Gönderen Konu: Sağlık için maden suyu.!  (Okunma sayısı 1011 defa)

Çevrimdışı Sinoplu57

  • Osc Admin
  • 1. SINIF ÜYE
  • *******
  • İleti: 17.625
  • Puan 291
  • Cinsiyet: Bay
    • Profili Görüntüle
Sağlık için maden suyu.!
« : 02 Haziran 2008, 19:15:33 »
Sağlık için maden suyu.!
Sağlık için maden suyu
Hormonlu besinler bize ihtiyacımız olan kaloriyi sağlıyor ama sağlıklı bir hayat sürdürmemiz için gereken mineralleri ihtiva etmiyor. Peki, bu minarel ihtiyacına en iyi çözüm nedir? İşte minaral deposu maden suyu hakkında herşey.,

Sağlıklı bir hayatın şartlarından biri de vücuda ihtiyacı olan mineralleri temin etmek.
İnsan vücudu fonksiyonlarını doğru şekilde yerine getirebilmek için 80'den fazla mineral kullanıyor. Nasıl ki karalardan okyanusa doğru akan deniz suları bu esnada birçok zehirli maddeyi tesirsiz hale getiriyor, insanın dolaşım sistemindeki mineraller de benzer şekilde faaliyet gösteriyor.
Hücrelerin sağlıklı olabilmeleri ve fonksiyonlarını yerine getirebilmeleri için minerallere ihtiyaçları var. Kan oluşumu, uygun vücut sıvıları kompozisyonu, sağlıklı sinir fonksiyonları, uygun kardiovasküler sistem operasyonu ve diğer birçok faaliyet için vücut mineralleri kullanıyor. Vitaminler gibi, mineraller de vücudun enerji üretme, büyüme ve iyileşme gibi fonksiyonları sağlamasına yardımcı oluyorlar. Zira tüm enzim aktiviteleri mineral gerektiriyor. Yani vitamin ve diğer besinlerin vücuda yararlı olabilmesi için de minerallara ihtiyaç duyuluyor.
Peki mineral nedir? Mineraller, tıpkı vitaminler gibi mikrobesinler grubuna dahildir ve insan vücudunda hayatın devamını sağlayacak birçok metabolik reaksiyona katılırlar. Normal metabolizma ve hayati fonksiyonların sürdürülebilmesi için gerekli inorganik maddeler olan mineraller, metabolik olaylara katılarak pıhtılaşma, kas liflerinin uyarılması gibi biyolojik reaksiyonlarda görev alıyorlar.

Sağlıklı bir hayatın şartlarından biri de, vücuda ihtiyacı olan mineralleri temin etmek. İnsan vücudu, fonksiyonlarını doğru bir şekilde yerine getirebilmek için 80'den fazla mineral kullanıyor. Nasıl ki karalardan okyanusa doğru akan deniz suları bu esnada birçok zehirli maddeyi tesirsiz hale getiriyor, insanın dolaşım sistemindeki mineraller de benzer şekilde faaliyet gösteriyor. Hücreler, sağlıklı olabilmeleri ve fonksiyonlarını yerine getirebilmeleri için minerallere ihtiyaç duyuyor.

Vücudun dengesi için çok önemli olan minerallerin eksikliği, dengenin bozulmasına sebep oluyor. Peki vücut, mineral eksikliğini nasıl tamamlayacak? Hangi mineralleri hangi gıdalardan alacak? Ne yazık ki bugün yediğimiz besinlerin büyük bölümü bu minerallerden yoksun. Zira yıllar boyu aynı topraklarda aynı cins ürünler yetiştirildiği için, bu topraklar artık mineral bakımından eskisi kadar zengin değil. Vücudumuz için gerekli mineralleri almak için geriye tek kaynak kalıyor, o da maden suyu...

Çözünmüş halde mineral ve gaz ihtiva eden kaynak sularına 'maden suyu' adı veriliyor. Batıda her geçen gün maden suyu tüketimi artış gösteriyor. Avrupa'da kişi başına yıllık maden suyu tüketimi 24 litre civarında. Türkiye'de ise bu rakam henüz sadece 2.2 litre.
Sağlıklı bir hayat sürdürmede önemli rol oynayan maden suyu tüketimiyle ilgili ne kadar bilgi sahibisiniz?

İşte, maden suyu hakkında 'doğru' bildiğiniz 'yanlışlar' ve 'yanlış' bildiğiniz 'doğrular'...

- Maden suyuyla soda arasında ne fark vardır?

