Gönderen Konu: Max Payne  (Okunma sayısı 508 defa)

Çevrimdışı Force23

  • 1. SINIF ÜYE
  • *****
  • İleti: 32.652
  • Puan 334
  • Cinsiyet: Bay
  • !!ƒяєєѕтуℓєя!!
    • Profili Görüntüle
Max Payne
« : 02 Ağustos 2007, 20:26:51 »
İşinizde uzman, o güne kadar birçok yüksek dereceden suçlunun cezasını çekmesine aracı olmuş, şüphesiz bir çoğuna da aracı olabilecek potansiyele sahip bir sivil polissiniz. O sıralar çok mutlu günler geçiriyorsunuz. Evlisiniz ve Michel adlı karınızı çok seviyorsunuz, daha yeni bir kızınız olmuş ve maddi manevi her şey mükemmel. Sanki o “Amerikan rüyası” gerçek oluyor. Bir gün işinizden yorgun argın eve dönmek için bir arkadaşınızı karınız ve bebeğiniz daha önemli diyerek ret ediyorsunuz. Anlaşılan karınız ve bebeğiniz burnunuzda tütüyor, ayrılalı sadece birkaç saat olmasına rağmen. Eve dönüyor ve kapıyı açıyorsunuz. Hasretine dayanamıyor ve direk karınızın ismini bağırıyorsunuz. Kimseden ses çıkmıyor ve tekrar bağırıyorsunuz yine ses yok. İşte oyun tam burada başlıyor ve gittikçe azalan ara demolarla oyunun hikayesi aktarılıyor. Hemen solda duvarda siyah bir motif görüyorsunuz, o kadar büyük ve ürpertici bir şekil ki dikkat etmemek elde değil. Bir “V” harfi ve içinden geçen bir şırınga var.

Eve birilerinin zorla girdiğini anlıyorsunuz ve bu sizi biraz daha ürpertiyor. Hızla girişi geçip ilerliyorsunuz, o sırada hemen karşıda bir telefon çalıyor ve hemen telefona sarılıp yardım istiyorsunuz fakat telefondaki ses size yardım edemeyeceğini söyleyip suratınıza kapatıyor. Devam ediyorsunuz evde her şey olması gereken gibi değil. Eşyalar dağınık bir şekilde etrafa savrulmuş. Hemen merdivenlerden üst kata çıkıyorsunuz. Tam o sırada karınızın çığlığı ve ateş sesleri geliyor. Hemen sağdaki kapıya doğru yöneliyorsunuz fakat bir adam elinde Beretta ile dışarı fırlıyor, onu hemen yere seriyorsunuz fakat bir tane daha geliyor arkadan onu da öldürüyorsunuz ve hemen bebeğinizin bulunduğu odaya giriyorsunuz. Odada gördüğünüz manzara ise berbat. Bebeğinizin beşiği devrilmiş ve kanlı bir şekilde yatıyor yerde. Ölmüş... Dünya başınıza yıkılıyor ama Michel aklınıza geliyor ve ona yardım edebileceğiniz düşüncesiyle son hız yatak odanıza gidiyorsunuz. Orada da bir adam çıkıyor ve onu da öldürüyorsunuz. Birden yatakta kanlı bir ceset görüyorsunuz. Ne yazık ki bu Michel. Kısacası Amerikan rüyası kabusunuz oluyor. Artık tek düşünceniz bunu yapanlardan intikam almak.

Size daha önce teklif edilmiş olan DEA (Drug Enforcement Administration) ajanı olmayı kabul ediyorsunuz ve bu işe başlamak için metro istasyonuna ortağınız Alex’le buluşmak için gidiyorsunuz. Buradan itibaren ilk bölüm başlıyor. Bundan öncesi prologue diye adlandırılan ve hikayenin sadece başının aktarıldığı bir bölümdü. Bundan sonrasından bahsetmek istemiyorum çünkü oyunun asıl heyecanı buradan itibaren başlıyor ve oynayarak öğrenmenizin daha iyi olacağı kanısındayım.

Bir bilgisayar oyunun başarılı olması programcıların önünde iki seçeneği vardır. Birincisi var olan imkanları ve teknolojiyi bir adım ileri götürmek, ikincisi ise yaratıcı, insanın ağzını açık bırakıp monitör başına çivileyecek yenilikler bulmak. Daha iyi anlamanız için birincisine örnek olarak her ne kadar ben beğenmesem de her sene insanlar tarafından çok başarılı bulunan oyun FIFA, diğerine örnek ise Soldier of Fortune. Max Payne ise çıkmadan önce çok konuşuldu, herkes screenshot’lara hayretle baktı ve o kadar çok ertelendi ki hatta bir ara iptal edildi diye söylentiler bile çıktı ama bunlara rağmen Max Payne çıktı ve onu inatla bekleyenlerin yüzlerini kara çıkarmadı.

