Gönderen Konu: Cross Racing Championship 2005  (Okunma sayısı 575 defa)

Çevrimdışı Force23

  • 1. SINIF ÜYE
  • *****
  • İleti: 32.652
  • Puan 334
  • Cinsiyet: Bay
  • !!ƒяєєѕтуℓєя!!
    • Profili Görüntüle
Cross Racing Championship 2005
« : 10 Ağustos 2007, 19:00:01 »
Hepimizin bildiği gibi yarış oyunu olarak piyasaya daha çok asfalt parkurlarda ve sokaklarda geçen yarış oyunları sunuluyor. Bu durum da, arada sırada off-road gibi yarış türlerini konu alan oyunlar açıklandığında heveslenmemize neden oluyor. Yaz aylarında ilk yayımlanan ekran görüntülerini gördükten sonra adından da anlaşılabileceği gibi off-road yarışlarını konu alan Cross Racing Championship de beni biraz olsun beklemeye sevk etse de, Mayıs ayında sunulan tanıtım sürümü ile hevesim biraz kırılmıştı. Araç kontrolleri pek iyi değildi, hâtta oyunu zorlaştıran en önemli etkenlerden biriydi, grafikler vasat bir görüntü çiziyordu ve oyundan alınan keyif miktarı asgariyi pek geçemiyordu. Gel zaman git zaman, Cross Racing Championship'in tam sürümü piyasaya sunuldu ve demodan aldığımız ön yargıyı kaldırıp atarak tam sürümü yorumlamak gerekiyordu..

  Demin de söylediğim gibi ve oyunun adından da anlayabileceğiniz gibi, Cross Racing Championship genel olarak off-road yarışlarını konu alıyor ancak on-road (eheuhe) pist yarışları da oyuna dahil edilmiş durumda. Ya toprak pistte ya da normal pistte, bazen bir sahilde bazen de karlı bir havada rakiplerimizle paşa paşa yarışıyoruz işte, diğer tüm yarış oyunları gibi. Yine hemen hemen her yarış oyununda olduğu gibi, Cross Racing Championship'de de "Career", "Quick Race", "Time Trial" gibi oyun türleri bulunuyor. Career bölümünden kariyer mod'una giriş yaparak sırayla tam 64 yarışlık turnuvayı bitirerek oyunda bulunan ve unlock edilmeyi bekleyen araçları ve pistleri açıyoruz, Quick Race bölümünden Career mod'unda unlock ettiğimiz pist ve araçları kullanarak serbest olarak kuralları kendimiz belirleyerek yarış yapabiliyoruz ve Time Trial bölümünden de zamana karşı yarışıp kendimizi sınayabiliyoruz. Bunların dışında antrenman yapabileceğimiz, ısınma turları atabileceğimiz bir oyun türü de Free Run. Free Run'da aracımızı ve pistimizi seçip boş parkurda kendi kendimize volta atıyoruz, başka hiçbir şey yok. Aslında çok gereksiz bir mod fakat fazla mal göz çıkarmaz deyip sepete atıyoruz.. Ayrıca oyunda multiplayer mod'u da bulunmakta, belirtmeden geçmeyelim.

  Oyun türleri böyle iken, yarış türleri ise normal yarış, knock-out yarış gibi bilindik türlerden oluşuyor. Daha önce hiç rastlamadığım ve yapımcıların yaratıcılığına vurduğum güzel bir tür ise "Hit and Swap". Hit and Swap'te, yarış içindeyken her ne şekilde olursa olsun dokunduğumuz veya vurduğumuz aracın kontrolünü alıyoruz. Mesela öndeki aracın daha kaliteli olduğunu düşündünüz, hemen gidin arkadan ona dokunduruverin, o aracın hakimiyeti size geçsin. Ancak dikkat edin diğer araçlar size çarptığında da yer değiştiriyorsunuz. Bu bazen bizim avantajımıza, bazense dezavantajımıza olurken, karambole gelen istisnaî durumlarda ise zevkli dakikalar geçirmemize neden oluyor. Bir köşeye sıkışan 3 araç birbirlerine çarpışan arabalar gibi çarpıp durur ve uzun bir müddet kontrolün hangi araçta olduğunu anlayıp yolunuza devam edemezsiniz falan..

