Gönderen Konu: Pirates of the Caribbean: The Legend of Jack Sparrow  (Okunma sayısı 774 defa)

Çevrimdışı Force23

  • 1. SINIF ÜYE
  • *****
  • İleti: 32.652
  • Puan 334
  • Cinsiyet: Bay
  • !!ƒяєєѕтуℓєя!!
    • Profili Görüntüle
Pirates of the Caribbean: The Legend of Jack Sparrow
« : 10 Ağustos 2007, 21:24:23 »
Kendimizi Seven Studios'un yerine koyalım. İşleri fazla sıkı tutmayan Bethesda Software'in yayıncılığı altında, tıpkı ilk film gibi başarılı olması beklenen, hâtta başarılı olmasına kesin gözüyle bakılan Karayip Korsanları'nın oyunu üzerinde, yani bir film oyunu üzerinde çalışacağız. Gişe hasılatının yansıması olarak oyunu otomatikman satın alacak belli bir kitle var ve bu kitle sayesinde, büyük çabalar harcayarak  üretebileceğiniz bir oyunun kazanacağı parayla eşdeğer miktarda gelir elde edilmesi neredeyse garanti. E bir film oyunundan tek beklenen de, önceki film oyunlarının alıştırdığı şekilde, senaryoya bağlı kalan vasat bir oyun olması ise, ne gerek var ki bünyeleri yormaya; sal kendini, yap oyunu baştan savma, sür piyasaya. Zaten, hayat da bir baştan savmacılıktan ibaret değil midir? Değil midir Seven Studios, söyle! Ah, bana vurdun, n'ayır...

  Henüz bir Türk filminin profesyonel bir oyuna dönüştürüldüğüne rastlayamadığımız için, "n'ayır, n'olamaz"ların bir oyuna nasıl entegre edilebileceğini tam olarak kestiremiyoruz, fakat yabancı türdaşlarımız sağolsunlar, bir film oyununun yaklaşık olarak ne tip özelliklere sahip olduğunu ve nasıl yapılması gerektiğini neredeyse her başarılı film için hazırlanan oyunlarla beyinlerimize kazımayı başardılar. Pirates of the Caribbean: The Legend of Jack Sparrow da bu genellemeden nasibini almış durumda. Artık serî hâline gelmiş olan filmleri izleyenler bilirler ki, Karayip Korsanları'nın esas olayı havaya sokucu bir müzik eşliğinde normal bir insanın rahat rahat yapamayacağı atiklikte hareketlerle dövüşmek ve bu işleyişle hareketli, kimi zaman da eğlenceli sahneler yakalamak. Böyle bir yapıya sahip olan aksiyonvâri korsan oyunundan da, esas olayının kılıç dövüşleri olması ve barındırdığı özel kılıç hareketleri ve arkaplân müzikleri sayesinde baştan sona gaz şekilde sürmesi beklenir, oynayışta aksaklık bulunmaması ve efektlerin kaliteli olması da oyunun iyilik derecesini arttıran temel etkenler olarak fiks menüde bulunur, fakat maalesef, maalesef ve hâtta bir defa daha maalesef ki, müthiş bir yapıya sahip olmasına rağmen, Karayip Korsanları fırsatı tıpkı diğer çoğu film oyunlarının yapımcılarının tercih ettikleri gibi, Seven Studios tarafından elin tersiyle bir güzel geri dönüşüm kutusuna doğru itildi.

  Hani bazı oyunlar olur, hatalarını nereden başlayarak anlatacağını bilemez insan, The Legend of Jack Sparrow da bu duruma sürüklüyor beni ister istemez. Her şeyden önce, bir eser hakkındaki görüşlerin, eserin başına ve sonuna ağırlık verilerek oluştuğunu düşünürsek, sahip olduğu menü ve geçiş sistemiylCaptain Jack Sparrow, Jack Sparrow değile oyun daha baştan sınıfta kalmış oluyor. Yapımcılar, sahip olduğumuz klavyelerin tuşları yerine korsan dünyasına göre yeni tuşlar uydurup ne yapılması gerektiğini bu sembollerle anlatmaya kalkışınca, neyi, nerede, nasıl yapacağımızı çözmek için bayağı zamanımızı harcıyoruz. Saatler sonra, zar zor öğreniyoruz ki tek kılıç sembolü numpad'lerden 2'ye, çift kılıç sembolü 4'e, diğer semboller de diğer numaralara denk geliyor, fakat oyun içindeki hızlı sahnelerde hangi tuşu kullanmanız gerektiğini çözün çözebilirseniz. Birkaç sembol kaldı, onları da çözdüğüm zaman söküyorum korsan dilini, yaşasın. Bu sadece menüler ve kontroller için geçerli bir sorun, oyunun omurgası konumundaki oynanış ise saymakla bitmeyecek hatalarla dolu; karşımızda tam anlamıyla -affedersiniz- "mal" gibi bekleyen düşman muhafızları, iç içe geçip oldukları yerde sallanan karakterler ve kılıcını nereye doğru salladığı belli olmayan karakterlerimiz bu hata sürüsünü oluşturan sadece birkaç üye, tüm karakterlerin yukardan iple tutulan kuklalar gibi hareket etmesini ve berbat savaşçılar olmasını saymıyorum dahi. "Karakterlerimiz" demişken göz boyayıcı olarak eklenen şu önemsiz özelliği de bildireyim, oyunu hem Jack (öhm pardon, Captain Jack Sparrow'muş), hem de Will Turner olarak, dilediğimiz zaman aralarında geçiş yaparak oynuyoruz, sağdan soldan toplanan altınlarla satın alabileceğimiz özel hareketlerle de her birini geliştirebiliyoruz. Zaten, dediğim gibi, oyunun yapısı bir platform oyunu gibi. Karşınıza dikilip duran fasulyeden muhafızları öldürüp bir yerlerinden çıkan altınları toplamak, sağa sola yerleştirilmiş ufak çaplı hazinelerden gelirler elde etmek, bunlar sayesinde yeni özellikler satın almak ve bu sıkıcı işleyişe kısa oyun süresi boyunca katlanmak, bir de arada sırada boy gösteren boss karakterlerin icabına bakmak dışında yapabileceğimiz başka hiçbir şey yok. Kılıç oyunları renkli olmayınca, biraz olsun renkli olsa da, kılıcı düzgün hareket ettiremememiz, senaryonun sahip olduğu tüm ruhu öldürüyor ve bahsi geçen tüm bu hatalar da oyunun çöpe atılma süresinin kısalmasına katkıda bulunuyor. Ne olurdu birazcık (ç)alıntıcılığa kaçılıp Prince of Persia yapısı kazandırılsaydı şu oyuna, razıydık biz hırsızlığa da. Öldü işte senaryo, harcandı gitti.

