İletileri Göster

Bu özellik size üyenin attığı tüm iletileri gösterme olanağı sağlayacaktır . Not sadece size izin verilen bölümlerdeki iletilerini görebilirsiniz


Konular - m3t3d1nh0

481
MAGAZİN HABERLERİ / ''Öpüşürüm de sevişirim de'' 10.06
« : 10 Haziran 2008, 20:14:41 »
''Öpüşürüm de sevişirim de'' 10.06
CHP'li Mehmet Sevigen'in kızı Selen Sevigen 'O... Çocukları' filminde rol alıyor

CHP Genel Sekreter Yardımcısı Mehmet Sevigen'in 'O... Çocukları' filminde oynayan kızı Selen Sevigen: Rolüm gerektiriyorsa öpüşür, sevişirim de. Babam tepki vermez.

CHP Genel Sekreter Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili Mehmet Sevigen'in kızı Selen Sevigen, babasının tüm ısrarlarına rağmen politikada değil, oyunculukta kariyer yapmayı kafasına koydu. Bir dönem ünlü yönetmen Abdullah Oğuz'un asistanlığını yapan Sevigen, ayrıca film distribütörlüğü de yaptı. George Clooney, Helen Mirren, Michelle Pfeiffer, Kate Hudson ve Jennifer Garner gibi dünyaca ünlü yıldızların oyuncu koçu Bernard Hiller'dan ders alan Selen Sevigen, ilk oyunculuk sınavını geçtiğimiz günlerde vizyona giren 'O... Çocukları' adlı filmde 'Veronica' adlı karakteri canlandırarak verdi. Bir yandan da TV'de 'Gala' adlı bir sinema programı hazırlayıp sunan Sevigen bir zamanlar bu işi yapmasına karşı çıkan babasının, artık en büyük destekçisi olduğunu açıkladı.

* Politika bana hiç bir zaman çekici gelmedi. Babamın yaşadığı zorlukları gördüğüm için politikayla uğraşmayı hiç düşünmedim. Bir eve bir politikacı yetiyor, bir ev ikinci bir politikacıyı kaldırmaz!

* Babam önceleri ne iş yapacağım konusunda çok endişeliydi. Babama oyunculukta ne kadar ciddi olduğumu göstermek için araya torpil koyup dünyanın en ünlü oyuncu koçu Bernard Hiller'dan dersler aldım. O beni kabul ettikten sonra, babam oyunculuk konusunda ne kadar ciddi olduğumu anladı ve bana destek vermeye başladı. Şu anda en büyük destekçim babam.

O DÖNEM GERİDE KALDI
* 'O... Çocukları'nda İtalyan 'Veronica'yı canlandırdım. Babam benden daha çok heyecanlandı. Filmin gösterime girmesini sabırsızlıkla bekledi. İzledikten sonra da beni tebrik etti.

* Öpüşme veya sevişme sahnelerinde oynayıp oynamayacağım filmine ve yönetmenine bağlı. Filmin bütünlüğü için ille de gerekliyse, elbette oynarım. Ben artık insanların, "Onda oynamam, bunda oynamam" dedikleri dönemin geride kaldığını düşünüyorum.

* Böyle bir sahnede oynarsam, babam zor durumda kalmaz. Eğer film için gerekli sahneler olduğuna inanırsa, babam da sorun çıkarmaz. Neden çıkarsın ki? Yolsuzluk mu yapmış olacağım, yoksa ahlaksızlık mı?
__________________

482
Kırmızı halıda yürüyünce fiyatı katlandı 10.06
Ünlü oyuncu Hatice Aslan bölüm başına kaç para almaya başladı?


Cannes Film Festivali'nde bilindiği gibi yönetmen Nuri Bilge Ceylan "Üç Maymun" filmiyle "En İyi Yönetmen" ödülünü almıştı.

Filmin başrol oyuncularından Hatice Aslan festival döneminde kırmızı halıda yürüme ve kendini tanıtma şansı yakalamıştı. Başarılı oyuncunun ödül sonrası fiyatı ikiye katlandı. 7 yıl 'Ferhunde Hanımlar', 4 yıl 'En Son Babalar Duyar' dizisinde oynayan 23 yıllık tiyatrocu Aslan, Cannes Film Festivali'nden sonra dizi yapımcılarının paylaşamadığı oyuncu oldu. Kanal D'de yayınlanan 'Düğün Şarkıcısı' isimli dizide başrolü Erkan Can ile paylaşan Hatice Aslan'a sürekli olarak sinema filmi ve dizi teklifleri geliyor.

Başarıyla Ankaralı tiyatrocu statüsünden, İstanbullu star oyuncu klasmanına yükselen Hatice Aslan'ın bölüm başına aldığı ücret de 10 bin liradan 20 bin liraya yükseldi. Yapımcıların, yönetmenlerin liste başı oyuncusu olarak geç gelen şöhretin keyfini çıkartan Hatice Aslan, gördüğü ilginin kendisini asla şımartmayacağını belirterek, “Şöhretin insanı ne zaman nasıl yakalayacağı belli olmuyor. Ancak şöhret beni etkileyemez. Çünkü onun önemli olmadığını biliyorum. Önemli olan sanat adına kalıcı bir şeyler yapabilmektir" diye konuştu.

Bugün
__________________


483
MAGAZİN HABERLERİ / Hangi ünlü nerede tatil yapacak ? 10.06
« : 10 Haziran 2008, 20:14:08 »
Hangi ünlü nerede tatil yapacak ? 10.06
Yaz mevsiminin gelmesiyle ünlüler de tatil programlarını belirledi...


