İletileri Göster

Bu özellik size üyenin attığı tüm iletileri gösterme olanağı sağlayacaktır . Not sadece size izin verilen bölümlerdeki iletilerini görebilirsiniz


Konular - weathered

301
Çiğ gıda diyeti

 • Pişen yemeklerin besin değerinin öldüğünü savunarak gıdaların çiğ tüketilmesi prensibine dayanıyor.
 
 • Örnek gıdalar: Suşi (Japon usulü çiğ balık), tütsülenmiş et, çiğ sebze ve meyve.
  

  

Makrobiyotik diyet
 
 • Yüksek lif oranına ve düşük yağ miktarına sahip yemeklerle beslenmeyi öngörüyor. Vejetaryenler tarafından uygulanıyor.
 
 • Örnek gıdalar: Sayo eti, fasulye, fındık, kepekli pirinç, sebze ve meyve.
 
 Makrobiyotik 'te 4 altın kural
 
 1. Sadece karnınız açken yiyin ve bir lokmayı en az 50 kez çiğneyerek yutun.
 
 2. Günlük aldığınız gıdaların yüzde 10'u çorba, yüzde 30'u sebze, yüzde 10'u fasulye ve yüzde 50'si tahıl olmalıdır. Tüm bunların yanında meyve ve bir avuç fındık yemeniz gerekiyor.
 
 3. Bol bol yeşil çay için. Bu sindirim sistemini hızlandırır.
 
 4. Diyetinizi yoga ile destekleyin, böylece en iyi sonuçları alacaksınız.
 
 Organik diyet
 
 • Tatlandırıcı, katkı maddesi, hormon ve tarım ilaçları olmadan üretilen sağlıklı tarım ürünleri ile beslenmeyi hedefliyor.
 
 • Örnek gıdalar: Hormonsuz süt, köy yumurtası, kepekli tahıllar, tarım ilacı kullanılmadan üretilen sebze ve meyve.

  

Glisemik endeks diyeti
 
 • Karbonhidrat tüketimine dikkat ederek, kan şekerini sabit tutmayı hedefler. Genellikle şeker hastaları tarafından uygulanıyor.
 
 • Örnek gıdalar: Arpa, çavdar ve kepekli buğday ile düşük karbonhidratlı sebzeler.
 
 Karpuz değil elma
 
 • Düşük Glisemik İndeks Diyeti (DGİD) yeni bir yaklaşımın ürünüdür. Bizim önerimiz, günlük kalori kısıtlamasını yaparken, yağlardan gelen kalorileri azaltmak yanında karbonhidratlarda da azaltma sağlamanız ve glisemik indeksi yüksek karbonhidratlardan uzak bir beslenme tarzını özenle sürdürmeniz.
 
 • Böyle bir diyet ekonomik ve kalıcı bir kilo kontrolü sağlar, mantıklı ve pratiktir. Bu diyette yapacağınız tek şey; toplam kalori kısıtlamasını sürdürüp yağdan gelen kalorileri en aza indirirken ( yüzde 30), beraberinde glisemik indeksi yüksek karbonhidratları çok sınırlı bir şekilde tüketmektir.
 
 • Herhangi bir kalori planlamasını yaparken siz 50 kalorilik bir meyve hakkınızı, elmadan değil de muzdan ya da karpuzdan yana kullanırsanız glisemik indeksi daha yüksek olan muz ve karpuz ile daha fazla ensülin salgılatacağınızı ve yüksek bir ensülin seviyesine sahip olacağınızı bilmelisiniz.
 
 • Kilo kontrolünüzün yüksek ensülin seviyelerinde pek mümkün olmayacağını öğrenirseniz daha başarılı ve kalıcı bir kilo yönetimi sağlarsınız.
 
 • Bunu yaparken yeterince sıvı almanız, hiçbir zaman öğün atlamamanız, porsiyon büyüklüklerine dikkat etmeniz, akşam 20.00'den sonra yemek yememeniz, geç saatlerde tüketilen besinlerin ensülin düzeyinizi ciddi düzeyde arttırıp yağ depolamanızı tetikleyeceğini hatırlamanız gerekmektedir.
 
 • Sağlıklı beslenme ve kilo vermeye ilgili tüm doğru alışkanlıkları sürdürmeniz diyet yaparken de, sonrasında da zorunludur.
  
 Sonoma diyeti
 
 • Asya ve Akdeniz mutfağının karışımından oluşuyor.
 
 • Örnek gıdalar: Yağsız et, peynir, badem, dolmalık biber, zeytin, brokoli, üzüm, zeytinyağı, çilek, domates, tahıl, her türlü deniz ürünü ve kırmızı şarap.
 
 Nasıl uygulanıyor?
 
 Bu diyet üç aşamadan oluşuyor.
 
 Birinci bölüm: 10 gün sürüyor. Muz gibi tatlıyı hatırlatan meyveler yasak. Günde sadece bir bardak süt içebilirsiniz (yağsız). Nişastalı sebzeler ya da tam tahıllar (Mısır, patates, pirinç, pişmiş havuç, ekmek, kahvaltılık gevrekler) ve alkol ilk hafta yasaklar listesinde. Kadınlar için limit 1200 erkekler için 1400 kalori.
 
 İkinci aşama: İstediğiniz kiloya gelene kadar devam ediyor. Günde bir bardak şarap içebilirsiniz. Birinci aşamada yasak olan sebze ve meyvelerden günde bir porsiyon yiyebilirsiniz. Kalori limiti kadınlar için 1500, erkekler için 1800.
 
 Üçüncü aşama: Kilo verdikten sonra da yaşlanmayı geciktirmek için sağlıklı beslenmeye devam etmeniz gerekiyor.
 
 Yasaklar: Hayvansal gıdalar, öğünler arası atıştırmalar, meyve suyu, kurutulmuş meyve… Şeker, ekmek, kurabiye, kraker, pirinç, peynir, katı yağ, reçel, dondurma ve hamur işleri de yasak. Sabah kahvaltısında küçük, öğlen ve akşam yemeğinde ise orta boy tabak kullanın. Bu rejimde, diyet ürünler kullanılmıyor.
 
 Jenny Graig diyeti
 
 • İngiltere'de çığır açan beslenme uzmanı Jenny Graig tarafından geliştirildi.
 
