Gönderen Konu: BioShock  (Okunma sayısı 525 defa)

Çevrimdışı Force23

  • 1. SINIF ÜYE
  • *****
  • İleti: 32.652
  • Puan 334
  • Cinsiyet: Bay
  • !!ƒяєєѕтуℓєя!!
    • Profili Görüntüle
BioShock
« : 10 Ağustos 2007, 18:52:38 »
  Irrational Games�in bilim-kurgu dâhilinde geliştirdiği ve uyandırdığı ilgi ile devamı beklenen bir eseri vardı, bilirsiniz: System Shock 2. Oyuncular, farklı atmosferi ve enteresan konusu sayesinde hoş ve çok vakit geçirdiler bu oyunla. Tabii araya uzun bir zaman dilimi girince �Üçüncü oyun artık duyurulsun!� sesleri yükselmeye başladı. Yapımcılar bir yandan �avucunuzu yalarsınız� mesajı veriyor, diğer yandan da SS2 ile hiçbir âlâkası olmadığını savundukları BioShock üzerinde çalışmalara devam ediyorlardı. Onlar �Yok bir âlâka arkadaşlar.� derken biz videoları seyrettik ve kafamızda kurduğumuz dünyaya oyunumuzu �System Shock 3� olarak tanıttık. Yine bambaşka bir atmosfer, bambaşka bir senaryo� Kafamızdaki dünyanın sâkinleri ile mutlu bir birliktelik içerisindeler şimdilerde.

ATLANTIS DEĞİL, RAPTURE!

   1960�lı yılların ortamında açtığımız gözlerimize inanamayacağız ilk başta. Öncesini hatırlamakta güçlük çeken hafızamıza ev sâhipliği yapan beynimizin içinde bir şeyler çalkalanacak; ardından, büyük bir sorunla karşı karşıya olduğumuzu anlamamız için çok fazla zorlanmayacağız. Artık, insandan başka her şeye benzeyen mahlûkatları barındıran bir şehrimiz olduğunu göreceğiz. Devlet gibi bir unsurun olmadığı, sivillerin �mahlûkat siviller, evet- birbirine girdiği dünyamız ile mutlu bir yaşama balıklama dalmak gibi bir mecburiyet içerisinde hissedeceğiz kendimizi. Zîra, şehrimiz artık sular altında� dedik ya, gözlerimize inanamayacağız ve bu komik gibi görünen olayın arkasındaki sırrı çözmek için sahnenin ortasına atlayan kahraman olacağız.

   Sivil savaşlar demiştik, evet. Benzersiz dünyamız, kendisi gibi canlılara barınak oluyor. Bu enteresan yerlerde gördüğümüz hemen hemen herkes düşmanımız, ama sizler de takdir edersiniz ki düşmandan düşmana da büyük farklılıklar var. Bu durum BioShock�ta da böyle, gördüğünüz herkes size zarar verebilir. Ancak şöyle bir durum var, bu mahlûkatların içerisinde �gördüğüne saldıran� tiplerin yer alabilmesi ne kadar mümkünse, yanlarında dolaştırdıkları küçük çocuklar ile mutlu bir aile tablosu çizen hemşerilerimize rastlamak da o kadar mümkün. Bu �aile�nin size saldırması için kendilerince geçerli bir sebepleri olması gerekiyor; yani damarına basmadığınız, kendisi rahatsız edip işinden, gücünden alıkoymadığınız sürece size karşı zarar verici bir hamle yapmazlar. Akrep yuvasına parmak sokmayın siz de canım, ayıptır. �Süleyman Abi, çocuk çok tatlıymış maşallah, Allah bağışlasın. O elindeki nedir yavrum? Anam, n�oluyor lan!?�

   Peki BioShock�taki bu düşmanlarımız ile girdiğimiz çatışmalar nasıl şekillenecek? Sanıyorum ki, Irrational Games�in göğsünü kabartarak anlatabileceği güzîde bölümlerden birisi burasıdır; sözü kendilerinden alarak ben arz etmeye çalışayım: Yapımcıların biraz sonra değineceğimiz grafiksel kaliteden ziyâde bu benzersiz çatışma sahnelerine özen gösterdiğini sanıyorum ben. Arkadaşlar, karşınıza iki dakika içinde yirmi tane adam çıksın, bunların yirmisi için de farklı saldırı tekniği kullanabilirsiniz. Fakat bu, sizde, düşmanın geri-yapay zekâlı olduğu hissini uyandırmasın; çünkü yapımcıların ara not olarak verebileceğim bir diğer mükemmel olayı da yapay zekâ. Düşman size saldıracak, zayıf noktanızı arayacak; bir şeyler bulabilirse sürekli o yönde çalışacak, bir şey bulamayıp köşeye sıkışırsa ya hayatı pahasına dalacak, ya da uygun bir zamanını bulup ortamdan sıvışacak. Aynı şekilde sizler de düşmanın zayıf noktasını arayacaksınız. Merkeze bağlanıp eşkıyânın eşkâlini kullanarak kendisi hakkında bilgi edinebilir, zayıf noktalarını öğrenip üç kâğıda üç kâğıt ile karşılık verebilirsiniz. Ve yahut çatışma esnasında duruma göre farklı müdahale şekilleri düşünebilirsiniz; örneğin, sırtında yanıcı madde ile dolu bir tüp taşıyan iri kıyım hemşerilerimizin şaftını kaydırmak için doğru yere atılmış bir çakmak yeterli. Yine düşmanın zırhına vs. bakarak hangi silahı, hangi mermi türü ile kullanacağınıza karar verebilirsiniz. Oyunda her an olmasa da sıklıkla kullanabileceğiniz önemli iki teknik var: Birincisi, düşman tarafından gönderilen el bombası ya da çakmak gibi ufak parçaları, görevlerini yerine getirmeden, hemencecik, geldiği yöne fırlatabilmek. Havada yakalıyorsunuz ve atıyorsunuz, cak cık. İkincisi ise elektrik gücü; bu  gücü damarlarınıza yükleyip karşı tarafa ara işkence olarak verebilirsiniz. Hatta suyun içine verip ayağı suya değenlerin sülâlesini öpebilirsiniz. Dedelerin ellerini öpüyoruz, tabii el filan kaldıysa.

   BioShock, suyun altında geçecek bu hoş zamanlar için aynı hoşlukta bir görsel kalite sunuyor. Bilhassa oyunun ana teması olan suya; efektlerine, durgun  haline, dalgalanmalarına filan çok özen gösterilmiş. Yani binadan binaya geçişte kullandığımız kapalı köprülere bazen hiç beklenmedik şeyler olabiliyor. Bu gibi durumlarda ortalığa yüklü miktarda su transfer oluyor ve siz karşınızdaki manzara yüzünden evi su basmış gibi hissediyorsunuz, nasıl? Daha bir şey demeye gerek kalmadı, her şey yerli yerinde ve biz, Temmuz sonunu beklemeye koyulduk. Bekliyoruz� e, hadi ama!?
Only God Can Judge Me !!
They''ll Never Take Me Alive