Gönderen Konu: Crysis (2)  (Okunma sayısı 585 defa)

Çevrimdışı Force23

  • 1. SINIF ÜYE
  • *****
  • İleti: 32.652
  • Puan 334
  • Cinsiyet: Bay
  • !!ƒяєєѕтуℓєя!!
    • Profili Görüntüle
Crysis (2)
« : 10 Ağustos 2007, 19:00:18 »
Öncelikle şunu belirtmeliyim ki, Bekleme Odası garip bir bölüm. Bu kategoriyi kurarken düşüncemiz, hızlı değişen, yani sık güncellenen bir bölüme sahip olmaktı. Gelin görün ki bu amacımıza tam anlamı ile ulaşamadık. Fakat, şu andan itibâren haberlere yazılamayacak büyüklükteki istihbaratlarımızı -detayları ile birlikte- siz değerli okuyucularımıza aktarmak için adım atmaya başlamış bulunuyoruz. Bunun için ise ilk kurbanımız, Crytek tarafından yapımı sürdürülen ve hepimizin çok yakından, merakla takip ettiği Crysis olacak. Tam da bugün, InCrysis tarafından yayımlanan “Çok Oyunculu Bölüm” notları, sizlere oyunun sanal ortamda diğer elemanlarla ne derece büyüklükte ve güzellikte yarışacağınızı aktarmamda büyük rol oynayacak. Başlayalım öyleyse…

HARİTA VE OYUN TÜRLERİ

Oyunun çok oyunculu bölümünü oynayan ekip, öncelikli olarak hepimizin bildiği Deathmacth’ten  bahsediyor. Kulağıma her zaman amaçsız bir oyun gibi gelmiş olan bu tarz savaşlar bazı oyunlara cidden iyi gidiyordu ki, aklıma gelen en güzel örneği Unreal. Neyse efendim; oyunun oynandığı haritada bir dağ eteğine kurulmuş mineral fabrikasının arazisi içerisinde geçiyor. Ancak alanda, fabrika dışında, küçük bir tren istasyonu, kulübe ve ufak birkaç bina da göze çarpıyor. Aşağı yukarı yirmi oyuncunun bir arada oynayabileceği büyüklüğe sahip harita, Battlefield’daki aşmış mekânların genişliğini yakalayamasa da içerisinde özgürce hareket edebileceğimiz bir ortam sunuyor. Ayrıca takımlardaki denge, seçilen oyun tarzına göre fevkalâde biçimde sağlanıyor. Hız olarak ise herkese hitap eden bir tempo yakalanmış; zîra adımlarınız size bağlı ve silahları elinize almanız uzun sürmüyor. Bunların dışında, acîzane bendeniz gibi, her dâim Sniper kullananlar için de mükemmel haberler var: Haritanın birçok yüksek yapısı var ve bu -bir nevî- kör noktalar, etrafı beyin parçaları ile “süslemek” için oldukça hoş mekânlar.

Oyuna girilmeden evvel seyredilen kısa bir videodan söz ediliyor. Bu, tahmin ettiğiniz üzere, oyun türünün içeriği hakkında bilgi vermek üzere hazırlanmış bir şey ve içerisinde, oyunun ana noktalarından (araçlar, düşman teknolojileri vs.) bahsediliyor. Böylece diğer tarzımız Power Struggle'ı az çok tanışmış oluyoruz.

Power Struggle için hazırlanan harita Deathmach için kullanılandan biraz daha küçük. Hızlı ve fazla kanlı oyunları sevenler için hazırlanan bu tarz, Crytek tarafından geliştirilmiş hoş bir sisteme dayanıyor. Bir çömez olarak başladığınız -Amerika veya Kore askeri olarak- ‘askerlik hayatınız’ı, öldürdüğünüz adam sayısı, ele geçirdiğiniz üsler vs. sayesinde puan toplayarak geliştirme yolunda adımlar atabiliyorsunuz. Power Struggle, düşman karargâhını ele geçirmekten ibâret, fakat bu eylemi yapmanın türlü yolları var. Fazla aksiyon istemeyenler için tank ile uzaktan çalışmak, taktik sevenler için taktiksel saldırı, tek başına çalışan ve sinsiliği tercih edenler için de sızmak ve merkeze C4 gömmek câzip oluyor. Bunların dışında oyunu kazanmak için her türlü oturtulmuş otomatik silah ve araçlar elinizin altında, kullanılmak için hazır. Her şeyi ayırt etmek içinse Amerika’yla ilişkili yapılar ve askerler mavi kullanırken Kuzey Kore, kırmızı ile karşımızda olacak. Tarzımızı tam anlamı ile oynamış ve yakalamış olmamız için ise yaklaşık on saate ihtiyacımız var ve biz 45 dakikalık periyotlarla oynadığımızı sayıyoruz bu rakam için. Tabii ki sanal bir kariyer oluşturduğunuz için yeterli deneyime sahip olmaz şart. Crytek de bunun farkında ve dileyenler için yaklaşık iki saatlik bir eğitim uyguluyor.