Kimi Türkiye'yi seçti, kimi ise dünyanın öbür ucuna gidecek...

Burcu Kara: Yaz tatili için Amerika'ya gideceğim. Geçen yıl dizi ve tiyatro projelerim nedeniyle gitmek mümkün olmamıştı. ABD'ye tek başıma gitmeyi düşünüyorum. Sonra da kardeşimle İspanya'ya gitmeyi planlıyoruz. Orayı çok seviyorum ve İspanyolca öğreniyorum. İspanya dönüşünde de Çanakkale- Asos'u düşünüyorum. Ama her şey kısmet.

Arzu Balkan: Başarılı oyuncu tatili kızıyla birlikte geçireceğini söyledi. Balkan, "Bir hafta kadar Amerika'ya gitmeyi, oradaki dostlarımla birlikte olmayı planlıyorum. Türkiye'ye döndükten sonra da ailemle Ege sahillerinde tatile çıkacağım. Tatilde kızımla yüzmek, kitap okumak ve dinlenmeyi seviyorum" dedi.

Emine Ün-Emre Kınay: Evli ünlü oyuncular tatil için Antalya'ya gideceklerini söyledi. Emre Kınay, "Her yaz olduğu gibi bu yaz da ailemle birlikte Antalya'daki Adrasan'a gideceğiz. Orası bizim için çok özel bir yer, balayında da gitmiştik. Şehir hayatının karmaşasından uzak, doğayla iç içe bir tatil geçirebiliyoruz. Huzur buuluyoruz. Orada kızım Duru da çok mutlu. İstediği gibi özgürce hareket edip, oyun oynayabiliyor."

Demet Akalın: Son günlerde Diyarbakırlılar'la başı dertte olan Demet Akalın bu yıl leyleği havada gördü. Akalın tatil için şöyle konuştu: "Bu yaz işlerden fırsat bulabilirsem, üç gün de olsa sevgilim Oğuz Kayhan'la Maldivler'e kaçmak istiyoruz. Aslında Miami'den yeni döndük... Çok eğlendim, dinlendim, çok iyi geldi. Bu yüzden tekrar gitmek istiyoruz. Ayrıca yazın Fethiye'ye gitmeyi de planlıyoruz."

Dolunay Soysert: Ünlü oyuncu bu yıl eşiyle birlikte bir kez daha Yunan Adaları'na gideceğini belirtti. Soysert şöyle konuştu: Eşimle geçen yıl Yunan Adaları'na gittik ve çok beğendik. Bu yüzden bu yıl da tatil planımıza ekledik. Tatil yaparken farklı yerleri görmeyi seviyorum. Her yaz tekne gezisi yaparız. Eğlence hayatına çok fazla katılmıyoruz. Denize girmek, güneşlenmek, kitap okumak kafamı dinlendiriyor."

Çağla Şıkel: Ünlü manken Çağla Şıkel tam bir Bodrum aşığı. Bu yıl da tatilini orada geçireceğini belirten Şıkel, "Göltürkbükü'nde yazlığımız var. Güneşlenmek, denize girmek, tenis oynamak ve kitap okumak tatilimin vazgeçilmezleridir. Ayrıca tatilde kafamı dinleyebileceğim huzurlu bir ortamda olmak isterim. Bodrum tüm bu isteklerime fazlasıyla hitap ediyor" diye konuştu.
__________________

484
MAGAZİN HABERLERİ / Ebru Şimşek ABD'de evlendi 10.06
« : 10 Haziran 2008, 20:13:53 »
Ebru Şimşek ABD'de evlendi 10.06
Adnan Hoca davalarıyla gündeme gelen Ebru Şimşek, cumartesi akşamı Amerika'da evlendi.


Altı ay önce tatil için gittiği ABD'nin Florida eyaletinde tanıştığı tekstilci Türk işadamı Erdem Yakupoğlu ile nikah masasına oturan Şimşek, çok mutlu olduğunu açıkladı. İnternetten yapılan bağlantı ile dört ay önce Erdem Yakupoğlu ile nişanlanan Ebru Şimşek, genç işadamının Florida'daki villasında cumartesi gecesi evlendi. Daha öhce Rüçhan Adlı'nın torunu Gökhan Adlı ile evli olan Şimşek, bundan böyle ABD'de yaşayacağını belirtti. Bu arada işadamı Yakupoğlu'nun eşi Ebru Şimşek'e son model bir Hummer jeep ile bir tek taş yüzük hediye ettiği öğrenildi.
__________________


485
 ''Erkekliğimi ispat etmek zorunda değilim'' 10.06
Hülya Avşar'ın, Hakan Aysev ve Ahmet Özhan için söyledği sözler tepki çekti.


Hakan Aysev, Ahmet Özhan ile TRT'de yayınlanan 'Alaturka Solist' programında el ele göz göze şarkı söyledikleri yolunda çıkan haberlere ve yapılan imalara tepki gösterdi..

TRT 1'de yayınlanan 'Alaturka Solist' programına konuk olan Hakan Aysev'in Ahmet Özhan ile yaptığı 'samimi' düet başına iş açtı. Aysev ile Özhan'ın el ele göz göze seslendirdikleri 'Şimdi Uzaklardasın' adlı şarkının sonunda jüri üyeleri arasında yer alan Hülya Avşar'ın "İki erkeğin bu şarkıyı böyle söylemesi beni hayretler içinde bıraktı" sözleri tartışmalara neden oldu.

