Gönderen Konu: Marc Ecko's Getting Up: Contents Under Pressure  (Okunma sayısı 512 defa)

Çevrimdışı Force23

  • 1. SINIF ÜYE
  • *****
  • İleti: 32.652
  • Puan 334
  • Cinsiyet: Bay
  • !!ƒяєєѕтуℓєя!!
    • Profili Görüntüle
Marc Ecko's Getting Up: Contents Under Pressure
« : 10 Ağustos 2007, 19:34:23 »
 Kimisi anlamını bile bilmez, kimisi de sadece duymuştur; bazıları görmüş ve hayran kalmış, bazıları da hayatını adamıştır. Ve bir oyun firması var ki, kimsenin aklına gelmeyeni yapıp bu kavramın, graffitinin oyununu yapmıştır. İşte bu firma, son zamanlarda benim en gözde firmam. Yakından takip edenler biliyordur bu firmanın son icraatlarını. İşte bunlardan birkaçı: Matrix: Path of Neo, Crashday, TimeShift, Tycoon City: New York. Dahası var, ama son olarak ortaya çıkan yapımları, denenmemiş bir konu üzerine kurulmuş Marc Ecko's Getting Up: Contents Under Pressure. Oyun senaryosu, tamamı ile graffiti üzerine kurulu arkadaşlar. Tabiî oyunun kendisi tamamı ile bir aksiyon oyunu. Graffiti, oyunun amacı ama bu amaç için dövüş ve düşman terimleri var. Kısacası, Getting Up, graffitiye hayatını adamış bir adamın hikâyesi. Peki Getting Up -detaya inersek- nasıl bir olay? Bunun birçok cevabı var ve hepsi tek tek açıklanmayı bekliyor. 

   Bu oyunun adını ilk olarak Yiğit'in yazdığı haberde görmüştüm. Bir graffiti oyununun yakında bizlerle olacağını müjdeliyordu haber. İlk önce oyun görüntülerine baktım ve içimden bir "hobaa" çektim. Ardından oyunun yapımcısı olan Atari'nin sitesini ziyaret ettim. Oyun hakkında verilen bilgiler beni biraz daha heyecanlandırdı. Derken oyun piyasaya sürüldü ve büyük kısımda iyi bir izlenim bıraktı. Bu arada, yasadışı işlere özendirdiği gerekçesi ile Avustralya'da yasaklandı. Sonunda -Yiğit sayesinde- oyun elime geçti. Oyun hakkında yeterli bilgiyi toplayana kadar yazıyı yazmak istemedim. Şimdi yazıyı yazabilirim.

   Kolay bir kurulum aşamasının ardından oyuna giriyorsunuz. Menüye gelmeden hemen önce, çok uzun olmayan bir film seyrediyoruz. Ciddiyetle söylüyorum ki, bu her yerde göremeyeceğiniz kalitede bir video, zaten o yüzden film diyorum. Bu videoda "Trane" adlı ana karakteri tanıyorsunuz. Tam tadını alamadan video bitiyor, menüye ayak basıyorsunuz. Bir metro istasyonun çeşitli bölümlerinde gidip gelen menümüz, kusursuz sayılır. Şu kadarını söyleyebilirim: Gördüğüm en harika oyun menüsü. Örneğin; "Load Game" dediğinizde kayıtlı oyunların olduğu bölüm açılıyor. Buradan istediğiniz kayda ulaşıyorsunuz. Karşınıza gelen ekran, o oyunun verilerini içeriyor. Bu bölümde biraz beklerseniz, bir metro, istasyondan hızla geçiyor ve menü sallanıyor. Biraz daha beklerseniz ekranın önünden insanlar geçiyor. Çok harika dizayn edilmiş olan bu bölümler arasında geçiş -az önce söylediğim gibi- kayarak sağlanıyor. "Mission Select" bölümünden de oyuna giriyorsunuz.
                       
   Şehrimiz New Radius'ta henüz tanınmamış bir 'writer' olan Trane, artık bu duruma dayanamaz ve amansız bir işin içine atılır. İşte karakterimiz bu noktada sizlere teslim ediliyor. İlk bölümlerde ufak bir çeteye dalaşıyorsunuz. Grup elemanlarını ve yaptıkları graffitileri silip atıyor, her yere TRANE yazarak nâmınızı herkese duyuruyorsunuz. Bu ilk görevler esnasında basit dövüşler ile kavga tekniklerini öğreniyorsunuz. Yaptığınız graffitiler ise yavaş yavaş harika bir hâl alıyor. Görevler her atlamada biraz daha zorlaşıyor. Bu zorluklara karşı nasihat almanız ya da yeteneğinizi göstermeniz sizin için iyi olacaktır. Bunun için usta yazarlardan ufak görevler, öğütler alıyorsunuz. Örnek olarak gördüğünüz graffitilerin resimlerini alıyorsunuz. Tüm bunlar "Black Book" denilen yerde toplanıyor ve gerektiğinde size yardımcı olmak üzere rafa kaldırılıyor. Oyun ilerledikçe "Still Free Crew" denilen grup ortaya çıkıyor, yani oyunun temeli... Her bölümde; bir ana görev, yan görevler, saklı şarkılar -tüm bunlar mükemmel şarkılarla dolu bir iPod'a gidiyor-, fotoğrafının çekilmesini bekleyen graffitiler ve bunlar gibi şeyler var. Ana görev genelde graffiti oluyor. Akıl almaz yerlere graffiti yapmamız isteniyor. Örneğin; bir bölümde, hareket hâlindeki trene 5 graffiti yapmamız gerekiyor ki bu görev daha oyunun başları sayılabilecek bir zamanda. Graffiti yaparken ise aşırı dikkatli ve hızlı olmanız gerekiyor. Graffiti nasıl yapılmalı? Bakalım...

