Gönderen Konu: Rogue Trooper  (Okunma sayısı 747 defa)

Çevrimdışı Force23

  • 1. SINIF ÜYE
  • *****
  • İleti: 32.652
  • Puan 334
  • Cinsiyet: Bay
  • !!ƒяєєѕтуℓєя!!
    • Profili Görüntüle
Rogue Trooper
« : 10 Ağustos 2007, 21:31:33 »
 Yaklaşık yirmi beş yıl önce çizgi roman olarak doğan, Rogue isimli mavi laboratuar yapımı yaratığın maceralarını konu alan bir yapımdı Rogue Trooper. Yıllar geçip bilgisayar teknolojisi dünyada önemli bir pay sahibi oldukça çeşitli firmalar tarafından ufak oyunları yapıldı, bu yıl ise, yani doğumunun yirmi beşinci yılında ise Rebellion Software tarafından oyun olarak sevenlerinin huzuruna sunuldu.

  Maceracımızın ana olayı, silah arkadaşlarının neredeyse tamamını kaybetmesi ve düşman ellerinde arkadaşlarının intikamını alma yoluna baş koyması. Rogue'un ve arkadaşlarının sıcak laboratuarlarını terk edip savaşmaya gelmelerinin tek nedeni ise, iki gezegen arasında oluşan yeni gezegenin gittikçe değerli bir hâl alması ve iki gezegen ırklarının yeni gezegen uğrunda savaşmaya başlaması. Kuzey gezegen özel hazırlanmış kıyafetlerle atmosferi rezil bir hâl alan yeni gezegende rahatça bulunabilirken, Güney gezegen ise bu atmosferle uyumlu yepyeni bir ırk yaratmaya karar vermiş ve ortaya Rogue ve arkadaşları, mavi boncuklarımız çıkmış. Bu kadar kasmalarına hiç gerek yoktu, yeni oluşan gezegeni ikiye bölerek milletler hâlinde yaşayıp yeni bir "Dünya" yaratsalardı durum çok daha iyi ve barışçıl olabilirdi, ya da hiç değilse adam gibi savaşıp yeni gezegenin atmosferini batırmayabilirlerdi; ancak bunlar yapılsaydı Rogue ve arkadaşları olmazdı.

  Oyunun başında askerî birliklerimizden bir uzay gemisine biniyoruz ve bu uzay gemisiyle yeni gezegene küçük aletler aracılığıyla bırakılıyoruz. Gezegen yüzüne ilk indiğimizde sağda solda oluşan hengâmeyi ve düştüğümüz tuzağı fark ediyoruz: İhanete uğradık ve pusuya düşürüldük. İhanetçi arkadaşımızın (!) ve düşmanın tipsizliğinin verdiği gazla ortalığı bir güzel darmadağan ediyoruz, ancak bu gaz sadece bizde olduğu için yakın arkadaşlarımızı kaybediyoruz. Bizim kadar şanslı olmayan Gunnar, Bagman ve Helm, ölüyor. Ancak unutmamalıyız ki onlar insan değil, genetik biliminin yeni mucizeleri! Hepsinin enselerinde çipleri var ve bu çipleri kullanarak onları yaşatabiliyoruz. Gunnar'ın çipini silahımıza takıp daha iyi bir vuruşçu olmamız konusunda yardımcı olmasını, Bagman'in çipini çantamıza takıp kimyamızdaki ve takım taklavatlarımızdaki güncellemeleri ve yenilikleri haber vermesini, ayrıca içerden bize sağlık pakedi vermek gibi bazı avantajlar sağlamasını, Helm'in ise hologramlarla düşman birliklerinin kafasını karıştırmasını sağlayabiliyoruz. Yani, bir vücutta dört savaşçı buluşuyor ve ortaya karışık, mavi bir salata çıkıyor. Sadece bir çip şeklinde kalan arkadaşlarımızın tek faydası saydıklarımız da değil, hoş sohbetleriyle oyun boyunca eğlenmemize de neden oluyorlar.