Gazetelerde çıkan haberleri görünce şok geçirdiğini söyleyen Aysev, şu açıklamayı yaptı: "Büyük umutlarla başladığım evliliğim maalesef yürümedi. Ancak ertesi gün Hülya Avşar'ın sarfettiği gereksiz ve densiz sözler yüzünden kendimi gazetelerde buldum. Seviyesiz espri yapmasını yadırgadım. Ahmet Özhan herkesin çok değer verdiği bir sanatçıdır. İnsanların yorum yaparken birkaç kez düşünmeleri gerekir. Erkekliğimi kimseye ispatlamak zorunda değilim!"

Sabah
__________________

486
Klipteki ''borular'' krize yol açtı! 10.06
Erol Köse'nin şirketi ile Gülay Eralp'in yapım şirketi arasında "boru" davası başladı.


Davanın nedeni, Elif Turan'ın "Çık Aradan" klibinde kullanılan dekoratif amaçlı boruların, Gülay Eralp'in klibinde de görülmesi!

Klip yayından kaldırılsın
Erol Köse'nin şirketi, Gülay Eralp'in klibinde kullanılan profil boruların kendi sanatçıları Elif Turan'ın klibindekilerle aynı olduğunu görünce, Esen Elektronik'e ihtarname yolladı. Bu kadarla kalmayan şirket, aynı ihtarnameyi Kral TV'ye de göndererek klibin yayından kaldırılmasını istedi. İhtarname içeriğinde ise şu ifadelere yer verildi:

Bu boruları biz aldırdık

"Müvekkil şirket tarafından Elif Turan'ın 'Çık Aradan' klibi için malzemeler satın alınmıştır. Klip Erol Köse tarafından çekilmiş ve Kral TV'de yayınlanmaya başlamıştır. Ancak yaklaşık üç hafta sonra, Gülay Eralp'in seslendirdiği 'İstanbul Şahidimdir' adlı klipte müvekkil şirketin satın aldığı dekorun ve 'Çık Aradan' klibinin içeriğinin kullanıldığı görülmüştür."

Hedef Gülay değil

Erol Köse konuyla ilgili şu açıklamayı yaptı: "Buradaki hedefimiz asla ve asla Gülay Eralp değildir. Klibi çekenler, -onlar kim bilmiyorum- para vererek aldığımız boruları kullanmıştır. Bir anlamda uyanıklık yapmışlardır. Klibin içeriğinin de aynı olması ayrı bir konu. Biz gerekli yerlere uyarılarımızı yaptık."

Hürriyet / Kelebek
__________________

487
''Ya bitecekti ya kanser olacaktım'' 10.06
Ebru Destan dördüncü albümüyle yaz aylarına damgasını vurmaya hazırlanıyor.

Podyumlardan sahneye geçen Ebru Destan dördüncü albümü 'Üç Vakte Kadar' ile yaz aylarına damgasını vurmaya hazırlanıyor. Herkesin bu albümle dans edeceğini söyleyen Destan, beş ay önce ayrıldığı sevgilisi eski futbolcu Vedat İnceefe ile yaşadıklarını da anlattı..

Podyumların en çok iş yapan mankenlerinden biriyken müziğe yönelen ve albüm çıkaran Ebru Destan, dördüncü albümü ile çok iddialı geldiğini söylüyor. Destan yeni albümü için çekilen fotoğraflarda fotoşoptan kaçındıklarını da sözlerine ekliyor: "İnsanlar beni dışarıda gördüklerinde yadırgasınlar istemem. Bir insanı yeniden yaratmak doğru gelmiyor."

* Albümlerinize verdiğiniz isimler bir mesaj niteliğinde galiba...
Evet, biraz öyle. İlk albümüm 'Sözümü Yemedim' ikinci albümüm 'Tokat' üçüncü albümüm 'Ayrılık Soğuk İklim' ve son olarak 'Üç Vakte Kadar'. Hepsini biraraya getirirsek şarkı sözü çıkıyor...

* Hayatınızda üç vakte kadar neler olabilir?
Evlenebilirim mesela.. Ama bu üç vakit mi, üç yıl mı olur, üç ay mı, onu bilemem...

* Her albümüzde olduğu gibi bu albümde de bir Serdar Ortaç şarkısı var...
Serdar'ın bana uğurlu geldiğini düşünüyorum. İlk günden bu yana birbirimizden hiç kopmadık. Ve bana her albümümde mutlaka bir-iki şarkı besteliyor. Bu albüm tamamıyla bir dans albümü oldu.

* Şarkı sözleri neden sitemkâr?
Kimi zaman insanlar kızgınlıklarını, beslediği öfkesini dışa vuramaz. Bu şarkılar sayesinde mesaj gönderebiliyor. Ben herkesin söyleyemediği şeyleri dile getiriyorum.

* Fotoğrafları kim çekti?
Cem Talu teknede çekti. Fotoşopu elimizden geldiğince çok az kullandık. Çünkü yüzümde fazla bir değişiklik yapılsın istemedim. İnsanlar beni dışarıda gördüklerinde yadırgasınlar istemem. Bir insanı yeniden yaratmak doğru gelmiyor.