Maden suyu, ihtiva ettiği tüm mineraller ve karbondioksit gazıyla birlikte, yeraltındaki çatlaklardan yol bularak yeryüzüne çıkar ve tamamen doğaldır. Soda ise, su ve sudan yapılan içeceklere üretim esnasında karbondioksit gazı basılmasıyla elde edilen tamamen "soda" olan bir içecektir.

- Maden suyu asitli midir?

Halk arasında "asitli" denilen içeceklerden aslında kastedilen, içeceğin içindeki karbondioksit gazıdır. Karbondioksit gazı dilimiz ile temas ettiğinde geçici olarak tat algılayıcılarını uyuşturduğu için, içimi kolaylaştırmaktadır. Gazlı içecek üretiminde, çok özel proseslerle ve yüzde 99.99 saflıkta üretilen, gıda imalatı için özel karbondioksit gazı kullanılır.

- Günde ne kadar maden suyu tüketebiliriz?

Doğal suların ihtiva ettiği zengin mineraller, vücudumuzda vitaminlerin fonksiyonlarına yardımcı olur. Muhtevasındaki zengin kalsiyum ve florür gibi mineraller dolayısıyla özellikle çocuklar, bayanlar ve yaşlıların daha fazla maden suyu içmeleri gerekir. Uzmanlar, günde en az 2 litre civarında su ve maden suyu gibi "yararlı sıvı" tüketilmesini tavsiye ediyor.

- Çocukların maden suyu içmesi zararlı mıdır?

Maden suyunun bilinen hiçbir zararı olmayıp, aksine vücudumuza sayısız yararı vardır. Büyüme çağındaki çocuklar, kalsiyum, demir, çinko, florür gibi minerallere yetişkinlerden daha fazla ihtiyaç duyar. Bu ihtiyaçlarını karşılamanın en iyi yolu, bolca süt ve doğal suları tüketmeleridir. Maden suyunun içerdiği kalsiyum kemik yapısının, florür ise ağız ve diş sağlığının gelişmesi için son derece yararlıdır.

- Hamilelikte maden suyu içilir mi?

Hamilelik, beslenmeye özellikle dikkat edilmesi gereken bir dönem. İnsan vücudu, bebeği besleyebilmek ve gelişmesini sağlamak için, normalden daha fazla gıda, sıvı, mineral ve vitaminlere ihtiyaç duyar. Bu katkıyı doğal yoldan sağlayabilmek için, hamilelikte düzenli olarak maden suyu tüketimi tavsiye edilir.

- Maden suyu cilde yararlı mıdır?

Maden suyunun ihtiva ettiği zengin mineraller, vücudumuzun birçok bölgesine olduğu gibi cilde de yararlıdır. Hatta piyasada, sprey şişelerine doldurulmuş ve yüze püskürtülerek kullanılan maden suları satılır.

- Maden suyu böbrek taşı yapar mı?

Böbrek taşlarının oluşumunda ana sebep, yetersiz miktarda sıvı tüketimidir. Başka bir ifadeyle, hayatı boyunca yeterli ve düzenli miktarlarda su ve maden suyu tüketmeyen insanlarda böbrek taşı oluşumu hızla meydana gelir. Bu duruma gelmiş ve böbreklerinde taş oluşmuş insanların maden suyu tüketmeleri tavsiye edilmez; ancak esas olan düzenli ve yeterli miktarlarda su ve maden suyu tüketerek vücudumuzu bu gibi etkenlerden korumaktır.

SAĞLIKLI BİR YAŞAM İÇİN DÜZENLİ MADEN SUYU TÜKETİMİ ŞART

- Avrupa'da ve Türkiye'de kişi başına yıllık maden suyu tüketimi ne kadar?

Avrupa'da kişi başına yılda 24 litre maden suyu tüketilirken, bu rakam Türkiye'de 3 litrenin altında. Ülkemiz aslında Avrupa'nın doğal mineralli sular açısından en zengin coğrafyasına sahip; ancak yıllık 65 milyon litre olan bu kaynağın sadece yüzde 1'i şişeleniyor, yüzde 99'u boşa akıyor. Süt ve süt ürünleri tüketiminde de Avrupa ile aramızda benzer oranlar olduğu için, neticede ulusal beslenme kültürüyle bağlantılı ilginç tablolar ortaya çıkıyor. Örneğin, bu beslenme kültürü sayesinde Avrupalı kemik erimesi gibi hastalıkları nadiren duyarken, Türkiye'de belirli yaş ve cinsiyet gruplarında kemik erimesi oranları yüzde 30'larda yaşanıyor. Bunun en önemli sebebi, hayat boyunca düzenli olarak tüketilen süt ve doğal suların miktarlarındaki, dolayısıyla bu yolla alınan kalsiyum takviyesindeki büyük farklılık.