 • Örnek gıdalar: Tavuklu makarna, taze sebze-meyve, her türlü sebze çorbası.
 
 Nutri sistem diyeti
 
 • Düşük karbonhidratlı, yüksek protein ve lifli gıdalardan oluşan bir diyet programı.
 
 • Örnek gıdalar: Tarçınlı yulaf yemeği, kremalı brokoli çorbası, ızgara biftek.
 
 South beach diyeti
 
 • Amacı kişiye gıdaların beslenme değerlerini ve uygun porsiyonları öğretmek. Bu yüzden diyet programı, ilk önce düşük karbondidrat ve bol sebze ile başlıyor. İki hafta sonra çikolata ve makarna gibi bol karbonhidratlı gıdalara geçiliyor.
 
 • Örnek gıdalar: 1'inci aşama: Sebze, yumurta, peynir, fındık, balık. 2'nci aşama: Mısır gevreği, patates ve ev yapımı ekmek.
 
 Bölgesel diyet
 
 • Amacı hormon dengesini sağlayarak, vücudun insülün dengesini korumak. Bunun için yüzde 40 karbonhidrat, yüzde 30 yağ, yüzde 30 protein tüketilmesini öngörüyor.
 
 • Örnek gıdalar: Herhangi bir sınırlama bulunmuyor.
 
 Tartı diyeti
 
 • Amaç zayıflamak isteyen kişinin kilosunu belirli bir düzeyde tutmak. Kilo vermek isteyenler için iki farklı seçenek bulunuyor. Birinci seçenekte sadece besleyici değeri olan gıdalar tüketiliyor. İkincisinde ise tüm gıdaları küçük porsiyonlar halinde tüketilmesi öneriliyor.  
 

302
SAĞLIK BİLGİLERİ / Ağız Kokusunu Önlemek
« : 26 Ocak 2009, 22:48:02 »
1-Dişlerinizi ve dişetlerinizi koruyun
Diş çürükleri, diş eti iltihapları ağız kokusunun önemli nedenlerindendir. Ağız içi herhangi bir enfeksiyon bakteri üremesini artıracağı için daima ağız kokusuna neden olur. Bu nedenle diş hekimizin önerilerini mutlaka dinlemelisiniz.


2-Ağızda var olan protez ve köprüleri kontrol ettirin
Ağız içinde var olan eskimiş köprü ve protezle zamanla gıda birikmesine yol açacağından kötü kokulara neden olabilir. Bu durumlarda yenilenmesi gerekenleri değiştirmeli, eksik olan dişlerin yerleri için gerekli tedavileri yaptırmalısınız.

3-Sakız çiğneyin
Tükürük ağız kokusu ile savaşmanın en güçlü yoludur. İçinde yemek parçacıklarını yerinden söküp mideye gönderecek güçlü enzimler, güçlü bakteri öldürücü antibiyotikler vardır. Bu nedenle şeker gibi bazı hastalıklarda, pek çok ilacın yan etkisi olarak ortaya çıkan kuru ağızlar daima kötü kokuludur. Sabahları niçin ağzınızın kötü koktuğunu merak ediyorsanız yanıt buradadır; gece boyunca tükürük salgısı azalır ve ağzınızın içindeki yemek parçacıkları uzun süre burada durur. Bakteriler de onları afiyetle kullanır ve çürütür. Böylece sabahları ağzınız kötü kokabilir. Şekersiz sakız çiğnemek tükürük salgınızı artırarak ağız temizliğinize yardımcı olur. Nane şekerleri ve tatlı sakızlar genellikle işe yaramaz ve durumu daha da kötüleştirir. Ancak xylitol içeren sakızlar da bu konuda size yardımcı olabilir.

4-Tarçın kullanın
İçeceklerinizde ve uygun yiyeceklerinizde tarçın kullanabilirsiniz. Tarçın ağız içi bakterilerle mücadelede önemli bir silahtır. Eğer varsa tarçınlı şekersiz sakızlar da uygun bir öneri olabilir.

5-Daha fazla su için
Özellikle yaşla artan vücut kuruması pek çok yönden dikkat edilmesi gereken bir durumdur. Çok su içmek onlarca diğer yararının yanında dilinizin kurumasını da önleyerek ağız kokusu ile mücadelede önemli bir silah olarak kullanılabilir. Su ağız içindeki bakterilerin minimumda tutulması için direk yardımcıdır. Ayrıca tükürük salgısını artırarak da yardımcı olur.

6-Asla burnunuz tıkalı uyumayın
Sinüzit gibi hava yolu rahatsızlıkları ve burun tıkanmasına neden olan diğer durumlar geceleri ağızdan nefes almamıza neden olur. Bu durum ağzı ve boğazı kurutarak bakterilerin üremesi için ideal bir ortam oluşturur. Azalan tükürük salgısı durumu daha kötü hale getirir. Bu nedenle kesinlikle burnunuz tıkalı uyumamalısınız.

7-Basit şeker tüketiminizi azaltın
Beyaz un, beyaz şeker, glukoz/fruktoz şurubu ile tatlandırılmış tüm hazır gıdalar ağız içindeki bakteriler için inanılmaz bir hazinedir. Bu tür şekerleri çok kolay kullanarak hızla çoğalırlar. Basit şekerler (atıştırmalık tüm şekerli gıdalarda olduğu gibi) diş çürüklerine neden olur ve ağız sağlığını büyük bir süratle bozarlar. Bu nedenle basit şeker tüketiminizi azaltmalısınız. Bu da su içmek gibi size onlarca yararın yanında ağız kokunuzun azalmasına da yardım edecektir.

8-Lokmaları iyi çiğneyin
Bu sayede yiyeceklerle tükürük salgısı iyice karışır ve ağızda yemek parçası kalma olasılığı düşer. Daha çok çiğneme hareketi daha çok bakterinin yerinden koparak mideye gitmesine yardımcı olur.

9-Diş ipi kullanın
Diş ipi sayesinde fırçanın çıkaramadığı yerlerdeki bakteri ve yemek artıklarını sökebilirsiniz. Özellikle diş gövdeleri arasındaki dar bölgelerde biriken yemek artıkları hızlı bakteri çoğalmasına neden olabilir.