* Yani siz diyorsunuz ki, selülitlerimi fotoşopla kapattırsam, yazın gazetecilere yakalanırım o zaman her şey ortaya çıkar, öyle mi?
Bir kere selülitim varsa o bölgeyi ortaya çıkaran görüntü vermem ve akıllıca bir hamle ile olayı toparlarım. Zaten kadınların belirli aylarda bu tarz problemleri oluyor, bunu engelleme şansımız yok. Beni rahatsız eden şey, eskiden erkekler selülit nedir bilmezlerdi. Bu yüzden kadınların da böyle sorunları olmazdı. Ama şimdi erkekler buna dikkat ediyorlar. Biz erkeklerin kocaman göbeklerine bir şey söylüyor muyuz! Kadınlar bu selüliti kafalarına takarlarsa delirme noktasına gelebilirler. Çünkü artık insanlar yürürken birbirlerinde selülit arar oldu.

* Geçen yıl çıkardığınız albümünüzde sevgiliniz Vedat Bey'e gizli bir mesaj ve teşekkür vardı. Bu albümde var mı bir mesaj?
Hayır, artık yok. Daha önceki albüme de maddi anlamda bir desteği söz konusu olmamıştı bu albümde de ne maddi ne de manevi katkısı yok!

* Aşk hayatınız nasıl?
Ben bir ayrılıktan çıktıktan sonra hemen yeni bir ilişkiye başlamanın sağlıklı olduğuna inanmıyorum. Beklemek, dinlenmek gerekiyor.

* Yoruldunuz mu?
Uzun süreli ilişkiler insanı yoruyor. Yılların kattığı güzel şeyler de var. Ama bazen öyle bir noktaya gelirsiniz ki yolları ayırmanın zamanı gelmiştir. Çünkü yollar uzayınca yoruluyorsunuz ve bir yerde mola verip sorgulamaya başlıyorsun. Bizim ilişkimizde zaman geçince birbirimizin farklı huyları olduğunu keşfettik. İyi bir arkadaşlık kurabileceğim, yanında kendimi güvende hissedebileceğim bir insan arıyorum. Artık delilik yapacak zamanları geride bıraktım. Ayakları yere basan, hayattan ne istediğini bilen bir kızım. Bundan sonra yaşayacağım ilişki evlilikle sonuçlanır.

* Vedat Bey hayatınızda olsaydı şimdiki gibi mayolu fotoğraflarınız ve klibiniz olur muydu?
Olurdu. Çünkü biz tatile gittiğimizde de bikiniyle fotoğraflarım çekiliyordu.

* Bu konuda rahatsızlık duyuyor muydu?
Bilmiyorum. Çünkü bunu hiç konuşmadık eğer bu konuyu konuşuyor olsaydık daha kötü olurdu. Konuşmak mutsuzluk getirir. Bazen anlamak gerekiyor. Anlayacaksın, dillendirmeyeceksin.

* Siz mi anlıyordunuz o mu anlıyordu?
O! Çünkü ben Ebru Destan'ım, kameraların önündeyim. Ben mayo mankenliği de yaptım. İşime saygı duyuyorum. Bu işten paramı da kazanıyorum. Bir erkek beni olduğum gibi kabul edecek ya da etmeyecek. Ben kimse için değişmem ve kimseyi değiştirmem. Bir insanı olduğu gibi seviyorsanız bu gerçek aşktır. Ben değiştirdiğim, kendi kalıbıma göre ayarladığım bir şeyi sevemem ki. Değiştirdiğiniz şey hayranlık duyduğunuz şey değil.

* Vedat Bey ile bir küs bir barışık bir ilişkiniz oldu. Son olarak yeniden barıştığınız için pişmanlık duyuyor musunuz?
Hayır, pişmanlık duymuyorum çünkü denemem gerekiyordu. Bu ilişki sancılarıyla her şeyiyle güzeldi. Ama baktın ki işin içinden çıkamıyorsun benim gibi yapıp tamamen bitireceksin. Zaten bir ilişkiye ayrılık kelimesi giriyorsa aşkın büyüsü kaçıyor.

* Nasıl bir sevgili istiyorsunuz?
Dürüst olsun, kızdığı şeyi de, mutlu olduğu şeyi de söylesin içine atıp sonra patlamasın. Hırs ve kin barındırmak istemiyorum.

* Vedat Bey'den evlilik teklifi aldınız mı?
Evet aldım.

* Bir dönem sizin evlenmek istediğiniz, ancak Vedat Bey'in buna yanaşmadığı söylendi.
Hayır, asla böyle bir şey yok! Tabii ki ikimiz de ilişkiye başlarken evlenelim diye başlamadık. Önce hoşlandık birbirimizden, sonra sevdik ve üç yıl içinde ilişki evlilik noktasına geldi. Fakat sonrasında baktık ki ikimiz arasında bazı şeyler aşılmıyor. Bu anlatılmaz ki kelimelere dökülecek gibi değil...

* Sizin kafanızdaki eş portresine uygun olmadı mı?
Aslında çocuk yapmakla alakalı bir şey. Ben çocuğa hazır olunca evlilik isterim. Çocuk yapmaya hazır değildim. Bitmesi gerekiyordu, bitti.

* Vedat Bey sizinle barışmak için hamlede bulundu mu?
Hayır, çok ayrılıp barıştığımız için bu kez olmadı. Artık bıçak gibi kesmemiz gerekiyordu. Ya kesecektik ya da kanser olacaktım. Acı çekiyorduk...

