Gönderen Konu: Pusu: Uyanış  (Okunma sayısı 805 defa)

Çevrimdışı Force23

  • 1. SINIF ÜYE
  • *****
  • İleti: 32.652
  • Puan 334
  • Cinsiyet: Bay
  • !!ƒяєєѕтуℓєя!!
    • Profili Görüntüle
Pusu: Uyanış
« : 10 Ağustos 2007, 21:27:32 »
Ne demişler,  dost acı söyler. Aylardır hatta yıllardır Türk oyunseverleri "Harika bir oyun çıkarıyoruz! Hem de Türkçe!" edasıyla heveslendiren "3TE Games",  maalesef  hevesimizi kursağımızda bıraktı...  Bunun nedeni ise çok açık: Zamana ayak uyduramamış olan oyun motoru...  Kâh 3TE'nin resmiî sitesine bakarak, kâh sağda solda çıkan haberlerin verdiği gazlara kapılarak "Oh bea! Artık bizim de bir oyunumuz oluyor!" dedik. 13 Mayıs, 17 Mayıs derken en sonunda Pusu raflardaki yerini buldu ve biz de hemen koşup 20YTL trik para Pusu'yu aldık. Sitemizde "Destek olsun, PUSU'yu orjinal alın, daha güzel Türk oyunları çıksın!" gibisinden forum konuları açtık, haberler yaptık. Ve en sonunda Korsanları ve Korsancıları Koruma Derneği(KKKD) Başkanı bir basın açıklaması yaptı ve dedi ki: "E kardeşim iyi güzel de destek hakedene verilir! Biz hergün binlerce cd kopyalıyoruz, polislerle cebelleşiyoruz! Asıl desteği, biz hakediyoruz!"  Bu açıklama, halkı derinden etkiledi.... Hadi olay yaratan oyun "PUSU: UYANIŞ" ı hep birlikte inceleyelim. Ehehehe.


   Nato Belçika üssünde görevli Üsteğmen Fatih Yıldırım yorucu bir günün ardından odasına dönmüş duş almaktadır. Aynı dakikalarda Aylin İstanbul'daki evinde telefonun başında Fatih'i arar. Fatih belki akan suyun gürültüsünden, belki de günün üzerine yığdığı yorgunluktan telefonun sesini duymaz. Telefonun ısrarlı çalışlarından sonra telesekreter devreye girer. Aylin telaşlı ve biraz da korkmuş sesiyle mesajını bırakır:
-Fatih ben Aylin. Hemen İstanbul'a gelmen lâzım. Burada garip şeyler oluyor. Babana günlerdir ulaşamıyorum. İşyerinde de garip olaylar oluyor. İstanbul'a geldiğinde detayları konuşuruz. Kendine dikkat et.
Fatih, duştan çıktığında mesajı dinler. Babasına ne olmuş olabilirdi ki! Aylin'i bu kadar telaşlandıran şey ne olabilir! Fatih kafasında bu sorularla İstanbul'a doğru yola çıkar....


Pusu'nun cd kutusunun arkasından aldığım bu hikâye, oyunun gizem dolu hikâyesi. Aslında çok bayat bir hikâye. E eski tabii oyun da eski nasıl olsa! Ben size oyunun eskiliğini şöyle tarif edeyim: Bundan yıllaar yıllar önce batan oyun dergisi Gamepro'da ön incelemesi yapılmıştı! Dağıtımcı bulamadılar falan ama en sonunda çıktı. Belki aynı şeyleri söyleyip söyleyip duruyorum ama, bu oyun aslında hiç de yeni değil. Eğer ilk yapıldığında dağıtımcı bulabilip çıkarsalardı  inanın çok sevilirdi.  Neyse aynı şeyleri söylemeyi kesiyorum ve oyunun diğer yönlerini eleştirmeye geçiyorum. Ehehehe.