10-Sigara içmeyin
Sigara içmek ağız kuruluğuna neden olduğundan ağız kokusuna sebep olur. Ayrıca diğer bir ağız kokusu nedeni olan diş eti hastalıklarına da zemin hazırlar. 
 
 

303
Zayıflama nın ya da kilo almanın hiçbir mucizevi şekli yoktur. Hiçbir ilaç, hiçbir müdahale, hiçbir yardımcı ürün ya da hiçbir özel beslenme listesi bunu tek başına sağlayamaz. İnsan yaşamı boyunca istediği sürece her zaman istediği kadar kilo verebilir ya da alabilir. Önemli olan kendisi ve vücudu için gerekli olan sağlıklı kilosunu yaşamı boyunca koruyabilmesidir.
Bu bilinci edinen kişi her zaman dikkatli ve seçerek yemek yer. Ne sağlığımızdan vazgeçmeliyiz ne de lezzetli, zevk veren, insana insan olduğunu hissettirip yaşamdan zevk almasını sağlayan güzel yemekler ve gıdalardan.




Sağlıklı ve doğru beslenme bilincinin edinilmesi, doğruların öğrenilebilmesi ve yaşam boyu uygulanması hem fedakarlık hem zaman isteyen bir emek işidir. Bunu yapabilmek için hem sağlıklı beslenmeyi öğrenmek isteyen kişi hem de bu konuyu öğretecek olan uzman karşılıklı bir eğitim süreci yaşarlar. Bu süreç içerisinde uzman kendisine başvuran kişini genetik kodlaması, yaşamının başından itibaren gelişen beslenme alışkanlıkları, o sırada yapılmış olan çeşitli kan değerleri ölçümlerine göre yorumlanacak olan organik yapısı, sosyal yaşamı ve hayatını nasıl yaşadığı ile ilgili bilgileri öğrenir ve o kişi hakkında eğitilmiş olur.

Uzmana başvuran kişi ise kendisi ile ilgili tüm bu bilgileri öğrenen uzmandan kendi yaşamına uygun beslenme doğrularının neler olduğu bilgisini alır. Bu eğitim sürecinden sonra, eğer eğitim başarılı olmuşsa ve daha sonra da ‘tazeleme eğitimleri’ de yapılıyorsa kişi sağlıklı beslenme bilincine ulaşmış olur ve bunun önemini bu eğitim sırasında anladığı için hayatı boyunca bu doğruları kendisi için uygulamaya çalışır. Bu yazı dizisinde estetik kaygılar haricinde de sağlıklı beslenmenin önemini açıklamaya çalışacağız. Beslenmeyi kısaca anlatacağımız yazı dizimizden en az bir kişi bile yararlansa mutlu olacağım.

Sağlıklı beslenme doğruları


Fazla şekeri terk edin

Balık yiyin

Alışverişte sağlığınızı düşünerek gıda satın alın

Akıllı yemek tercihleri için uygun ortamlar yaratın

Sık sık ve az yiyin

Yemeklerde bol bol su için

Asla öğün atlamayın

Yemeklerinizi hızlı yemeyin

Yemeklerinizi küçük lokmalar halinde yiyin

Bol bol su için (En az üç litre)

Mümkün olduğunca fazla hareket edin

Besin değeri yüksek, kalorisi az olan besinlere yönelin

Az yağlı yiyin. Doğru yağları, doğru zamanda yiyin

Kilonuzda sabit kalmaya çalışın

Sebze yiyin ve yemeklerden en az iki saat sonra meyve yemeyi unutmayın

Daha çok lif tüketin

Aşırı protein tüketimini azaltın

Kompleks karbonhidratları tercih edin


En önemlisi de yemekten keyif alın. (Unutmayın bu keyif yemeğin az olması ile de alınabilir)

Kilo vermenin ya da kilo almanın hiçbir mucizevi şekli yoktur. Hiçbir ilaç, hiçbir müdahale, hiçbir yardımcı ürün ya da hiçbir özel beslenme listesi bunu tek başına sağlayamaz

Kısa vadeli hedefler çözüm değildir

Eğer hayatınız boyunca sağlıklı kilonuzda kalıp, sağlığınıza bu şekilde dikkat etmek istiyorsanız sağlıklı beslenme ilkelerini öğrenmeli ve bunları tüm yaşamınız boyunca uygulamasınız. Nasıl kilo verebilirim, nasıl daha ince olabilirim diyen insanların bunu anlayabilmeleri çok önemlidir. Sözgelimi ‘Yaza kadar en az 5 kilo vermeliyim’ gibi herhangi kısa vadeli bir hedef, sadece o dönem için geçici bir çözümü getirecektir. Bu ilkeler devamlı uygulanmıyorsa o dönemde verilen 5 kilo sonbahar ya da kış geldiğinde tekrar alınacaktır. Devamlı kilo alıp veren bir vücutta oluşan zararlar en az devamlı kilolu olan bir vücuttaki zarar kadar yüksektir.

İnsan devamlı olarak kilo alıp verdikçe vücudunda bir sürü zarar meydana gelir. Bu zararlar:

Bağışıklık sisteminin zayıflaması

Düşük kalorili beslenme alışkanlığı ve buna bağlı olarak herhangi bir şey yapmadan duran bir vücuda gereken enerji demek olan bazal metabolizma hızının düşmesi

Yağ hücrelerindeki sayı artışından dolayı şişmanlama ve metobolik hastalıklara yakalanma riskinin artması (şeker, safra kesesi bozuklukları, gut, hiper lipidemi-yüksek yağlanma, adet düzensizlikleri vs)

Kendine güven kaybı vb psikolojik dengesizlikler

Bunları yaşamak ya da bu risklere sahip olmaktansa yaşam boyu uygulamak zorunda olduğumuz sağlıklı beslenme ilkelerini öğrenerek uygulamamız en iyi çözümdür.

304
SAĞLIK BİLGİLERİ / Hastanede yatma süresi azalıyor
« : 26 Ocak 2009, 22:47:16 »
Yeni teknoloji ve lazer cihazlarının gelişmesiyle hastaların hastanede kalış süresi azalacak...


Ameliyat süresinin kısa olması nedeni ile özellikle, kalp rahatsızlığı olanlarda by passlı hastalarda, şeker hastalığı, tansiyon yüksekliği, akciğer hastalığı olanlarda kan sulandırıcı ilaç kullananlarda Revolix çok güvenle kullanılabilir.


