Gönderen Konu: Need for Speed: Carbon  (Okunma sayısı 971 defa)

Çevrimdışı melih123

  • 1. SINIF ÜYE
  • *****
  • İleti: 12.490
  • Puan 2352
  • Cinsiyet: Bay
    • MSN Messenger - steve_melih@hotmail.com
    • Profili Görüntüle
Need for Speed: Carbon
« : 30 Aralık 2007, 22:08:55 »
Asfaltları ağlatmaya hazır mısınız?


 
Ben daha küçük bir çocukken mahallede araba yarışları düzenlerdik. Arabalarımız da bizim gibi küçüktü elbette. Bakkalın ilerisindeki yokuşta arabalarımızı yan yana dizer hep birlikte bırakır sonra bakalım kim birinci olacak diye arabaların peşi sıra koşardık. Sonra bir gün okul dönüşü onu gördüm. Çok güzel parlak kutusunun içinde bütün küçük arabalardan daha büyük bir küçük araba, Bburago. Annemi bir tane almaya ikna etmem bir iki haftamı aldı. Ama sonunda bir akşamüstü eve elinde o güzel paketle geldi. Artık mahallenin en büyük küçük arabası benimdi, bütün arabalardan daha detaylı, daha parlak ve daha hızlı. Öylesine sevinçliydim ki arabanın aslında çirkin bir Fiat olması bile umurumda değildi.
Sonra büyük an geldi çattı. Yokuşun başında gururla dururken diğer çocuklar bu büyük küçük arabaya kıskançlıkla bakıyor, kimisi yarışa sokulmaması gerektiğini söylüyordu. Ama yeni arabamın ne kadar hızlı olabileceğinin merakı onlar için de daha ağır bastı ve Bburagom diğer arabalarla birlikte start çizgisinde yerini aldı. Üçe kadar sayıldı ve arabam şimşek gibi ileri fırladı. Öylesine hızlı gidiyordu ki bir anda sağa kırıp kaldırıma bütün hızıyla vurunca çalıların arasına fırladı. İkinci yarışında yarım metre içinde devrilip yuvarlanmaya başladı ve yaklaşık 30 takla sonra bir farı kırık halde varış çizgisini sonuncu olarak geçti. Gün sonunda Bburago mahallenin gelmiş geçmiş en kötü yarış arabası seçildiğinde nasıl bir hayal kırıklığı yaşadığımı anlatamam. Ama oyunu bitirdikten sonra NFS Carbon’u kaldırıp, Most Wanted’ı geri kurarken az çok buna yakın bir şeyler hissedeceğinizi söyleyebilirim.

