Gönderen Konu: WarPath  (Okunma sayısı 581 defa)

Çevrimdışı Force23

  • 1. SINIF ÜYE
  • *****
  • İleti: 32.652
  • Puan 334
  • Cinsiyet: Bay
  • !!ƒяєєѕтуℓєя!!
    • Profili Görüntüle
WarPath
« : 08 Ağustos 2007, 19:27:38 »
İkinci Dünya Savaşı, Vietnam, gelecek savaşları derken insanlığın kanına aşılanmış şiddete yönelikliğin de katkısıyla oyun piyasası aksiyon ve vuruş oyunları tarafından hakimiyet altına alınır oldu. Şöyle bir baktığımızda, yapılan otuz oyunun en azından yarısı aksiyon veya vuruş oyunu olup, bunların üçte biri de kısmen başarılı sayılan eserlerden oluşuyor; bu durum da zaten ne olduğumuzu ve ne istediğimizi açıkça ortaya koyuyor. Eh, her ne kadar içinde bulundukları atmosfer dolayısıyla hafif kafayı sıyırmış gibi görünseler de, oyun yapımcıları, özellikle de daha fazla para peşinde olan oyun yapımcıları, saf olmadıkları için piyasanın sahibi olan vuruş ve aksiyon oyunlarına rağbet ediyor, piyasanın bu durumundan da memnun oluyor. Benzer firmalardan yakın zamanda yeni bir oyun ortaya koyan son örnekler ise, Groove Games ve Digital Extremes ikilisi. Geçtiğimiz yıl Pariah ile güzel bir taklit olmaya çalışıp da vasat puanlarla yetinmek zorunda kalan ayrılmaz yapımcı-dağıtımcı ikili, yaklaşık bir sene aranın ardından bu kez başarılı bir Unreal - Quake taklidi olan Warpath ile başarılı olmaya çalışıyor.

 "Bu kez başarılı bir Unreal - Quake taklidi" deyince hemen akla ne geliyor, evet, var olmayan yaratıkvâri ırklar ve onların arasındaki anlamsız savaşlar. Bu kez, Kovos ırkı güzel gezegeninde yaşayıp giderken, her zaman her yerde var olan "mutluluk bozucu" ırklardan Ohm ırkı alana teşrif ediyor ve ortamın huzurunu kaçırıyor. Yetmemiş gibi, üstüne üstlük bir de insan ırkı (onlar nasıl insan bilmiyorum, Dünya'yı neden terk ettikleri hakkında da hiçbir fikrim yok) ortama "akıyor" ve üç ayrı takıma dağılan taraflar aralarında Japon Kale oynuyor, fakat yeniden yazılmış kurallarla. Bu kez, şekilsiz, ilginç bir harita üzerinde herkesin kendine ait alanları oluyor ve her tur bu alanlardan ayrı alanlara saldırarak çeşitli oyun türleriyle gezegeni işgal etmeye çalışıyoruz; mesela Ohm ırkının üç birim alanı varsa ve Kovos ırkının beş birimlik alanına saldırmak istiyorsa, hurra savaşacak olan iki ırk o birimdeki haritaya gidiyor ve o haritada daha önceden belirlenmiş olan "deathmatch", "team deathmatch", "capture the flag" ya da "assault" türlerinden birinin kuralları çerçevesi içinde savaşıyor. Kazanan, birimi ele geçirip haritayla birlikte gelen silah upgrade'lerini de elde ederken, nerde ve kimle savaşılacağını belirleme sırası bir diğer ırka geçiyor. Yoksa, "sıra tabanlı vuruş" mu desek oyunun türü için?

 Az önce belirttiğimiz dört oyun türünden üçünü hemen hemen tüm çoklu oyuncuya dayalı vuruş oyunlarından tanırken, "assault" türüne pek yakın değiliz. Zaten, "assault" olayı kısmen de olsa yeni bir özellik; ırkların sahip olduğu ayrı noktalar bulunuyor ve düşman ırk tüm bu noktaları ele geçirerek haritayı gerçek anlamıyla işgal etmeye çalışıyor. Özellikle yapay zekânın fena hâlde kendini ele verdiği capture the flag türünde yaşanan hüsrandan sonra, "assault" bölümü oyunu biraz olsun kurtarıyor, bir nevî oyunun var olmasından dolayı sevinç duyacağımız tek sebep oluyor.

