Gönderen Konu: Cem yılmaz ın çocukluk anıları  (Okunma sayısı 950 defa)

Çevrimdışı weathered

  • 4.SINIF UYE
  • **
  • İleti: 1.909
  • Puan 65
  • Cinsiyet: Bay
  • OyunSiteniz.Com
    • Profili Görüntüle
Cem yılmaz ın çocukluk anıları
« : 07 Aralık 2008, 00:50:38 »
Ben cocukken cok salaktim.

Edip Akbayram'in ismini Edi zannederdim. Yani o, benim icin "Edi
Pakbayram" di.

Ablama, "Nasil olup da koca bir gunu canin sIkilmadan evde
oturarak geciriyorsun?" demistim. "Buyuyunce insanin cani sokakta
oynamak istemez ki" cevabini vermisti. Uzunca bir sure buyuyup
buyumedigimi anlamak icin kendime, "Canin sokakta oynamayi
istiyor mu?" diye sormustum.

Annem erkegin cinsel organini "pipi" kadininkini "kutu" olarak
tanimlamisti. O zamanlar TRT'de Cenk Koray'in sundugu "Tele Kutu"
diye bir yarisma vardi. Yarismacilar, "Hayir Cenk Bey. Ben kutumu
acmak istiyorum" deyince kosarak odadan kacardim.

Sabahlari kalktigimda aklimin hala yerinde olup olmadigini anlamak
icin 2+2, 3+4 gibi toplama islemleri yapardim. Sonuclar dogru
olunca da cok sevinirdim.

Dedemle parka gittigimiz bir gun TRT'ciler cekim icin oradaydi.
Beni oynarken cektiler. Yayin gunu bizim aile jeneriginde
gozuktugum cocuk programini izlemek icin televizyon basina gecti.
Kendimi ekranda gorunce, "Beni niye parkta unuttunuuuz?" diye
gozyaslarina bogulmustum.

"Geri vites" kavramim yoktu. Sofor, kolunu
koltuga atip arkaya
dogru bakinca araba otomatikman geri geri gidiyor zannederdim.

Benden buyuk kuzenlerim dondurmacilarin dondurma kulahlarinin
sivri kismiyla kulaklarini karistirdigini soylemisti. Inanmistim.
Hala da kulahlarin sivri kisimlarini yemem. Cope atarim.


Babaannem bir gun gelirse sevdigim dizilerin olmadigi bir gun
gelsin istiyordum.

Abimle Karaoglancilik oynardik. O Karaoglan olurdu, beni de Bizans
askeri yapardi. Sonra evire cevire doverdi. Cok muhim bir sey
yaptigimi sandigim icin canim yansa bile hic sesimi cikarmazdim.

Yesil ve siyah zeytinin ayri agaclarda yetistigini
sanirdim.


Bulmacalardaki, "Annenin erkek kardesi" kismina dayimin bes harfli
ismini sigdirmaya calisirdim.

Anaokulunda patates baskisi yapmayi ogrenmistik. O kadar hosuma
gitmisti ki, evde duvarlara, masa ortulerine filan basmistim.
Ancak sanat merakim annemin yeni aldigi beyaz etege patatesi
yapistirmamla son bulmustu. Hem gonlunu almak hem de el koydugu
patateslerime kavusmak icin dahiyane bir fikirle ogretmenimin
yanina gittim. "Annem" yazisini patatese oydurttum. Sevincle eve
gelerek soyundum. Renkli boyalara batirdigim patatesi vucudumun
her tarafina bastim. Sonra da annemin karsisina gectim. Beni o halde gorunce aglamaya baslamisti.

Madonna ile Maradona'yi kardes zannederdim. Kendi kendime,
"Bunlarin babasi ne sansli be. Bir cocugu futbolun krali, biri
muzigin kralicesi" derdim

Birinden ozur diledigim zaman Allah'in bana bir ozur verecegini
sanirdim. Sakat olacagimi dusunup hemen "diledigim ozru " geri
alirdim.

Kurban Bayrami'nda toplanan derilerden ucak yapildigini sanirdim.
Ucaklarin dis yuzeyinin bu derilerle kaplandigi icin Turk Hava
Kurumu'nun topladigini dusunuyordum. Ucak kacirma filmlerinde
silahla ates edildiginde ya da bomba patladiginda, "Ayyy! Deri delindi!" derdim.

"Gil" diye konusanlari fakir zannederdim.

Annem banyodan ciktiktan sonra babamin soyledigi, "Sihhatler
olsun" lafini "Saatler oldu" diye anlardim. Bunun da, "Banyoda
amma cok kaldin" gibi bir sey demek oldugunu sanip babamin anneme
kizdigini dusunurdum. Annemin buna karsin niye sadece, "Sagol"
dedigini merak ederdim. "Ne kibar kadin", derdim