Sonunda Project Eden elime ulaştı ve tarafımdan sıkı bir teste tabi tutuldu.
Bir de gördüm ki oyun hakkındaki şüphelerimin çoğu yersizmiş. Çünkü Tomb Raider ile binaltıyüzelliüç bölümdür kendini tekrarlayan yapımcı firma, Core Design, bu sefer olabildiğince farklı bir oyun ortaya çıkarmış. Project Eden dünyası gelecekte kurulmuş. Bu zamanda şehirler çok yüksek binaların üstü kısımlarında kurulu. Binaların alt katlarında şehrin fakir kısmı yaşıyor. Bir arıza sırasında aşağı yollanan teknisyenlerden haber alınamıyor. Bunun üzerine Urban Protection Agency (UPA) adlı grubun dört ajanı buraya araştırma yapmak için yollanıyor. Tahmin edebileceğiniz gibi sizin işiniz bu dört ajanla. Ama dört ajanın hepsini oyun boyunca kullanıyorsunuz. Arabiriminde genel olarak basitlik ön planda. Ekranda gerekli herşeyi görüyorsunuz. Ayrıca karakterler arası geçişler de kolay tasarlanmış.
Karakterler güç ve enerjilerini bölüm içindeki istasyonlarda doldurabiliyorlar. Oyunda ölmek yok. En son geçtiğiniz güç istasyonuna ışınlanıyorsunuz ve orada gücünüz dolana kadar bekleyip oyuna oradan devam ediyorsunuz. Enerjinizin bitmesi durumunda ise eğer yakında bir istasyon bulamadıysanız elinizdeki enerji hücrelerini kullanmak zorunda kalacaksınız. Gelelim karakterlerimize. UPA grubunun her karakterinin ayrı ayrı özelleştiği bölümler var. Grubun başı olarak kabul edilen kişi Carter. UPA ile ilgili bütün eşyaları taşıyabiliyor, şifreleri biliyor ve sivillerle diyalog kuruyor. İkinci üyemiz oyunda da iki numaralı karakter olan Minoko adlı bayan. Bu bayanın özelliği bir bilgisayar kurdu ve hacker olması. Bu sayede bütün sistemleri uzaktan yönetebiliyor. Bu sistemler bazen bir kapı bazen bir kamera sistemi bazen de bir araç olabiliyor. Şifreleri kırmak için bazen ufak bir oyun kullanmanız gerekibiliyor. Üçüncü karakterimiz Andre. Grubun tamircisi. Herhangi bir sistemi tamir edip kullanılır hale getirebiliyor. Bir kapı düğmesi veya bilgisayar sistemi. Bunun için de Minoko'nun ki gibi ufak bir oyun hazırlanmış. Son karakterimiz Amber. Grubun kale kapısı. Soğuk, elektrik, buhar, zehir gibi maddelerin içinden geçebilen bir cyborg olan Amber bu alanlardaki bütün işleri yaparak grup arkadaşlarına yardımcı oluyor. Grubun iki gizli üyesi daha var. Her karakterin kullanabileceği bir minik tank ve uçan bir flycam. Bunlar ufak çapta düğmeleri aktive edebiliyorlar. Rover düz alanlarda, yerde gidebiliyor. Flycam ise her yere uçabiliyor. Elinizde bir kaç değişik silah var. Bunlar da bölümlerde ilerledikçe açılıyor. Başlangıçta basit bir lazer tabancasıyla başlıyorsunuz. Daha sonra roketatarlar ve el bombalarına kadar değişik silahlarla karşılaşıyorsunuz. Çoğu silahın iki değişik ateş modu var. Örneğin el bombasının bir yere değince patlayanı ve istendiğinde patlayanı gibi.
Teknik açıdan incelersek efektler ve kaplamalar sade ama çok yeterli. Ayrıca sade olmasına rağmen kaliteli çünkü biraz yüksek çözünürlüklerde makinenizi oldukça kasıyor. İster üçüncü şahıs ister birinci şahıs gözünden oyunu oynayabilmeniz de bir artı özellik. Seslerden biraz şikayetim var çünkü çok karışık, nereden neyin geldiğini anlayamayacağınız sesler var. Oyun hem multiplayer hem single player oynanabiliyor. İyi eğlenceler...
