MAÇIN sonunda Fatih Terim'e bir mesaj yolladım.. Kutlamak için.. Hayır, maçı değil.. Maçtan sonra yaptığı konuşmayı..
Üniversitelerin "Liderlik" derslerinde okutulmaya değer bir konuşmaydı yaptığı..
Maç öncesi, Hakan'ı, oynattığı için de onu, hem de nasıl yıpratmak, bitirmek için hınçla, öfkeyle kaleme alınmış, hepsi kişisel takıntılı, özel kıskançlık, öfke eseri, hesaplı, kasıtlı yazıların ardından neler söyleyebilirdi.
Öyle bir riski göze almıştı ki.. Hakan başarılı olamasa.. Sonuç aleyhimize çıksa, ikisinin de kellesi gitmişti. Şimdi Hakan da, kendisi de hem de nasıl muzafferken, neler söyleyebilirdi, çok haklı olarak..
Ama beklenenlerin hiçbirini söylemedi..
Hakan'ı ve onun üzerinden kendisini giyotine yerleştirip, düğmeye basmak için müthiş bir cellat hazzı ile bekleyenleri kucakladı tam tersine..
Minnacık bir sitemi vardı.. Mini minnacık bir sitem.. Ayni gemide olanlara, ama bindikleri gemiyi torpillemeye çalışanlara..
"Eleştirilere açığız. Onlardan yararlanıyoruz. Her zaman eleştirsinler, ama acıtmasınlar.."
Kazım Kanat dün beni nasıl güldürdü bilemezsiniz.. Allah da onu güldürsün diye dua ettim..
Kazım'ın özür dilemesini hâlâ bekliyorum.
Doğan Ağabey'in (Koloğlu) Hakan'ın büyüklüğünü ve günümüz koşullarında vazgeçilmezliğini artık kabul etmesini..
Bakalım o kadar "Büyük" olabilecekler mi?.
Kutsal İttifak medyasından bir şey beklediğim yok. Dün baktım hepsine.. İki yüzlü popülizmlerinde boğulmuşlar zaten. Onları Allah ıslah etsin!..
Bir garip ölmüş..
Ölümünden acıydı, Necdet Erdem'in spor sayfalarındaki iki satırlık ölüm haberi.. "Ahmet Necdet Erdem öldü.."
Bizim kuşak çok iyi bilir Erdem'i, futbolunu seyretmediği halde.. Futbol adamı olarak..
Cumhuriyet Spor ve Halit Ağabey (Deringör) içimi rahatlattı biraz. Çok güzel bir "Vefa" sayfası hazırlamışlar.. Halit Ağabey ne güzel anlatmış önce Fener, sonra Galatasaray kalesini koruyan Büyük Necdet'i..
Galatasaray kalesini korurken, gole giden Halit Ağabey'in ayaklarına atlayınca sakatlanıp futbolu bırakmak zorunda kalmış.
Bir avuç Fenerli varmış cenazesinde, Galatasaray'ın izi yokken..
Kemal Kaya da öldü.. Bir yerlerden hısım da oluruz.. Gençlerbirliği o zaman bir otobüs dolusu taraftarına rağmen fırtına gibi eserdi. Kemal Kaya da sağ açığı idi bu üniversite takımının. Merkez de Koç Üniversite Yurdu'ydu zaten..
"Sarı" Kemal dendiğini ben bilmem.. Futbolcuyken adı "Telaşe" Kemal'di..
O zamanın durgun futbolu içinde çok hızlı hareket eden Kemal'i seyirci böyle bulmuştu demek..
Çok iyi bir spor hukukçusu oldu sonra.. Gerek Genel Müdürlük, gerek Futbol Federasyonları, ondan vazgeçemediler. Kimler geldi gitti bu kurumlara.. Telaşe Kemal hep kaldı, telaşın hiç yerinin olmadığı hukuk işinde, ölümüne dek.
Öylesi parlak bir uzmandı işte..