- Maden suyu son kullanma tarihinden sonra bozulur mu?

Maden suyu, kapağı açılmazsa kesinlikle bozulmaz. Ürünlere son kullanma tarihi konulmasının tek sebebi, dolumdan sonra belirli bir süre geçtiği zaman kapak ve ambalajdan dışarıya karbondioksit gazı kaçması ve azalmasıdır.

- Düzenli maden suyu tüketimiyle bazı hastalıklar arasında bağlantı var mıdır?

Maden suyunda zengin olarak bulunan minerallerden magnezyum, hücre içerisinde potasyumdan sonra en yoğun olarak bulunan katyondur. Hücre zarı, hücre içi ve hücre çekirdeğindeki birçok biyolojik olaylarda etkilidir ve kas ile sinirlerdeki elektrik uyarılarının iletilmesini sağlar. Kalp ve damar hastalıklarıyla çok ilgisi vardır. Enfarktüs geçiren insanlarda magnezyum düşüklüğü tespit edilmiştir. Damar sertliğine yol açan damarlardaki yağ ve kalsiyum birikmesi de magnezyum eksikliğinden oluşur.

Sodyum, vücut sıvılarında en fazla bulunan elementtir ve sıvı dağılımıyla sıvı dengesinin düzenlenmesini sağlar. Ayrıca asit-baz dengesi ve sinir uyarılarının taşınması en önemli görevlerindendir.

Kalsiyum, vücudumuzda en fazla bulunan elementtir. Kemik yapısının yanı sıra kas kasılmalarının düzenlenmesine, sinir uyarılarının taşınmasına, hücre zarlarında iyon değişimine, hormonların, sindirim enzimlerinin ve nörotransmitterlerin salgılanmasına yardımcı olur. Yaşla ilgili kemik kayıplarını ve kırılmalarını önler. Kalsiyum, sadece süt ve doğal sularda bulunur. İçerisinde kalori ve kolesterol olmadığı için maden suyu, kalsiyum açısından süte en iyi alternatif olmaktadır.

Bikarbonat, sitrat, magnezyum, sodyum, flor ve kalsiyum, maden suyunda bulunan doğal dengeleriyle ürolojik hastalıkların seyri ve özellikle ameliyat sonrasında çok etkendir. Böbrek taşlarının tekrarlamasını önlemenin en kolay ve doğal yolu, maden suyunu bolca tüketmektir. Bikarbonatlı sular, alkali yapıları sayesinde mide asiditesini nötralize eder ve bu özelliği sebebiyle peptik ülser hastalığının tedavisinde önemli rol oynar. Yine fonksiyonel mide ve bağırsak hastalıklarında semptomları azaltıcı etkileri vardır.

Kalsiyum ve magnezyum içeren sular, stres sonucu gelişen ishal gibi şikayetleri önlemede de etkili olur.

Sülfatlı sular ise safra salgılarını ve akımlarını artırır. Kalsiyum zengini doğal mineralli sular, menapoz döneminde kadınlarda ve ileri yaşlarda erkeklerde kemik erimesinin önlenmesi ve tedavisinde yeterli kalsiyum desteği sağlanmasında önemli bir seçenektir.

HANGİ MİNERAL NE İŞE YARAR?
KLORÜR: Hayat için az miktarda klorür mecburidir. Klorür sindirim sistemini değişmeden geçip, idrara karışır. Klorür, sodyum ile birlikte hücresel sıvıda da bulunur ve vücut ağırlığının yaklaşık yüzde 0.15'ini oluşturur. Sodyum ve potasyumla birlikte klorür sağlıklı sinir ve kas fonksiyonunu sağlar. Sindirim ve atık yok etmeye de katkıda bulunur. Klorür besinleri sindirmede en önemli sıvılardan biri olan hidroklorik asidin ana bileşenidir. Azlığı aşırı terleme, kusma veya ishale sebep olabilir. Düşük klorür seviyesi vücut sıvılarının bazikleşmesi, dehidrasyon ve idrarda potasyum azlığına yol açar.
Kaynaklar: Kereviz, marul, zeytin, çavdar, deniz suyu ve domates.