* Albüm kapağınız bize mankenlik yaptığınız dönemi hatırlattı...
Manken olmayanlarda artık böyle giyiniyor. Bence manken olmak demeyelim de fiziğine güvenmek diyelim. Ben şöyle söylüyorum artık; şarkı söylemek sesle olmuyor insanlar güzel bir kadın görmek istediği için sahne şovları büyük beğeni kazandı. Vücuduma iyi bakıyorum. Şarkıcı oldum diye etli butlu bir kadın olmam. Bir de Power Plate diye bir makine aldım onun büyük etkisini gördüm.

* Sizi uzun bir süredir mayo ve bikinili görmemiştik. Neden şimdi bu tarz bir klip çektiniz?
Henüz albüm çıkmadı ama klibim büyük beğeni kazandı. Havuz kenarında 20 tane yabancı manken bana eşlik etti. Çok renkli bir klip oldu. Ayrıca 20 kızın çoğu Brezilyalı ve İspanyol. Tamer Aydoğdu çekti klibi. Etrafımdaki olayları izliyorum, kavga dövüş herkes gergin. Bu yüzden benim klibimdeki görüntüler, izleyen herkesin içini ısıtıyor.

* Geçmişe oranla kıyafetinizde, tarzınızda bir sadelik göze çarpıyor. Bunun özel bir nedeni var mı?
Ben her yıl farklı tarzlarda izleyicinin karşısına çıkan bir insanım. Bir dönem abartılı kıyafetler, aksesuvarlar modaydı ve ben de o akıma uymuştum. Eski fotoğraflarıma baktığım zaman "Allahım bunları ben nasıl giymişim böyle" diyebiliyorum. Ama o zamanlar onlar beğeniliyordu. Şimdiler de daha sade oldum. Mesela geçen yıl saçlarım platin sarıydı ve o rengi kendime çok yakıştırıyordum. Ama şimdi bu koyu renk saçlarım hoşuma gidiyor. Galiba artık sadeliğin daha keyifli olduğunu öğrendim...

* Eski sevgiliniz Özcan Deniz vurulduğu zaman aradınız mı?
Evet tabii aradım..

* Olayı duyduğunuzda ne hissettiniz?
Tüylerim diken diken oldu bir insan olarak tanıdığım herhangi birinin kılına zarar gelse üzülürüm ki bu benim bir dönem birlikte olduğum, özel şeyler paylaştığım bir insan. İyi günde Özcan'ı hiç aramadım ama kötü durumda ararım. Aynı şeyin Özcan tarafından da geleceğini bilirim. Benim de başıma bir şey gelse Özcan'ın ilk arayacak insan olduğunu biliyorum.

* Vedat Bey ile ayrılmamış olsaydınız yine de arar mıydınız?
Tabii arardım. Tutup da ben onu "Ne güzel albüm yapmışsın" ya da "Ne güzel giyinmişsin" diye aramıyorum ki. Vurulmuştu, aramam gerekiyordu. Vedat olsun olmasın arardım.

* Şaşırdı mı aramanıza?
Mutlu oldu.

488
Sevdanin ÖnÜnde KurŞuna Da Gİderİm 10.06
SABA TÜMER'E KONUŞAN Tuğba Özay: 'GİDENLER HEP BENDEN GÖTÜRDÜ. KAHROLDUM'
Habertürk'te yayınlanan Saba Tümer'le Bu Gece programının bu akşamki konuğu 167 gün cezaevinde kalan manken Tuğba Özay'dı. Özay, pişmanlıklarını, umutlarını, hayallerini ve aşk hakkındaki düşüncelerini Saba Tümer'le paylaştı... İşte o keyifli sohbetten bazı notlar:


Yaşamın sevmekle sevilmekten ibaret olmadığı 167 gün

Aslında tekrar aynı konuları gündeme getirmek beni de korkutuyor. Antipati yaratacakmışım gibi geliyor. 1 hafta oldu çıkalı. Doğan kitaptan çıkardık. Büyük destek verildi bana. Ama en büyük destek babamdan geldi. İçeriden geldiğim dönemde günlük tuttum. İlk iki hafta şok gfeçirdim. Sonrasında kitaba başladım bir baktım ki 600 sayfa olmuş

İçerdeyken yazdığın kitap

Evet. Tüm notların ilk halleri elimde var

Yazarken deftere mi yazıyordun?

Evet kantinden alıyordum. Bazen 15 sayfa yazıyprum. Orası farklı bir yer. Özgürlüğüme kavuştum. Oradakilerin bir an önce özgürlüğüne kavuşmasını diliyorum. Hayat bu. Kimse başıma gelmez demesin.

Bazısı var ekonomik şartlardan bazıları namus kurbanı.. Çok çeşitli kişiler var orada...

Kantinden defteri alıyorsun...

Umarım bu defter bitmeden özgürlüğüme ulaşırım dediğim oldu. 3 defter bitirdim. 4.ye gelmişken özgürlüğüme kavuştum...

'BİR ANDA DİBE VURDUM'

Sevdalanmak mıydı yanlışın senin?

Zaman zaman duygularıma yenik düştüm. Bu da beni bir çıkmaza sürükledi. Esasında mantıklı bir insanımdır. Olaylara yaklaşımım mantıklıdı. Bazen öyle oluyor ki zayıf anımdan yakalıyort. Duygusal ilişkimden dolayı yaptığım olaydan dolayı özgürlüğümden olmadım. O zaman herkesin cezaevine girmesi gerekirdi.

Bütün ilgimi çeken 3. sayfa haberleri veya magazinin içinde olup da 3. sayfaya yansıyan şeyleri takip ettim. Kim suçlu dedim? Ben sistemi sorgulayan biriyim. Adalete güveniyorum. Sonuçta doğru oldu.