AMAN HELO KAÇ, LEX YAKALAMASIN!
Aslında Carbon’un kötü bir oyun olduğu değil söylemek istediğim, çok daha iyi olabileceği. Nasıl ki o büyük küçük araba bir parça daha düzgün tekerlekleri olsa beni mahallenin madarası yerine en havalı veledi yapabilirdiyse, Carbon’un da gelmiş geçmiş en iyi yarış oyunlarından biri olma şansı vardı. Mesela Carbon bugüne kadar oynadığım tüm yarış oyunları içinde hikâyesini izlemekten en çok zevk aldığım oyun oldu. Gerçi hikâyenin kendisi çok klişe ve daha ilk kareden kötü adam kim anlıyorsunuz. Ama hikâyenin işlenişi ve ara videolar o kadar güzel ki hikâye ilerlese de iki kare daha izlesek diye bakıyorsunuz. Bu videolar Most Wanted’da olduğu gibi gerçek oyuncuların oynadığı görüntüler filtrelenerek oluşturulmuş, CGI’ı andıran videolar. Ama bu sefer tekniği tam anlamıyla konuşturmuş EA. Most Wanted’da kötü bir oyunculuk çıkaran ama güzelliği ile bu açığı fazlasıyla kapatan Josie Maran yerine Emmanuel Vaugier gelmiş. Daha güzel değil belki ama hem daha karizmatik, hem de daha iyi bir oyuncu, ne de olsa Smallville’de Lex’in sevgilisiydi bu abla. Ama bana sorarsanız asıl oyunculuğunu konuşturan Darius rolündeki Tahmoh Penikett ki onu da Battlestar Galactica’daki Helo rolüyle tanıyoruz.
Son üç NFS oyununda olduğu gibi Carbon’da da oyuna bir ton yeni şey eklenmiş. Bunların başında takım halinde yarışlar var. Oyundaki yarışların çoğuna bir yardımcı sürücüyle katılabiliyorsunuz. Bunlar aslında hikaye gereği karşımıza çıkan insanlar ve Blocker, Scout ve Drafter olarak üçe ayrılıyorlar. Bu fikir başta enteresan gelse de oyunda pek de iyi işlemiyor. Her şeyden önce Blocker’lar çok faydasız elemanlar. Drafter’lar daha işe yarar gibi görünse de birkaç yarıştan sonra onlar olmadan daha rahat edeceğinizi hissediyorsunuz. Gerçekten çok faydalı olan tek yardımcı tipi Scout’lar. Bunlar sadece kısa yolları kullanmanızı sağlamakla kalmıyor aynı zamanda hemen her yarışı kazanıyor. Normalde kaybettiğiniz bir yarışı Scout elemanınız kazandı diye geçmek başta hoşunuza gidebilir. Ama zamanla diğer rakipleri bırakıp sürekli kendi Scout’unuzla yarışmaya başlıyorsunuz ve bu da canınızı sıkıyor.

MAHALLEMİZİN YARIŞI
Carbon ile gelen diğer bir yenilik GTA: San Andreas’dan tanıdığımız mahalle savaşları. GTA’dan farklı olarak mahallelerin hakimiyetini yarışarak kazanıyorsunuz. Oyun 4 semte ve her semt de 6-7 mahalleye ayrılmış durumda. Bir mahalledeki üç yarıştan ikisini kazanmak, orayı sizin çeteye bağlıyor. Bu da başta enteresan geliyor size. Ama mahalleleri ele geçirmenin hiçbir esprisi yok aslında. Üstelik elinizdeki mahallelere de saldırabiliyorlar. Bu noktada size meydan okuyanlarla yarışmak ya da mahalleyi vermek arasında seçim yapmak zorundasınız. Başta elinizdeki mahalleler için mücadele etseniz de sonradan bir mahalle kaybetmenin hiçbir dezavantajı olmadığını anlayıp bu yarışları pas geçmeye başlıyorsunuz. Bana sorarsanız Most Wanted’daki Blacklist 15 çok daha mantıklı ve eğlenceli bir sistemdi.
Carbon’daki diğer bir yenilik, yeni Draft yarışları. Most Wanted’da seriden çıkarılan bu yarış tipi geri dönmüş. Ama yarış mekaniği tamamen farklı, eskisine göre daha gerçekçi ve zor. Özellikle ilk denemelerimde bir türlü beceremiyordum. Ama daha sonra bunun sebebinin arabamı (Lotus Elise) gerçek bir yarış arabası gibi yol tutuşu süper olacak şekilde geliştirmem olduğunu anladım. Bir Camaro SS alıp modifikasyonlarını yolda zerre tutunamayacak şekilde ayarlayınca Draft yarışları bir anda kolaylaştı. Ama açık konuşmam gerekirse buna rağmen Draft, oyundaki tüm yarış tipleri içinde hala benim için en aşağıda olanı. Üstelik Draft gelirken Drag yarışlarının oyundan çıkması yazık olmuş.
Kısacası Carbon’un kendisi gibi oyuna eklenen bütün yenilikler başta sizi heyecanlandırıp daha sonra hayal kırıklığı yaratıyor. Ancak oyuna yeni eklenmek yerine sadece önceki oyunlara göre geliştirilmiş üç şey var ki Carbon’u oynanmaya değer kılanlar bunlar. Bunlardan ilki olan ara videolardan zaten bahsettik. Öncekine göre bir hayli gelişen ikinci özellik, grafikler. Belki ilk başta Most Wanted’a göre zayıf gelebilir ama oyunu oynadıkça bazı grafik detaylar kendine hayran bırakıyor. Oyun tamamen gece yarışlarından oluştuğu için çevre grafikleri Most Wanted kadar etkilemiyor sizi ama özellikle asfaltın ve arabaların detayları inanılmaz gerçekçi. Ayrıca arabalardaki sürücüler birbirinin klonu vitrin mankenleri değil artık. Hem birbirlerinden farklılar hem de hareket ediyorlar. Bir boss’la yarışırken az önce solladığınız arabanın içinde onun olduğunu görüp PiP penceresinden yüzünün ekşidiğini görebiliyorsunuz.

