Gönderen Konu: True Crime: Streets of L.A.  (Okunma sayısı 399 defa)

Çevrimdışı Force23

  • 1. SINIF ÜYE
  • *****
  • İleti: 32.652
  • Puan 334
  • Cinsiyet: Bay
  • !!ƒяєєѕтуℓєя!!
    • Profili Görüntüle
True Crime: Streets of L.A.
« : 02 Ağustos 2007, 21:43:45 »
Klişe polisiye filmlerini hepimiz biliriz. Bugüne kadar da pekçok oyun bu konuyu ele aldı. Bu oyunlardan biri de True Crime: Streets of L.A., Los Angeles sokaklarının bize emanet edildiği bir oyun. En büyük avantajı ise konuyu tüm yönleriyle ve sayısız özellikleri ile işlemiş olması.

Bir polis olan Nick, uzun bir aradan sonra işinin başına dönmüştür; ancak Los Angeles sokaklarının artık eskisi gibi olmadığını görür. Mafya sokakların hakimi olmuştur. Yalnız çalışmayı seven Nick, yine kötü adamların korkulu rüyası olacaktır, ama bu sefer ona yardım etmekten çok başına dert açacak bir de kadın ortağı olduğunu öğrenir. Her ne kadar zaman zaman rozeti elinden alınma tehlikesi ile karşılaşsa da, suçluları kendi yöntemiyle yakalamaktan hiçbir zaman vazgeçmeyecektir.

Nick karakteri ile; filmlerden bildiğimiz, birkaç suçluyu yakalamak için şehri birbirine katan, masum hayatları tehlikeye atabilecek davranışlarda bulunan ve patronundan yediği fırçalara rağmen asla neşesini bozmayan asi bir polis kimliğine bürünüyoruz. Bu aşamada iyi ya da kötü polis olmak bizim elimizde. Çevreye ve insanlara verdiğimiz zarar ile rozetimizi kaybetme tehlikesine giriyoruz. Bunu oyuna basit bir puanlama ile çok güzel bir şekilde aktarmayı başarmışlar. Zarar verdikçe düşen, suçlu yakaladıkça artan bir sistem mevcut ve bu puanlama ile şehrin bize sunduğu avantajlardan faydalanıyoruz. İyi bir polis olmak için sadece masumlara karşı değil, suçlulara karşı da aynı hassasiyeti göstermek gerekiyor. Sözgelimi; silahlı bir saldırganı öldürmek yerine, yaralayarak ya da bayıltarak etkisiz hale getirmek gerekiyor.

Yüzeysel olarak bakıldığında, pek çok oyun ve filmden alıntıların birleştirilerek sunulduğu bir yapım görüyoruz. GTA'ya (Grand Theft Auto) daha çok benzese de farklı oyunların önemli özelliklerini de içinde barındırıyor. Şehirde dolaşıp araçlara binebiliyoruz. Silahların konuştuğu anların dışında yumruk yumruğa dövüştüğümüz zamanlar da oluyor. Bir karate filmini aratmayacak kadar ilginç dövüşler yapabiliyoruz. Yakın dövüşler çok heyecanlı geçiyor. Dövüş oyunlarında olduğu gibi yumruk, tekme, uçan tekme, tutup atma gibi pek çok kombinasyonla sayıları bazen birden fazla olan rakiplerinizi yere sermeniz zevk verici. Ayrıca bir kaç vuruştan sonra sersemleyen rakibinize aparkat çakma gibi bir lüksünüz de var. Silahınızı çektiğinizde yine başka bir sürpriz sizi bekliyor. Max Payne’den hatırlayacağımız muhteşem ağır çekim atlayışları (Bullet Time) yapabiliyoruz. Hatta silahla nişan aldığımız ve ağır çekimde hassas atışlar yapabileceğimiz bir sistem mevcut. Araca bindiğimizde Driver’ı aratmayacak kovalama ya da kaçış sahneleri yaşayabiliyoruz. Araç içerisinde ateş etmenin yanında nişan almamız da mümkün. Hatta bazı bölümlerde düşmanları Spinter Cell’deki gibi gizlice etkisiz hale getirmemiz gerekiyor.

Oyunun yapısı hakkında bilgi verdikten sonra biraz da bölümlerden bahsetmekte fayda var. Her bölüm birkaç görevden oluşuyor. Bunlar bir aracı takip etmek, bir noktaya ulaşmak veya belirli bir süre içerisinde bir şeyi yapmak gibi çeşitlilik gösteriyor. Görevler belli bir çizgi doğrultusunda ilerliyor. Yani sınırsız bir özgürlük yok. Yine de süre istenmeyen görevlerde dilediğimizce şehri dolaşmamız mümkün. Ancak sürekli telsizden anons yapılıp etrafta beliren suçluları yakalamamız isteniyor. Bu suçluları yakalamak zorunda değilsiniz ancak, sireni açıp U dönüşü yapmak bazen şehri dolaşmaktan daha çok zevk verebiliyor. Böyle olunca da kendinizi kaptırıp asıl görevinizi unutuyorsunuz. Şehirde yaptığımız görevler dışında pek çok görev bina içlerinde geçiyor. Bunlar silah kullandığımız, dövüştüğümüz ya da sessizce ilerlediğimiz bölümler olabiliyor.
Only God Can Judge Me !!
They''ll Never Take Me Alive