Sana en çok dokunan şey ne?

14 senedir Tuğba Özay'ım. Çok çalışıyordum. Ne özel hayatım ne sosyal hayatım vardı. Kendime hiç zaman ayırmıyormuşum. Hep o kaosta kendimle ilgilenmemişim. Hayatla randevularımı ertelememek lazımmış. Kendimi eleştirdiğim çok zaman oldu. Özellikle annemi babamı üzmüş olduğum için üzüldüm. İnsanın kendini inandırması o kadar zor ki. Bir anda dibe vurduğunu hissediyorsun. Bir çıkışı var tabii ama hep bir mücadeleyle geçiyor hayat.

O kadar çok şey düşündüm ki karar çıktığında. Hakkımda çok yanlış haberler de yazıldı. Hiçbir dayanağı olmayan iddialar da ortaya atıldı.

'İÇİMDEN GELDİĞİ GİBİ YAZDIM'

Cevap vermek istersen hangisi...

O kadar çoktu ki. Yaşamış olduğum olayın şekli de böyle değildi. Fazlasıyla gündem yaratıldı. Önyargıları parçalamak atomu parçalamaktan zordu. İnsanlara ne diyeceğim dedim. Sonra kime neyin hesabını vereceğim dedim. Sonrasında yazmaya başladım. İçimden geldiğince yazdım..

İnsanların çok büyük desteğpini gördüm. Türkiye'nin 4 bir yanından, dünyadan birçok mektup geldi, ailemin yanında olması beni motive etti. Bir süre adaptasyon sorunu yaşadım. Hepimizin başına her an herşey gelebilir o yüzden bazı konularda kendimi geliştirmiş olduğunu düşündüğüm için atlatmam kolay oldu...

'ÇOK ZOR ŞEYLER YAŞADIM'

İnsanlara güveniyordun kırılma noktası oldu mu? Tek çocuk olduğundan dolayı mı insalcılsın?

Çocukluğumdan beri insancılım. Dostlarım önemli oldu. Ailem beni o yönde yetiştirdi. Ama kafamızda büyüttüğümüz dünya çok farklı. Ben Pollyannacılık oynuyorum. Negatif enerjileri de olsa insanların ben iyi niyetimden kurtulamıyorum. Ama tavır sahibi bir insanım. Ondan kimseye ödün vermem. Çizgi film izlerken bile ağlayabilirim. Bazen insanlar benden korkabiliyor. Ben öyle biri değilim. Özümde iyi niyetimi kaybedeceğime inanmıyorum. Hayatımda gelemeyeceğim insanlarla aynı havayı soludum ve onları anladım. Yakın dostlarım hep söyler dostlarım için öncelikli dostları ben olurum. Dinlerim, yanlarında olurum. Benim için çıkara dayalı ilişkiler söz konusu olamaz. Gönül ilişkilerimde hata yapıyorum.

Aslında hiç hatam yok. Çok şey konuşursak herkesin herşeyi ortaya saçılır. Ama susma hakkımı kullanıyorum.

Çok zor şeyler yaşadım. Çok ağır biçimde eleştiren insanın başına onun açısından hiç hoş olmayan birşey geldi. Üzüldüm. Kadınız sonuçta. Çok zordu.

Hepimiz hata yapabiliriz. Sevgisiz bir toplum olamaz. Herkes birbirinin mutsuzluğundan mutlu oluyor. Herkes birbirini eleştiriyor. Keşke herkes mutlu olsa da birbirimizin mutluluğuna göz dikmesek...

'EZİK BİRİYLE BİRLİKTE OLAMAM'

Babanı güçlü olarak tarif ediyorsun, erkek profili de güçlü. Sevgilisiyle de onu mu arıyor? Neden arızalı adamları sever kadınlar?

Benim lider bir yapım var. Öne çıkan, sivrilen biri oldum. Çok yönlü bir çocuktum. Tiyatro ekibi kurardım. Kendi kendime yetebilen biri olduğum için yalnız kaldığımda birşeyden korkmazdım. Okulda da sivrilen bir çocuktum. Böyle bir insanın hayatındaki insanın pasif olması mümkün değil. İki lafı biraraya getiremeyecek, ezik biriyle olamam. Kadın olarak sevdanın arkasında gidebilecek biriyim. Sevdanın önünde kurşuna da gidebilirim. Onun dışındaki güç beni ilgilendirmez.

Öyle yalan bir haber çıktı ki. Tahammülü çok zor. Hala beni eleştirenler var belki de. Onları kendi dünyalarına bırakıyorum. Aslı astarı olmayan bir haber çıktı. Bilmem kaç trilyon almışım, zeytinyağı fabrikam varmış. Yalan bu! İspatlasınlar onlara fazlasını vereceğim. İnsanların hayatıyla bu kada oynanmamalı. Milyonlara kendimi ifade etmek zoruma gidiyor. Ben kimsenin parasını yemedim. Gidenler hep benden aldı götürdü. Ben bir erkeğin boyunduruğu altında yaşayacak biri değilim. Ama aşk başka birşey. Şöhretli bir kadını taşımak çok zordur. Benim babam bile benimle dışarıda dolaşmaktan rahatsız olur. Belli bir süre sonra beni taşıyamıyorlar. Geçen sene ilk kez babamla rafting yaptık. İnanılmaz mutlu olmuştum. Onunla aslında daha çok hayatı paylaşmak istiyorum.

