Gönderen Konu: Infernal  (Okunma sayısı 577 defa)

Çevrimdışı Force23

  • 1. SINIF ÜYE
  • *****
  • İleti: 32.652
  • Puan 334
  • Cinsiyet: Bay
  • !!ƒяєєѕтуℓєя!!
    • Profili Görüntüle
Infernal
« : 10 Ağustos 2007, 19:28:55 »
Kavramları kişisel görüşlere açmadan, kutsal kitapları esas alarak yargılarsak, iyi ve kötünün arasındaki kalın çizgiyi hiçbir felsefik düşünceye girmeden çözebiliriz herhalde. En doğrusunu yaparak basit düşünürsek, fark etmeden ya da farkında olarak -hiç fark etmez- şeytana hizmetkârlık yapanlara "kötü", Tanrı kulu olanlara ise "iyi" deniyor, içleri kazınmamış tabirleriyle. Radikal'e yazıyormuş gibi yapmayıp ciddiyetten uzaklaşırsak, Ali'nin hâlini hatrını sormak iyi niyetliliğe işaretken, ensesine vurup "Atatürk ne demiş? 'Boş bulduğun enseye vur' demiş ehüeaaha" diye anırmak kötü niyetliliğe, üstüne üstlük combo'lu kötü niyetliliğe işaret oluyor, enseye dalan arkadaşımız müthiş bir insanın karakterini de çarpıtarak sunuyor zira. Ali ile ense meraklısı arkadaşını yalnız bırakıp, şu ana kadar bahsettiğimizle doğrudan ilişkisi olup da doğrudan ilişkisi yokmuş gibi görünen, hafif fantastikleşen, yani "bahsedilen konuyla ilişkisi olmayan görünümlü bahsedilen konuyla ilişkisi olan" konumuza doğru yelkenleri fora edelim; o da, kaçınılmaz olarak tahmin edileceği üzere, bir oyundan ibaret: Infernal.

 Infernal denilince biraz afallamış olabilirsiniz, tüm haberleşme sistemlerinize ve teçhizatlarınıza el koyulmuş, vücudunuzun her bir yanı kangren olmuş, hâtta cennete gidip ordan cehenneme transit geçmiş gibi hissedebilirsiniz, çünkü Infernal, çok daha önce duyurulup da dağıtımcı bulunduğunda adı değişen oyunlar arasındaki yerini almış durumda. Giriş ve gidişat Infernal'ın hangi oyun olduğuna işaret ediyor? Evet, Diabolique: Licence to Sin. Ağır ağır, hiç acele etmeden, Aurora Watching'in arkasından nasıl olacağı merak ve kuşkuyla beklenen "satanik" oyununu geliştiren Metropolis, oldukça çekici ve bir oyuna yakışmış gibi görünen Diabolique: Licence to Sin ismini, dağıtım konusunda Playlogic ile anlaşınca bir şekilde Infernal olarak değiştirmek zorunda kaldı. Playlogic'in isimler konusunda bir evhamı mı var, muhafazakâr bir tutum içersindeler mi bilemiyoruz, fakat oyununun ismini resmî sitede hâlâ Diabolique: Licence to Sin olarak gösteren ve haberlerinde de ara ara bu ismi kullanan Metropolis, isim konusunda Playlogic'le pek aynı fikirdeymiş gibi gözükmüyor. Yine de, isme takılmayıp, 2006 yılının son çeyreğinde çıkacağını söyledikleri ana projeyi tüm hızıyla (?) sürdürüyorlar, hâliyle isim mevzusu hakkında komplo teorileri üretip magazin haberciliği yapmadan sadece oyunun nasıl olacağını kısaca anlatma ve susma görevi de bize düşüyor.

 Diabolique: Licence to Sin ismini ve Infernal ismini duymayıp, şu ana kadar bahsi geçen konulardan da oyunun işlediği senaryo hakkında herhangi bir fikre sahip olamayanlara net bir şekilde belirtelim ki, dersimiz "nasıl takım satılır?" iken, konumuz ise iyilerin ve kötülerin savaşı. Çok mu klasik geldi? Peki, biraz daha açalım o zaman, "şekil oyunların ve filmlerin ana karakterlerinin isimleri her zaman karizmatik olur, Timmy gibi zıpırlığa delalet eden isimlere sahip olmazlar" kuralını bozmamakta direnen Ryan Lennox isimli "satıcı" ile, Tanrı savaşçılarına karşı mücadele vereceğiz. Neden satıcı dedim, neden konuyu açmış gibi yapıp aslında aynı lafı geveledim, neden dersi "nasıl takım satılır?" olarak isimlendirdim, tüm bunların cevabını merak ediyorsanız lütfen uzatmayı bırakıp konuyu daha derin ve net olarak anlattığım bir sonraki paragrafa geçiniz ("az sonra" demedim, hakkımı isterim).