Revolix lazer ile ek sarf malzeme kullanımına gerek yoktur. Hasta hiç bir ek ücret ödemeden en son lazer teknolojisi ile ameliyat olma imkanı buluyor.



Sağlıklı bir şekilde sonuç alabilmek için uygun hastalar kimler?
Özellikle operasyon süresinin veya kan kaybının çok önemli olduğu
Kalp-damar sisteminden ameliyat olmuş olan veya by-pass lı hastalar ,
Kalp yetmezliği , diabet ( şeker hastalığı ) ,
hipertansiyon ( tansiyon yüksekliği ) ,
Astım vb kronik akciğer hastalığı olanlar ,
Kanama eğilimi olanlar veya antikoagulan ( kan sulandırıcı ) kullanan hastalar da ,
Cerrahi girişimlerde yoğun bakım gerekliliği olan hastalarda ,
Yaş nedeniyle operasyon korkusu olanlar ,
Cinsel aktivitelerinin devam etmesini isteyen ve bu nedenle diğer operasyonları istemeyen hastalar için revolix lazer yöntemi ideal bir yöntemdir.
obstrüksiyon yapan prostatı olan her hasta
cerrahi tedavi gereken tüm bph hastaları
idrar tıkanıklığı olan hastalar
idrar kesesi boynunda veya üretrada daralma olan hastalar
medikal veya diğer tedavilerin başarısız olduğu hastalar
Yaş sınırı bulunmamaktadır.

305
Bu konumuzda bayanlar hakkında cinsel estetik ameliyatlar hakkında bilgilendirmeler yer almaktadır.

Bayan cinsel estetik ameliyatları hakkında merak ettiğiniz konular için haberimizin devamını okuyabilirsiniz.. 

Kadın dış genital organları,mons pubis dediğimiz göbek altındaki kıllı üst kısım,labia major kıllı dış dudaklar,labia minor kılsız iç dudakalar,klitoris labia minörlerin üsteki birleşim yeri,hymen dediğimiz kızlık zarı vagina girimindeki zar tabakadır. Bazı genç kadınlarda bu dış anatomik yapıların bir kısmı hiç gelişmemiş,az gelişmiş,asimetrik olarak gelişmiş yada fazla gelişmiş olarak bulunabilir.Kadın kendi vücudunu tanımaya başladıkça genital bölgesindeki bu farklılıklar onda problemler oluşturabilir.

İlk cinsel beraberliğinde hymen denilen kızlık zarının yırtılmasında olan kanama,konjenital dediğimiz doğuştan olarak kızlık zarının bir türünde olmaz ve durum hem o genç kadın hemde eşi için bazen problem teşkil edebilir. Bu nedenle, cinsel olgunluk dönemine ulaşan kadın,aktif cinsel hayata başlamadan önce rutin muayenesini yaptırarak dış genital sistemini tanımalıdır.

Estetik cerrahinin her geçen gün daha mikroinvazifleşen çalışmaları yapılacak cerrahi işlemlerin çok kısa sürede iyileşmesine olanak sağlamaktır.Öğle arası neşterle estetik ve güzellik dedirtebilecek kadar kısa ve etkili yöntemler vardır. Aktif cinsel hayatın başlamadığı dönem öncesi genç kızda yapılması son derece basit ve iyileşmesi zaman almayan dış genital organların ihtiyaca göre küçültülmesi,büyütülmesi,yeniden yapılandırılması cinsel hayat öncesi özgüven kazanılmasını sağlayarak vaginusmus gibi cinsel hayatında problem yaratabilecek kadının korkulu rüyalarını sona erdirir. İlerleyen zamanda hamileliğin fizyolojisi kadın vücudunun her yeri gibi dış genital sisteminide etkiler,labia majorlerde östrojen hormonu ile olan büyüme ve doğum sonrası sönmüş balon görünümü ,labia minoralardaki renkte koyulaşma,büyüme ve sarkma,vagende genişleme kadının doğum sonrası depresyonunu arttırabilir.Daha da sonra, bu kez kadını yaptığı doğumlar, geçirdiği jinekolojik işlemler,yaşın ilerlemsiyle yerçekiminin etkisiyle olan dış genital sistemdeki sarkmalar etkiler.Bu estetik bozukluklar ve de koit dediğimiz cinsel ilişki sırasında, kadının ve erkeğin orgasm olarak adlandırılan cinsel tatminini engelleyerek ileri yaş sendromlarını arttırabilir.

Yapılan vagina daraltma estetik operasyonları ve dış genitaledeki düzeltme operasyonları ile kadın vücudu bir bütün olarak ele alınıp; gençleştirme işlemleri yüz,göğüs,karın,vücut kontur cerrahisi gibi genital sistemide içine alarak tamamlanmış olur.

Estetik ve güzelliğin bir bütün olduğunu bildiğimiz için ,kadın vücuduna yapılmış genital estetik ve estetik düzeltme operasyonları mutlu kadını yaratarak ,sağlıklı beraberlikleri sağlayacak huzurlu bir geleceği hepimize sunacaktır. 
 
 

306
Türk Kanser Araştırma ve Savaş Kurumu ve Hacettepe Üniversitesi Onkoloji Enstitüsü tarafından, Uluslararası Kanser Savaş Örgütü’nün himayesinde 2 yıldır düzenli olarak kanser haftasında gerçekleştirilen “Ulusal Kanserli Hastalar Kongresi”nin üçüncüsü bu sene, 4-5 Nisan 2008 tarihlerinde Ankara Dedeman Otel’de düzenlenmektedir.

Kongrede, şu an dünyada 24,6 milyon kanserli hasta olduğu, her yıl 10,9 milyon kişinin kansere yakalandığı ve tahminlere göre 2020 yılında bu rakamın %50 artışla 16 milyona ulaşacağı açıklandı. Ayrıca, 2020’de bu sayının %60’ının Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerde olacağı vurgulandı. Dünyada her yıl 6,7 milyon kişinin kanserden ölmekte olduğu, ölüm rakamlarının 2020 yılında 10,3 milyon gibi çok yüksek bir sayıya ulaşmasının tahmin edildiği açıklandı. 

 

TÜTÜN, HİÇ TARTIŞMASIZ OLARAK KANSERLERİN %30’UNDAN SORUMLUDUR!
 

