Gönderen Konu: Civcity: Rome  (Okunma sayısı 668 defa)

Çevrimdışı Force23

  • 1. SINIF ÜYE
  • *****
  • İleti: 32.652
  • Puan 334
  • Cinsiyet: Bay
  • !!ƒяєєѕтуℓєя!!
    • Profili Görüntüle
Civcity: Rome
« : 10 Ağustos 2007, 18:55:52 »
lk Stronghold'un ardından gelen Stronghold 2, geniş içeriğine rağmen zorluğu ve hatalarıyla Stronghold'a tutulan oyuncuları birazcık hayal kırıklığına uğratmış olsa da, yapımcı Firefly'a duyulan saygı yine de ölmemişti, tıpkı Civilization IV'ün arkasındaki Sid Meier'in ekibine asla azalmadığı gibi. İki ayrı güzide strateji serîsinin iki ayrı yapımcı ekibi, Roma İmparatorluğu için şehir kurma fikriyle bir araya gelmiş ve belki strateji ile fazla yakın olmayan oyuncuların dahi heyecanlanmasına neden olan yeni bir projenin duyurusunu yapmışlardı: Civcity: Rome. Evet, Civilization'ın Civ'i oyunun adına dahil edilmiş, böylece kaliteli olacağının sinyalleri verilmişti, fakat oyunun Civilization kalitesine varabilmesi için Firaxis'in yapıma biraz daha ağırlığını koyması gerekiyordu. Buna rağmen, Firefly'ın, daha doğrusu Stronghold'un izleri oyuna yansıtılınca, ortaya sadece isimde kalan bir Sid Meier kalitesi çıktı. Yoksa bunun nedeni Civilization IV: Warlords'un Civcity:Rome ile aynı tarihte piyasaya sürülmesi miydi?

 Uzun zamandır yapılan şehir kurma stratejilerinden hiçbir farkı olmayan Civcity: Rome'da da, ham madde çıkarmak ve işlemek, yerleşik düzeni oturtmak, ekonomiyi iyi tutmak ve uygarlık seviyesini yükselterek halkı mutlu etmek ana amaçlarımız. Çıkarılan ham maddelerin toplanacağı ve halkın çalıştığı tarlalardan elde ettiği mallarını sunacağı market ve hâller ile halkın ticari ilişkilerini ve yaşamak için ihtiyaç duyduğu mallarını düzenlerken, çığ gibi büyüyen nüfus için özel yerleşim birimlerine evler yapıp çalışmaları karşılığında aldıkları maaşın bir kısmını vergi olarak keserek ekonomik döngüyü sağlayarak, diğer yandan da bir uygarlığın olmazsa olmazı çağdaşlaşmaya ve görsel düzene ağırlığımızı koyuyoruz. Bir diğer yandan da, komşu uygarlıklar ve barbarlarla aramızda çıkan huzursuzluklardan zarar görmemek için pek detaya inilmeyen askerî güce önem veriyoruz. Ayrıntılar dışında ana amaçlar bu kadarken, ayrıntıya indiğimizde oyunu türevlerinden (özellikle Caesar III'ten) ayıran ufak detaylarla karşılaşıyoruz.

