Gönderen Konu: Stronghold Legends  (Okunma sayısı 545 defa)

Çevrimdışı Force23

  • 1. SINIF ÜYE
  • *****
  • İleti: 32.652
  • Puan 334
  • Cinsiyet: Bay
  • !!ƒяєєѕтуℓєя!!
    • Profili Görüntüle
Stronghold Legends
« : 08 Ağustos 2007, 19:09:08 »
Bilimsel gelişmelerin ve teknolojik buluşların etkisiyle, zamanın paha biçilemez bir değer taşıdığı, saniyelerin dahi kıymetli olduğu, hızlı yaşanan bir yer hâlini aldı dünya. İnsanların beğenisine sunmak üzere bir şeyler üreten hiç kimsenin, olduğu yerde saymaya ve kendini geliştirmemeye hakkı yok, yapılan işler monotona bağlandığı anda, zaman, arkasına bile bakmadan siliveriyor yerinde sayanları. Özellikle, her dakika yeni teknolojik gelişmelerin yaşandığı ve bilimsel adımların atıldığı son beş-altı yıl için, bu kural fazlasıyla geçerli ve diğer insanlar umursandığı sürece kaçılması zor görünen bu dişli kuralın kurbanlarından biri de, Firefly Studios ve Stronghold serîsi olmak üzere.

 Stronghold serîsi, ilk oyunlarıyla büyük beğeni toplamış, uzun süre oynanmıştı, bu da serînin devam etmesine neden oldu, fakat Firefly bir şeyi unutmuştu; Stronghold Crusader'ın ardından, serî hiç gelişmemiş, hâtta gerilemişti. Yenilik, ne yaptığınızın farkında değilseniz aksi sonuçlara sebep olur; Firefly da, serîye bazı yenilikler katmak isterken -maalesef- oyunun daha da olumsuzlaşmasına yol açmıştı, bilhassa Crusader'ın ardından gelen Stronghold 2 ile. Stronghold Legends'sa, içerdiği fantastik öğeler nedeniyle, firmanın artık serînin canını kurtarmaya karar verdiğini gösterir nitelikteydi; fakat Firefly'ın, Legends'tan birkaç ay önce Firaxis'le birlikte çalışarak ürettiği Civcity: Rome'un Firefly ağırlıklı ve oldukça vasat bir şehir kurma stratejisi olması, Stronghold müdavimlerinin fazla umutlu olmaması gerektiğini açık açık "bağırıyordu".

 Bu görünen köye rağmen, Firefly henüz serînin durumunu göremiyor olacak ki, yapısal değişiklikler yerine takısal değişikliklere giderek serînin gidişatını değiştirmeye çalışıyor, Legends ile, fakat birkaç fantastik öğe ve birkaç bina kısıtlaması ile en fazla ne kadar değiştirebileceklerini düşünmemiş olmalılar. Legends'ta, Kral Arthur'un, ejderhaların efendisi Alman Siegfried'ın ve Transilvanyalı vampir lord Dracula'nın liderliklerini yaptığı üç ayrı ırk ile, serîye fantastik bir boyut kazandırılıyor; ırktan ırka değişen bir yaratık yelpazesi var ve Siegfried ile farklı, Kral Arthur ile farklı hayvanlara sahip oluyoruz, fakat diğer askerî birimlerde hiçbir farklılık gözlenemiyor, sadece kıyafet renkleri farklı. Yine, okçu, şovalye gibi birimlerle, eklenen fantastik öğelerin de desteğiyle düşman kalelerinin canına okuma çalışmaları veriyoruz. Oyunun en büyük yeniliği olarak gösterilen fantastik yaratıkların ömürlerinin genelde kısa olması ve bu öğelerin oyunda fazla ağırlığa sahip olmaması, Legends'ı içten içe öldürüyor.