  Sadece sağa sola kılıç sallayarak canlı-cansız her şeyi patlatıp altın toplamak ana fikir olsa da, oyunun türünün aksiyon-macera olduğu iddia ediliyor, öyle, burda sorun yok fakat oyunu aldırmak için söylenen özelliklerin içerisinde "sıkı bulmacalar" da var, ancak ben sağı solu patlatmak dışında bir şey yaptığımızı göremedim, bir varilden bomba benzeri bir silah alıp bunlarla kapı patlatmak bulmaca sayılıyorsa yanlışım var, düzeltin.

  "Me? I'm dishonest, and a dishonest man you can always trust to be dishonest... Honestly. It's the honest ones you want to watch out for, because you can never predict when they're going to do something incredibly... Stupid."
                                                                                                                                       Captain Jack Sparrow
                         
  Karayip Korsanları'nın ilk filmini sinema salonunda izleyip de ilk çıktığında koşmak istemeyen yoktur herhalde, hemen hemen tüm izleyiciler müziğin ve aksiyon sahnelerinin verdiği gazla sağa sola zıplayarak ilerlemek, karşılarına çıkanlara Kaptan Jack gibi ufak şakalar yapmak istemişlerdir fakat rezil olma duygusu bastırmıştır bunu, işte o "gaz verici" yapının kazanılmasını sağlayan en önemli etkenlerden biri kuşkusuz müzikti, fakat The Legend of Jack Sparrow'da, dövüş sahnelerinde -her ne kadar hatırlanabilecek bir sahne yaşanmasa da- ne yazık ki oyuncuya hava katacak herhangi bir müzik yok, dövüş sahnelerinde tempo biraz olsun hızlanmasına rağmen, yine de ilk filmdeki müziğe oranla asla ve asla gaza getiremeyen, kısaca bu konuda da bizleri hayal kırıklığına uğratan müzikler bulunuyor. Jack Sparrow'un (Kaptan Jack Sparrow, pardon) seslendirmesini Johnny Depp mi yapmış, ay ne güzel. Gözüm boyandı.

  Tüm bu eksilerin ardından, formalite icabı grafikleri ve efektleri gözden geçirdiğimizde de boyun büküyoruz. İç içe geçen karakterlerin, ölü gibi bakan suratları ve kukla gibi hareket eden vücutlarıyla durmadan sallanarak dövüşmek, hele hele Star Wars'u anımsatan ışık efektleri eşliğinde dövüşmek çok ciddi bir beklenti kırıklığı yaratıyor. Gerçi, ilk oyunun ardından pek bir beklenti kalmamıştı ortada, ama yine de böyle renkli bir filmin oyunu için umutlu olmadan edemiyor insan, böyle renkli bir filmin oyununun iyi yapılmak zorunda olduğunu düşünmeden edemiyor ya da.

  Daha kaç film oyunu, daha kaç güzel senaryo ve işleyiş böyle boşa harcanacak bilmiyoruz, fakat bu gidişle devam edildiği sürece böyle zehir zembelek yazıların da ortaya çıkmaya devam edeceği kesin.
Only God Can Judge Me !!
They''ll Never Take Me Alive

Çevrimdışı Hamza

  • Osc Kurucu
  • 1. SINIF ÜYE
  • ********
  • İleti: 161.413
  • Puan 13008
  • Cinsiyet: Bay
  • Dünyanın En Çok Mesaj Gönderen Üyesi :))
    • Profili Görüntüle
    • Hosting
Pirates of the Caribbean: The Legend of Jack Sparrow
« Yanıtla #1 : 27 Ocak 2008, 16:37:08 »
Paylaşim için Sağol