Son zamanlarda tepemize RPG'ler "çat çut" inmezken, fakat "çat çut" diye inmelerine az kalmışken, biz de elimizden geldiğince ön incelemelerini yapmaya çalışıyoruz. Örneğin, Neverwinter Nights 2 gibi bir klasik yolda bile. Ama bir duralım! Titan Quest'in de NN2'den aşağı kalır bir yanı yok. Yazının devamında bunu anlayacaksınız zaten. Özellikle oyunun en çarpıcı noktası, en çok konuşulan noktası grafikleri. Ah onları bir görseniz, evlatlık alacağım, bak gerçekten dedim, şakam yok. Alırım, evladım olur... Şşşt sana diyorum evladım!
Titan Quest'te, Mısır ve Eski Yunan'da maceralara atılacağız. Şehirlerin görünüşleri, canlılığı, atmosferi çok iyi hazırlanmış. Grafikler görsel şölen oluşturuyor. Ekran görüntülerinden de anlaşıldığı üzere gerçekten göz alıcı. Analar neler doğuruyor yahu ya da nasıl adamlar doğuyor hehee... Otların, çimenlerin görümüşleri gerçekten inanılmaz. Binalar, modellemeler falan her şey profesyonelce. Neyse, bunlara yazının sonuna doğru daha detaylı bakacağım, şimdi içini karıştıralım biraz Titan Quest'in.
Single player ve multi player seçeneklerinden oluşacak oyunumuz. Single player'da bildiğiniz üzere tek başımıza oynayıp göklere çıkmak için çabalıyoruz. Multi player'da da yine bildiğiniz üzere diğer insanlara karşı boy gösteriyoruz. En azından single player'ı oynarken bir de multi'yi tatmanızı öneririm şimdiden. Zevkli işler çıkacağa benziyor. Şimdiden görebiliyorum da, ileride çok kişi Titan Quest'in başında sabahlayacak, günlerini bu oyun için kullanacak. Yemek yemeden, su içmeden monitör başında oturacak, bu delilikleri çok kişi yapacak... Bu dediklerim gerçekleşmezse kendimi Taksim Meydanı'nda sallandırırım vallahi. Ciddi diyorum, endişem de yok, çünkü bu sonuçların pek çok kişide rastlanacağı kesin bir gerçek.
Savaşlardan sonra düşmanlarımızı yenersek, her birinden çeşitli objeler çıkacak, bunları toplama işlemine girişebileceğiz. Hâtta istersek kılıç, zırh gibi silahlarını da sahiplenebileceğiz. İlerlerken belki fark etmeyeceksiniz ama onlarca farklı düşmanla karşılaşacaksınız. Ayrıca oyunda yüzlerce eşya bulunacak, ki bunların her birinin sonuçta bir şeylere faydası olduğunu düşünürsek sanırım Titan Quest her RPG severi uzunca bir süre oyalayacaktır (1 yıl ile 3 yıl kadar tahminimce). Bu item'ları satıp zor zamanlarımızda para kazanabileceğiz veya paramız bolsa tüccarlardan satın alma olayını gerçekleştirmek gibi bir adım atacağız.
Bu arada ortadan yazıyı "haşırt" diye bölüyorum ama dikkatimi çeken en önemli öğe, oyunun o zamanı aynen yansıtması. En azından görüntülerden öyle görünüyor. Şehirler eski çağlara göre çok uyumlu hazırlanmış, elbiseler, o zamanın silahları falan. Nedense bazı oyunlarda eski zamanı yapacağız diye yırtınıyorlar, yapıyorlar ama zoraki yapış, pek çok hata olabiliyor. O zamanlar olmayan şeylere rastlayabiliyoruz, fakat ilk izlenimlerime göre Titan Quest'te böyle absürtlüklere rastlamayacağız. Adamlar iyi biliyor oğlum, yapan yapıyor icabında, değil mi "lan" Yiğit'im? (!) Bak bak bir de editöre özel sert bakışlar atarmış. Hadi ordan, vallahi editör falan dinlemem bilirsin beni...
Yazının başında demiştim, sonlara doğru atmosfer ve grafiklerden daha detaylı bahsedeceğim diye. Aslında bu işin detayını bırakmamış amcamlar, direkt "mükemmel" dedirtiyorlar. Özellikle yere dikkat edin, çok iyi hazırlanmış, otlar, çimenler gibi öğeler. Hadi olmadı yerdeki taşlar da çok detaylı. O da olmadı binalar. Tamam onu da geçtim, modellemeler. Aha bunu da geçiyorum, su. Suyu da geçeceğim ama bu böyle uzar, upuzun bir liste oluşturur. O yüzden hiç girmeyelim içinden çıkamayacağımız işe, ne gerek var gece gece, başım sızlıyor zaten, canım sıkkın, içimde kötü bir şeyler olacakmış hissi var. Umarım boşa bir duygudur bu. Zaten hâlime "vah" deniyordu, bu his gerçekleşirse şimdi "ah ulan ah" denecek, rezil olacağım bir kere daha elâleme...
Titan Quest gerçekten iddialı bir yapım. Bu yılın en iyi RPG'si olmaya aday. Sırf grafiklerini verseler bu oyunun bana, yine oynarım arkadaş. Şimdi ekran görüntülerine tekrar bakasım geldi, canım çekti yemin ederim. Nasıl eve girersiniz ananız babanız mantı pişiriyordur da onun kokusu burnunuza gelince yemeği canınız çeker, bu da aynı olay. Her saniye gözümde canlandırıyorum bakmasam da, bu yüzden bakasım geliyor. Dayanılmaz bir tutku oldu (hadi "lan" abartma diyorsunuzdur hehee). Neyse, zaten oyun çıkınca ne olacak, ne neymiş, kim kimmiş öğreneceğiz. Şimdilik bana, bize, Yiğit'e beklemek düşer. Değil mi editörcüğüm?...