 Stronghold'un en önemli farklılığı, kaleler üzerine kurulu olması ve asker sayısını değil, kaleleri önemsemesidir; kalesi olmayan ordu asla başarılı olamaz. Bu kez, kalesi olmayan ordu başarılı olamazken, kale yıkacak birimi olmayan ordu da başarılı olamıyor, çünkü artık okçularla kale yıkamıyoruz. Gerçekçilik açısından iyi bir adım gibi görünüyor, özellikle fantastik yaratıkların kullanımına ihtiyaç duyulması açısından oldukça önemli; fakat görevler sürekli kendini tekrar ediyorsa, bunun ne anlamı kalır ki? Sürekli, kale savunup, fazla taktik üretmeye gereksinim duymadan kale yıkmaya gidiyoruz; görevler, serînin tarihinde hiç olmadığı kadar tekdüze.

 Çeşitliliği ne kadar seversek sevelim, Stronghold 2 ile bina çeşitliliği konusu abartılmış ve halkı memnun etmek için yapmamız gereken onlarca bina sürülmüştü önümüze; Legends ile, bu abartının da dozu düşürülmüş. Halk, yeteri kadar çalışma olanağı sağladığınız ve karınlarını doyurduğunuz sürece, sakatlık çıkarmıyor ve ülkeyi paşa paşa idare ediyor; artık Stronghold sosyal yaşama değil, savaşlara önem veriyor. Savaş ağırlıklı bir gerçek zaman stratejisi için uygulanması doğru bir yol olsa gerek, sosyal yaşam üzerinde harcanan emeğin azaltılması. Özellikle Stronghold 2'de, düşman kalelerini ele geçirmek, halkı memnun etmekten daha kolaydı.

 Son oyunun iticiliğine sebep olan bir diğer etmen, yapay zekâ sorunları ve gözle görülür önemli hatalardı; birimlerimiz kendilerine saldıran düşman askerlerini biz göstermeden fark etmiyor, üretilen mallar depoya taşınırken at arasının içeri girip çıkmasında inanılmaz sorunlar yaşanıyordu. Bu sorunlardan gözle görülür hatalar biraz olsun "gözle görülmez" boyuta indirgenirken, yapay zekâ sorunları hâlâ gözleniyor, birimlerimiz, biz el atmadığımız sürece ne yaptığını bilmeden sağa sola bakıyor, sadece tek tük saldırılarda bulunuyor. Saldırı emri verildiğinde de, tam anlamıyla saldırdıklarını söyleyemeyiz, ilk emirde "heeey!" nidalarıyla saldırıya kalkışsalar da, kısa sürede, ordunun arka taraflarında kalan birimler saldırmayı bırakıp etrafı izlemeye başlıyorlar.

 Fantastik yaratıklardan ve normal birimlerden çıkan sesler gayet iyiyken, görsel anlamda son oyundan bu yana hiçbir gelişme katedilmemiş durumda; yine, sadece su efekti biraz hoşumuza gidebiliyor, geri kalan her şey aynı ve "eski". Özel birimlerin fantastik saldırı efektleri ise, sadece ışıktan oluşuyor, etkilenecek hiçbir şey yok. Neyse ki, Stronghold serîsinin hâlâ güvenilir bir müzik kalitesi var ve bu kalite, Legends'ta da devam ediyor. Oyun sırasında, atmosferi güçlendiren müzikler sayesinde bazı ufak olumsuzlukları görmezden gelmek mümkün.

 Hızla irtifa kaybeden Stronghold serîsi, bu kez çizgisini değiştirip hayal dünyasına da el atarak düşmeyi sürdürüyor; bu kadar çok hata ve eskilik barındırdığı sürece, bu kadar çok fantastik öğe sahibi oyun ve bu kadar çok kaliteli strateji oyunu varken, Stronghold ve Firefly batmaya mahkûm gibi görünüyor. "Welcome my liege," sesine elveda deyin.
Only God Can Judge Me !!
They''ll Never Take Me Alive