Gönderen Konu: Prince of Persia: The Two Thrones  (Okunma sayısı 718 defa)

Çevrimdışı Force23

  • 1. SINIF ÜYE
  • *****
  • İleti: 32.652
  • Puan 334
  • Cinsiyet: Bay
  • !!ƒяєєѕтуℓєя!!
    • Profili Görüntüle
Prince of Persia: The Two Thrones
« : 10 Ağustos 2007, 21:25:52 »
Atari'den bilgisayara uzun bir yol kat etti. Neydi, ne hâle geldi.. İlk oyunu 16 yıl önce çıkan Prince of Persia, herkesin ilgi odağı idi. Disket ile taşındığından her yerde oynanabilen bu oyun; kimileri için zaman geçirmek için oynanır, kimileri için de oynayanlar ile yarışmanın ve kim önce bitirecek piskolojisinin verdiği zevk ile vazgeçilmezler arasına girmişti. İlk 3D oyunu 1999 yılında çıktı. 16 yaşında olan Prince Of Persia'nın 16 yılda nasıl geliştiğini görmek çok da zor olmasa gerek.. Uzatmadan, gelelim yeni oyunumuz olan Prince of Persia: The Two Thrones 'a.

Senaryo diğer oyunların aksine kurtarma içerikli değil, intikam içerikli.. Bu da şu demek oluyor: Prensimiz, bir önceki oyunda öldürülen Prenses Kaliena'nın intikamını alacak, ama kimden alacak? Oyunun en dikkat çeken noktası bu olsa gerek çünkü intikamı bir önceki serüvende prensimizin öldürdüğü vezirden alacağız. Bu vezir ölmediği gibi aynı zamanda Babil'i de işgal etmiş. Yani işler zor anlayacağınız..
Kara Prens oyunun başında esir alındığında, zincirlenip bir yerde tutuluyor. Bu olaylar esnasında Babil'de bir büyü yayılmaya başlıyor. Herkes bu büyüden etkileniyor. Kara Prens bu büyüden, koluna bağlı olan zincirin onunla bütünleşmesi olarak nasibini alıyor. Oyunda ilerledikçe gaipten gelen sesler duymaya başlıyoruz, büyünün etkisinden dolayı. Bu sesler normal prens iken, Kara Prens'in sesleri; Kara Prens iken de normal prensin sesleri oluyor. Bu sesler nasıl sesler diye merak ediyorsunuz şimdi.. Bu sesler öyle insanı korkutmak amaçlı sesler değil. Zaten dublajlar da karakterlerin adına göre fazla yumuşak olmuş. Mesela normal prens iken, düşmanınızı kombo yardımı ile öldürdüğünüzde, Kara Prens size "O kadar havaya girme, onu ben de yaparım!" gibi sözler söylüyor. Oyunu eğlenceli hâle getirmek için yapılan bir özellik diyebiliriz buna.. Oyunun bazı bölümlerinde de iki prens arasında çeşitli dönüşümler geçiriyoruz. Bu dönüşümler, oyuncunun hep aynı kişi ile oynamasının üzerine vereceği sıkıntıyı ortadan kaldırıyor. Oyunda ne kadar değişiklik olursa, oyuncu o kadar oyuna bağlandığı için çok faydalı bir özellik. Bunun yanı sıra, normal prens iken geçemeyeceğimiz bölgeleri, Kara Prens iken rahatlıkla geçebiliyoruz. Bu yüzden bu dönüşümler çok faydalı bir hâle gelmiş.

Grafikler diğer oyunlarda olduğu gibi yine aynı. Warrior Within'den sonra çok fazla değişiklik yapılmamış oyunda bana kalırsa. Yapımcıların bizlere karşı olan bir kasıtından olduğunu zannetmiyorum. Sanırım oyunun tarzından dolayı olan bir durum bu.. Yine de ışıklandırmalar, gölgelendirmeler ve efektler gayet güzel. Half-Life'ın teknoloji demosu olan Lost Coast 'da kullanılan HDR ışıklandırma teknolojisi, Prince of Persia: The Two Thrones'da da kullanılmış. Karakterlerin ve texture'ların iddialı çözünürlüklere sahip olmaması ama buna karşın detaylı dizayn edilmesi, çözünürlük sorununu ortadan kaldırıyor. Kısacası oyun grafik motorunda içten zayıf ama dıştan kuvvetli gözüküyor diyebilirim. Zaten oyuncular için en önemli olanı da dış görünüş. Aslında  bu kötü bir durum olmasına rağmen, orta düzeyde ekran kartı kullanan oyuncular için kaçınılmaz bir fırsat. Çünkü oyun bu özelliği sayesinde, düşük ekran kartlarında da çalışıyor. Kısacası grafiklerin sizleri hayal kırıklığına uğratacağını zannetmiyorum.