'HAPİS GÜNLERİM KAYIP DEĞİL'

Özel günler benim için önemlidir demiştin. Yılbaşı sonrasında ne diledin? Ne için dua ettin?

Yaptı yaptı Allah'a sığındı diyebilirler. Bana göre en önemli ibadet insancıl düşünmektir. Yılbaşının ertesi günü, sabah çok erken kalktım. Avluda durduk bir kız arkadaşımla. Ailem için güzel şeyler diledim, özgürlüğü diledim...

Kazandığın ve kaybettiğin neler var?

İnsanların en acı zamanlarından bile birşeyler çıkarması gerektiğine inanıyorum. Şan, şöhretin değeri yoktu. Hayatım boyunca biraraya gelemeyeceğim insanlarla aynı kaptan yemek yedik. Bir kız arkadaşım vardı orada, mahkemesi benden önce olduğu için ağladı. Bunun tarifi imkansız. Kaybettiğimse her şerde bir hayır vardır. O döneme kayıp olarak bakmak istemiyorum. Oradaki dönemimde bile olumsuz düşünmedim.

Lanet edip de ölmek istediğin oldu mu?

Kaçmamı gerektiren birşey yoktu. Ailem beni düşündürüyordu. Kahroldum. Onlar hep televizyondaydı. Benim annem o kadar güçlü bir kadın ki. Hep susmayı tercih etti. Onca yorumlara rağmen sustu. Ben doğrularımı biliyordum bu beni ayakta tutuyordu. Sevgi aslında herşeyin çözümü... Yıllardır tanımadığım kuzenlerimi gördüm...

Aşırı seksi imajı mı bu başına gelenler?

Bu da bir yaklaşım... İnsanların zihniyetini bilemem. Yorum yok...

'KİTABIMI FİLM YAPMAK İSTEYEN YAPIMCILAR VAR'

Kalemi de güçlü bir insanım. 6 ayın sonucunda 600 sayfa çıktı. Ama asla dizi yaparım film yaparım düşüncesiyle çıkmadım yola. Kitapta kendimle ilgili özeleştirilerim, ailem, oradaki hayatım var. Film olarak yapmak isteyenler var kitabımı. Okuyup beni arayıp ağlayan insanlar var. Film olursa ben kamera arkasında olmayı tercih ederim.

489
MAGAZİN HABERLERİ / Mİssİon İstanbul 10.06
« : 10 Haziran 2008, 18:25:54 »
Mİssİon İstanbul 10.06



Hindistan sinemasında İstanbul rüzgarı esiyor. Yönetmen Apoorva Lakhia’nın çektiği ’Mission Istanbul’ adlı aksiyon filmi Bangkok’taki Hindistan Film Ödülleri sırasında tanıtıldı. Başroldeki Zayed Khan, filmin iriyarı olan kötü karakteri yanında çelimsiz durmamak için 11 kg aldı.
VİGAS Sagar (Zayed Khan), Hindistan’ın gelecek vaad eden muhabirlerinden biridir. İş hayatındaki başarıyı evliliğinde yakalamamıştır. Sancılı bir boşanma döneminden geçerken, merkezi İstanbul’da bulunan bir haber kanalından gelen iş teklifine balıklama atlar.


Owais Husain’in başında olduğu haber kanalı sadece müthiş ekonomik imkan sağlamakla kalmaz, Vigas’a Hindistan’dan ve eşi Anjali’den uzaklaşma imkanı sağlar. Ancak Vigas, İstanbul’a geldiğinde henüz kendisini nelerin beklediğinin farkında değildir. Kanal, karanlık işlerin döndüğü bir paravandır aslında. Bir süre sonra Vigas, haber kanalından ayrılmaya kalkar. Vivek Oberei’nin canlandırdığı Rıdvan Han isimli Türk komandosu, daha önce kanaldan ayrılanların başına, çok bildikleri için neler geldiğini hatırlatır. Ve film, bir yanda müzik diğer yanda macera dozu artarak devam eder.

Maço film

Temmuz ayında vizyona girecek olan yapımın yönetmeni Apoorva Lakhia. Bollywood’un ünlü yönetmenlerinden olan Lakhia, "Aksiyon filmi yapıyorsanız, Hintli kadınlar gidip bunu izlemez diyorlar, bu nedenle erkeklerin seksi gözükmesini sağlamasınız. Bu maço bir film, müzikle de takviye yapılıyor. Ayrıca bol miktarda ten gözüküyor, ama kızların değil, erkeklerin teni. Ayrıca filmde güzel kızlar da bulunuyor" diyor.

Filmde Zayed Khan’ın yanı sıra Vivek Oberoi, Shabbir Ahluwalia ve Suniel Shetty rol alıyor. Maço filminde kızların rolü ne diye sorulduğunda yönetmen şu yanıtı veriyor: "Aksiyon sahnelerinde rol alabilecek bir kıza ihtiyacım vardı Shweta Bharadwaj’ı seçtim, film yurtdışında çekildiğinden Hint unsurunu vurgulamak gerekiyordu, bu nedenle sevimli bir Hint kızı gerekiyordu. Ben de Shriya Saran’a bu rolü verdim."

