Gönderen Konu: Hitman 2: Silent Assassin  (Okunma sayısı 469 defa)

Çevrimdışı Force23

  • 1. SINIF ÜYE
  • *****
  • İleti: 32.652
  • Puan 334
  • Cinsiyet: Bay
  • !!ƒяєєѕтуℓєя!!
    • Profili Görüntüle
Hitman 2: Silent Assassin
« : 02 Ağustos 2007, 20:21:28 »
Kodadı 47; eski bir ajan. İşlediği bir çok cinayet sonucunda hayatındaki sapkınlığın farkına varmış ve pişman olup kabuğuna çekilmiştir. Sicilya’da bir kilisede, babası olarak kabul ettiği bir rahiple yaşamaktadır. Tüm işi, din, çiçekler ve ailesi olarak kabul ettiği rahiptir.

Bir gün talihsiz bir olay olur. Daha önce canını yaktığı çetelerden bir tanesi onun Sicilya’da olduğunu öğrenir ve ondan 500.000$ Sicilya’da ikamet etme parası ister. Eğer parayı getirmezse rahibi öldüreceklerini söylerler. Fakat kahramanımız ne bu parayı verebilecek durumda, ne de verecek kadar aptaldır. Sinirleri bozulur, artık unuttuğu geçmişine geri dönme zamanı gelmiştir.

Bunun üzerine yeminini bozan kahramanımız eski çalıştığı servisle tekrar bağlantıya geçip rahibin nerede olduğu hakkında bilgi ister. Ajans, onun hakında çıkmış dedikodular olduğunu, artık eskisi kadar tecrübesinin kalmadığını söyler. Fakat ajanımız, bunların tamamen yalan olduğunu ve bunu onlara ispat edeceğini söyler. Ancak ajans bedavaya bilgi vermeyeceğini, bu yüzden onlar için bir takım işler yapmasını ister. Kahramanımız tüm bunları kabul eder ve maceramız bu noktada başlar.

İşte oyunumuzun başlangıcı bu şekilde. Oyunda, kodadı 47 olan bir suikastçiyi canlandırıyoruz. Fiber kablolarla adam boğuyor, anestezi uzmanlarının bayıltmak için kullandığı ilaçla adamları bayıltıp kıyafetlerini çalıyor, susturuculu silahlar ve sniper tüfekler kullanarak adamları kıskıvrak yakalıyor ve öldürüyorsunuz.

Oyunumuzun genel amacı bu, tabii bunları yaparken bir çok video izliyor, bir çok görevi tamamlıyor ve değişik yerlere seyahat ediyorsunuz. Bunların arasında Prag, Afganistan, Moskova gibi yerler mevcut. Tabii ki genel amacımız bu görevleri yaparken tanınmamak ve fark edilmemek. Unutmayın, siz tabir-i caizse bu alemde bir efsanesiniz. Bu yüzden gideceğimiz yerlere giderken hiçbir masraftan kaçınmayıp her türlü ulaşım aracını kullanıyoruz; sürat motoru, uçak, metro, taksi...

Oyun, bazen sokak aralarında, bazen meydanlarda, bazen yer altı karargahlarında ve bazen de lahım kanallarında geçiyor. Oyunda çevre çizimlerine özen gösterilmiş. Eğer yüksek çözünürlükte oynarsanız, ağaç kıpırtılarından bir korumanın bağcığının sallanmasına kadar her şeyi görebilirsiniz. Bunlara yazımızın ileriki bölümlerinde etraflıca değineceğiz.

Biraz da silahlardan bahsedelim. Oyunda çeşit çeşit silahınız var. Görev bitiminde üzerinizde kalan her silah, kilisenin bahçesinde bir kulübede hazır olarak kurşunlarıyla birlikte sizi bekliyor. Oyunun başında kullanacağınız silahların gölgelerinden belki fikir edinebilirsiniz. Çünkü ilk başta tüm alabileceğiniz silahlar duvara monte edilmiş tahta plakalar üzerinde, gölge olarak gösterilmiş. Bu kulübeden çıkınca oyuna ilk başladığımız kulübedeki laptopumuz vasıtasıyla ajansla bağlantı kuruyor, görevlerimiz alıyor ve görevlerimiz hakkında detaylı bilgi öğreniyoruz. Bunlar arasında her görev için spesifik şeyler mevcut ama genel anlamda hedefinizin resmi, gideceğiniz yer korumalı bir bölgeyse kritik noktalarda işimizi kolaylaştıracak tavsiyeler v.b şeyler, ajansınızın gülü Diana tarafından size iletiliyor.