Bildiğiniz gibi oyun bir macera oyunu. Zaten bunu oyunun konusundan da anlayabilirsiniz. Ama oynanışına dikkat ettiğimizde,  oyunun aksiyon olduğunu görüyoruz. Neden macera olmadığını söylemem gerekiyorsa, ki gerekiyor, söyleyeyim: Oyunda bize hiç seçenek verilmemiş. Bulmacaları resmen oyun kendi çözüyor. Gideceğimiz yollar vs. hep aynı. Yolunun üstündeki bütün adamları temizle, mekanları dolaş, adam temizle, video izle, adam temizle ve oyunu bitir. Adam temizleme olayı da bir ilginç! Silahlı çatışmalarda ciddi olmam gerekirken, gülüyorum! Karşılaştığımız dallamaların "Senin beynini dağıtacağım!", "Ya teslim ol ya da öl serseri!" gibi çığırtıları ehehehe. Oyunun Türkçe olmasının verdiği güzellikle, ben de birkaç hakaret(küfür) savurarak herifleri temizledim. Ama sıkılarak. GTA:San Andreas'ın olduğu oyun dünyasında neden Pusu oynayayım ki!
Oyundaki silahlar fazla çeşitli değil. Zaten aralarında fazla fark da yok. Silah işte! İnanın, oyun hakkında başka söyleyecek birşey bulamıyorum. İyisi mi biz grafik-ses-müziklere bakalıııım.


Bir Türk oyunu, ve bu Türk oyununun en iyi olması gereken nokta: grafikler. Peki yeteri kadar iyiler mi? Değiller. Yaa ben niye ilkokul öğretmenleri gibi soru-cevap şeklinde yazıyorum ki! Neden yeteri kadar iyi değiller? Çünkü karakterler çok köşeli ve çok yapmacık hareketler yapıyorlar. Peki mekan düzenlemeleri nasıl? Çok da kötü değil. Ama kötü! Oyun İstanbul'da geçmesine rağmen, çatışma yaptığımız sokaklar bomboş. Sanki oyun gizli saklı bir adada geçiyor! Yahu 15milyona yakın nüfusu var bu şehrin! Nasıl sokaklar bomboş olur ki! Tabii "Tunç Elektrik" gibi işyeri plakaları hoşumuza gitmiyor değil. Ama sırf bunun için oyuna torpilli bakamayız ki!
Ya seslendirmeler? Oyun Türkçe olduğu için, seslendirmelere daha bir dikkatli baktık tabii ki. Ne kanaate vardık? Seslendirmeler gerçekçi değil. Mesela ana karakterimiz Fatih tanımadığı biriyle karşılaştığında "Sen de kimsin?" diyor. Hem de billur-net bir sesle. "Kimsin lan sen dallama!" deseydi daha iyi olmaz mıydı? Olurdu tabii ki... Hehe öğretmeniniz Yiğit inceliyor.
Gelelim son noktamız, müziklere. Müzikler? Hayır "müzikler" değil, "müzik". Oyunun "müziği",  dumteke dumtek darbukalı bir müzik. Güzel mi güzel. İnanın güzel. Hatta sırf bu müzik için oyunu almalısınız. Desek mi... Acaba? Hehe Şener Şen'i yaptım anlayan anladı artık.


Ve PUSU:UYANIŞ yazımızın bitimine geldik. Türkler olarak kendimizi geliştirmemiz gereken "oyun" konusunda dersler çıkarmalıyız. Benim şöyle bir fikrim var; oyun dünyasına pat diye FPS, aksiyon tarzı oyunlarla girmemeliyiz. Tycoon gibi, Strateji gibi fazla grafik istemeyen oyun türlerine yönelmeliyiz ki, alıştırma olsun. Tabii bunu ben değil, oyun yapımcıları yapacak... 3TE Games'e sonsuz başarılar, eminiz çok daha güzel işler çıkaracaklar... Alın bu oyunu 20YTL... Yemin ediyorum korsancılar bile insafa gelmiş, Türk oyunu diye Pusu'yu kopyalamıyorlar. Oyunu aldığım yerde çalışan adam söyledi...
Only God Can Judge Me !!
They''ll Never Take Me Alive

Çevrimdışı Hamza

  • Osc Kurucu
  • 1. SINIF ÜYE
  • ********
  • İleti: 161.413
  • Puan 13008
  • Cinsiyet: Bay
  • Dünyanın En Çok Mesaj Gönderen Üyesi :))
    • Profili Görüntüle
    • Hosting
Pusu: Uyanış
« Yanıtla #1 : 27 Ocak 2008, 16:36:33 »
Paylaşim için Sağol