Yeni eklenen atraksiyonlar oyuna çok çekici bir hava katmış. İşin en güzel tarafı, birçok atraksiyon sadece bir tuşa bakıyor. O tuşa bastığınızda (E) yerine göre atraksiyonlara girebiliyorsunuz. Örnek olarak, savaş esnasında E tuşuna bastığınızda, düşmanınızın üzerinden atlayıp, arkadan gırtlağını kesmek, çapraz atlayış, kirişlere tutunarak çıkmak, zincirden kaymak gibi özellikler sadece bir tuşa bakıyor. Bu tuş yalnızca dış özellikler için geçerli değil tabiî ki. Oyunda iki prensimiz var ve bunların da kendine özgü savaşma yöntemleri mevcut. Mesela normal prensimiz, kılıç kullanarak düşmanlar ile savaşırken, Kara Prens koluna sabit bir zincir yardımıyla düşmanlarla savaşıyor. Ayrıca Kara Prens'teki bu zincir sadece düşmanlar ile savaşmamıza yaramıyor, aksine çok işlevli bir zincir. Atlanılmayacak mesafeleri bu zincir yardımı ile geçiyoruz. Örnek olarak, bir duvarın üstünden uzaktaki bir yere gitmemiz gerekiyor. İki mesafenin arası uçurum. Paralelimizde uzun bir duvar var ve duvara sabit bir demir çıkıntısı gördük. Zinciri demire doğru sallıyoruz, zincir demiri yakaladığında, kendimizi uçuruma bırakıyoruz. Bir süre sonra kendimizi karşıda buluyoruz. Bu sadece bir örnekti, bunun gibi çeşitli işlevlerde zincir bizim en önemli aracımız olacak..

Fizik motoruna gelince, motor yok. Evet, duyduğunuz doğru. Motor yok.. Duvarlarda yürüdüğünüz, kirişlerden tırmandığınız, düşmanınızın üzerinde amuda kalktığınız oyunda fizik motoru olamayacağı için, yapımcılar fizik motoruna hiç bulaşmamış bile..

Videolar yine önceki oyunlardaki gibi, oyunun asıl motoru ile hazırlanmış bu ara videolar. İlk oyunlardaki videoların oyuncuları tatmin etmesinden dolayı bir yenilik yapılmamış. Senaryoları farklı ama motoru aynı videolar yine oyunun aralarında karşımıza geliyor..

Sesler ve dublajlara söyleyecek söz bulamıyorum. Oyundaki her insan için farklı bir ses tonu mevcut ve ortam psikolojisi gayet iyi verilmiş. Sadece dublajlar değil oyundaki efektler de çok güzel. Bundan önceki oyunda sadece Arap şarkıları olmasına karşın, Prince of Persia: The Two Thrones 'da Rock'a kadar uzanan fazlasıyla şarkı yelpazesi mevcut. Oyundaki aksiyon derecesine göre şarkı değişmesi de hoşuma giden ayrı bir husus..

Kontroller oyundaki fazlalaşmış kombolar yüzünden sizlere karışık geliyor olabilir ama bunu da düşünen Ubisoft gerçekten çok kolay bir kontrol dizayn etmiş. Çoğu kombonun bir tuşa bakması, ellerinizin klavye üzerinde dağılmasını engelliyor. Normal kontroller çoğu oyunda olduğu gibi W, A, S, D tuşlarında, farenin sağ tuşu ile de kendimizi koruyup sol tuşu ile saldırıyoruz. Aynı zamanda duvarda yürümek için sağ fare tuşunu kullanıyoruz. E tuşu önceden de bahsettiğim gibi çeşitli savaş kombolarını ortama göre uyguluyor. C tuşu yerdeki nesneleri edinmemize, R tuşu önceki oyunlardaki gibi zamanı geri almamıza, F ve Q tuşları ise kamera açımızı değiştirmeye yarıyor.
Kamera açılarına değinmişken; birçok otoritenin kamera açısını beğenmesine karşın, nedense ben beğenmedim. Bazı bölgelerde prensimizi yönlendirdiğimizde, kamera uzun süre onun suratını gösteriyor. Halbuki bizim o ortama göre prensimizi sırtından görmemiz gerekiyor. Eğer kameranın bulunduğu noktada bir geçit ya da kapı var ise işimiz gerçekten çok zorlu bir hâl alıyor..

Sonuç olarak, 16 seneden beri çıktığı her zaman sansasyona neden olan Prince of Persia, The Two Thrones oyununda da büyük başarılara imza atacak. En iyi aksiyon ödülünü alırsa hiç şaşırmayacağım gibi, bence alması da gerekiyor. Eğer hiç Prince of Persia oynamadıysanız, ki mutlaka oynamışsınızdır; bence kesinlikle bu oyununu almalısınız. Oyuna başladığınızda zevk alamayabilirsiniz, ama ilerledikçe aldığınız zevki fark edip oyuna devam edeceğinizden eminim.
Only God Can Judge Me !!
They''ll Never Take Me Alive

Çevrimdışı Hamza

  • Osc Kurucu
  • 1. SINIF ÜYE
  • ********
  • İleti: 161.428
  • Puan 13008
  • Cinsiyet: Bay
  • Dünyanın En Çok Mesaj Gönderen Üyesi :))
    • Profili Görüntüle
    • Hosting
Prince of Persia: The Two Thrones
« Yanıtla #1 : 27 Ocak 2008, 16:36:37 »
Paylaşim için Sağol