Gönderen Konu: Prey (PC)  (Okunma sayısı 409 defa)

Çevrimdışı Force23

  • 1. SINIF ÜYE
  • *****
  • İleti: 32.652
  • Puan 334
  • Cinsiyet: Bay
  • !!ƒяєєѕтуℓєя!!
    • Profili Görüntüle
Prey (PC)
« : 02 Ağustos 2007, 23:19:39 »
Yıllar yıllar önce Prey adında bir oyun duyuruldu... ...sonra bir süre sessizlik. Sessizliğin sonunda, yani üç sene kadar sonra bu kez o oyunun yapımının iptal edildiği ve yapım ekibinin başka "projeler" üzerine yoğunlaştığı duyuruldu; sonrasında yine bir sessizlik yaşandı (üzerine yoğunlaşılan bu "projelerin" Duke Nukem Forever'dan ibaret olması ne kadar acı!). Bu sessizlik öncekine kıyasla epeyce bir uzun sürdü ve yedi yıl aradan sonra Prey'in tekrar yapımına başlandığı duyuruldu; böyle bir haber beklenesi değildi aslında. Bunu 2005 Nisan'ında öğrendik ve o günden bugüne kadar gelinen süreç, Prey'in yeniden doğmasına ve serpilip gelişmesine yetti. Doom 3 grafik motorunun da desteğini alan Prey, kendini fazla bekletmeden yazın başlarında, birkaç gün önce çıkageldi.

Hoşgeldin Prey!

Prey'i kabaca önünüze çıkanı öldürüp ilerlediğiniz saf, hatta sıradan bir FPS olarak tanımlamak mümkün. Senaryosu da onun bu tanımını iyiden iyiye ortaya çıkarmaya yetiyor. Oyuna Amerika'nın Oklahoma eyaletindeki küçük bir kasabanın barında başlıyoruz. Kontrol ettiğimiz kahramanın adı Tommy. Tuvaletteyiz ve aynanın karşısında kendi kendimize konuşuyoruz. Arkamızdan Jen, sevgilimiz bize sesleniyor ve bir süre sonra içeri gidiyoruz; bar kısmına girmek üzereyken kahramanımızın büyükbabası Enisi ile karşılaşıyoruz, kendisi bize ters giden bir şeylerin olduğundan söz ediyor. Ardından barda takılırken içerideki adamlar olay çıkartıyor ve birbirimize giriyoruz. Tam bunun üzerine de yer sallanmaya, çevredeki kurtlar ulumaya ve etraf kararmaya başlıyor. Aradan birkaç saniye geçmiyor ki her taraftan yeşil ışık huzmeleri belirmeye başlıyor, tavan yok oluyor ve yerinde dev bir uzay gemisi görüyoruz. İçerideki herkes bu uzay gemisi tarafından çekiliyor. Daha sonrasındaysa bizi kaçıran uzaylıların karargahına götürülüyoruz. Kontrolün tamamen elimize geçtiği noktada ise kim olduğunu daha sonra öğreneceğimiz uzaylı görünümlü birisi bize yardım ediyor ve tutulduğumuz yerden kurtuluyoruz; fakat Jen hala uzaylıların elinde. Geri kalan senaryo boyunca kız arkadaşımızı kurtarmaya çalışmamızı amaçlayan bir ilerleyiş mevcut. Ve fakat, bir süre sonra öğreniyoruz ki, bütün bir evrenin kaderi bizim elimizde.

Okuduklarınızdan da anlayabileceğiniz gibi Prey bize derin bir senaryo sunmuyor. Oyun boyunca sadece ana kahraman Tommy'i kontrol ediyoruz ve sürekli düşmanlarla çatışarak Jen'i bulunduğu durumdan kurtarmaya çalışıyoruz. Senaryonun biraz daha derinleşmeye başladığı kısımlar ise oyunun ortalarından sonra karşımıza çıkıyor; dünyamızı istila eden bu yaratıkların evrende ilerleyerek çeşitli gezegenlerden yaşam formları alıp üzerinde deneyler yaptıklarını öğreniyoruz. Bu da genel manada evrenin bize muhtaç olduğunu gösteriyor diyebiliriz.

Prey klasik FPS özelliklerini aşmayan, bunlara sadece teknik bazı eklemelerde bulunan, fakat olayın genel işleyiş temasının çok da dışına çıkmayan bir oyun. Sahip olduğumuz karakter özellikleri bize birkaç konumda ekstra özellikler kazandırıyor ve bunları kullanarak oyun içerisindeki bulmacaları ve bazı zor durumları aşabiliyoruz. İlk olarak ruh yürüyüşünden (spirit walk) söz edebiliriz. Oyunun başları diyebileceğimiz bir noktada kazandığımız bir özellik; bunun sayesinde klavyede "E" tuşuna basarak ruhumuzu bedenimizden ayırarak normalde güç duvarı veya buna benzer nedenlerden ötürü geçemediğimiz bir tarafa geçme yeteneğini kazanıyoruz. Bu sırada farklı bir görüş açısına kavuşuyoruz ve bir tarafımızda bedenimiz dururken, diğer tarafta ruh halimizle istediğimiz yere gidebiliyoruz. Bunu çoğunlukla bazı bulmacaları çözmek için kullanabiliriz. Sadece bu kadarla kalmayarak aynı zamanda alternatif bir saldırı tekniğine de kavuşmuş oluyoruz. Şöyle ki; kahramanımız bu özelliği kazandığında ayrıca bir ok ve yay elde ediyor. Ruh yürüyüşü durumuna geçtiğimizde bu silahımız otomatik olarak aktif hale gelmiş oluyor ve her atış yaptığımızda ruh sağlığı barında bir miktar düşme meydana geliyor. Ruh yürüyüşü esnasında düşmanlarımız bizi daha az fark eder oluyorlar; bu bakımdan rahat ilerleme açısından da nispeten daha sık kullanılası bir yetenek.
Only God Can Judge Me !!
They''ll Never Take Me Alive