Gönderen Konu: The Thing  (Okunma sayısı 605 defa)

Çevrimdışı Force23

  • 1. SINIF ÜYE
  • *****
  • İleti: 32.652
  • Puan 334
  • Cinsiyet: Bay
  • !!ƒяєєѕтуℓєя!!
    • Profili Görüntüle
The Thing
« : 02 Ağustos 2007, 21:42:56 »
“20 yıldır cevapsız tek soru kaldı; ne kurtuldu?”, “Korku, güven, gerçek, paranoya.”, “Filmin bittiği yerden asıl terör başlıyor.” The Thing, işte bu sözlerle tanıttı kendini bize. Konu olarak güzel bir film seçilmişti. Fakat akıllarımızda da cevapsız bir soru oluştu; filmden konu alınarak yapılan ve başarı elde edemeyen oyunların aksine, “The Thing”, bu çıtayı yükseltip ismine laik bir yere gelebilecek miydi? E3 2002’deki ilk görüntüler ve yukarıdaki bu sözler sorularımıza cevap verir gibiydi, sanki bilinenin aksine bir iş başarılacaktı ama The Thing pek de bekleneni veremedi.

Kısa bir sürede piyasaya çıktı The Thing. Yapımcıların belirttiği gibi oyunun konusu filmin bittiği yerden başlıyor. Bu aslında iyiye bir işaret. Çünkü oyun tamamen filme bağlı değil, özgür. Fakat maalesef yapımcılar bu özgürlüğü yeterince kullanmamışlar. Oyundaki ilk görev aynı zamanda konunun basit bir başlangıcını oluşturuyor: Kuzey Kutbundaki araştırma merkezinde yolunda gitmeyen bir takım olaylar vardır. Bilim adamları aniden topluca ölmeye başlarlar ve bunun nedeni de belli değildir. Gelen telsiz sinyalleri de karışık ve ürkütücü sesler içermektedir. Bu yüzden üsse bizim komutanlarını yönettiğimiz bir grup askeri araştırma yapmak ve üste neler olup bittiğini çözmek amacıyla yollarlar... Görevlere devam ettikçe konu kendini daha da göstermeye başlıyor.

Oldukça uzun süren bir oyun The Thing. Bölümler uğraşılarak hazırlanmış. Oyundaki görevler birbirine bağlı şekilde devam ediyor. Fakat gidecek ikinci bir alternatif bulunmadığı için görevlere bakılmasa da ilerlendiğinde otomatik olarak onlar da yapılmış oluyor. Yani sıradan oyunlarda hep yapılmış olan “karşına ne çıkarsa öldür ve tek bir yoldan devam et” mantığı bu oyuna oldukça hakim. Görevlerde ilerlemenin hiçbir zorluğu yok gibi. Sadece oyunun çoğunlukla karanlık bölümlerde geçiyor olmasından ve yapılan bazı eksiklerden dolayı yolun bulunamaması gibi problemler çıkabiliyor. Oyuncunun hiçbir şekilde özgür bırakılmaması gibi, bir müddet sonra da görevlerin kendini tekrar etmeye başlaması ile oyun, atmosferini iyice yitiriyor.

Eksiler maalesef bu kadarla bitmiyor. Adamımızın arkasından takip ettiğimiz oyunda kamera açılarında hiçbir hata olmadığından etraf rahatlıkla izleniyor. Fakat kontrollerde büyük eksiklikler bulunmakta. Bunlardan ilki, normal durumda faremizle sadece sağa ve sola dönebilmemiz, yani yukarı ve aşağı bakamıyoruz. Böyle bir durumda silahımızla hedef alamayacağımız için oyuna otomatik hedef özelliği eklenmiş. Düşman yakına geldiğinde otomatik olarak fare hedefin üzerine kilitleniyor ve sadece ateş etmek kalıyor ki, bu da serbestliği dolayısıyla oynanabilirliği çok düşüren bir eksi özellik. Gerçi serbest bakış adlı bir özellikle oyunu adamımızın gözünden izleyebiliyor ve rahat bir şekilde etrafa bakabiliyoruz ama bu özellik açık iken de yürüyemiyoruz. Bunun dışında zıplama gibi bir esnekliğin olmaması da oyunun seviyesini düşürmesinde bir etken daha olmakta. Oynanabilirlik konusunda başka bir problem bulunmamakta. Kullanılan onlarca ekipmana ve silaha hatta yanımızdaki askerlere ara yüzlerden kolaylıkla ulaşılıyor. Her oyunda olmazsa olmazlardan olan kayıt özelliği ise böyle bir oyunda sinirleri son seviyeye çıkartabiliyor. Çünkü oyunda gelinilen nokta istenilen zamanda kaydedilemiyor. Ancak belirli bölgelerde bulunan kayıt cihazlarından oyun kaydediliyor. Her ne kadar bu özellik oyundaki gerilimi arttırmak için yapılmışsa da hiç de başarılı olmamış. Çünkü bu durum oyunu zorla dakikalarca oynatma durumunda bırakıyor ve gitgide akıcılık yok olup sıkıcı bir hava yer alıyor. Kısacası şöyle bir bakıldığında The Thing çıtayı yükseltmediği gibi olanları da götürüyor.
Only God Can Judge Me !!
They''ll Never Take Me Alive