unus BaliĞi İle ÖĞrencİ
Eski dünya edebiyatı yunus balığı hikayeleriyle dolar, taşar. Eski Roma'nın ünlü yazarı Pliniüs, fakir bir adamın oğlunu seven ve onu her gün okula götürüp getiren bir yunus balığı'ndan bahseder. Pliniüs'ün hikâyesinin geçtiği zaman, İmparator Ogüst devridir. Bu hikâyeye göre, yunus balığı çocuk tarafından her ne zaman çağrılsa, denizin dibinde dahi olsa, çocuğun sesini duyar ve su yüzüne çıkarmış... Çocuğun elinden yemeğini yedikten sonra da, yüzgeçlerinin diken gibi çıkıntılarını içeriye çekerek oğlana binmesi için sırtını uzatırmış. Böylece öğrenciyi, epey uzaktaki Puteoli'ye, deniz yolu ile götürür, okul saatlerinden sonra da onu aynı şekilde evine geri getirirmiş.
Bu hikâyenin aslı, denizler tanrısı Poseidon'un (Neptün) oğlunu bir yunus balığının üzerinde oturur gösteren eski Yunan madenî paraları olsa gerektir. Birçok klâsik yazarlar, yunus balıklarının arabalara koşul-duğundan, tanrıların habercisi olduğundan ve sıkıntıdaki genç kızlarla çocukların imdadına yetiştiğinden bahsetmişlerdir. Yunus eski Hıristiyanlar için de sevginin, çalışkanlığın ve hızın sembolüydü.