Gönderen Konu: Brothers In Arms: Earned In Blood  (Okunma sayısı 511 defa)

Çevrimdışı Force23

  • 1. SINIF ÜYE
  • *****
  • İleti: 32.652
  • Puan 334
  • Cinsiyet: Bay
  • !!ƒяєєѕтуℓєя!!
    • Profili Görüntüle
Brothers In Arms: Earned In Blood
« : 10 Ağustos 2007, 18:53:56 »
Savaş oyunları dünyasında klişeleşmiş senaryolar vardır hepimizin bildiği gibi. Bu senaryolarda; Amerikalılar barışçıl, Almanlar ise bir şeytan olarak oyunculara gösterilir. Hep milliyetçilik duyguları oyunlara hâkimdir. Oyunu oynarken hep kazanma hırsı içinde, acımazsızca düşmanları vurursunuz. Ama Brothers In Arms tamamen farklı bir oyun. Brothers In Arms serisinin 2. oyunu olan Brothers In Arms: Earned In Blood, serinin ilk oyununda kaldığımız yerden başlıyor. Oyunda biraz önce söylediğim durumların tam aksine bir senaryo mevcut. Savaşta askerlerin duygularını, çatışma esnasında neler yaşadıklarını, zor durumlardaki psikolojik duygularını tamamen katkısız bir şekilde oyuncuya sunan bu oyun, UbiSoft ve Gearbox tarafından hazırlanmış.

Oyunda "Joe Hardsock" adlı çavuşluğa yeni terfi edilmiş bir askeri kontrol ediyor olacağız.. Oyuna başlarken savaş alanına uçaklardan paraşüt ile atlayıp ağaca takılmış bir şekilde buluyoruz kendimizi. Yani ilk oyundaki Matt Baker'ın yaşadıklarını yaşıyorsunuz diyebilirim. Bu sahneden sonra karşımıza sıkıcı bir -tutorial adını verebileceğimiz- görev geliyor. Bu görevde ilk önce Alman askerlerine farkettirmeden, atlayış sırasında düşürdüğümüz silah ve çantamızı arıyoruz. Silah ve çantamızı bulduktan sonra bizi ağaçtan kurtaran asker yardımı ile kullanacağımız tuşları öğreniyoruz. Ona sürekli çeşitli komutlar yağdırıyoruz. Zaten oyunun en çekici tarafı da bu. Sıkı bir çatışma ortamında iken emriniz altındaki askerlere görevler vermek oyunu daha zevkli bir hâle getiriyor. Tuşları öğrendikten sonra küçük bir çatışmaya giriyoruz. Eğer bu çatışma sizi zorladıysa bence oyunu hemen bırakın. Çünkü oyunun devamında bu çatışmanın 4-5 katı çatışmalar yaşayacaksınız.. Bu çatışmanın ardından bir asker ile karşılaşacaksınız. Üç kişi olarak diğer arkadaşlarınızın yanına gitmeye çalışacak ve orada savaşacaksınız. Üstüne üstlük bu görevleri yaparken pusu kurmuş Alman askerleri ile de karşılaşacak ve çatışacaksınız.

Oyunda CrossHair olarak tâbir ettiğimiz nişan almamıza yarayan bir araç yok. Bu yüzden ya göz hesabı atışlar yapacaksınız, ya da farenizin ortasındaki topa basarak nişan alma moduna geçeceksiniz; göz-gez-arpacık yöntemi ile nişan alıp ateş edeceksiniz. Bu unsurlar oyunu zor hâle getirse de, bana kalırsa oyunu daha gerçekçi yapmış. Zaten oyunun amacı askerlerin savaştaki psikolojik durumlarını yansıtmak olduğundan ve gerçek hayatta askerler ellerine silahları alınca crosshair yordamı ile ateş etmiyorlarsa, oyunda da olmaması bence çok mantıklı...

Grafiklerde ilk oyuna göre ufak tefek gelişmeler var. Ama şahsen harita yapısını ve haritadaki bazı kaplamaları beğenmedim. Örneğin bir görevi yapmak için gitmeniz gereken yere, üzerinden geçebileceğiniz bir tahta ya da çalı yüzünden gidemiyorsunuz. Yani yapımcılar her ne kadar büyük haritalar ve kendi zekânızı kullanabileceğiniz haritalar yapmaya çalışsalar da yine oyunun senaryosuna tamamen bağlı kalıyorsunuz. Bu benim hevesimi bir nebze azalttı. Grafiklerde silahlar, ışıklandırmalar, kaplamalar, kıyafetler ilk oyuna göre daha iyi yapılmış. Ama hepsinden iyisi insan modellemeleri. Bana göre insan modellemeleri gerçekten çok iyi hazırlanmış. Askerin suratına baktığınızda o anki psikolojik durumunu anlayabiliyorsunuz.  Ufak tefek grafiksel hatalar yok mu? Tabiî ki var. Örneğin askerlerin tuttuğu silahların köşeleri bazen vücutlarına giriyor, askerlerin ayakları çok az haritanın kaplamasına giriyor. Bunun gibi hatalar var. Çoğu oyunda bunlar var zaten. Alışılmış hatalar olduğunu söyleyerek geçiyorum.

Yapay zekâda ilk oyuna göre gözle görülecek kadar değişme olmuş. Askerlerin tepkileri ve hareketleri daha gerçekçi olmuş. Düşman askerleri ilk oyundaki gibi ortalıkta gezinmiyor. Bu sefer hepsi hazır bir durumda saklandıkları yerlerde bekliyorlar. Kafasını saklandığı yerden çıkaran asker, silah sesini duyunca hemen eğiliyor. Yani düşmanı vurmak o kadar kolay değil. İlk oyunda sizin elinizde büyük bir koz olan organize savaşmanız, artık düşmanlarda da mevcut. Onlar da en az sizin kadar organize bir biçimde savaşabiliyor. CrossHair'ın olmaması da size büyük bir zorluk çıkarıyor. Askerler verdiğiniz her emri yapmıyor. Daha doğrusu yapamıyor. İlk oyunda, her durumda sizin söylediğinizi yapan askerler bu oyunda eğer çok yoğun bir düşman ateşi varsa, verdiğiniz yer değiştirme ya da ateş etme emirlerini yapamayabiliyorlar. Etraftaki cisimler kurşunlardan ve tanklardan zarar görebiliyor, yıkılabiliyor. Bu da oyuna bir nebze gerçekçilik katmış diyebilirim.

Oyunda iki çeşit oynama seçeneği var. Bunlardan bir tanesi Story modu. Yani, hikâyesel bir senaryo ile tarihten tarihe, günden güne oynayabileceğimiz bir mod. Bu modda ne kadar çok bölüm geçerseniz, Extras bölümünde o kadar fazla savaştan kalma gerçek resimler ve çizimler açılıyor. Diğeri ise Skirmish modu. Bu modda da Solo Play bölümünden bilgisayara karşı oynayabileceğimiz gibi ağ bağlantısı üzerinden oynanan haritaları bilgisayara karşı oynayabilirsiniz.

Son olarak, oyun gerçekten kaliteli. Çok dikkatlice hazırlandığından hiç şüphem yok. Şahsen bugüne kadar gördüğüm savaş oyunlarında, askerlerin duygularını oyunculara yansıtan en başarılı ve tek oyun diyebilirim. 2. Dünya Savaşı oyunlarından hoşlanıyorsanız kesinlikle bu oyunu alıp oynamalısınız...
Only God Can Judge Me !!
They''ll Never Take Me Alive