Oyun biraz önce söylediğim kategorilerden ikisine de uyuyor ve zaten bu kadar başarılı olmasına da sebep bu. Oyun şimdiden ve multiplayer’ı olmamasına rağmen tüm zamanların en iyi aksiyon oyunu olarak gösteriliyor. Şimdi iki kategoride de neden gösterildiğini anlatayım. İkinci kategoriden yani akılcı yeniliklerden bahsetmek istiyorum. Max Payne daha önce hiçbir oyunda denenmemiş sinemada Matrix ile başlayan ve filmlerde bile daha yeni yeni vazgeçilmez olmaya başlayan bir sistem kullanıyor. Bu sistem, zamanı oyuncunun elinde olarak yavaşlatmayla bu sayede de aksiyonu ve heyecanı üst seviyeye taşımayı sağlıyor.

Bir örnekle anlatayım. Matrix’te Neo’ya bir sahnede ateş ediliyordu ve o da geriye doğru yatma hamlesi yaparak kurşunların birkaç tanesi hariç hepsinden kurtuluyordu. O anı bir hatırlayın. O anda film yavaşlıyor ve geçen kurşunların yarattığı ölüm tehlikesi heyecanı doruğa çıkarıyordu. İşte Max Payne (MP) bunu başarıyor. Oyunda kullanılan sistem sayesinde size verilen süre kadar zamanı yavaşlatabiliyor ve düşmanlarınızı öyle haklayabiliyorsunuz. Ayrıca oyundaki ara demolar da atmosferi inanılmaz etkiliyor. Mesela bir yere daldınız ve 3 düşman var. Zaten onları öldürene kadar oyunun sistemine hayran kalıyorsunuz bir de üstüne üstlük öldürdükten sonra son öldürülen adama kamera zoom yapıyor ve ölürken verdiği tepkiyi çekerken adamın etrafında dönüyor. Yani anlayacağınız tam bir aksiyon ziyafeti. Şimdilik bu kadar yeter kontrollerden bahsederken daha detaylı değineceğim bu olaya.


Birinci kategoriden de bahsetmek gerekirse, MP bence yapılmış en iyi aksiyon oyunu olmayı sadece yenilikleriyle değil onu destekleyen grafik, ses/müzik ve en çok da atmosferle hak ediyor. Dilerseniz hepsine teker teker değineyim. Belki de oyunun en kötü yönü olan grafikleri ama o bile çok çok iyi. En kötü yönü olmasının sebebi ise diğer yönlerinin neredeyse kusursuz olması. Grafikler gerçekten çok iyi. Zaten oyunun istediği sistemi görünce hak vereceksiniz. MP’nin yüzünü ben full grafikte televizyon sandım yani o kadar gerçekçi ve ateş efektleri, patlama efektleri, hava efektleri, ortam grafikleri falan harika. Tek eksik bence Soldier of Fortune (Sof) ’un başardığı olay. Sof’nun başardığı olayı bir kez gördüm ya artık onu her oyunda arıyorum ve bulamayınca da doğal olarak eleştiriyorum. Bazı ölümler inanılmaz gerçekçi, bazıları ise tam tersi çok saçma. Ayrıca az kurşunla önemli bölgelerden vurarak adam öldürme ilkesi kullanılmış fakat insan vücudu sakız gibi. Yani ne yaparsanız yapın parçalanma olmuyor ya da gerekli kan izleri çıkmıyor. Grafiklerdeki tek kusur bu ve ne yazık ki yokluğu hissediliyor ama çok da fazla rahatsız etmiyor merak etmeyin.

Ses/müzik ise bence ayrı ayrı neredeyse mükemmel. Seslerde hiç eleştirecek bir yön bulamıyorum seslendirmeler, patlama sesleri, silah sesleri vs. her şey olması gerektiği kadar gerçekçi eksiği yok üstüne üstlük bir sürü de artısı var. Müzik ise yine mükemmele yakın. Tam aksiyonu yaşayacağınız zaman inanılmaz bir gaz müzik veriliyor ve siz de gaza gelip ortalığı dağıtıyorsunuz. Sırf bu müzikleri duymak için bile alınır oyun ki daha neler var. Müzik konusunda bence tek eksik o güzelim gaz müzikler olması gerekenden az giriyor oyuna ama girdiği zaman da işinin hakkını veriyor.

