Gönderen Konu: Kılıçdaroğlu İstanbul'u yönetebilir mi?  (Okunma sayısı 673 defa)

Çevrimdışı sir_safak

  • 1. SINIF ÜYE
  • *****
  • İleti: 13.165
  • Puan 2381
  • Cinsiyet: Bay
  • ST golcü :=)
    • MSN Messenger - caring.safak@hotmail.com
    • Profili Görüntüle
    • E-Posta
Kılıçdaroğlu İstanbul'u yönetebilir mi?
« : 27 Ocak 2009, 21:23:12 »
Birisi  "Türkiye Büyük Millet Meclisi çatısı altındaki milletvekillerinden hangisine paranı, aileni, her şeyini emanet edersin" diye sorsa herhalde ilk söyleyeceğim isim Kemal Kılıçdaroğlu olur.
Belki başkaları da vardır ama ilk aklıma gelen o olur.
Herhalde yıllardır, bürokratlığından beri tanıdığım, bildiğim için.
İki hafta kadar önce Habertürk'teki odamda sohbet ederken konu ister istemez İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adaylığına geldi.
"Doğrusunu istersen ben istemiyorum ama parti bu görevi verirse kabul ederim" dedi.
Aynı soruyu katıldığı Teke Tek programında sordum aynı yanıtı aldım.
Nitekim CHP Kemal Bey'i aday gösterdi.
O da kabul etti.
Komplo teorisyenleri "Deniz Baykal Kemal Bey'i harcamak için aday yaptı" diyorlar.
İnanmam.
Başka çaresi olmadığı için aday gösterdi.
Kemal Kılıçdaroğlu'ndan başkasının İstanbul'da şansı olmadığını bildiği için.
Üstelik de, Kemal Bey kazanırsa Deniz Bey için bir taşla iki kuş olacak.
Kemal Kılıçdaoğlu'nun görev süresi doluncaya kadar genel başkanlıkta rakipsiz kalacak.
Kemal Bey 5 yıl sonra 2014'den önce Deniz Bey'in karşısına rakip olarak çıkamayacak.
2014'te Deniz Bey 77 yaşında olacağı için zaten sorun yok.
Odamda Kemal Bey'le konuşurken "Siz İstanbul Belediye Başkanı olmayın zaten" dedim.
Şaşırdı. "Niye?" diye sordu.
"Çok zorlanırsınız" diye açıkladım.
Yine "Niye?" dedi.
"Bir sürü ihale, bir sürü müteahit. AKP'den kalan işler olacak. İstanbul'u CHP alırsa CHP'lileşen müteahitler olacak. Parti baskısı olacak. Rakip parti baskısı olacak. Sizi çıldırtırlar. Doğrusunu isterseniz ben Kadir Topbaş'ın da şahsen çok namuslu bir adam olduğunu düşünürüm. Ama işin içine parti, siyaset girince namuslu kalmak zor oluyor. Sizi tanıyorum. Boyun eğmez diretirsiniz. Çok sıkıntı yaşarsınız" dedim.
Güldü.
Samimi fikrim budur.
Kılıçdaroğlu bu işi yapamaz diyenlere de hiç katılmıyorum.
Hayatında iki koyun gütmemiş olanlar belediye başkanlığı yapabiliyor da, Türkiye'nin en yüksek bütçeli kamu kuruluşunda yıllarca genel müdürlük yapmış adam mı yapamayacak?
Yapar.
Ama yaptırırlar mı bilemiyorum.
Tabii bu sadece Kemal Bey için değil, yetim hakkını kimseye yedirmemeye kararlı herkes için geçerli.

Musevi okulunda bir gün

Başbakan Erdoğan, İsrail'e verdiği ayarın dozunu kaçırınca ufaktan çark etmeye başladı.
"Ben Yahudileri değil, İsrail'de bu savaşı yürütenleri hedef alıyorum" diyerek.
Hükümet de, ABD'deki Yahudi kuruluşlarına verdiği yanıtta Türk musevileri, Jak Kamhi'yi, Bension Pinto'yu, İshak Alaton'u örnek göstermiş.
"Türkiye'de yükselen bir anti semitizm, yani Yahudi aleyhtarlığı yoktur demek için.
Durum hiç de öyle değil.
Bunu hükümet de biliyor, Türkiye'de ve dünyadaki yahudiler de.
Türkiye'de ciddi bir anti semitik yükseliş var.
Toplumun bir kesimin "Dip duygusunda" var olan ve son dönemde biraz küllenen anti semitik yaklaşım hortlamaya başladı.
Başbakan'ın Gazze çıkışlarının bu hortlamada ciddi etkisi var.
Eminim ki, AKP içinde bu dip duyguya sahip olanların sayısı da hiç az değil.
Geçen hafta İstanbul'daki Musevi okullarından birinde konuşmacıydım.
Aylar öncesinden planlanmış bir konuşmaydı ama en kritik günlere denk gelince benim için de önemli bir gözlem fırsatı oldu.
Okula gittiğimde ilk dikkatimi çeken kapıda duran 10'u aşkın "Koruma" görevlisi oldu.
Hepsi çelik yelekli, belinde ustaca gizlenmiş silahlar olan görevliler.
Türk Emniyeti'nden.
Bu görevliler geldiğimi kapıya bildirdiler.
Kalın çelik kapı içerden açıldı.
Bir hole girdim.
Orada güvenlik kontrolü yapılıyordu.
Güvenlik kontrolünden sonra holü okula bağlayan bir başka çelik kapı açıldı.
Oradan okula geçtik.
Bize refakat eden görevliye "Okula herkes böyle mi giriyor?" diye sordum.
Öyle giriyormuş.
Yaşları 14 ila 18 arasında değişen bir grup öğrenciyle 2 saat sohbet ettik.
Hepsinin gözlerinde, cümlelerinde veya satır aralarında son günlerde meydana gelen olayların tedirginliği vardı.
Bazıları yakın arkadaşlarımın çocuklarıydı.
Bebekliklerini bildiğim çocuklar.
Bizim çocuklarımız ellerini kollarını sallaya sallaya okullarına gidip gelirken, "Onlar" demek zorunda kaldığımız yurttaşlarımızın, dostlarımızın çocukları çelik yelekli polislerin koruduğu çelik kapıların ardında eğitim görüyorlardı.
Ve Başbakan Erdoğan ve Hükümet "Türkiye'de anti semitizm yoktur" diye ABD'deki Yahudi kuruluşlarına mektup yazıyorlar.
Siz Amerika'daki kuruluşları boşverin, önce Türkiye'deki Yahudi yurttaşlarımıza Türkiye'de anti semitizm olmadığını gösterin.
ABD'ye onlar anlatır.

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?

Çevrimdışı Hamza

  • Osc Kurucu
  • 1. SINIF ÜYE
  • ********
  • İleti: 161.429
  • Puan 13008
  • Cinsiyet: Bay
  • Dünyanın En Çok Mesaj Gönderen Üyesi :))
    • Profili Görüntüle
    • Hosting
Kılıçdaroğlu İstanbul'u yönetebilir mi?
« Yanıtla #1 : 27 Ocak 2009, 21:26:29 »
Haber İçin Sağol