütbenizi yükseltmelisiniz.

Battlefield 2’de kullanılan grafik motoru ile hazırlanan 2142, detaya inerek incelendiğinde sorunlarını saklayamasa da, genel olarak bakıldığında, oyuncuyu oyuna bağlayabilecek kalitede bir atmosfer sunuyor. Patlama sahneleri çok etkileyici değil, ancak etkin. Fazla uzun etmeden oyunun çözünürlük konusunda nüksettirdiği bir problemi belirtmek isterim: Geniş Ekran. Yakın zamanda daha da yaygınlaşacağını sandığım geniş ekran monitörlerin, sahiplerine zevk vermekten alıkoyulduklarını görmekteyim. EA yöneticileri “Vay efendim, oyuncular geniş ekran çözünürlüğünde oynayınca daha geniş bir görüş açısı yakalıyorlar; diğerlerine haksızlık bu…” gibi komedi saçan savunmalar ile karşımıza geliyorlar. Adam parası ile rezil ediliyor, olmaz ki canım!

Sonuç olarak, Battlefield 2142, serîyi rezil etmeyen, kalitesinde, hâyli oyalayıcı, içerisine dalabildiğiniz bir ‘Yarından Sonra’ sonra sunarak mest eden, alınası, oynanası bir yapıt. Afiyet olsun, kafayı yemeden…
Only God Can Judge Me !!
They''ll Never Take Me Alive