  İlk başta sayısı sadece 2 olan fakat career mod'unda ilerledikçe çoğalan araçların özellikleri konusunda değinecek pek bir şey yok. Zaten off-road yarışlarını konu alan bir oyunda Corvette gibi araçlar beklemek mallık olur, markalarını pek bilmediğimiz off-road araçlarıyla yarışıyoruz işte. Sağolsun yapımcılar bize aracımıza küçük küçük modifiyeler yapma imkânı da tanımışlar fakat bu modifiye işlerini career modunda kazandığımız para ile falan yapmıyoruz, çünkü oyunda ne para kazanılıyor, ne de parayla alınacak bir şey oluyor. Her yarışa girmeden önce, araç ekranında aracımızın lastiklerinin toprak piste göre mi yoksa asfalt piste göre mi olduğunu ayarlıyoruz, motor veya fren gibi özelliklerin hangi seviyede olacağını ayarlıyoruz veya bir önceki yarışta hasar almışlarsa tamir ediyoruz ve geçiyoruz önümüzdeki yarışa. Araç kontrolleri ise "zevk verme" sınırının altında. Özellikle oyunu ilk oynadığınız sıralarda sağa sola dönerken sık sık yoldan çıkma gibi sorunlarla karşılaşabilirsiniz çünkü araçlar en küçük bir hamlede kendi etraflarında dönebiliyorlar. Daha sonra, oyuna biraz olsun ısındığınızda buna alışacaksınızdır ve daha hassas araba kullanacaksınızdır ama inanın o da insana sürüş zevki falan vermiyor. Zaten araç kullanımının gerçekçi olduğunu söylemeye imkân yok. Tüm bu kontrol zorluğunun üstüne bir de tuz biber olarak oyuna hasar mekanizması konulmuş. Tabiî hasar mekanizmasının olması iyi ama bu hasar mekanizmasının pek iyi işlediğini söyleyemeyeceğim. Yahu sırf hasar modellemelerinin nasıl olduğunu göreyim diye sağdan soldan uçtum, kasten dank diye sağa sola geçirdim ama araçta hiçbir değişiklik olmadı! Halbuki demo sürümünde aracımız yamulurdu.. Neyse, biraz daha uğraşınca aracı yamultmayı başardım.. Yani, hasar mekanizması da aynı araç kullanımı gibi gerçekten uzak olmuş. Özellikle o araç kontrolleri, amatör zorlukta oynasanız bile oyunu zor hâle getiriyor.

   Yaz başında yayımlanan ekran görüntüleriyle beni biraz olsun heveslendiren Cross Racing Championship'in grafikleri ise özellikle NFS: Most Wanted gibi harikulade bir oyundan sonra bana bayağı vasat geldi. Haksızlık etmeyelim, kötü değiller ancak çok iyi de değiller. Günümüzün gerisinde kalan, (biliyorum bu söylem geyik hâline döndü: "Öhm günümüzün gerisinde kalan grafikleriyle...") insana etkileyici sahneler sunamayan grafiklere 8'den yüksek not vermenin alemi yok. CRC 2005'in en çok beğendiğim yönü ise, müzikler. Yapımcılar, doğuştan rock, metal gibi müziklerin hastası olanlara nasıl hitap edilmesi gerektiğini iyi bilmişler. Özellikle son zamanlarda rap tarzı müziklerle beynimize girmeye çalışan oyunların yanında CRC 2005'e rock müzik çok yakışıyor. Ancak... Ancak, oyunun ses efektleri müzikler kadar iç açıcı değil. Araçların motor sesleri, vites atlarken çıkan uyuz ses ve sağa sola çarptığımızda çıkan ya da çıkmayan sesler kulağa pek hoş gelmiyor, hâtta hiç hoş gelmiyor. Ses efektleri de vasatın altında kalmaktan kurtulamamış..

    Sokak yarışlarını konu alan yarış oyunlarından bıkmış olan ve toprak pistleri seven arkadaşlarımızın deneyebileceği fakat denese de beğeneceklerini sanmadığım Cross Racing Championship 2005, kanımca birkaç kez oynayıp rafa kaldıracağınız cinsten vasat bir oyun olmaktan öteye gidememiş. N'apalım, bir dahaki sefere inşallah..
Only God Can Judge Me !!
They''ll Never Take Me Alive