Çıtır delikanlıydı

Görevimiz İstanbul filminin yönetmeni Lakhia, 86 kg’lik kötü karakter karşısında ufak tefek durmamak için 11 kg alarak 75 kg’ye çıkan Zayed Khan için, "Zayed’i seçtim, çünkü daha önce böyle bir rol oynamadı. Şimdiye kadar hep çıtır delikanlıyı oynadı. Bu filmde ona yetişkin olarak ihtiyaç vardı."
__________________


490
MAGAZİN HABERLERİ / Hİtchcock Bİr Psİkopatti 10.06
« : 10 Haziran 2008, 18:25:35 »
Hİtchcock Bİr Psİkopatti 10.06


Tüm zamanların en iyi yönetmenleri arasında yer alan gerilim ustası Alfred Hitchcock’un psikopat olduğu ileri sürüldü.
"The Dark Side of Genious: The Life of Alfred Hitchcock" adı kitabın yazarı Donald Spoto’nun iddiasına göre Hitchcock, 170 kilo ağırlığındaydı ve seks yapamıyordu. Bu nedenle, yönettiği filmlerin yıldızı olan güzel kadınlara, neredeyse işkence derecesine varan türden davranışlarda bulunurdu. Bu kadınlar arasında Grace Kelly, Janet Leigh, Kim Novak ve Tippi Hedren vardı.


Spoto, iddialarını çeşitli kişiler ile yaptığı söyleşilere dayandırıyor. Örneğin Hitchcock’un "Bu kadınların, o hanımefendi görünümlerini dağıtmak kadar hiçbir şey hoşuma gitmiyor" ifadesi, kitapta yer aldı. Hitchcock "The 39 Steps" filmi çekilirken, aktris Madeleine Carol’u erkek başoyuncu ile kelepçeledi ve sonra da "Anahtarı kaybettim" dedi.

Janet Leigh’in "Sapık" filmindeki duş sahnesi 6 günde çekildi. Kim Novak ise Alfred Hitchcock’un tam bir saplantısı haline geldi ve çekimlerde yanından ayrılmasına izin vermedi. "Kuşlar" filminin yıldızı Tippi Hedren ise, Hitchcock için, "Yediğimi ve içtiğimi denetlemeye başladı ve cinsel arzularını tatmin etmemi istedi. Bu benim için her şeyi bitirdi" dedi.

491
MAGAZİN HABERLERİ / Ufukta Evlİlİk Var 10.06
« : 10 Haziran 2008, 18:25:23 »

Ufukta Evlİlİk Var 10.06


MERHUM Kemal Sunal'IN KENDİSİ GİBİ OYUNCU OĞLU ALİ SUNAL, BİR YILDIR BİRLİKTE OLDUĞU MESLEKTAŞI GÖKÇE BAHADIR'LA EVLİLİK YOLUNDA İLERLİYOR.
Sunal, Yaprak Dökümü'nde Leyla karakterini canlandıran Bahadır'la aile arasında yapılan nişanla evliliğe ilk adımı attı. İkilinin Eylül ayında nikah masasına oturacağı da konuşulanlar arasında.
__________________



492
MAGAZİN HABERLERİ / Efsane Oyuncu Ses Tİyatrosu'nda 10.06
« : 10 Haziran 2008, 18:24:59 »
Efsane Oyuncu Ses Tİyatrosu'nda 10.06


16. Uluslararası İstanbul Tiyatro Festivali, beyazperdenin en çekici kadın oyuncularından Fanny Ardant’ı konuk ediyor. Ünlü oyuncu Fanny Ardant, Marguerite Duras’nın “Ölüm Hastalığı” (La Maladie de la Mort) adlı eserini 25 Mayıs Pazar ve 26 Mayıs Pazartesi günleri saat 20.30’da Ses Tiyatrosu’nda sahneleyecek.
Geçen sezon Paris’te 30 kez kapalı gişe oynayan “Ölüm Hastalığı”, İtalya, Amerika ve Kanada turnelerinin ardından İstanbul Tiyatro Festivali’nde sahnelenecek. Marguerite Duras’nın iki kişi için yazdığı ve diğer eserlerinde olduğu gibi yine aşk, umutsuzluk ve kişisel acı üzerine olan bu yapıtını Fanny Ardant, sahnede tek başına yorumlayacak. Oyunun yönetmenliğini Bérangère Bonvoisin üstleniyor.


Son dönemde başrolünü Gerard Depardieu ile paylaştığı “Hello Goodbye” ve İtalyan Başbakanı Andreotti’nin hayatını konu alan ve Cannes’da Altın Palmiye ödülü için yarışan "Il Divo” filmlerinde oynayan Fanny Ardant bir yandan film projelerine devam ederken, bir yandan da tiyatro projelerine devam ediyor. Fanny Ardant, İstanbul’da sahneleyeceği “Ölüm Hastalığı” oyununun hemen ardından ödül töreni için Cannes Film Festivali’ne gidecek.

Oyunculuk kariyerinde otuz yılı geride bırakan Fanny Ardant kariyerine halen aynı yoğunlukla devam ediyor. Yakın zamanda Türkiye’de de gösterilmiş olan “Sekiz Kadın” ve “Paris, Seni Seviyorum” gibi filmlerde rol alan Fanny Ardant ünlü yönetmen François Truffaut’nun “ilham perisi” olarak adlandırılıyordu. Beyaz perdenin en çekici kadınlarından Fanny Ardant’ı sahnede görmek isteyenler “Ölüm Hastalığı”nı kaçırmasın…

Biletix satış sistemi ile IKSV merkezinden (İstiklal Cad. No:64 Beyoğlu) satılan biletler, 60 YTL ve 35 YTL ile öğrenci 15 YTL.
__________________