Gönderen Konu: Okulda Namaz Kilmak SuÇ DeĞİl 04.06  (Okunma sayısı 337 defa)

Çevrimdışı J@koß

  • 5. SINIF UYE
  • *
  • İleti: 813
  • Puan 1000
  • David ViLLa
    • Profili Görüntüle
Okulda Namaz Kilmak SuÇ DeĞİl 04.06
« : 04 Haziran 2008, 22:25:48 »
Adana'da Fatih Terim Lisesi'nin terasında namaz kılan öğrencilerin görüntülerinin yayınlanırken namaz kılmanın suç, namaz kılanın gerici, okulların ise 'gerici kuşatmanın elinde' olduğu yönündeki değerlendirmelere eğitimciler, hukukçular tepki gösterdi.
Milli Eğitim Bakanlığı'nın 31 yıl önce yayınladığı tebliğe göre okulda namaz kılmanın suç olmadığı, bilakis namaz kılmak isteyen öğrencilere kolaylık sağlanması isteniyor. Milli Eğitim Bakanlığı Talim ve Terbiye Dairesi Başkanlığı'nın 13 Aralık 1977 tarihinde yayınladığı ve Ocak 1978'de yayınlanan Tebliğler Dergisinde 18079 sayılı olarak yer alan ve hala yürürlükte olan tebliğ, okulda ibadet yapmak isteyen öğrenciye kolaylık sağlanmasını içeriyor. Anayasa'nın 24. maddesinde de din ve vicdan hürriyetinin teminat altına alındığının bilinmesine rağmen öğrencilerin namaz kıldığı için suçlu gibi gösterilmesi tepki çekti. Veliler, eğitimciler, hukukçular toplumun değerlerini hiçbir kurum ve kişi tarafından hor görülemeyeceğine dikkat çektiler.


Türk Hukuk Enstitüsü Kurucu Başkanı Avukat İsmail Arısoy, Anayasada ve yürürlükte olan Milli Eğitim Bakanlığı tebliğine göre öğrencilerin namaz kılmasının suç olmadığını belirterek bakanlığın yeni bir düzenleme yapmasını istedi. Okulda öğrencinin namaz kılması ile şeriat devleti geliyor bağlantısının yakışıksız olduğunu kaydeden Arısoy, "Okullar bilim yuvası olsun derken burada din ve vicdan hürriyeti ortadan kaldırılsın demek de olmaz. Öğrenciler esrar, eroin mi almış. Yada eline silah alıp devletine karşı mı gelmiş. Dini vecibeyi yerine getirmiş. Bu tür konuların gündeme getiriliş dönemleri de kafaları karıştırıyor." dedi.

Veliler ise dini inancı gereği ibadetini yerine getiren kişi ve öğrencilerden bunu yapmamalarını istemenin, yapanları suç işlemiş gibi gösterilmesinin arkasında o inanca karşı bir düşmanlık yattığını belirttiler. Üç çocuk babası emekli Mustafa Tosun (46), 3 çocuğunun birinin lise 1'e, diğerini lise 3'e süper lise 4. sınıfa gidiyor. Çocuklarının okulda bulundukları sürece namazını kılıp, orucunu tuttuğunu hatırlatarak şunları söyledi: "Biz ailece ibadetlerimizi yerine getiren bir aileyiz. Sabah, ikindi, akşam ve yatsı namazını evde kılan çocuklarım, öğlen namazı Adana'da saat 12.45'de giriyor ve saat 16.30'da çıkıyor. Bu çocuğun saat 12.30 dersleri başlıyor ve 17.20'de bitiyor. Öğlen namazını da okulda bulduğu uygun yerde ders arası ve teneffüste, derslerini aksatmadan yerine getiriyor. Bizim için Allah'ın üzerimize farz kıldığı ibadeti yerine getirmek, yemek, içmek kadar önemlidir. Okulların benim çocuğum gibi namazını kılmak isteyenlere uygun bir yer göstermesi gerekir. Bu yer verilmezse çocuğum çatı katında yer bulursa çatıda, yoksa bodrum katta veya bahçede bir köşede bu ibadetini yerine getirecek. Namaz Allah'ın bir emri. Bunu yerine getirme ne zamandan beri suç oldu. Bunu öne süren ve namaz kılanı gerici, yobaz, örümcek kafalı, çağ dışı gibi göstermelerinin arkasında dine karşı yatan düşmanlık olduğunu düşünüyorum. Bu düşüncede olanlar çağın gerisinde kalmış, insan hak ve özgürlüklerini kendilerinden başkasına layık görmeyen zihniyet sahipleri."

Gazete ve TV'lere arkadaşlarının namaz kılarken foto ve görüntüleri 'suçlu gibi gösterilerek' yayınlanan Fatih Terim Lisesinde okuyan ve namaz kılmayan öğrencilerde tepki gösterdi. Okullarında 750 mevcudun bulunduğunu belirten isimlerini açıklamak istemeyen öğrenciler tepkilerini; "Liselerde uyuşturucuya, fuhuşa, terör örgütüne bulaşmış çok sayıda öğrenci bulunurken, namaz kılanların suçlu gibi fotoğraflanıp, televizyonlarında yayınlanması ne demek. Burası Müslüman bir ülke, Hıristiyan bir ülkede yaşamıyoruz." şeklinde dile getirdiler. Arkadaşlarının dersleri aksatmadan teneffüslerde namazlarını kıldıklarını, haberlerin tamamen art niyetle 'ders saatinde namaz kılıyorlar' şeklinde yapıldığını da dikkat çeken öğrenciler "Haberdeki foto ve görüntülerde arkadaşlarımız namaz kılarken bir kısım öğrenci avluda ve bir kısmı da koridorda gezindikleri, yani teneffüste oldukları görülüyor." dediler.