Kongrede kanserin dünyada en önde gelen nedeni olan tütünle ilgili, ülkemizde de yürürlülüğe giren yeni tütün yasası ve tütün kontrolü ile ilgili konular ve sorumluluklar detaylarıyla tartışılacaktır. Sigarayla yıllardır büyük savaşım içinde olan Türk Kanser Araştırma ve Savaş Kurumu, dünyadan da çeşitli örnekleri göz önüne serecektir. Alanında uzman, dünyaca isim yapmış yabancı konuşmacıların yer aldığı kongrede, ilgi odaklarından biri olacak İrlandalı doktor Siobhain Smyth bir başarı öyküsü sunacaktır. İrlanda, 2004 yılında publar, restoranlar ve kapalı iş yerlerinde sigara içilmesini yasaklamıştır. Bu mekanlarda sigara içerken yakalanan kişilere 3.500 Euro para cezası verilmektedir. İrlanda Kanser Cemiyeti’nden Siobháin Smyth konuyla ilgili olarak “Bir Başarı Öyküsü: İrlanda’da Tütün Mücadelesi” konulu sunumunu gerçekleştirecektir. Smyth, tütünle mücadelede devletin rolünün ve sigarayla ilgili yasaklamaların başarıya ulaşmada ne derecede etkin olduğunun detaylarını bizlere aktaracaktır. Önemi açısından kongrenin de ilk oturumu olarak belirlenen Smyth’in konuşmasının ardından Türkiye’de yasal düzenlemeler, sigara ve alkollü içecekler piyasaları tartışılacaktır.

 

Uluslararası Kanser Savaş Örgütü (UICC) Yönetim Kurulu Üyesi Roberto Zanetti ise “İtalya’da Kanserin Boyutları” konulu sunumuyla programın diğer ilgi çekici olan konularından birisi olarak kongrede yer alacaktır.

 

Kanserden korunma, erken tanısı ve tedavisi gibi alanlardaki inanılmaz gelişmelere rağmen özellikle gelişmekte olan ülkelerde daha belirgin olmak üzere hala sorunlar vardır. Kanserin kontrolünde, devletler, sağlık hizmetini planlayanlar, sunanlar, endüstri gibi değişik sektörlerin büyük çabalarına rağmen, böylesine önemli bir halk sağlığı sorununun çözümünde hastalar çözümün sunulduğu kişiler olmalarına karşın, çözüme katkı anlamında en az temsil edilen grup olmuştur. Bunu farkeden gelişmiş ülkelerin kanser örgütleri, enstitüleri son birkaç yıl içinde hasta odaklı toplantıları daha sık ve daha büyük katılımlı olarak düzenlemeye başlamışlardır.

 

III. Ulusal Kanserli Hastalar Kongresi’ni, hasta ve hasta yakınlarının, hekim ve hemşirelerin, diğer sağlık çalışanları ve uluslararası örgüt temsilcilerinin katılımıyla en verimli şekilde gerçekleştirmeyi hedefliyoruz.

 

Bu seneki kongrede de hastalara, hakları ve kanser hakkında bilmeleri gerekenler anlatılacak, son araştırmalardan bahsedilecek, nasıl korunmaları gerektiği ve destek tedaviler hakkında bilgiler verilecektir. Hastalar, konusunda uzman hekimlere sorularını sorabilecek, sorunlarını anlatabileceklerdir. Ayrıca ülkemize dair sorunlar da kongrede dile getirilecektir.

 

Kanserin dünyada en önde gelen nedeni olan tütünle ilgili, ülkemizde de yürürlüğe giren yeni tütün yasası ve tütün kontrolü ile ilgili konular ve sorumluluklar ayrıntılı olarak tartışılacaktır.

 

Ülkemizin ilk kanser örgütü olarak, 1947 yılından beri kanser alanında büyük hizmetler veren, ilk kanser hastanesini açan, ilk kanser kongresini düzenleyen Türk Kanser Araştırma ve Savaş Kurumu her yıl gerçekleştirdiği Ulusal Kanserli Hastalar Kongresi ile de ülkemizde bir ilke imza atmıştır. Bu konudaki başarımız başta Dünya Kanser Savaş Örgütü (UICC) ve Avrupa Kanser Ligi (ECL) başta olmak üzere birçok uluslararası kuruluş tarafından da bilinmektedir. Ulusal hasta kongrelerimiz ulusal ve uluslararası platformda ilgiyle izlenmektedir. 
 
 

307
SAĞLIK BİLGİLERİ / Doğru Beslen Sağlık lı Yaşa
« : 26 Ocak 2009, 22:46:04 »
800’ ü aşkın beslenme ve diyet uzmanı Antalya Lara’da bir araya gelerek beslenme konusundaki tüm deneyimlerini paylaştı. Kongre başkanlığını Prof. Dr. Tanju Besler’in yaptığı kongrenin konuları da oldukça dikkat çekiciydi.

800’ ü aşkın beslenme ve diyet uzmanı Antalya Lara’da bir araya gelerek beslenme konusundaki tüm deneyimlerini paylaştı. Kongre başkanlığını Prof. Dr. Tanju Besler’in yaptığı kongrenin konuları da oldukça dikkat çekiciydi. Uluslararası düzeyde tanınmış uzmanların da katıldığı kongrede, herkesi oldukça yakından ilgilendiren konular tartışıldı.

Kongrede; Beslenme ve sağlıklı yaşlanma, Çiftlikten sofraya besin güvenliği, Genetik modifiye besinler ve sağlığa etkileri, Kanser gelişim sürecinde olası besin destekleri, Kalp damar hastalıklarının önlenmesinde olası besin destekleri etkili midir?, Sporcu beslenmesinde pratik yaklaşımlar, Medya sorumluluğu, Toplum ve Beslenme, Medyadaki beslenme ve diyet haberlerine beslenme profesyonellerinin bakış açısı, Diyabette karbonhidratlar neden önemlidir?, Toplu beslenmede özelleştirmenin yasal düzenlemeler açısından değerlendirilmesi; Denetimler, yaptırımlar, Doğum ağırlığı ile obezite gelişimi arasındaki ilişki: Obezitenin önlenmesinde toplumsal ve bireysel yaklaşımlar, Türkiye Diyetisyenler Derneği’nin misyonu, sorumlulukları, yaptırım gücü, uluslararası meslek örgütleri ile ilişkileri tartışılan konulardan sadece bazılarıydı. Beslenme ve diyetetik konusunda olağanüstü gelişmelerin yaşanması ve bilimsel değişimlerin olması nedeniyle daha önce üç yılda bir düzenlenen kongre, bu seneden itibaren iki yılda bir düzenlenmeye başlandı.