SODYUM: Sodyum su dengesi ve etkin mide, sinir ve kas fonksiyonu için gereklidir. Potasyumun hücre zarlarından dışarı pompalanması için uygun ortamı sağlamaya yardım eder. Sodyum azlığı mide krampları, anoreksia, dehidrasyon, depresyon, baş dönmesi, yorgunluk, hayal görme, başarısı, kalp çarpıntısı, tat duyusu bozukluğu, uyuşukluk, düşük kan basıncı, hafıza bozukluğu, kas zayıflığı, tiksinme, zayıf koordinasyon, nöbet ve kilo kaybına sebep olur.
Kaynaklar: Hamsi balığı, peynir, deniz tuzu, kabuklu deniz hayvanları, kırmızı ve yeşil biber ve deniz sebzeleri.

SÜLFÜR: Sülfür kanı dezenfekte etmekte, yani temizlemekte görev alır ve vücudun bakterilere direncine yardımcı olur. Vücudumuzu zehirli maddelere, radyasyonun ve hava kirliliğinin zararlı etkilerine karşı korur. Safra salgısını canlandırır ve yaşlanmayı yavaşlatır.
Kaynaklar: Brüksel lahanası, kuru fasulye, lahana, yumurta, balık, sarımsak, et, soğan, deniz tuzu, soya fasulyesi, şalgam.

KALSİYUM: Kalsiyum kemik ve dişlerin yapı, oluşum ve sürdürülmesinde temel bir ihtiyaçtır. Kemik erimesini azaltmada yardımcı olur. Bu temel mineral aynı zamanda kan basıncı, kan pıhtılaşması, kas büyümesi, sinir geçirme, kanser önleme, enerji üretme, yağ parçalamaya yardımcı olur ve erken kalp hastalıkları riskini azaltır. Kalsiyum magnezyumla birlikte birbirini tamamlayarak çalışır. Örneğin kalsiyum kasları kasarken, magnezyum gevşetir. Azlığı eklem ağrıları, tırnak kırılması, depresyon, çarpıntı, hayal görme, yüksek kan kolesterolü, kalp çarpıntısı, yüksek tansiyon, egzama, uykusuzluk, kas krampları, sinirlilik, renk solukluğu, raşitizm ve diş çürümesine yol açar.
Kaynakları: Badem, brokoli, tereyağı, lahana, keçiboynuzu, karahindiba çiçeği, yeşil yapraklı sebzeler, keçi sütü, incir, süt ve süt ürünleri, somon balığı, sardunya balığı, deniz tuzu, deniz ürünleri, susam tohumları, şalgam yeşilliği, böğürtlen yaprağı, kuşburnu, nane, yulaf, hardal yeşilliği.

MAGNEZYUM: Magnezyum insan vücuduna kalsiyumun kullanımı, kalp fonksiyonları, kan basıncı, enerji üretimi, dinlenerek uyumaya yardım etmede gereklidir. Vücutta kalsiyum, magnezyum, sodyum ya da potasyum eksikliği bacak kramplarına sebep olabilmektedir. Araştırmalarda kalp krizi geçirenlerin kanında ve kalp kaslarında magnezyum azlığı tespit edilmiştir. Azlık belirtileri astım, kalp tutukluluğu, kronik yorgunluk, uykusuzluk, asabiyet, sindirim azlığı, solunum bozuklukları, hızlı kalp atışları ve kuşatılmadır. Kalp krizlerinde hastaya hemen magnezyum verilmesinin yaşama ihtimalini yüzde 60 artırdığı bilinmektedir. Migrene karşı da magnezyum minerali takviyesi yapılmaktadır. Magnezyum beyindeki damarları rahatlatarak kan akışını iyileştirmektedir.
Kaynaklar: Elma, kayısı, avokado, muz, pekmez-tahin, bezelye, esmer pirinç, süt ürünleri, balık, incir, sarımsak, greyfurt, yeşil yapraklı sebzeler, limon, Lima fasulyesi, et, ceviz, karabiber, maydanoz, şeftali, nane, somon balığı, deniz tuzu, susam tohumu, soya fasulyesi, tofu, tahıl ve tahıl taneleri.

POTASYUM: Potasyum vücut sıvılarının dengesinin sürdürülmesi, sinir sinyallerinin iletimi, insülünün serbest bırakılması ve kas gerilmesine yardımcı olur. Rafine ürünler kullanıldığı için potasyum azlığı insanlarda sık görülür çünkü diüretik alışı ve fazla miktarda su içilmesi hayati potasyumun dışarı atılmasına sebep olmaktadır. Potasyum eksikliği yorgunluk, zayıflık, ruhsal depresyon, düşük tansiyon, kas yorgunluğu, tuz tutulması ve normal dışı kalp atışlarına sebep olur.
Kaynaklar: Avokado, muz, kırmızı pancar, esmer pirinç, hurma, meyve kurusu, incir, balık, meyve, sarımsak, pırasa, domates, et, fındık, portakal, patates, piliç, kuru üzüm, sebzeler, tahıl taneleri.