NANO SUIT VE SİLAHLAR

Tek kişi olarak ilerlediğimiz senaryo kısmında çok büyük önem taşıyan Nano Suit, çok oyunculu bölümde de önemli rol üstlenmiş durunda. Oyun esnasında karşılaşacağınız bazı zorlukları aşmanın tek yolu olabilen Suit’in kullanımı için kendinize göre rahat tuşlar seçmelisiniz. Evet… öyle anlar gelecek ki, kuyu gibi bir yerde bulacaksınız kendinizi ve oradan çıkmanın tek yolu Suit’in zıplamaya yardımcı olan bölümünü kullanmak olacak. Ya da düşman topraklarında doğacaksınız ve o tehlikeli bölge içerisinde yapabileceğiniz eylemleri hızlı hızlı düşüneceksiniz ve…

- “Hız”ı seçip bu cehennemden mümkün olduğunda çabuk çıkmak?
- “Zırh’ı seçip üzerinize gelen mermilere sadece gülmek?
-“Güç”ü (yumuşatmıyorum, bana ne?!) seçip düşmanları yığmak?
- “Görünmezlik Pelerini”ni üzerinize geçirip aralardan sıvışmak?

…mantığınıza uyanı seçip yolunuza devam edeceksiniz. Tabii bunlara alışmak zaman alacak ama her geçen gün geliştiğinizi hissedeceğinize eminim.

Herkes oyuna SOCOM tabancalarla başlıyor. Bu silahlar etkili olduklarını söylemek güç fakat karşınızdaki adamda da aynısı varsa pek sorun olmuyor. Karşılıklı çekişmelerde Suit’in “gücünü” kullanırsanız şansınız daha yüksek oluyor. Çatışmadan galip çıktığınız takdirde ise boştaki elinize bir silah almanız mümkün oluyor ve şansınız daha da artıyor. Sinsice bir yere pusmuşsanız, düşmanı ilk vuruşta almanız için beyin vermek zorundasınız. Aksi takdirde gövdeye iki veya üç çalışmanız gerekebiliyor; eh, elden de adam ölmez zaten hocam! Em.. bazen öyle oyuncu noktaları olacak ki, Sniper’ın kemiği dürbünleriniz yetersiz kalacak, ya da az gelecek diyelim. Menzili ile göz dolduran GK8 Gauss gibi silahlar da var tabii. Bunun dışında silah düzenlemeleri de gelişmiş bir seviyede. En hoş mevzû ise, “Görünmezlik Pelerini” ile Sniper kullanıp beyin salatası yapmak. Ancak her güzelliğin de bir sonu, sınırı, süresi var; unutmamak gerek.

Silahlar konusundaki en güzel olgu, bazı tabancaların etkisinin hissedilir olduğu. “Zırh” modundayken XM214 Hurricane gibi tabancalar ile hızlı hareket etmek oldukça mantıklı örneğin. Bu minik canavar, düşmanın teknoloji harikası silahlarını susturabilecek kapasitede. LAW roket-atarlar ise yavaşlıkları sebebi ile hızlı hareket eden objeleri vurmakta zorlanırken, doğru zamanda kullanıldıklarında çok büyük hasara yol açabiliyorlar. El bombaları da hızlı oyuncular için oldukça önemli; bir defada iki adam alabiliyorlarmış meselâ, sıkıştırdım araya da bu bilgiyi. Sallarken ne kadar uzağa gideceğini kullandığınız tuşa basılı tutarak ayarlayabiliyorsunuz.

SORUNLAR VE SONUÇ

Ekip, oynarken fark ettiği bir takım sorunları belirtmiş. İlk gözlemlerini oldukça komik bulmuşlar -ki gerçekten komik-: Bir düşman askeri, yattığı yerden kalkacağı zaman bir süreliğine yerle irtibatı kesilmiş ve az bir farkla havada yüzmüş. Olayı, yere ne kadar yakın olursa olsun dikkat çeken bu adamın ölümü izlemiştir herhalde, neyse. Bir diğer gözlem, grafiksel yakınma. Oyundaki yapıların dağılması, imhâ edilmesi filan yasaklanmış gibi, test için gelenlere uyuzluk yapılıyormuş havası… ayrıca, merdiven konusunda da eksiklikler olduğu söyleniyor, inişte ve tırmanmada hoş olmayan durumlar ortaya çıkabiliyormuş. Oyunun “donma” olmadan oynandığı belirtilirken, havanın kapalı olduğu ve sisin görüldüğü zamanlarda ufak aksaklıklar yaşandığı da not edildi bu arada.

Kısa olacağını düşünerek başladığım yazının hayvansı bir uzunluğa ulaştığını yeni fark ediyorum. Umarım BBV(FPS) seven arkadaşlardan Crysis’i ilgi ile takip edenler için iyi bir rehber olur. Unutmadan… oyunun, daha önce, sitemizde yayımlanan ilk bakışına buradan ulaşabilirsiniz. Bu yazıya künye ve resim de bağlıyorum ama, kıyaktır.
Only God Can Judge Me !!
They''ll Never Take Me Alive