MODİFİKASYON ÇILGINLIĞI
Böyle güzel grafiklere eşlik edebilecek en iyi şey elbette gelişmiş modifikasyon özellikleri. Ve inanın bana EA bu sefer modifikasyon olayının dibine vurmuş. Oyunda arabanıza takabileceğiniz yüzlerce modifikasyon parçası var. Yeni bir araba aldığınızda modifikasyona başladınız mı yarım saatten önce bitiremiyorsunuz. O kadar çok seçenek var ki karar vermek gerçekten zor. Üstelik bu yetmezmiş gibi Autosculpt isimli yeni bir özellik sayesinde birkaç kaydırma çubuğuyla oynayarak parçaların şekillerini değiştirebiliyorsunuz. Ama zaten oyunda kullanabileceğiniz o kadar çok parça var ki Autosculpt’a hiç ihtiyaç duymadım. Beni asıl büyüleyen ise Vinyl’ler oldu. O kadar enteresan ve o kadar çok var ki, Carbon’un Vinyl kataloğunun yanında Most Wanted zavallı kalıyor.
Modifikasyon gibi Tuning’de de yenilikler var. Artık arabanıza yeni bir performans parçası takarken küçük de olsa bir ayar yapıyorsunuz. Böylece maksimum sürat ve hızlanma, nitronun süresi ve gücü, yol tutuş ve drift (vb.) arasında seçim yapabiliyorsunuz. Bu işi, parçayı satın alırken yaptığınız için hem çok pratik hem de es geçmemiş oluyorsunuz. Oyunun verdiği Tuning opsiyonları kiminize basit gelebilir belki ama çok kullanışlı ve arabanızın, sürüş karakterinize ayak uydurmasına yetiyor.