 Halkın geçim kaynaklarını oluşturduk, yerleşim birimlerini gayet düzenli bir şekilde, nüfusa denk gelici olarak oturttuk, ekonomik düzeni sağladık, insanlar güllük gülistanlık yaşayıp gidiyorlar.. mı acaba? Maalesef, her şey bu klasik düzenleri oturtmakla bitmiyor. Yiyip içerek yaşayıp giden insanların uygarlaşması, daha iyi yaşam şartlarına sahip olması ve yeni alanlara açılması gerekiyor, bunu da "research"ler ile sağlayıp, gerekli binaların inşalarıyla da destekleyerek uygarlık puanına puan katıyoruz. Normal eğitimden müzik eğitimine, marangozluktan dokumacılığa, denizcilikten mimarîye, astronomiden dine her alanda yapılan research'ler ve ilgili binalarla insanları geliştirirken, devletin sorumlu olduğu hastane, okul gibi genel ihtiyaçları da karşılıyoruz. Bunlarla yetinmeyip, eski çağları konu alan her oyunda görülmeyen "yol yapımı" ile hem insanların ulaşımlarını hızlandırıp, hem de şehrin görsel güzelliğini arttırırken, bu yolların temizliği için de temizlikçiler kullanıyoruz. Ekonomik denge sağlandığında, işsizlik oranı yüksek olduğu takdirde çöpçülük alanı hem temizlik açısından hem de işsizliğin giderilmesi açısından bir kurtarıcı niteliğinde olabiliyor. Tüm bu ihtiyaçlar karşılandıktan sonra ise, research'ler sonucu sonradan gelen Kolosyum gibi özel yapıları inşa ediyoruz. Eğitim seviyesi ve refah seviyesi yüksek olduktan sonra, hâtta cumhuriyet geldikten sonra bile anfitiyatrolarda insanların birbirleriyle kapışıp ölmesi engellenemese de, bu ironikliğe rağmen sağa sola çiçek, heykel gibi görsellikler diktiğimizde halk bu durumdan gayet memnun oluyor ve mutlu mesut geçinip gidiyoruz.

 Firefly, Firaxis'e oranla oyuna ağırlığını bayağı koymuş gibi gözükse de, hata konusunda Stronghold 2'deki kadar sıkıntı yaşanmıyor. Çalışanların uzaktaki evlere gitmeyip o evleri ziyan etmesi, illa yakınlarında ev istemesi gibi hatadan sayılmaması gereken gibi gözüken fakat mantıksızlık itibariyle hata olması gereken ufak sorunlar dışında, bazı haritalardaki nehirlerin köprü kurmaya elverişsiz olması, daha doğrusu köprü kurmanın ve baraj yapımının zorluğu nedeniyle ortaya çıkan kritik hatalar da bulunuyor.

 Harita düzenleyicisini kullanarak kendi kurduğumuz haritalarda inşa edeceğimiz şehirler dışında, hazır olarak verilen haritaların görevleriyle ve campaign'deki görevlerle de oyalanıyoruz. Genellikle, yerleşim birimlerinin kalitesini belirlenen düzeye çıkarmak gibi görevler bulunurken, pek önem verilmeyen askerî güçle ilgili görevlere de tayin edilebiliyoruz. Yerleşim birimlerinin kalitesinden söz etmişken ekleyeyim, insanlar evlerini edindikleri mallarla geliştiriyorlar. Su depolamak ve et depolamak ile küçük bir barakaya sahip olurken, kıyafet gibi daha lüks malların da depolanmasıyla apartman, daha da gelişince saray gibi birimlere sahip oluyorlar. Birimlerin kalitesi de, ülkenin durumunu özetler nitelikte oluyor, bir kesimin sarayı varken bir kesim hâlâ barakalarda yaşıyorsa ortada bir sınıf ayrılığı sorunu var demektir.

 Strateji oyunları için fazla önemsenmese de, grafiksel olarak Civcity: Rome'un fazla iç açıcı durumda olduğunu söyleyemeyiz. Uzaklaştırma ve yakınlaştırma konusunda ciddi sorunlar yaşayıp, asla şehri genel olarak üstten göremezken, yakınlaştırdığımızda da belli olan grafik kalitesizliği ile bu konudan mutsuz ayrılıyoruz. Ses efektlerinin sırıtmamasına rağmen, müziklerin kaliteli olsa da gereksiz yere coşması ve tarlada çalışan birini izlerken bir anda savaşa gidiyormuş gibi celallenmesi dengesizliklere yol açıyor.

 Şehir kurma düşkünlerinin hiç olmadığı kadar mutlu olduğu şu günlerde Glory of the Roman Empire'la ve Caesar III ile fazla benzer nitelikler taşıyan CivCity: Rome, türüne pek yenilik getirmeyen ve kısa sürede kendini tekrar eden bir yapım olması nedeniyle kendisi gibi saman sıfatını hak eden bu ufak yazıyla bir klasik olma fırsatını elinden kaçırmış gibi görünüyor. Bu sene daha fazla hayal kırıklığına uğramamak dileğiyle.
Only God Can Judge Me !!
They''ll Never Take Me Alive