Bol kromajlı makineleri severim, ama bu???
Crom!
Bu oyunun beni en sinir eden yanı ne oldu biliyor musunuz? Çok geç olana dek kendini gerçek bir oyunmuş gibi kamufle edebilmesi! Yani bir açılış var, karakterler var, hikaye var, güzel bir grafik motoru var. Ama aslında gerçekte sadece makineyi abartı yere kastıran bir grafik motoruyla uğraştığınızı anlamanız biraz zaman alıyor. Oyunun geri kalan kısmı aslında yok. Mesela grafik motoru var dedik ya, ilk bakışta zannediyorsunuz ki ekranı dolduran yeşil vadiler, gür ağaçlıklı ormanlar, uzakta görünen ilginç binalar, lens flare efektleri filan derken iyi bir oynayacaksınız. Ama aradan biraz zaman geçince anlıyorsunuz ki tüm o etraftaki yeşillik size kesinlikle gizlilik sağlamıyor, çünkü yapay zeka sizi elinin köründen her koşulda görebiliyor! Binalar sırf siz iki basamaklık yüksekliğe bile asansörle çıkın, karanlık, içi boş mekanlarda sıkıntıdan patlayın diye tasarlanmış. Etrafta gördüğünüz hiçbir şey etkileşimli yapılmamış ki siz kendinizi iyice akvaryum dekoru içindeki Japon balığı gibi hissedin! Ve tabii gerçekte hiçbir işlevi olmayan bunca görsel hırdavatı yüklemek için harcanan zaman da aslında size kalkıp çay yapmanız için tanınan bir fırsat! Yani Techland programcılarının gerçekte yaptığı şey belli bir mesafeden çok hoş görünen bir grafik motoru yaratmak olmuş, o kadar!
Oynanışa gelince, o da bir başka gönül yarası. Oyunda kesinlikle gizlice ilerlemek diye bir şey söz konusu değil, çünkü dediğim gibi ne yeşillik sizi gizliyor, ne de yapay zeka şakacıktan bile olsa sizi görmezden geliyor. Ama düşmanlar sizi görüyor da ne oluyor, hiçbir şey olmuyor. Çoğunlukla mal gibi dikilip kurşun zehirlenmesinden geberiyorlar, nadiren aklı başında bir hareket yapıyorlar. Chrome oynarken karşınıza çıkan düşmanlar tad vermiyor vesselam.
Oyunun en büyük iki özelliği olan, hesapta oyuna RPG tadı katması gereken implantlar ve envanter yönetimi de olmasa olur unsurlar haline getirilmiş. İmplantları siz toplayıp takmıyorsunuz, ilerleyen bölümlerde kendilerinden ortaya çıkıyorlar. Bunları devamlı kullanmak sinir sistemine hasar verdiğinden, arada bir açabiliyorsunuz sadece. Ama siz bir zaman sonra bıkıp hiç dokunmuyorsunuz bile. Niye zahmet etmişler ki? Envanter yönetimi de keza aynı mantıkta. Normalde iki silah, biraz cephane ve biraz da sağlık pakedi taşıyacak yeriniz var. Düşmanların cesetlerini yağmalayarak farklı malzemeler alabiliyorsunuz. Ama pek sorunlu olmamasına rağmen bu envanter olayı o kadar lüzumsuz olmuş ki! Mesela CS oynarken bir tuşa basıp yerdeki silahı ve cephanesini eldekiyle değiştirirsiniz. Chrome oynarken envanterde bir sürü sürükle-bırak yapmanızın etkisi de aynı. Ve zaten envanter başka bir halta da izin vermediğine göre, buna ne lüzum vardı ki?
Evet, hikaye yok, hikaye anlatımı da haliyle yok, tek kişilik oyun bunaltıcı, multiplayer iş olsun diye yapılmış. Chrome’da hoşuma giden taraf ne oldu peki? Birincisi grafiklerin göze hoş görünmeleri, o da belli bir uzaklıktan. İkincisi de ilk defa bir hava aracının pofuduk diye patlayıp ortadan kaybolmadığı, ciddi ciddi yanarak çakıldığını gördüğüm bir oyun olması. Onun dışında hiçbir numarası yok Chrome’un. Sadece uzaktan hoş görünen, vasat bir FPS. Bu durumda bana düşen de oyunu kaldırıp CD’sini uzaktan sevmeye devam etmektir. Ve size gelince okurcular, siz de Level editörü olup bu saçmalıklara zaman harcamak zorunda kalmadığınıza dua edin. Ya da adınızın Fırt Fırt olmadığına! Keçi seniiii!