 Mekânları, atmosferi ve karakter modellemeleriyle tam anlamıyla bir Unreal - Quake taklidi görünümündeki Warpath'in bu hâli oynanışıyla zevk verse bir nebze de olsa sindirilebilir, fakat maalesef Pariah'la hemen hemen aynı olan rahat ve güzel oynanışa rağmen yapay zekânın inanılmaz derecede düşük olması nedeniyle tek kişilik bölümlerden zerre kadar zevk alınamıyor. Sadece "düşük" demek yetmez, ufak bir örnekle bilgilerimizi pekiştirelim: On dakikalık capture the flag bölümünde asla skor yapamayan, olsa olsa -hedefi tutturabilirlerse- birbirlerini vuran yedi tane yaratığın arasındasınız, ki bu da toplamda sekiz yaratık demek oluyor. Bölümün ilk dakikalarındaki birkaç fireyi hoş görseniz de, öldürmeye çalıştığınız yaratıklardan birinin sizi görmüş olmasına rağmen arkasını dönüp koşmaya başlaması, üstüne üstlük onu kovalarken ters yönden gelen bir ırkdaş görmek sabır taşınızı çatlatmak üzereyken, bunlar yetmiyormuş gibi başka bir düşman yaratığı tarafından da -kontrolü bırakmanıza ve kendisinin iki metre dibinde durmanıza rağmen- öldürülemiyorsunuz. Ne yaparsınız? 

 Hayır, kapatmayın oyunu, bunu yapmanız için bir sebebiniz daha var: Silahlar ve araçlar. Her ırka, kullanışı zor, şekilsiz altışar silah düşüyor ve her bir birimin ele geçirilmesinde yavaş yavaş bu silahlar kilitsizleşiyor, fakat tüm silahları unlock etsek de hiçbir zaman savaş alanında hepsine birden rastlayamıyoruz; bunun nedeni de "silah düşürmek" diye bir mevzunun olmaması ve her savaşta en fazla iki silah seçebilmemiz. Tüm silahların kullanışsız ve vasat olduğunu düşünürsek; ne yeni silahları unlock etmenin, ne de var olan silahlar arasında hangi ikilinin seçileceği konusunda seçim yapmanın anlamı var. Aynı şekilde, sırf renk olsun diye eklenen fakat kullanış zorluğu yüzünden tercih edilmeyen garip araçlar da oyundan soğumamızda oldukça etkili oluyor. Gideceğimiz yere daha çabuk gitmemizi sağlaması gereken araçlar, sağa sola kolayca çarpıp hasardan harap duruma düşmeleri yüzünden zaman kaybettirmekten başka bir işe yaramıyor.

 Oynanış konusundaki tüm bu vasatlıkların üzerine basit çevre modellemeleri ve detaysız grafikler de eklenince, üzerine sos olarak da seslendirilmemiş karakterler ve zıpır silah-araç sesleri serpilince, ortaya kısa sürede kurtulunması gereken; yapay zekâ dışındaki tüm sorunlar bir yere kadar kabul edilebilir olsa da, çok oyunculu bölümlerden faydalanmak istemeyenler için uzak durulması gereken bir yapım ortaya çıkıyor.
Only God Can Judge Me !!
They''ll Never Take Me Alive

Çevrimdışı Hamza

  • Osc Kurucu
  • 1. SINIF ÜYE
  • ********
  • İleti: 161.413
  • Puan 13008
  • Cinsiyet: Bay
  • Dünyanın En Çok Mesaj Gönderen Üyesi :))
    • Profili Görüntüle
    • Hosting
WarPath
« Yanıtla #1 : 08 Ağustos 2007, 19:35:36 »
eywallah kardeşim