Gönderen Konu: Starship Troopers  (Okunma sayısı 869 defa)

Çevrimdışı Force23

  • 1. SINIF ÜYE
  • *****
  • İleti: 32.652
  • Puan 334
  • Cinsiyet: Bay
  • !!ƒяєєѕтуℓєя!!
    • Profili Görüntüle
Starship Troopers
« : 10 Ağustos 2007, 22:01:30 »
 En iyi bug, ölü bugdır! Gamerbug hariç! Hadi saldırııııın! Auaauuaaaaaaaa!

 PC'cilerin tam bir kıtlık dönemi geçirdikten sonra karşılaştıkları bir ton FPS oyunun içinde kötü bir oyun olmasa da fazla yer bulamayan Starship Troopers'ın incelemesine hoşgeldiniz arkadaşlar. Starship Troopers, Robert Heinlen'in kitabından esinlenerek yapılmış filmin, oyuna çevrilmiş hâli arkadaşlar. Robert Heinlen'i tanımıyorum, kitabını okumadım; üstüne üstlük kitaptan uyarlanan filmi de izlemedim fakat gelin görün ki görevim gereği oyununu oynuyorum. Eğer işine şevkle bağlanmış bir yazar olsaydım ve ayda 2-3 milyar para alsaydım bir hışımla filmi izler, kitabı  hatmederdim ama elimde öyle harikulade şartlar yok.

  Starship Troopers'ın konusu senelerdir döne döne geyik hâlini almış olan "Dünya korkunç canavarlar tarafından istila ediliyor! NATO'ya haber verin Ay'a göç edelim! Yok lan oraya sığmayız Mars'a gidelim! Gidemiyorsak kaçıııın!" olayından ibaret. Gelişmiş ve uygar bir toplum olarak uzaya benzemiş olan Dünya'da takılırken, uçan araçlarla işe gidip kapsülden yemekler yerken hiç umulmaz bir şekilde nereden geldiği belli olmayan dev böcekler tarafından saldırıya uğruyoruz ve "Federal Uzay Birliği" diyebileceğim garip bir orduya alınıyoruz. Tabiî artık teknoloji tarif edilemez derecede geliştiği için günümüzde kullanılan silahlar yerine ilginç özellikleri bulunan "aşmış" silahlar kullanıp robot kıyafetine benzeyen metal kıyafetler  -kıyafetler kendinden korumalı haa değerini bilin- giyerek "En iyi böcek, ölü böcektir!" sloganının verdiği gazla gördüğümüz tüm böceklere dalıyoruz. Bu arada aklıma gelen acayip bir şey var, neden Dünya hep günümüzde veya gelecekte istila edilir? Mesela  Osmanlı döneminde istila edilse, o zamanların en güçlü imparatorluğu olan Osmanlı Devleti'nin şu anki NATO'ya karşılık gelen cemiyeti (tabiî varsa) ne halt yiyecektir? Dünya'ya inen canavarlara mancınıklarla ve hançerlerle saldırırdık artık! İlginç olurdu aslında..

  Oyuna ilk girdiğimde kendimi Half Life'ın uzay sürümünde hissettim arkadaşlar. Zaten ilk başta dar bir odada bulunuyoruz ve yanımızda pembe bir kadın iç çamaşırı duruyor. Hemen yanında da uyuyan bir hatun var. Tabiî ergenlik kafası, ben o sahneyi görür görmez yatağa atlamaya çalıştım ancak ne mümkün, tam o anda kapı çaldı ve robot kıyafeti giymiş John suratlı bir herif bana bir yere gitmemi söyledi. Oyun boyunca yanımıza yaklaşan tüm elemanları Half Life'taki Freeman'e benzetebilirsiniz arkadaşlar. Bir de ellerine levye alsalar oyun HalfLife'a dönecek yani. Her neyse, gitmemiz istenen yere ulaştığımızda üstümüze robot kıyafetimizi giyiyoruz, Robocop gibi oluyoruz ve oynadığımız bölümün tutorial bölümü olduğunu anlayıp silah antrenmanını yaptıktan sonra "Aaa Ayşe Teyze!" edâsıyla asıl oyuna giriyoruz. Multiplayer seçeneğinin de mevcut olduğu oyunumuz "Böcek öldür, yürü; böcek öldür, ilerle!" şeklinde işliyor. Call of Duty hesabına ekip ruhuyla oynadığımız oyunda sürüden ayrılanı kurt değil, böcek kapıyor. Öyle ki eğer siz gösterilen 4-5 kişilik ordu gruplarıyla birlikte hareket etmek yerine kafanıza göre ortamlara daldığınızda, bir anda etrafınızı sayamayacağınız kadar çok böcek kaplayabiliyor ya da kafanıza mavi bir ışın vurabiliyor. Onun için siz haylazlık yapmayın,  grubunuzla birlikte kuzu kuzu ilerleyin e mi kuzularım benim!  Zaten onlar saldırıya geçerken size "Yeeeah! Come oooon!" gibi hayvansı bağırışlarda bulunarak gereken gazı nakledeceklerdir. Yoksa tek başınıza müzikle falan gaza gelemezsiniz, boşuna uğraşmayın.