 Tanrı savaşçılarının ajansı EtherLight'ın en başarılı mücadelecilerinden biri olmasına rağmen sadist davranışları ve katletmekten aldığı zevki fazla belli etmesi yüzünden, üstelik aykırı tavırlar sergilemesi dolayısıyla ajanstan kovulan, ajansa mensup olduğu sırada kendisine kazandırılan özel güçleri ve sihir yeteneği de elinden alınan Ryan Lennox, kendisini "güçlerini yeniden kazanacaksın, bu senin için bir yeniden doğuş gibi olacak, yine harika olacaksın!" edasıyla kandıran şeytan işbirlikçilerinin gazına gelir ve taraf değiştirerek, sadist duygularının da uyum sağlayacağı şeytan savaşçıları ajansı Abyss'ye geçer. Bundan sonra, iyi ajans-kötü ajans mücadeleleri, Ryan'ın içini saran hırsın ve bizlerin de münakaşaya katılacak olmamızın etkisiyle, daha önce hiç olmadığı kadar kızışır. Yönlendireceğimiz karakter ise, inancımız ne olursa olsun, Ryan Lennox olacaktır.

 A combat between hell and heaven... A desperate world in the fire... And a man who disloyal because of his passion... Infernal! Coming fall!

 Biliyorum, konu oldukça saçma ve itici geldi, fakat takdir edersiniz ki hayal gücünün olmadığı ve fantastik gelişmeler için mantık kapılarında aralık bırakılmadığı evrenlerde, muasır bir yaşama sahip olmanın da sözü edilemez. Farkındayım, böyle bir kural yok, sadece teori, fakat bu oyunun fantezi boyutuna varan kurgusunu değiştirmeye yetmez. Cehennem temsilcilerinin arasındaki yerini aldığında tüm güçlerini yeniden kazanan Ryan, daha karizmatik görünen soyadıyla Lennox, hırsla dolup taşan yüreğinin de etkisiyle ve bizim de kişisel becerilerimizin verdiği destekle cennet elçilerine karşı mücadele edecek, dağları aşmaya kararlı gibi görünen konuyu toparlamak için bunu bir kez daha söyleyelim. Ryan, herkese doğru gelmemesi kaçınılmaz olan bu "dengesiz" davranışını sergilerken ise oynanış konusunda zevk almamıza olanak sağlayacak yok etme metotları uygulayacak. Makineli tüfek, tabanca gibi bilindik ve uçuk görünmeyen saldırı araçları dışında, alev püskürtücüden (bir cehennem temsilcisinin alev püskürtmek için alev püskürtücü kullanması, hımm) büyüye, ordan da teleport yöntemine kadar birçok imkân elinin altında. "Büyüsel güçleri ve diğer silahları anladık da, teleport yönteminin saldırmakla ne ilişkisi var?" diye haklı bir soru sorarsanız, durumu şöyle açıklayabilirim: Yakın dövüşlerde daha etkili olmak üzere, bir anda düşmanın (bize göre düşman, onlara göre "çukulata") arkasına geçmek, ardından o tam arkasına dönerken yeniden diğer tarafa geçip bir anda şaşkınlık hezeyanı oluşturarak, kendisini -tıpkı yazının başında aramıza konuk olan Ali'nin eşek arkadaşı gibi- tokat manyağı yapabiliriz. "Büyü gücü varsa neden tokat manyağı yapalım ki?" gibi başka bir haklı soru sorarsanız, "çünkü büyü ve teleport gücünün de bir sınırı var. Bitiyorlar!" derim ve eklerim: Şeytanî güçlerimizden faydalanarak, depo edilmesi gereken her türlü maddeyi (teleport gücü, büyü gücü, sağlık) öldürdüğümüz cennet elçilerinden emebiliyoruz.

 Omuz üstünden, klasik ÜBV görünümlü aksiyon kalıbına sahip olan oyunun motoru, Metropolis tarafından özel olarak geliştirilmiş. Şimdilik, videoya göre motor ve oynanış hakkında yorum yapmak fazla doğru görünmüyor, fakat grafiksel açıdan bizleri "idare eder" bir yapıtın beklediğini rahatlıkla söyleyebiliriz. Aslında, görünüm "eh, idare eder"den daha üstün bir niteliği hak ediyor gibi, fakat oyun geçen sene olsa yine bu şekilde çıkacak ve grafikler "iyi" sıfatını alacaktı, aradan bir sene geçmesine rağmen "vov" dedirtip ağızları açık bırakan etkileyici efektlere sahip olmadığına göre, "eh, idare eder" ile ön yargı kralı olmamıza sebebiyet vermek durumunda.

  İyi görünümlü sadist biriyken, şeytanın kurnaz transfer politikasıyla kendimizi yeniden keşfettiğimiz Abyss Ajansı'nın emirlerine, yılın son çeyreğinde amade olacağız. O zamana kadar, sevap depolayıp nörtleşmeye çalışsak hiç fena olmaz.
Only God Can Judge Me !!
They''ll Never Take Me Alive