  Rogue Trooper, üçüncü şahıs bakış açısından oynanıyor ve üçüncü şahıs bakış açısından oynanmasına rağmen kontrolleri oldukça iyi. Genellikle üçüncü şahıs bakış açılı oyunlarda kamera sağa sola kayar, duvar kenarlarında duvara girip önümüzü görmemizi engeller, saçma devirler yapar fakat Rogue Troooper'da bu hiç yaşanmıyor ve nişan alma konusunda da hiçbir sıkıntı yok. Oyun sırasında bildiğimiz yön tuşlarını kullanırken genellikle önümüze çıkan tüm düşmanları öldürerek ilerliyoruz fakat bir noktadan sonra taktik üretmek veya işleri gizlilik içinde yürütmek de gerekiyor. Zıplaya zıplaya adamların önlerine çıkıp tarama katliamı yapmaya çalışırsak oldukça kalabalık öbeklerle nöbet tutan düşman askerleri Rogue'u ve yanındaki çip arkadaşlarını bir güzel ortadan kaldırabilir. Dolayısıyla, Hitman oynar gibi cephelere gizlenerek ve kaya, duvar gibi büyük engellerin arkasına sığınıp siper alarak çatışmaya girip daha iyi sonuçlar elde etmemiz gerekiyor. Sadece silah kullanarak düşmanları alt etmeye çalışmak da boşa kürek çekmek gibi oluyor, bir süre sonra kesinlikle farklı alternatifler kullanmak zorunda oluyoruz. İşe çip olarak yanımızda bulunan arkadaşlarımızı kullanarak başlayabiliriz. Sıcak çatışmalar sırasında Gunnar'ı sabitleyip siper olarak kullanabilir, Helm'in şifre çözme ve bilgisayar beynini kullanarak kilitli kapıları açabilir, yine Helm'in hologramları sayesinde yapay zekânın aklını karıştırabilir, Bagman'in haberdar ettiği güncellemeleri ve kendisinin bizim topladığımız çeşitli eşyalarla yeni şeyler üretmesini avantajımıza kullanabiliriz. Bunları kullanmadan yaklaşık 10-11 saatlik bir oynama süresine sahip olan Rogue Trooper'ı bitirmenin imkânı yok.

  Üçüncü şahıs bakış açısından oynanması dolayısıyla grafiksel konudaki geriliği fazla belli olmayan oyunun patlama efektleri ve atmosferi gayet iyi hazırlanmış. Karakter modellemeleri ve bazı çevresel detaylar kuşkusuz daha iyi olabilirdi fakat şu anki hâliyle de fazla eleştirmek doğru değil. Oyun boyunca havada sürekli çatışmalar var olduğundan, tepemizde görülen ışık oyunları da atmosferi iyi şekilde yansıtıcı ve yer yer etkileyici olmuş. Aynı şekilde, atmosferden hiç eksik olmayan çatışma ortamı ve savaş durumu ses efektleriyle de iyi yaşatılmış. Karakter seslendirmeleri, özellikle de Gunnar'ın sesi söylediklerine ruh katıyor, eğlenceli sözlere eğlence katıyor. Müzik konusunda pek bir içeriğe sahip olmayan oyunun menü müziği ise oyuna oturan, sırıtmayan bir müzik.

  Piyasadan hiçbir zaman eksik olmayan kaliteli ve alışkanlık yapıcı vuruş oyunlarının arasında Rogue Trooper'ın kendine bir şans bulması neredeyse imkânsız, fakat hep aynı ortamlarda oyun oynamaktan ve senaryo olarak da birbirine benzer maceralar yaşamaktan bıktıysanız, Rogue Trooper sizi bir süreliğine tatmin edecektir.
Only God Can Judge Me !!
They''ll Never Take Me Alive

Çevrimdışı Hamza

  • Osc Kurucu
  • 1. SINIF ÜYE
  • ********
  • İleti: 161.428
  • Puan 13008
  • Cinsiyet: Bay
  • Dünyanın En Çok Mesaj Gönderen Üyesi :))
    • Profili Görüntüle
    • Hosting
Rogue Trooper
« Yanıtla #1 : 27 Ocak 2008, 16:36:15 »
Paylaşim için Sağol