 Senelerdir döne döne geyik hâlini almış olan bir başka olay da canavarların ve böceklerin sahip oldukları yeşil kandır. Yapımcılardan sivri zekâlı bir eleman sabah sporu  yaparken "Bir anda ekranda binlerce böcek belirebilir, hepsi öldüğünde ortalık kan gölüne dönüşür; aman oyuna yaş sınırı koymasınlar gelin biz kan rengini yeşil yapalım!" gibi tuhaf bir düşünceye mi kapıldı ne, böcekleri öldürdüğümüzde yeşil kan ile karşılaşıyoruz. (Bizden ve diğer askerlerden kan da çıkmıyor, zaten oyun uzay ortamında geçtiği için kırmızı rengi görmek de pek mümkün olmuyor!) Demin de söylediğim gibi,  yapımcılar aynı anda ekranda beliren sayılamayacak kadar çok böceğin öldükten sonra yaratacağı dehşet verici, nefes kesici ve çarpıcı görüntüyü engellemek istemiş olabilir. Kan rengi konusunda girdiğim polemiği bırakıp etrafta çok fazla böceğin olduğu konusuna değinirsek, "sıkıcı" sıfatını kullanmak farz olur. Arkadaşlar, bazı bölümlerde karşımıza çıkan binlerce (Oha!) böceği öldürmek çok sıkıcı bir hâl alabiliyor. Quake veya Doom hesabına arada sırada sağdan soldan tek tek çıksalar tamam, ama sanki meydan muharebesi yaparmış gibi boş alanlarda karşılaştığımız silahsız, basit görünümlü ve ince bacaklı binlerce böceği öldürmeye çalışmak yerine bir köşeye geçer akşam yemeği için yamuk patatesleri soyarım daha iyi. Oyunun en büyük eksisi bu sıkıcılık olmuş, ayrıca oyunun oynanma ömrünü kısaltıyor..

  Silahlar, asla günümüzde rastlayamayacağımız sallama silahlardan oluşuyor fakat bana kullanışları çok zevkli geldi. Tamam, belki bir Unreal Tournament 2004 silahlarının zevkini vermedi ama bazı muhteşem silahlar insanın suratına hafif bir zevk ifadesinin gelmesini sağlıyor. Yalnız daima elimizde bulunan ve kurşununun hiç bitmediği buharlı bir silah var ki onun mantığını anlayamadım arkadaşlar. Yahu o kadar gelişmişsin, artık uzay ortamında yaşıyorsun; lan hâlâ buharlı silah mı kullanıyorsun! O ne yahu ütü gibi! Ayrıca o kadar gelişmelerine rağmen insanların hâlâ şarjör sıkıntısı çekmesi komiğime gitti. Böcekler üstüme geliyor ben şarjörle uğraşıyorum.. Bir de yanımızda sınırsız sayıda silah kullanabilmemiz gerçekçiliği biraz sakatlamış. "Bir de"ler artmadan ben bu paragrafı sonlandırıyorum.

  Hatırlarsanız daha önce oyunun bana Half Life'ı andırdığını söylemiştim. Bunun bir nedeni de grafiklerin Half Life'a olan benzerliği fakat keşke bu benzerlik HL 2'ye yakın olsaydı! HL 1 ve HL 2'nin grafiklerinin ortasında bir yerlerinde kalitede olan grafikler fazla sırıtmasa da insana "Vışş anam o ne efekt bea!" gibi tepkiler verditmiyor. Gönül isterdi ki böcekleri daha yüksek kalitede grafiklerle gebertelim fakat ne yazık ki gönül avucunu yalamak zorunda.. "Ben dönerim, gönül dönmez.." diyesim geliyor ama yok arkadaş, grafikler pek iç açıcı değil. (Ne alâka lan!) Bu arada oyunun videoları ya gerçek filmden alınmış sahnelerden oluşuyor, ya da film olarak gerçekten çekmişler. Her iki ihtimalde de bu, oyuna güzel bir artı kazandırıyor.

 Yine hatırlarsanız, yazının ortalarında bir yerde "Tek başınıza müzikle falan gaza gelemezsiniz!" gibi bir ifade kullanmıştım. Gerçekten de müzikler, veya müzik, beni asla gaza getirmedi. Zaten oyunu oynarken herhangi bir müzikle karşılaşmıyorsunuz fakat menülerdeyken duyduğumuz, trompet ve türevi müzik âletleriyle yapılan ordu marşları da gereken gazı yememize yeterli olamıyor. O yüzden benden size tavsiye, oyunu alırsanız sakın kuru fasulye yemeden bilgisayarınızın başına oturmayın. Seslendirmeler ise gayet doyurucu olmuş fakat ben hiç böcek sesi duymadım, ya da duydum ama hatırlayamıyorum. Silah sesleri ve patlama sesleri de oyunun atmosferine oturmuş olan, sırıtmayan seslerden oluşuyor..

  Son zamanlarda hareketlenen FPS piyasasında, birçok baba oyunun gölgesinde kalmış olan Starship Troopers ile ilgili söyleyeceklerimi burada sonlandırarak, "birçok baba oyun"u bitirdikten sonra Starship Troopers'a yönelmeniz gerektiğini de sözlerime ekliyorum. Öldürün bütün bugları (böcekleri)! Gamerbug hariç!
Only God Can Judge Me !!
They''ll Never Take Me Alive

Çevrimdışı Hamza

  • Osc Kurucu
  • 1. SINIF ÜYE
  • ********
  • İleti: 161.413
  • Puan 13008
  • Cinsiyet: Bay
  • Dünyanın En Çok Mesaj Gönderen Üyesi :))
    • Profili Görüntüle
    • Hosting
Starship Troopers
« Yanıtla #1 : 27 Ocak 2008, 16:32:15 »
Paylaşim için Sağol