VI. Uluslararası Beslenme ve Diyetetik Kongresi’nin bilimsel içerik ve kurgusu, bilimsel düşünce ve bilgideki değişiklikler de dikkate alınarak, daha aktif ve doyurucu oldu. 3 sempozyum, 7 uydu, 5 konferans ve 8 panelin yapıldığı sağlıklı beslenme konusundaki bu büyük organizasyonun başkanlığı yapan Prof. Dr. Tanju Besler “Sağlıklı ve uzun bir yaşam sürdürmek herkesin ideali olduğu halde, bunu gerçekleştirebilmek için, bireyin önce kendi vücudunu çok iyi tanıması, kendisini beslenme ve sağlık konusunda eğitmesi gerekmektedir. Beslenme, tüm canlıların en temel gereksinimlerinden biridir ve gıda ile sağlık arasındaki köprüdür. İşte bu köprünün ayaklarını sağlamlaştırmak için çalışmalarımız hız kesmeden devam edecektir” dedi. Dört gün boyunca devam eden kongreye dünyanın önde gelen gıda, yeme ve içme sektörlerinin ilgisi yoğundu.

308
SAĞLIK BİLGİLERİ / İyot Eksikliği ve Bodurluk
« : 26 Ocak 2009, 22:45:46 »
Antalya’da devam eden VI.Uluslararası Beslenme ve Diyetetik Kongresi’nde çarpıcı gerçekler ortaya çıktı.
 

Kongre kapsamı içerisinde düzenlenen basın toplantısına katılan Hacettepe Üniversitesi Beslenme ve Diyetetik Bölümü öğretim görevlilerinden Prof. Dr. Gülden Pekcan, ülkemizde yanlış beslenmeye bağlı olarak her 100 çocuktan 12’sinin bodur yani yaşına göre oldukça kısa kaldığını belirtti.

Çocuklara doğru beslenme alışkanlıklarının öğretilmesi gerektiğinin altı çizen Pekcan “Çocuklarımıza doğru beslenme alışkanlıkları kazandırabilmek için devlet yetkililerine de görev düşüyor. Gelişmiş ülkelerde çocukların seyredeceği programlardan önce, sonra ve program sırasında reklam uygulaması yok. Ayrıca çizgi film kahramanları reklamlarda kullanılmıyor. Bu konuda ciddi yasaklar var, bunlar ülkemizde de uygulanmalı” diye konuştu.
İyot eksikliği gerizekalılığa sebep olur


Beslenmede doğru bilgiler edinilmezse ciddi problemlerin doğabileceğine de değinen Pekcan sadece iyot eksikliğinin bile ciddi derecede gerizekâlılığa neden olabileceğini söyledi. Pekcan, “İyot eksikliği gerizekâlılığa neden olabiliyor. Oysa ki çözümü çok kolay; doğru oranda iyotlu tuz tüketmek. Görüldüğü üzere beslenmeye dair ufacık bir detay bile ağır sonuçlar doğurabiliyor. Sağlıklı nesillerin yetiştirilmesi için özellikle çocuk yaşlardan başlayarak beslenme eğitimlerinin verilmesi gerekiyor” diyerek sözlerini noktaladı.

 

2-6 Nisan tarihleri arasında Antalya, Lara’da yapılan kongrede, 8 panel, 7 uydu, 5 konferans, 3 sempozyum gerçekleştirildi. 900’ün üzerindeki katılımcı sayısıyla da dikkat çeken kongre içerik ve bilimsel program bakımından da oldukça zengindi. 
 
 

309
SAĞLIK BİLGİLERİ / Mucizevi Besin ve İlaç Yok
« : 26 Ocak 2009, 22:45:22 »
Antalya Lara’da devam eden VI. Uluslararası Beslenme ve Diyetetik Kongresi’nde doğru beslenmeye dair tüm bilgiler verildi. Halkın, firmaların mucizevi olarak tabir ettiği ilaçların kullanılmasında bir yarar olamayacağı belirtildi.

2-6 Nisan tarihleri arasında devam eden kongre bilimsel içerik ve kurgusu ile oldukça doyurucuydu. Düzenlenen basın toplantısında konuşan kongre başkanı Prof. Dr. Tanju Besler, kongrenin gerek yurtdışı gerek yurtiçi katılımcılarıyla oldukça başarılı geçtiğini belirtti. 3 sempozyum, 5 konferans ve 8 panelin gerçekleştiğini belirten Besler, bireyin önce kendi vücudunu tanıması gerektiğini, beslenmenin gıda ile sağlık arasında bir köprü olduğunu vurguladı. Besler, "Halk arasında mucizevi olarak belirtilen besinler var. Bunlar tek başına yarar sağlamaz. Önemli olan komple bir doğru beslenmedir” diye konuştu..

Toplantıya katılan Prof. Dr. Seyit Mercanlıgil posa tüketiminin doğru beslenmede çok önemli bir yeri olduğunu söyledi. Mercanlıgil “Posa tüketiminin artırılması hem obezite yönünden hem kardiyovasküler hastalıkları önlemede hem de kanser ve diyabet hastalıklarının önüne geçmede çok önemli. Sebze meyve tüketimi, kurubaklagil tüketimi, hiç olmazsa ekmeğimizin kepekli olması gerekir. Çay şekeri en aza indirilmeli yani daha çok rafine edilmemiş ürünlerin tüketilmesinde fayda var” diye konuştu. Mercanlıgil, yağ tüketiminde alınacak önlemlere de dikkat çekerek, “Sağlıklı beslenmenin koşullarından biri yağ tüketiminin en aza indirilmesi çok önemli. Yağsız süt içilmeli,  yağsız yoğurt ve peynir yenmeli” dedi.

