Erol Aksoy, Halis Toprak’ın batılı versiyonu. Toprak “şark”, Aksoy “garp” kurnazı. Batıda genious (dahi) diye bir ifade var. Aksoy bunu yanlış algılamış ve “cinlik” yapıyor.
Esentepe’de, Toprakbank’a ait plazanın 12. katındaki sade ama şık döşenmiş odasında röportaj yapmak için gösterilen yere geçtiğimizde sehpanın üzerine bir dosya koyuyor Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu (TMSF) Başkanı Ahmet Ertürk. Dosyada beş isim var. “Bu isimlerle ilgili sorular soracağımızı mı düşündünüz” deyince Ertürk, “Dersimi iyi çalıştım. Bunlarla ilgili mutlaka soru gelecektir” diyor. TMSF’de beş yılı geride bırakan ve önümüzdeki ocak ayında görevi sona erecek olan Ertürk, Adem Demir’in sorularını yanıtladı.
- Newsweek Türkiye: TMSF’de beş yılı geride bırakırken, sizi konu alan “Soygunu Gören Adam” isimli bir kitap piyasaya çıktı. Nasıl bir soygun gördünüz?
- Ertürk: Soygun, bazı temel aktörler tarafından iyi planlanmış, ince işlenmiş ve ortaklaşa gerçekleştirilen bir senaryoya dayanan organizasyonudur. Tabii bu senaryonun yürürlüğe konulacağı uygun bir ortam vardı. Seçilen aktörler, bu oyunu oynamaya elverişliydi. Aktörler banka sahibi yapılan kişilerdi. Bankaları üzerinden kendi şirketlerine para aktarmalarına izin verilmişti. Hatta bunlar teşvik bile edilmişti. Suç ortakları ise çeşitli dönemlerdeki politik şahsiyetlerdi. Soygun düzeni bu üçlü sacayağı üzerine kurulmuştu. Bir kısmı gizli kapaklı oldu ama önemli bir kısmı da toplumun gözü önünde cereyan etti. Ekonomik ve siyasi gündem suni olarak oluştuğu için bu soygun göz ardı edildi. Kimse “ne oluyor” diye bir alarm durumuna da geçmedi. Bunun bir kısmı bilgisizlikten ve öngörüsüzlükten; yani soygunun faturasının ne kadar yüksek olacağını tahmin edememekten oldu. Bir kısmı ise doğrudan belli menfaatler sağlamasından yaşandı.