Oyunda bir alarm metre mevcut. Eğer fazla göze çarpıyor veya sıradışı bir şey yapıyorsanız, bu alarm sizi uyarıyor. Ne de olsa ana amacımız gizlilik. Eğer fark edilirseniz zaten karşı tarafın adamları bağırıp çağırmaya başlıyor ve sizi yeteri kadar uyarıyorlar. Burada asıl olan, o metreyi kırmızı renge getirmemek. Eğer uzun süre kırmızıda kalırsa yandınız demektir.

Her bölümün bitiş kısmında, oyundaki istatistiklerinizi bildiren bir pencere çıkıyor. Bu pencerede işinizi ne kadar gizli bitirdiğiniz ya da ne kadar agresif oynadığınız anlatılıyor. Bunlar arasında belirli dereceler var. Eğer “Silent Assasin” derecesine ulaşırsanız, bölüm sonunda, oyunda bulunamayan ekstra bir silah veriliyor. Bunların arasında susturuculu pompalı ve de adamımızın favori silahı olan Dual Ballers’ın susturuculusu bulunuyor. Bu silahlar oyunlarda çok işinize yarıyor.

Ateş ederken veya adamları öldürürken fark edilmemek en baştaki prensibiniz olsa da, en önemli şey, adamı bir kerede öldürmektir. Eğer adamı kaçırırsanız ya bağırarak etrafındakileri uyarır, ya da o da silahına sarılır ve sizinle çatışmaya tutulur. Aynı zamanda öldürdüğünüz cesetleri gizleyebilir ve de üzerindeki kıyafetleri veya silahları alabilirsiniz. Bazı bölümlerde ajans da size yardım ediyor. Silah ile giremeyeceğiniz veya yanınızda taşıyamayacağınız şeyleri, önceden gideceğiniz yere bir şekilde sokmayı başarıyorlar.

Oyunun grafikleri oldukça başarılı. Karakterlerin animasyonları, detayları, yüz ifadeleri ve kıyafetleri çok iyi hazırlanmış. Rüzgar estiği zaman veya koşarken kravatınız uçuyor, ceketiniz bir pelerin edası ile sallanıyor. Bunlara çok özen gösterilmiş.

Videolar ise bir başka tat veriyor oyuna. Grafiksel açıdan zamanının gerisinde bir teknoloji kullanılmış olsa da, anlatım ve uygulama açısından baktığınız zaman çok etkili. Bazen insanı içine çekiyor, hatta etkiliyor bile.

Oyunun oynanışı çok iyi kurgulanmış. Tuş kombinasyonları kullanma açısından çok kolay. Sadece bazı aksiyonlarda önünüze bir menü çıkıyor. Örnek vermek gerekirse, bir kapının başına gelip aksiyon tuşuna bastığınızda kapının deliğinden mi bakmak, kapıyı mı açmak yoksa kahramanımızın en önemli özelliklerinden biri olan, tüm kapıları maymuncuk ile açabilme yeteneğinden mi yararlanmak istiyorsunuz diye soruyor. Bu, düşüncede ne kadar güzel olsa da uygulamada bazen oyunu eksi yönde etkileyebiliyor.

Çevre modellemeleri çok iyi. Her alanda, her ayrıntı düşünülmüş. Bir salona girdiğinizde mum ahizelerin sallandığını bile hissediyorsunuz. Açık alanlarda hava dışında her şey çok güzel; her bina sanki gerçek gibi duruyor. Hatta dışarıdan binaların içini bile görebilmemiz mümkün. Ama vazgeçilmezlerimizden olan kağıt ağaçlar burada da mevcut. Nedendir bilinmez, her oyun firmasında takıntı olmuştur bu kağıt ağaçlar. Tamam, belki de çok detaylı olması abartı olabilir ama en azından kağıt olmamalı.

Oyunun yapay zekasına gelince, her karakter sizin her yanlışınızı hissedebilme yetisine sahip. Fakat yanlışlarınızı düzelttiğiniz zaman bile bu olay devam ediyor. Mesela yukarıda bahsedilen alarm metrede tehlikenin geçtiği görülse bile, bir bakıyorsunuz iki dakika sonra bir asker önünüzde bitip size ateş etmeye başlıyor. Bu, oyun sırasında karşılaşacağımız birçok sürprizden biri. Yani insan zekasının defolarından burada da nasibimizi alıyoruz.

Sonuç olarak Hitman 2’nin tasarımı ve kurgusu tıpkı ilk oyunda olduğu gibi oldukça güzel. Hazır olan bir şeyin üstüne biraz daha aksiyon katıp, biraz da görsel açıdan süslendiği için güzelin üstüne güzel katmak gibi bir şey oluyor. Bu oyunu alıp oynamanızı, özel zaman ayırmanızı, hatta ve hatta birkaç kere baştan alıp oyunu değişik yöntemler ve stillerle bitirmenizi tavsiye ederim.
Only God Can Judge Me !!
They''ll Never Take Me Alive