 

 

310
SAĞLIK BİLGİLERİ / Organ Nakli ve Kişilik
« : 26 Ocak 2009, 22:44:54 »
Amerika'da intihar eden bir adamın kalbinin nakledildiği kişi, intihar eden kişinin eşiyle evlendi ve yıllar sonra aynı şekilde intihar etti...

Daily Mail gazetesinin haberine göre, Sonny Graham, 1995 yılında kalp yetmezliği yüzünden ölmek üzereydi. Sadece altı aylık ömrü kalan Graham'a uygun kalp bulunduğu yönündeki müjdeli haber, Güney Carolina Üniversitesinden geldi.
Graham'a, kafasına kurşun sıkarak intihar eden Terry Cottle'ın kalbi nakledildi. Graham, kalbini aldığı kişi hakkında, 33 yaşındaki bir adam olduğunun dışında bilgi sahibi değildi.;

Bir yıl sonra Graham organ bağışı kurumuna başvurarak kalbini veren kişinin kimliğini öğrenmek ve ailesine teşekkür etmek istedi. Graham, Terry Cottle'ın dul karısı Cheryl ile mektuplaşmaya başladı. Daha sonra görüşmeye başlayan Graham ile Cheryl, birbirine aşık oldu ve evlendi.

Kalp naklinin üzerinden 12 yıl geçtikten sonra Graham çenesinin altından kurşun sıkarak intihar etti ve eşinin aynı korkunç şeyleri tekrar yaşamasına sebep oldu.

Bilim adamları, nakil geçiren hastaların, organını aldıkları kişilerin karakter özelliklerinin bazılarını aldıklarını gösteren 70 kadar vaka olduğunu bildirdiler.

Lancashire'dan bir kadın, böbrek naklinden sonra edebiyat zevkinin değiştiğini, ünlülerin biyografilerini ve en çok satan popüler kitapları okumaktan zevk alırken, nakilden sonra klasikleri tercih etmeye başladığını anlatmıştı.

Yine de bazı uzmanlar, hastada karakter değişimi konusunda yeterli kanıt olmadığına işaret ediyor. 
 
 

311
Uzman Diyetisyen Dr. Ender Saraç ile ilgili diyet haberleri konumuzun devamına yer almaktadır. Zayıflamanın uzmanı olan doktorumuzun bilgileri işinize yarayacaktır.

Sizce zayıflamanın en önemli kriteri nedir?
En önemli şey, bu fikre hazır ve zayıflamaya kararlı olmak. Bana zayıflamaya gelenlere, ilk önce şunu soruyorum: “Hazır mısınız, kararlı mısınız?” Eğer gerçekten hazırsanız ve kararlıysanız bu işe başlayın. Şişmanlıkta şöyle bir şey saptıyorum: İnsanın sinir
sistemine bir virüs bulaşmış gibi oluyor, bilgisayar virüsü gibi… Bu virüs sizin kilo vermeniz için gerekli olan doğru davranış, beslenme ve hareket alışkanlıklarınızı olumsuz etkiliyor. “Boş ver şimdi yürüme, sonra yürürsün”, “Bu çikolatalı kek çok güzel; bir
dilim daha ye” gibi uyaranları gönderiyor adeta. Onun için ilk başta bu virüsleri silmek lazım.

Zayıflamaya karar verenlere destek olacak, cesaretlerini artıracak destek yöntemler de var mı?
Evet, bitki çayları, doğal ve bitkisel zayıflama preparatları…

Doğal bitki özlü çayların hepsi zayıflama sürecinde tüketilebilir mi?
Piyasada tanınmış firmaların hazırladıkları form çaylarının formülleri güzel. Günde iki-üç fincan içilebilir. Birkaç hafta içip, ondan sonra ara vermek gerekir. Bunun dışında, mesela gazımız varsa rezene çayı, iştahımız çok fazlaysa ıhlamur çayı, sindirimimiz zayıfsa zencefil çayı, hormon krizlerinden dolayı daha çok yiyorsak adaçayı, metabolizmayı canlandırmak için yeşil çay, bağırsakları çalıştırmak için sinameki çayı, şekerimiz çok yüksekse kekik çayı gibi bitkisel çayları tüketebiliriz.

Diyetlerde baharatların yeri nedir?
Baharatlar çok önemli. Mesela zencefil yağları yakar, zerdeçal karaciğerden toksin attırır,
biberiye iyi bir antioksidandır, kekik şekeri düşürür, sarmısak zayıflamaya yardımcı olur. Bir de özel ayurveda tabletleri var. Bunlar, zayıflamaya yardımcı, yan etki oranı son derece düşük olan, güvenilir doğal preparatlar. Bu tabletler de metabolizmayı
canlandırıyor, aynı zamanda kişinin incelmesine ve iştahının azalmasına katkıda bulunuyor.

Kişi zayıflamak istiyor, öğün saati değil ama çok acıktı. Açlığını bastırmak için yapabileceği bir şey var mı?
İştahı azaltan ve zayıflamaya yardımcı bir ipucu şudur: Zerdeçal, nane ve yeşil elma
kokularını günde 25-30 kere derin derin içinize çekerek, iştah merkezini rahatlatabilirsiniz. 

Siz hastalarınıza kilo verdirmek için beden tiplerinden yola çıkıyorsunuz. Bunu biraz açıklar mısınız?
Standart diyetleri doğru bulmuyorum ben. Uzmanlık alanım olan Ayurvedaya göre, belli beden tipleri var. Mesela birçok insan “Ender bey, bütün günü aç geçiriyorum, sadece salata yiyorum, bir türlü zayıflayamıyorum” diye geliyor bana. Yediklerine ve vücut tipine bir bakıyorsunuz; aslında tere, roka gibi yeşil salataları hiç yememesi gerekiyor. Yani aç
kalıyor ama vücut tipine uygun olan gıdaları yemediği için zayıflayamıyor. Halbuki, doğru bir sisteme geçtiğinizde, tıkır tıkır, sağlıklı bir şekilde kilo vermeye ve sağlığına kavuşmaya başlıyor.