Oynanabilirlik ise yine mükemmel sayılır. Onun da birkaç kusuru var. İyi yönleri bir kere klavye örtüsü çok iyi ve istediğiniz her an her hareketi yapabiliyorsunuz. İkinci yön ise kamera açıları çok iyi. Tomb Raider’da çektiğimiz ıstıraplardan bir tanesini bile yaşamayacaksınız. Atmosfer ise mükemmel diyeceğim ama diyemiyorum yine de şunu çok rahat söyleyebilirim gördüklerinizin en iyisi. Zaten grafikler, sesler ve oynanabilirlik harika, e müzik desen tam zamanında giriyor atmosferi en üst seviyeye çıkarıyor bir de bunlara ek olarak oyunun getirdiği yeniliklerle sağlanan aksiyon ziyafetini eklersek neredeyse atmosfer mükemmele yakın oluyor. Bence tek atmosfer sorunu biraz daha uğraşılıp çizgi roman kısmında aktarılan kısımlar demo olsaydı işte o zaman mükemmel derdim. Yine de demolar yeterli ve çok atmosfer çok iyi.

Biraz da atmosfer başlığında yapay zekadan bahsetmek istiyorum. Yapay zeka ise çok iyi. Bence oyunun getirdiği zamanı yavaşlatma olayı olmasaydı insanları oyunun bitirirken çok zorlanırdı çünkü rakipleriniz çok iyi nişancı en kötü rakip bile dik konumdayken sizi bir mermide öldürebiliyor ve bir düşünün bu kadar iyi bir yapay zekayı alt edip oyunu bitiriyorsunuz. Oyunun genel özellikleri böyle biraz da kontrollerden bahsetmek istiyorum.

Oyun klavye + fare ile oynanıyor ve çok başarılı bir klavye örtüsü var. Tuşları anlatmayacağım çünkü gereksiz ve hepsi oyunda yazıyor. Sadece biraz oyunun aksiyonu had safhaya çıkaran sisteminden bahsetmek istiyorum. O da şöyle oluyor. Şimdi Shift veya sağ fare tıklamasıyla yapılan bir zaman yavaşlatma olayı var. O tuşa bastığınız anda sol alttaki kum saati bitene kadar zaman yavaşlıyor ve hem seyir hem de oynanış açısında mükemmel olaylar ortaya çıkıyor. Bir de Shift ya da sağ tık + yön tuşları ile farklı kombolar yapmanız mümkün. Yani Shift + ileri yürüme tuşuna basarsanız MP ileri doğru atlıyor fakat zaman yavaş biçimde. Bu sırada sizde ateş edip rakip mermilerden kaçabiliyorsunuz.

Bir örnekle anlatmak gerekirse bir yol var karşınızda ve yol sola dönüyor orada da bir düşman var. Siz tam köşeye gelip dönülen yere doğru bu bahsettiğim komboyu yaparak atlarsanız havada ateş ediyorsunuz ve düşmanı vuruyorsunuz bu sırada bir yöne doğru atladığınız için düşmanın sıktığı mermiler sağınızdan solunuzdan geçiyor ağır çekimde. Biraz “Anlatılmaz, yaşanır” olayı var fakat elimden geldiğince anlatmaya çalıştım. Yine de bence görünce çok daha iyi anlayacaksınız.

Biraz sistem gereksinimlerinden bahsetmek istiyorum. Ben Celeron 400, 128 MB RAM, 32 MB TNT2 Ultra’m ile orta seviye grafikle oynadım ve zaman zaman takılmalar yaşadım, en düşük yaptım yine yaşadım fakat Voodoo sahibi arkadaşlarım orta seviyede çok rahat oynadılar oyunu. Bilmiyorum sorun ne ama sanırım ya oyunun ya da TNT’nin bir yamasıyla çözülür bu sorun. Yine de çok yüksek bir sistem istediği kesin.

Bu arada şu sıralar dershane, etütler falan derken çok yoğunum ama eğer yazabilirsem bir tam çözüm yazacağım ve orada silahlar taktikler falan bir çok detay bulacaksınız.

Bence oyunun en büyük eksi yönü, oyunun çok kısa olması. 3 part ve toplam 21 bölümden oluşuyor fakat bence bu hiç yeterli değil çünkü çok kolay geçiliyor bölümler. Bu sorun da olmasa çok daha iyi olacakmış.

Son olarak söylemek istediklerim, kesinlikle beklediğimiz her saniyeye değmiş ve karşımızda %97 oranında mükemmel bir oyun duruyor. Birkaç eksiği var ama o kadar ufak ki gözükmüyor bile ancak benim gibi bulmak için zorlarsanız buluyorsunuz o kadar. Hala oynamadıysanız çok şey kaçırmışsınız demektir. Tarzınız ne olursa olsun sırf yenilikleri için bile saatlerce oynanır oyun. İyi oyunlar..
Only God Can Judge Me !!
They''ll Never Take Me Alive