BOR: Bor sağlıklı kemikler, dişler ve kalsiyum, magnezyum ve fosforun uygun metabolizması için ihtiyaç duyulan bir mineraldir. Bor beyin fonksiyonlarını geliştirir, kemik erimesini azaltır ve kas yapar. Bor azlığı D vitamini azlığını hızlandırır. Östrojen gibi belli hormonların aktive edilmesi için de bor gerekmektedir.
Kaynaklar: Elma, havuç, tahıl, üzüm, yapraklı sebzeler, fındık, armut.

DEMİR: Demir birçok enzim için hayati bir bileşendir. Hastalıklara direnci artırır, yorgunluğu azaltır ve kanın kırmızı hücrelerinin oksijenlenmesini sağlar. Azlığı anemi, konsantrasyon azlığı, kırılgan saçlar, uyku hali, kırılgan kemikler, sinirlilik, şişmanlık, azalan fiziksel kapasite ve azalan bağışıklık fonksiyonlarına sebep olur.
Kaynaklar: Badem, avokado, fasulye, kırmızı pancar, pancar, mısır gevreği, hurma, yeşil yapraklı sebzeler, ciğer, Lima fasulyesi, böbrek, et, yumurta, balık, fındık, midye, şeftali, armut, piliç, kabak, kuru üzüm, pirinç, kahve, tahıl.

MANGANEZ: Manganez minerali kemik oluşumu ve bakımı, bağ dokuları için çok gereklidir. Protein ve genetik malzemelerin sentezine katkıda bulunur ve besinlerden enerji üretmeye yardımcı olur. Aynı zamanda antioksidan görevi görür ve normal kan pıhtılaşmasına yardımcı olur. Manganez, glikoz metabolizmasının anahtar enziminde önemli bir yardımcı faktördür. Azlığı diyabet ve erken doğumlara sebep olabilmektedir. Diyabetliler normal kişilerin yaklaşık yarısı kadar manganeze sahiptirler.
Kaynaklar: Avokado, kuru bezelye, yumurta, yeşil yapraklı sebzeler, fındık, deniz sebzeleri, tahıl taneleri, kara hindiba çiçeği.
FOSFOR: Fosfor hem kemik hem de diş oluşumu için gereklidir ve hücrelerin büyümesine yardım eder. Azlığı pek yaygın olmamakla birlikte endişe, kuruntu, düzensiz nefes, deri hassaslığı, zayıflık ve kilo değişimine sebep olur.
Kaynaklar: Asparagus, mısır, süt ürünleri, yumurta, balık, meyveler, meyve suyu, pırasa, piliç, et, kepek.

LİTYUM: Lityum, depresyon ve alkol bağımlılığı gibi ruhsal bozuklukların sebeplerini azaltma ve önlemeye yardımcı olur.
Kaynaklar: İnek ciğeri, patlıcan, pırasa, patates, tahıllar, deniz ürünleri ve domates.

SELENYUM: Savunma sisteminin güçlendirilmesinde katkıda bulunur. Kanserden korumada etkilidir. Serbest radikallerin artığı durumlarda (sigara içilmesi, hava kirliliği, ultraviole ışınları ve radyasyona maruz kalma) önemlidir. Kardiyovasküler hastalıklardan korunmak ve karaciğer fonksiyonlarının sağlıklı devam etmesi için kullanılır.

ÇİNKO: Bütün mineraller vücut için önemli iken, çinko diğerleri içinde en ağır işçilerden biridir. Çinko sperm üretiminde çok önemlidir. Çinko azlığı, sperm sayısı ve testosteron seviyesinin azlığına sebep olmaktadır. Geç iyileşen kesik ve yaralar bedenin çinkoya ihtiyacını gösterebilir. Bu madde yaraların iyileşmesini hızlandırmak ve hücrelerin yenilenmesinde önemlidir.
Kaynaklar: Biftek, istiridye, hindi, tahıl ve baklagiller, kahvaltı gevrekleri, lifli yiyecekler.

Çevrimdışı black_tower91

  • 4.SINIF UYE
  • **
  • İleti: 2.472
  • Puan 48
  • Cinsiyet: Bay
  • DAvid Villaa
    • MSN Messenger - black_tower91@hotmail.com
    • Profili Görüntüle
Sağlık için maden suyu.!
« Yanıtla #1 : 10 Haziran 2008, 15:23:30 »
saol