Sizce zayıflama konusunda yaptığımız en önemli yanlış hangisi?
Zayıflama işi biraz disiplin ister. Türk toplumundaki en büyük problem ise, disiplin eksikliği. Diyetleri nisan mayıs aylarında, iki aylık bir heves şeklinde yapıyoruz. Ondan sonra uzun kollu, kat kat giyilmeye başlandığı anda, olayı rafa kaldırıyoruz. Ve sonra
tekrar dengemiz bozuluyor. Doğru yaşam biçimini edinmez veya doğru beslenme felsefesini benimsemezseniz, en iyi diyetisyenlere, en iyi doktorlara, merkezlere bile gelinse, bir yere kadar işe yarar. Şunu kabul etmek gerek: İki ay çok yoğun diyet yapıp, bıkıp, yorgun düşmek yerine, yılın 12 ayına daha az kurallı, doğru, boğucu olmayan
bir yaşam biçimi ve doğru beslenme felsefesi şeklinde yaymak daha sağlıklı.

Sadece bilinçli beslenme yeterli mi?
Bilinçli beslenme işin en önemli ayağıdır. Fakat sadece doğru beslenmeyle olmaz; mutlaka düzenli egzersiz de gerekir. Şok diyetler, açlık rejimleri, zamana karşı yarışan diyetler, tek gıda rejimleri, 10 gün lahana çorbası, karpuz diyeti, karbonhidrat diyeti, sadece protein diyeti, bütün bunlar yanlış. Dengeli beslenilmeli. Ama sadece bilinçli diyetle de olmaz, düzenli egzersiz, yürüyüş yapılmalı. Haftada üç- dört gün,
bir buçuk saat civarında orta sporlar; mesela tempolu yürüyüş, hafif koşu, fitness, aerobik, yüzme, neden zevk alınıyorsa, o spor
yapılmalı.

Spor yapılan saatin herhangi bir önemi var mı?
Evet, var. Ayurvedaya göre, sabah 6 ile 10 ya da 18.00 ile 22.00 saatleri arasında daha çok yağ yakıyoruz. Çünkü bunlar Ayurveda’ya göre vücudun ‘kapha’ saatleri, yani daha çok biriktirme, yağlanma saatleri. Bu saatlerde metabolizmayı ısıttığınızda daha iyi sonuç alınıyor. Egzersizden bıkmamaya çalışın. Çılgınca egzersiz yapmayın, sporu zamana yayın. Çok ağır egzersiz ve çok ağır spor yanlış. Çünkü vücudu hem çok aç olmak savunmaya sokar, hem de aşırı ağır egzersizler savunmaya sokar. Çünkü vücut bunları bir tehdit olarak ele alır. Bu nedenle, mutlaka düzenli yapılan egzersizlere ağırlık vermek lazım.

312
SAĞLIK BİLGİLERİ / Çörek Otu Faydaları
« : 26 Ocak 2009, 22:44:00 »
Sağlıklı yaşam hakkında bilgilendirme konularımızdan biride şifalı bitkilerdir. Bunlardan biride çörek otudur.

Çörek otu hakkında faydalı bilgiler haberimizin devamında yer almaktadır. 

 
Mide ve bağırsaktaki gazları söker, hazmı kolaylaştırır, iştah açar; ekmek ve keklere katılırsa da şişlik yapmaz.

Böbrekteki kum ve taşları döker; şerbeti içilir veya 4 bardak suya 3 çorba kaşığı çörek otu dövülerek konur, üzerine 1 çay kaşığı sözme bal konur. Kaynatılıp süzülür. Günde üç kere 1′er çay bardağı içilir.

Felç ve kazıklı hummaya (tetanoz) faydalıdır; çörek otu yağı burundan faydalıdır.

Öksürük, balgam, nefes darlığı ve romatizmaya faydalıdır; balla karıştırılıp yenir veya macun yapılır. Grip ve nezleye, baş ağrısına; yağı burundan damlatılır veya çörek otu bir müddet sirke içinde bekletildikten sonra alınarak toz haline getirilir, enfiye gibi burna çekilir veya tohumları kavrulur, tütsüsü burna çekilir.

Kulak için, sonradan meydana gelen üşütme, rüzgâr alma, iltihap tıkanıklıklarında; çörek otu yağı kulağa damlatılır.

Diş ağrısı ve diş iltihaplanmalarında kullanılır; çörek otu sirke ile kaynatılıp ağızda gargara yapılır.

Bağırsak ve karındaki kurt, parazit ve solucanları öldürür; sirke ile kaynatılıp aç karnına içilir.

Basura faydalıdır; sirke ile kaynatılıp basura sürülürse veya yakılır elde edilen külü içilir veya acı kavun suyu ile merhem yapılır sürülürse faydası görülür.

Vücudun muhtelif yerlerinde sızısı olanlar; sabunlu sıcak su ile yıkanır, çörek otu kavrularak dövülür ve yıllanmış zeytin yağı içine konur. Bu yağ sızılı kimsenin tepesinden ayağına kadar sürülür, hasta giydirilir. Soğuk rüzgâr değmeden yatağa yatırılır, iyice terletilir. Hasta terledikten sonra sızılar geçer ve vücut ipek gibi olur.

Sivilce, uyuz, egzama gibi cilt hastalıklarına faydalıdır; çörek otu sirke ile kaynatılıp sürülebilir

Vücuda kuvvet ve zindelik verir; bal ile macun yapıp yenebilir. Kan yapıcıdır; her sabah kuru üzümle beraber yenmeli.

Çocukların gaz ve sancılarında; bir miktar çörekotu tohumu, bir tane hindistan ceviziyle de dövülür ve tülbente konup, çocuğun ağzına tutularak emzirilir.

Kadınların hayzını söktürür. Anne sütünü artırır; balla yenmeye devam edilmelidir. Unutkanlığa faydalıdır, balla macun yapılıp yenmeli.

Saçları besler, kepeği önler; çörek otu yağı saçlara sürülür.

Çörek otu tütsüsü haşereleri öldürür.

Ayrıca; 

Çörek otu ürünleri (yağ ve ezilmiş bal karışımlı) hamilelik devresindeki şikayetleri azaltır. Yan tesiri olmayıp, bu devredeki hanımlara ve bebeklerini ana sütüyle besleyenler için süt kalitesinin bebeğe daha yarayışlı olmasını sağlar.


Egzamalı deriye sık sık çörek otu yağı sürüldüğünde deri çabuk iyileşir. Yine deri hastalıklarında mikrop öldürücü tesirinden dolayı çok fayda verir. 


Çörek otu, müzmin hastalıklarda