Gönderen Konu: Port Royale 2 (PC)  (Okunma sayısı 484 defa)

Çevrimdışı Force23

  • 1. SINIF ÜYE
  • *****
  • İleti: 32.652
  • Puan 334
  • Cinsiyet: Bay
  • !!ƒяєєѕтуℓєя!!
    • Profili Görüntüle
Port Royale 2 (PC)
« : 02 Ağustos 2007, 23:18:05 »
Üç tarafı denizlerle çevrili bir ülkenin evladı olarak utanarak söylüyorum ki; ne deniz ne de denizcilik ile uzaktan yakından alakam yoktur. Köprü trafiğini çekmemek için vapura bindiğim zaman manzarayı izlemek için en kenara oturuyor olabilirim ama ne gemilerin görkemi ne de kaptanların karizması umurumda olmaz. Reşit olduktan sonra zor zanaat yüzmeyi öğrenmiş biri olarak, denizcilik oyunlarının ilgimi çekmediğini de söyleyebilirim. Hatta denize karşı ilgisizliğim o boyutlardadır ki; normal strateji oyunlarında her türlü binayı ve askeri gelişimi yapmama rağmen bir iskele ve başarılı donanma kurmak aklıma dahi gelmez. Age of Empires’da donanma eksikliği yüzünden neler çektiğimi hiç sormayın bile.

Peki bu kadar ilgisizliğimin üzerine neydi beni Port Royale’a çeken. İlk olarak ismi ve hayalimdeki tatil beldesi karayiplerde geçiyor olmasıydı çekici kılan. Ayrıca bir evvelki oyunu hakkında sağda solda epeyce olumlu eleştiri duymuştum. Konusunu derinlemesine bilmesem de 1700’lü yıllarda karayiplerde geçen her oyun gibi Port Royale 2’nin de tipik bir korsan avcılığı oyunu olduğunu düşünerek kuruluma geçmiştim. Müstakbel “korsan kovalamaca oyunu”mun kurulumu esnasındaki son derece iyimser hava aklımı biraz karıştırmış olsa da korsan gemilerini yıkmak için hayaller kurmaya devam ediyordum. Çengeller, toplar alacak, karayip denizlerinin tek hakimi olacaktım. Ancak oyun başlayıp biraz alışveriş ve ticaret yapınca; Port Royale’in ticaret ağırlıklı bir deniz simülasyonu olduğunu anladım. Yavaş ilerleyeceğini ve kısa sürede sıkılıp bırakacağımı düşündüğüm oyun beni öyle bir sarmıştı ki; denizcilik oyunlarına karşı bir anda sempati duymaya başladım. Hatta ilk oyunu oynamamış olduğundan dolayı yine kendimden utandım.

Denizler sizden sorulur.

Benim beklentilerim bir kenara dursun Port Royale 2, gerçek zamanlı strateji ve ekonomik simülasyonun başarıyla harmanlanmış bir örneği. Asıl amaç Karayip adaları arasındaki ticareti sağlayıp para kazanmak ve ticaret filoları oluşturmak. Şehirler arası ticaretin yanı sıra, birkaç bina kurup kendi ekinimizi üretip ihtiyacı olan yerlere satmak. Yalnız alış satış ve ticaretten oluşsa iyi. Port Royale’da bulunduğumuz milliyetin siyasi konumuna göre düşmanlar ile karşılaşabilir, önemli ticaret yollarını kapatmış korsanlarla kozlarınızı paylaşmak zorunda kalabilirsiniz.

Eğer sizde benim gibi Port Royale’a yabancı iseniz ve ilk defa oynuyorsanız mutlaka senaryonun ilk kademeleri olan tutorial bölümlerini bitirmelisiniz. Çünkü gayet detaylı olan oyun yapısını kavramak, butonlara deneme yanılma yöntemi ile basmakla olacak gibi değil. Üstelik alıştırma bölümlerinin gerçek oyundan çok da farkı yok ve çok ayrıntılı. İşe önce kontrolleri ve butonları anlatmakla başlayan tutorial sırasıyla ticareti, filo kurmayı ve deniz savaşlarını yaşamayı öğretiyor. Tutorial’ı bitirdikten sonra oyunu oynamaya tam anlamı ile hazır olduğunuzdan emin olabilirsiniz.

Serbest piyasa ekonomisi

Port Royale 2’nin oyun sistemi senaryo ve serbest moddan oluşuyor. Senaryo’nun ilk bölümleri alıştırma niteliğinde olsa da ilerledikçe, çeşitli savaşlarda boy gösteren önemli kaptanlarla birlikte hem ticaret yolları keşfediyor hem de savaşlarda söz sahibi olmaya çalışıyoruz. Serbest mod ise hiçbir kısıt içermeden sürekli devam eden bir oyun. Senaryo modunu seçince elimizde basit bir gemi ve cüzi sayılabilecek para ile başlıyor ticaret yollarını keşfetmeye çıkıyoruz. Seçebileceğimiz dört ana ırk var; İngiliz, Fransız, İspanyol ve Alman kolonileri. Oyuna başladığımızda kısıtlı taşıma kapasitesine sahip geminiz ile yapacağınız ticaretten asla büyük paralar kazanamayacaksınız. Bu yüzden yeterli para edinince ikinci ve üçüncü gemileri de almak, aynı anda birden fazla şehir ile ticaret köprüsü kurmamız gerekiyor.
Only God Can Judge Me !!
They''ll Never Take Me Alive