Gönderen Konu: Knights of the Temple II  (Okunma sayısı 490 defa)

Çevrimdışı Force23

  • 1. SINIF ÜYE
  • *****
  • İleti: 32.652
  • Puan 334
  • Cinsiyet: Bay
  • !!ƒяєєѕтуℓєя!!
    • Profili Görüntüle
Knights of the Temple II
« : 10 Ağustos 2007, 19:31:53 »
Eski çağlarda yaşamak, bir şövalye olmak isterim. Elimde kılıcım, üstümde zırhım. Kim kesecekmiş beni şaşarım?! Baktım geliyor düşman. Bunlar mı yenecek bizi bacak kadar kılıç ve boylarıyla (aslında bacak kadar bir kılıç pek te kötü değil =))? Hadi ordan sallama sen de... Fakat düşman daha yaklaşyığında fark ettim ki, bunlar bacak kadar boylara sahip değil. Hatta sıradan bir şövalye bile değiller. Pek çok aksiyonun ortasında bulunmuş olan Tapınak Şövalyeleri bunlar! E napacaz o zaman ağabey? Yardım et bana n�olur. Baksana benim kılıca, bir de onlarınkine... Yandık anam, resmen yandık vallahi. Oğlum tapınak kaçkınları desek daha doğru olur bunlara. Herifteki boya baksana Necmi! Ağğğhhh...

Küçük bir atraksiyondan sonra şimdi oyunumuzu anlatmaya geçebiliriz. Oyun eski zamanlarda geçiyor ve biz de bir Tapınak Şövalyesi�yiz. Bu herif biraz hayvanımsı bir şey. Acayip güçlü, tabir-i caizse ayı gibi. Zaten elinde de kılıcı var. Yanına yaklaşamıyor millet, tırsıyor. Ama tabii bizim düşmanlarımız da dev gibi olunca çetin mücadelelere giriyoruz, o yüzden biz ayıyız, en güçlüyüz sevincine kapılmayın hemen....

Knights of the Temple II aslında biraz RPG karışımlı bir aksiyon. Fakat RPG barındırması onun için kesinlikle bir eksi değil. Aksine çok büyük bir artı. Oyuna devamlılık sağlayan özelliklerden biri çünkü. Görevlerde ilerleyip para kazandıkça kendimize çok çeşitli yeni zırhlar, yeni kılıçlar ve bunun gibi daha pek çok şey alabiliyoruz. Ayrıca milletle girdiğimiz kılıç kılıça mücadelelerden sonra XP puanları kazanıyoruz. Karakterimizin özellikleri gelişiyor böylece daha iyi dövüşmesini, milleti daha iyi pataklamasını öğreniyor hehee... Ayrıca bu puanlarımız artıp yeteneklerimiz de gelişince bazı özel saldırılarda bulunabiliyoruz. Bunlar normal bir şekilde kılıçla adamı biçmekten çok daha fazla can götürüyor karşı taraftan. O yüzden bunları bolca kullanın. Fakat bunları çok fazla kullanırsanız bir süre sonra hiç yapamaz hale geliyorsunuz çünkü adamınızın pili bitiyor, yorgun düşüyor. Bu sefer de avantaj rakibe geçiyor. O yüzden her şeyi dengeli yapın, dengeli herifler olun, elininiz, kolunuz, bacağınız, kafanız ve diğer pek çok uzuvlarınız dengede dursun. Dengesizlik iyi değildir ona göre, benden söylemesi...

Oyunda ilerledikçe karşınıza daha zorlu rakipler çıkmaya başlıyor. Bunları zaten aşmak için XP puanları alıyorsunuz. Almazsanız bu XP puanlarını onun yerine üçün birini alırsınız =)! Adam gibi adam dövün, toplayın puanları. Yakın dövüş silahları pek çok seçenekten oluşuyor. Bir sürü kılıç çeşidinden tutun da, baltaya kadar her şey var. Hata ok bile kullanabiliyorsunuz. Oku kontrol etmek başta biraz zor gelse de (bana zor geldi, belki size zor gelmez, yaşlılık tabii) kısa sürede alışıyorsunuz. Bu okla düşmanları öldürmek gerçekten çok rahat. Fakat açıkçası ben okla milleti alt etmekten pek zevk alamadım. Yani kılıçla herifleri doğramak daha zevkli. Akşam yemeği için et çıkıyor hem, ne güzel değil mi ama?!

Dövüşürken dikat edeceğiniz bazı önemli noktalar var. Mesela karşınızda düşman dikilmiş aptal aptal kılıcını sallıyor diyelim. Onun boş anını yakalayın. �Hebele hübele� dalmayın. Düşmanınızın boş anlarını yakalayıpta onu öldürmek hem daha kolay hem de daha doğru, çünkü diğer türlü işinizi daha zora sokabilirsiniz. En azından az da olsa daha fazla canınız gidebilir. Sonuç olarak yine karar sizin, ben biçer geçerim diyorsanız buyrun yapın yani, bir şey diyemem... Hem ayrıca benim size bunu önermemin bir diğer nedeni de, düşmanın da sizin boş anlarınızı yakalamaya çalışması. O yüzden başta saldırıyı değil savunmayı öğrenin kendinizi. Adam olun ilk önce, sonra dövüşün. Bu şuna benziyor çünkü: 40 kiloluk bir adamın, 100 kiloluk birisiyle dövüşe kalkmasından başka bir şey değil. İlk önce o 40 kiloluk adam da 90-100 kiloya gelsin sonra dövüşmesini öğrensin. İlk önce savunma.

Gelelim oyunları anlatırken en sevdiğim bölüme, yani teknik özelliklere! Seslerden başlayalım. Milleti keserken o çıkan �vıcık� sesi gerçekten çok iyi. Kılıçlar birbiriyle tokalaşınca gelen ses efektleri de insana zevk veriyor. Fakat geriye pek bir şey kalmıyor bu konuda. Yani güzel yapılmaya çalışılmış ama pek te başarılı olunamamış ses konusunda. Ama müzikleri beğendim. Atmosferle birleşen müzikler güzel bir ortam oluşturuyor. Sizi de gaza getirmeye yetiyorlar zaten. Atmosfer dedim de, etraf çok güzel yapılmış. Kaplamalar çok iyi. Renk kullanımları başarılı. Mesela bir odaya girdiniz, oranın görünüşü sizi gerçekten etkilemeyi başarıyor. Şövalyeler iyi tasarlanmış, köşeli köşeli değiller. Yani anlayacağınız teknik bakımdan oyun �iyi�! Kötü diyemem, çünkü öyle de değil...

Evet evet anladınız siz. Yazıyı sonlandırıyorum. Artık benim yazılarımın nerede sonlandığını anladınız. Teknik özellikleri yazıp, sonsözü de söyleyince yazı bitiyor. Hehe çok çakalsınız. Fakat bu alemde tek çakal olan sizler değilsiniz. Tapınak Şövalyeleri de tilki çıktı. Ama düşmanlar da çetin ceviz. Knights Of The Temple II�yi aksiyon dolu saatleri sevenlere öneriyorum. RPG�lerden de hoşlananlar en azından deneyebilir.

-Necmi koş! Düşman gelioo!..
-Geldim dur Ayşe dur... Alayum zırhımı falan.
-Al canım al, onlarda seni almasınlar ama az sonra.
-Tamam ulan öyle demek, gidiyorum ben buradan, sen savun o zaman...
-ÇAT (Kapı kapanır ya da kadın oklavayı erkeğinin başına indirmiştir, bilinmez...)

Mert "Gofret" Gümüş
Only God Can Judge Me !!
They''ll Never Take Me Alive