ROT BALANS
Şu ana kadar anlattıklarım hiç de fena değil, di mi? O zaman gelelim Carbon’un en zayıf noktasına, yani dengesizliklerine. Her şeyden önce oyunun geneli çok kolay. Most Wanted’da olduğu gibi bir yarışı kazanmak için birkaç kere denemek, mücadele etmek gerekmiyor. Ama iş kanyonda çete liderleriyle kapışmaya gelince oyun bir anda GTR’dan bile zor hale geliyor. Özellikle oyunun sonunda üst üste 4 kanyon yarışı yapmanız lazım ki oyuncuların yüzde 90’ı bu yarışları asla kazanamaz gibi geliyor bana. Üstelik oyun oldukça da kısa. On ila on dört saat arasında sona geliyorsunuz. Ama son dört yarışı geçmek diğer tüm yarışlardan fazla vakit aldı benim için. Üstelik kanyonda Sprint yarışı yapıp 20 saniye fark attığınız bir yarışçıyla aynı yerde kanyon tipi yarış yapıp bir türlü kazanamıyor olmak daha da can sıkıcı. Zaten bugüne kadar oynadığım tüm oyunlar içinde en hayal kırıklığı yaratan finale sahip Carbon. Yani oyunu bitiremezseniz boşuna üzülmeyin, hiç ama hiçbir şey kaybetmiyorsunuz. Hatta ben kasıp oyunu bitirdiğime pişmanım.
Kazandığınız her yarıştan ortalama 10.000$ para kazanıyorsunuz. Ama aynı yarışı tekrar oynayınca kazanabildiğiniz para 500$. Bu yüzden asla yeterince paranız olmuyor. Most Wanted’daki gibi zengin bir garaj kuramıyorsunuz. Mesela süper arabalardan sadece bir tane alabilirsiniz. Üstelik bu sefer polise yakalandıkça aldığınız Impound Strike’lar dolunca arabanızı alıkoymak yerine direkt hurdaya yolluyorlar. Hangi sapık polis yüz binlerce dolarlık bir McLaren’i, Mercedes SLR’ı hurdaya atar bilemiyorum. Ama McLaren’imden olup bir daha satın alacak parayı toplamak için 400 yarış daha kazanmam gerektiğini anlayınca tam anlamıyla beynimden vuruldum. Oyunu kapatıp save’imi tekrar yüklemesem belki oyunu asla bitiremeyecektim.
İşin garibi siz bulaşmadığınız sürece polisler de size pek gelmiyorlar. Oyunu sıkı bir kovalamaca yaşamadan bitirmek mümkün.
Diğer can sıkıcı bir nokta, Speedbreaker sistemi. Most Wanted’da kafanıza göre kullanamazdınız Speedbreaker’ı. Hem arabayı yavaşlatırdı, hem de viraja zaten hızlı girmişseniz kesin spin atardınız. Ama Carbon’da Speedbreaker kullanarak neredeyse her virajı her hızda dönebiliyorsunuz. Bu da her virajda rakiplerinize 3-4 saniye fark atmanız demek ve bana sorarsanız hile yapmaktan farkı yok. Üstelik oyunda ilerledikçe işler zorlaşacağına kolaylaşıyor bu yüzden.
Diğer bir dengesizlik oyundaki en iyi beş arabadan üçünü kariyerde kullanamıyor olmak. Mesela ana menüde sürekli karşınıza çıkan Dairus’un Audi LeMans Quattro arabasına sulanmayın boşuna, hiçbir zaman garajınıza ekleyemeyeceksiniz. Koenigsegg CCX için de aynı şey geçerli. Oyunda zaten bir Enzo, bir Veyron yok, hadi onları geçtim Zonda bile eklememişler. Kariyer modunda Carrera GT, Mclaren SLR, Ford GT ve iki Lamborghini dışında süper araba yok. Bari oyuna koyduğunuz arabaları kariyer modundan sakınmasaydınız.
Oyunda sorunlar ve dengesizlikler listesi uzayıp gidiyor ve Carbon’a sıkı bir rot-balans ayarı çekmek gerektiği görülüyor. Ama ben fazla başınızı ağrıtmadan bir tane daha söyleyip bu meseleyi kapatayım. Carbon ağzına kadar bug dolu ve yamasını yüklemeden online oynayamıyorsunuz. Hele Nvidia ekran kartınız varsa başınızın ağrıma ihtimali çok yüksek. Herhalde Nvidia oyunun kutusuna kendi logosunu koydurduğuna pişman olmuştur.

Uzun sözün kısası Carbon çok iyi bir oyun olabilecekken çok basit hatalar yüzünden potansiyelini harcıyor. İlk başladığınızda çok iyi sarıyor ama daha sonra çizgisi sürekli düşüyor. Herhalde oyunu ilk üç saatimde yazsam 90 civarı bir not verebilirdim. Ama oyunu bitirdiğimde Level Hit almaktan bile çok uzaktaydı. Ben Most Wanted’a geri dönüyorum.



ARTILAR:
Grafikler süper, modifikasyonun sonu yok.

EKSİLER:
Çok fazla bug ve dengesizlik var.

Grafik: 5/5
Ses: 4/5
Oynanabilirlik: 3/5
Eğlence: 3/5
Multiplayer: 3/5

Çevrimdışı Hamza

  • Osc Kurucu
  • 1. SINIF ÜYE
  • ********
  • İleti: 161.413
  • Puan 13008
  • Cinsiyet: Bay
  • Dünyanın En Çok Mesaj Gönderen Üyesi :))
    • Profili Görüntüle
    • Hosting
Need for Speed: Carbon
« Yanıtla #1 : 04 Ocak 2008, 00:18:31 »
Paylaşim için saol