Gönderen Konu: Th3 Plan  (Okunma sayısı 452 defa)

Çevrimdışı Force23

  • 1. SINIF ÜYE
  • *****
  • İleti: 32.652
  • Puan 334
  • Cinsiyet: Bay
  • !!ƒяєєѕтуℓєя!!
    • Profili Görüntüle
Th3 Plan
« : 03 Ağustos 2007, 00:26:15 »
Aslında hırsızlık ön planda olduğunda aklıma Thief gelir. İlk göz ağrım ve bu temada beğendiğim en iyi yapımdı. Kendine ait fantastik bir dünyası ve Garrett ile oldukça harika bir seriydi. Son oyunu, ilk ikisi kadar olmasa da yinede birçok yapımdan daha kaliteliydi. Thief’i es geçersek, hırsızlık temalı birçok oyunda geldi, geçti ve son olarak kucağımıza Th3 Plan(The Plan) düştü. Hem de ne planlanmış olarak düştü. Keşke böyle olmaz olaydı, göz görmezdi, böylece bizde onu bilmezdik.

Planlanmamış plan

Th3 Plan olarak yazılan yapımda, üç ayrı karakteri kontrol ediyoruz. Yapmamız gereken ise bir yerden bir şey çalmak. Tabii ki bunu çaktırmadan ve adamlarımız sayesinde yapıyoruz. Bir adet hatun kişisi ve iki erkekten oluşan, üç kişilik takımımız var. Bu harika ekiple beraber, hırsız ve polisçilik oynuyoruz. Takımdan bir kişi güvenliği oyalarken, bir diğeri ise arkasından sızıp onu etkisiz hale getirebiliyor. Her karakterin ayrı bir özelliği var, mesela biri kilitli kapıları açmada usta, diğeri ise yan kesicilikte aşmış durumda bulunuyor. Bu yüzden herhangi bir bölümde, sürekli olarak üç karaktere de ihtiyacımız oluyor. Oyunda otomatik olarak, ekipteki kişilerin ne yapacağını size belli ediyor.

Bazı zamanlar ekran Fahrenheit’ı andırır biçimde üç parçaya ayrılıyor. İki parça ekipten iki kişiyi gösterirken, diğer üçüncü ise size genel görüntüyü veriyor. Ayrı ekranlardaki iki karakteri de yönetme imkanına sahipsiniz. Shift’e basılı tuttuğunuz zaman, diğer karakter ile oynayabiliyorsunuz. Hem de bunu ayrılmış görüntüde yer alan, ufak ekranda görebilirsiniz. The Plan’da, en ilgi çekici durum ise ekip işinin olması. Mesela biri ile ev sahibini oyalarken, diğerleri ile gidip arkadaki kasayı soyabilirsiniz. Zaten oyunda sürekli olarak, karakterler otomatik değişecek ve hepsini ayrı ayrı gerekli yerlerde kullanacaksınız.

Port işi bozar

Oyun tamamen PS2’den bilgisayara geçirilmiş ve bu yüzden grafik namına direk olarak sırıtıyor. Köşeleme hatlara sahip karakterler, özellikle eğilip kalktığı zaman, eklem kısımları resmen bir bıçak şekline giriyor. Zaten çevre ve diğer kalanlar temize havale olmuş durumda. Grafiksel olarak sırıtan yapım, ses olarak da geride kalmış. Oyun içi grafik motoru ile yapılan bazı sinematiklerde ses varken, bazı yerlerde ise ses yok. Aynı durum oyun içinde de etkileşime girdiğiniz zamanlarda aynı. Sadece konuşmaları yazı olarak görebiliyorsunuz. Karakterlerin dudaklar hareket ediyor, ama dilsizler.

The Plan’da kapıyı aç, şuraya bak vs… diye ekranda menüler yer alıyor. Herhangi bir aksiyona girdiğiniz zaman, bunlar kendilerini belli ediyor. Kontroller genel olarak sorun çıkartmasa da, ateş etmeye kalktığınız zaman biraz kendilerini kastırıyorlar. Yapay zeka tam bir muamma, geri zekalı desem gerçekten düşük kalır, çünkü yok. Olmayan bir şey, sadece belirli birkaç hareket yapar o kadar. Güya hırsız olmanıza karşın, bazı zamanlar güvenlik görevlileri veya polisler ile çilingir sofrası kurabilirsiniz. Sizi diplerinde göremeyebilirler. Ateş ettiğiniz zamanda saklanmıyorlar, mantar gibi ortada duruyorlar. Eğer oldu ya yakalandınız, sizinde karakteriniz hiç bir şey yapmadan, ellerinizi yukarı kaldırarak veya ölerek yapay zekaya teslim oluyor.

Programsız

Yürürken bir yere takılmak veya duvarla bir bütün olmak gibi ilginç bug’larda işin tuzu biberi. Konu olarak da öyle ilgi çekici değil. Stephen Foster ve Robert Taylor adında iki hırsız var ve bir ekipler. Ancak Foster arkadaşına ihanet ediyor ve onu yakalatıyor. Kendisi de kaçıp bir güzel kurtuluyor. Taylor beş sene hapiste kalıyor, sonra kendisine bir iş teklifi geliyor. Hapisten kaçıyor; intikam, intikam, macera, aksiyon vs… öğeleri karışıyor. Kısaca klişe bir konu. PS2 çevriminin tüm eksiklikleri, göze çarpan The Plan kötü bir yapım. Belki ekip olarak birkaç eşya çalmak, biri ile oyalarken diğeri ile işi bitirmek gibi eğlenceli kısımlar var. Bir de Max Payne’i hatırlatan ara sinematikleri hoş yapılmış. Fakat oyunun geneli boş olmuş.
Only God Can Judge Me !!
They''ll Never Take Me Alive