   Graffitiyi en iyi şekilde yapmanız için oyun size destek veriyor. En önemli olay 'drip'ler. Eğer bir noktaya uzun süre -ki bu aslında kısa bir süre- sıkarsanız, boya akıyor ve graffitide görsel bir bozukluk meydana çıkıyor. Bunu engellemek için oyunun gösterdiği kırmızı bölümleri boyamayın. Bunun için spreyi sürekli ve hızlı bir şekilde gezdirmeniz gerekiyor. Aynı zamanda spreyi arada bir çalkalamak mecburiyetindesiniz. Graffiti ile alâkası olanlar bileceklerdir zaten bunu. Ayrıca tüm graffiti için bir zaman veriliyor ve bu sürede graffitiyi tamamlamanız sizin için iyi oluyor. Süre için iki tuş geliştirilmiş: Sol tuş ile kararlı ve güzel bir graffiti yaparken sağ tuş ile daha hızlı ve basit bir graffiti yapıyorsunuz. İşte tüm bunlara dikkat ederseniz getiri olarak daha fazla REP kazanıyorsunuz. Bunun anlamı bir bakıma saygınlık. Bu saygınlık dozu arttıkça, Unlock listesindeki kırmızı noktalar yeşile dönecektir.

   Düşmanlara karşı ise Trane oldukça korkutucu. İlk bölümlerde saçını kestiği için daha karizmatik, aynı zamanda psikopat bir duruşa sahip. Dövüşmek istemediğiniz ya da gerekmediği zamanlar sol shift tuşu ile ağır hareket ediyorsunuz. Dövüşeceğiniz zaman ise çevrenizdeki tahta, sopa, tenekeler ile daha can yakıcı oluyorsunuz. Eğer bunları bulamazsanız, Trane sizlere hünerlerini göstermeye hazır. Bu dövüşmelerde kullanılan yavaşlatma efekti sayesinde daha eğlenceli oluyor kavgalar. Ama her zaman kavga çıkarmamak gerekiyor. Kameralar ve polisler çoğu zaman devrede çünkü.

   Oyun 11 ana bölüm ve bunların altında yer alan görevlerden meydana geliyor. Bir örnek vermem gerekiyor: 3. bölümün 2. görevinde, ilk alanı temizledikten sonra ikinci alanın başında bir checkpoint oluyor. Eğer ikinci alanda ölürseniz tekrar checkpointten başlıyorsunuz. Ancak oyundan çıkıp tekrar girdiğinizde görevi baştan yapmanız gerekiyor. İşte bu insanı deli eden hususlardan biri. Ama hemen hemen her bölümde aynı taktikler kullanıldığından alışılıyor bir süre sonra.

   Oyunda çözünürlük dışında grafik ayarı yok ne yazık ki. O da en fazla 1024×768 oluyor. Kimi yerlerde 2 boyuta kayıyor grafikler. Bazı yerlerde iç içe geçmeler oluyor. En önemli ve en büyük sorun ise açı. Yanlış anlaşılmasın üçüncü kişi olarak oynamak değil kastettiğim. Ekran çok titriyor ve görmek -bazen- imkânsızlaşıyor. Video'da yakalanan mükemmel grafik, oyunun grafik motoru değil elbette. Yine de uyum açısından ince ayrıntılar da yok değil. Örneğin; metro istasyonlarındaki kolonlar ya da tahta malzemeler parçalanıyor. Bunları göremediğimiz oyunlar da vardı. Sözün kısası, Getting Up, grafiksel açıdan iyi bir seviye yakalamış gibi görünse de, pek öyle değil. Müzikler ise grafikteki açığı kapatıyor. Kimi yerde tamamen hip-hop'a kaçan müzik, uyum ve sayı açısından iştah açıcı. Seslendirmeler ise yabana atılacak cinsten değil. Karakterimiz Trane, Talib Kweli -hip-hop ile ilgili olan arkadaşlar taıyacaktır- tarafından seslendirilmiş mesela. Diğer seslendirmeler ve oyun içi sesler de çok güzel. Bkz. Sprey sesleri...

   Oynanabilirlik çok can sıkıcı değil. Zaten kullanılması gereken tuş sayısı korkulacak bir seviyede değil. Yine de graffiti yaparken elinizi çabuk tutmalısınız. Özellikle faredeki "3. tuş" kavramı bazen can sıkabiliyor. Eğer sizin de canınız sıkılırsa "V" tuşunu kullanabilirsiniz. Oyun içi geçişlerde, 'loading' bölümü çok sıkıcı, yani çok uzun. Biraz sabır gerekiyor. Bunlar dışında herhangi bir eksik söz konusu değil. 

   Graffiti seven arkadaşlar için ideal bir oyun. Ama bazı arkadaşlarımız sıkılabilirler hep graffiti yapmaktan. Bana göre ise sprey hiçbir zaman sıkıcı olamaz...

Ömer "MarsH" Yalçın
Only God Can Judge Me !!
They''ll Never Take Me Alive