Türk Eğitim Sen Genel Başkanı İsmail Koncuk ise sivil toplum örgütü olan sendikaların içinde bulunduğu toplumun bütün değerlerine saygıyı esas alması gerektiğini belirterek olayın bir başka eğitim sendikası tarafından basına servis edilmesine tepki gösterdi. Koncuk, "Sendikalar, dernekler faaliyetini içinde bulunduğu toplum adına yapar. Toplumun değerlerini hor görmekle ne sendikacılık ne siyaset yapılabilir. Üç beş öğrencinin namaz kılmasını irtica hortladı, gericilik arttı diye yorumlayamazsınız. Bunlar gerici kelimesini ağızlarına sakız yapmış. Kendilerini çağ dışı ideolojilerle yıllarca ifade etmeye çalıştılar. Bundan kurtulamadıkları için inançlı insanları gerici olarak niteleme hakları yok. İslam dini bilimselliğe önem veren bir dindir. Hiçbir sendikaya, sivil toplum örgütüne kendi toplumunun değerleri ile çatışmayı yakıştıramıyorum. Bir bardak suda fırtına koparmak sendika veya sendikacının uğraşması gereken iş olamaz." dedi.

Ülke nüfusunun yüzde 99'unun Müslüman olduğunu ve öğrencinin okulda uygun bir yerde ibadetini yapmasıyla Türkiye'nin artık uğraşmaması gerektiğini kaydeden Koncuk, "Din hiçbir siyasete alet edilecek kadar basit değildir. Bazıları siyaset yapayım derken dine saldırıyı da gerçekleştiriyor. Türkiye'de bazı hassasiyetleri iyi algılamak, bireylerin birbirine hem insani hem dini inanış yönünden saygılı olmasını öğrenmesi gerekiyor." dedi.

Eğitim Bir Sen Genel Sekreteri Halil Etyemez ise ergenlik çağına gelmiş, belli yaşa ulaşmış öğrencinin inandığı ölçüde dini vecibesini yerine getirmeden daha doğal bir yaklaşımı olamayacağını belirterek okulda ibadet etmenin sorgulanmasının yanlış olduğunu söyledi. Etyemez, "Okul sosyal yaşamın olduğu, insanın olduğu bir yerdir. İnsanın olduğu yerde de en temel ihtiyaçlardan biri olarak ibadet yapma isteği gelebilir. Öğrenci ibadet yapmak istiyorsa okulda onu yerine getireceği bir yer olması lazım. Bu bir tebliğ ile de zaten belirtilmiş. Başkasına zarar verici davranış içine girmeden yapılan namaz kılmadan dolayı okulun, öğrencinin suçlanması olacak şey değil." dedi.

Namaz kılmanın bir suçmuş gibi basına taşınmasını insanlık ayıbı olarak nitelendiren Etyemez, "Bunun basına bir sendika tarafından servis yapılması ayrıca ayıptır. Kulluk görevini yerine getirmek suç mu? Bir sendika bütün işini bırakıp bu işe girmişse kendisini yeniden gözden geçirmesi gerekir. Eğitim çalışanının hakkını savunma yerine bazı yollara başvuruyorsa sendikanın kendisinin kuruluş amacını sorgulaması gerekir." diye konuştu.

31 YIL ÖNCEKİ TEBLİĞ HALA YÜRÜRLÜKTE

Bazı çevrelerce okulda namaz kılma suç gibi gösterilse de Milli Eğitim Bakanlığı Talim ve Terbiye Dairesi Başkanlığı'nın 13 Aralık 1977 tarihinde yayınladığı ve Ocak 1978'de yayınlanan Tebliğler Dergisinde 18079 sayılı olarak yer alan ve hala yürürlükte olan tebliğ okulda ibadet yapmak isteyen öğrenciye kolaylık sağlanmasını içeriyor. Eğitimciler öğrencinin teneffüste veya sabah ile öğle arasındaki boşlukta namaz kılmasının tebliğe göre suç unsuru olmadığını vurgularken dönemin Milli Eğitim Bakanı adına Müsteşar Abdurrahman Demirtaş imzasıyla valiliklere gönderilen tebliğde şu ifadelere yer veriliyor; "Bazı öğrenci velileri bakanlığımıza zaman zaman yaptıkları müracaatlarında ibadet yapmak isteyen çocukları için okul müdürlüklerince gereken kolaylığın gösterilmesini talep etmektedir. Bilindiği gibi din ve vicdan hürriyeti Anayasamızın 19. maddesine göre teminat altına alınmıştır. Bu itibarla bakanlığımıza bağlı okullarda ders saatleri dışında ibadetini yerine getirmek isteyen öğrencilere okul idarelerince mümkün olan kolaylıkların gösterilmesi gerekmektedir." Bakanlığın o dönemde Anayasa'ya atfen verdiği emir 1982 Anayasası'nın 24'üncü maddesi olarak aynen korunuyor.

Fatih Terim Lisesi'nde öğrencilerin namaz kılması olayını basına taşıyan Eğitim Sen daha önce de farklı okullarda öğrencilerin Cuma namazına gitmelerini gündeme getirerek okulları ve idarecileri hedef olan karalama kampanyası başlatmıştı. Sosyal güvenlik yasasına tepkiden, 1 Mayıs eylemlerine kadar hemen her eylemde ön saflarda yer alan ve ideolojik yaklaşımları ile dikkat çeken Eğitim Sen, son olarak 1 Mayıs'ta kendilerine "Devrimci Liseli" adını veren grupla kol kola yürümüştü.