Çocuklar, bunu evde denemeyin. Büyükler, siz de bunu caddelerde denemekten vazgeçin artık!
Amerikan macera filmlerinde hep görürsünüz ya, çete soyguna ya da hesap kesmeye giderken kocaman Amerikan arabalarına doluşur. Direksiyonda da aşırı serinkanlı bir tip oturur her zaman, hani ne yaptığını iyi bilen, arada bir sigarasından derin bir nefes çekip kısık gözlerle etrafı süzen. İşte aslında tüm takip sahnelerinin kilit adamıdır o sürücü arkadaş, olayı o götürür. İşte Driver böyle bir elemanı konu alıyor. Adamımız aslında bir polis, fakat uzun süre sürücülük eğitimi almış, işi suçlu kovalamak olan bir polis. Bir gün bölüm şefi bunu çağırıyor ve gizli bir göreve gönderiyor, kılık değiştirip çetelerin içine sızması lazım, ancak tabii bundan pek fazla kimsenin haberi olmayacak. Yani okkanın altına gitme ihtimali yüksek bir iş, öyle ya, sonuçta diğer polisler sizin kim olduğunuzu nereden bilsin?
Driver aslında bir araba simülasyonu gibi görünse de, bunun tam olarak doğru olmadığını kısa sürede anlıyor insan. Öncelikle hasar modellemesi görsel olarak fena değil, ancak bu durum sürüşü pek fazla etkilemiyor. Tabii aynı durum düşman araçlar için de geçerli, ama bire karşı on olduğunuz durumlarda onlara kritik bir hasar vermek söz konusu olmadığı için, çareyi tabanları yağlamakta buluyorsunuz. Aslında bu durum beni biraz üzdü, mesela dar bir sokakta birden frenleri kazıklayıp kuyruğumdaki polis aracının motorunu eline vermek gibi klasik bir numarayı yapamadım. Neyse, işte bu yüzden oyun Sim’den ziyade Arcade türüne daha yakın.
Ayrıca oyunda kullanılan fizik Engine bana biraz abartılı geldi; tüm o savrulmalar, uçuşlar ve diğer artistik hareketler gerçek hayattan ziyade Hollywood filmlerine yakışacak abartıda tasarlanmış. Fakat zaten Driver bundan daha farklı bir oyun olma iddiasında değil, özellikle müzikleri duyduğunuzda ne demek istediğimi anlayacaksınız. Ses efektleri de fena sayılmaz, ancak bence V8 motor sesleri pek olmamış, Mustang’den ziyade Honda kullanıyormuşum gibi geldi bana, tabii küçük bir detay. Sonuç olarak eğer yıllar önce TRT’de San Francisco Sokakları adlı diziyi seyretmiş, hep o tarz maceralar yaşamayı hayal etmişseniz bu oyun sizi epey saracaktır. Tabii oyun birçok bölgede geçiyor ama, o dik yokuşlu bol tepeli şehrin sokaklarında köşe kapmaca oynamak ayrı bir zevk. Daha ne diyebilirim ki, sistemine ve sürücülük yeteneğine güvenenler bu oyunu kaçırmasın, pek benzeri olan bir yapım değil çünkü.
