Gönderen Konu: Yüzüncü Ad  (Okunma sayısı 566 defa)

Çevrimdışı Hamza

  • Osc Kurucu
  • 1. SINIF ÜYE
  • ********
  • İleti: 161.440
  • Puan 13008
  • Cinsiyet: Bay
  • Dünyanın En Çok Mesaj Gönderen Üyesi :))
    • Profili Görüntüle
    • Hosting
Yüzüncü Ad
« : 31 Ekim 2007, 22:43:22 »
Yüzüncü Ad
100 AD
kitabından alıntı.

Sevdiği kadının boşana bilmesi için (kadın katolik) kocasının ölmüş olması gerekir. O zamanlar Akdeniz bir Osmanlı gölüdür. Korsanlık yapan koca Osmanlılar tarafından yakalanıp idam edilip edilmediğini öğrenmek için İstanbul'a gelir. Ve hapishane defterine bakmak ister. Defterdar Topkapı sarayının altındadır. Deftere bakıp söuyşemek için 10 altın ister, kişi istemiye istemiye parayı verir. Ve şugunu gelmesi söylenir. O gün geldiğinde defterdarlığın önünde ki sehpada bir kesik baş görürler, kesik başın sahibinin kendilerine yardımcı olacak olan kişi olduğunu anlarlar. Osmanlı Padişahı rüşvet alınmasını engellemek için: ''Kim rüşvet alırsa, kafasını kesilmesini'' emretmiştir. Bunun akabinde bu kesik başla karşılaşırlar. Ama bu arada da burada ki defterde kocasının adına rastlayamaz. Ona İzmirde de bir defter olduğu söylenir. Bunu üzerine İzmir'e giderler.

İzmir'e vardıklarında yine defterdarlığa gidip, deftere bakmak isterler.
Zabit: 20 altın der
Seven kişi: Aman efendim çok değil mi der.
Zabit: Ya verirsin, yada gidersin der
Seven kişi: 20 altını çıkarıp verir.
Zabit: Şu gün gel der, ve kapıya kadar gecirerek uğurlar. Bu arada da aldığı parayı geri verir.
Seven kişi: Aman efendim der
Ama zabit dinlemez parayı alıp o gün gelmesini söyler.
Seven kişi, sevdiği kadınla birlikte o gün defterdarlığa giderler.
Zabit: Defterde yazmadığını söyler. Ve ekler bir başka defterde var bir de ona bakalım der.
Seven kişi: Memnuniyet göstererek yeniden 20 altını uzatır.
Ve zabit alır kişiyi kapıya kadar uğurlar, çıkarken parayı geriye verir.
Seven kişi: Aman efendim dese de, dinletemez.
Seven kişi ve sevdiği kadın ile yeni deftere bakmak için giderler.Ama aldıkları haber iç açıcı değildir. Bu defterde de ismi yazmamaktadır. Boyunlarını büküp yeni arayışlara girmek için oradan ayrılırlar.

İzmir'in safahlarını gezerken bir Yunus Emre'nin el yazması kitabıyla karşılaşır, bunu o zabite hediye vermek üzere satın alır. Ve aksam iş çıkış saatinde zabiti karşılar. Kitabı verir. Sohbet etmek için o zamanın kahvehanesine kahve içmeye giderler. Bu arada seven kişi zabite sorar:
-Neden her seferinde para aldın ve dışarda geri verdin der.
Zabit:
-Başımın gövdemin üzerinde durması için aldım der.
Seven kişi:
-Anlamadım der.
Zabit:
Herkesin aldığı yerde sen almaz isen, tek alan sen olursun, bu yüzden aldım ve günaha girdim. Dışarı çıkınca kendim olduğumu hatırladım, geriverip günahtan kurtuldum der.

Kitabı okumanızı tavsiye ederim. 1650 yıllarında bir hiristiyan gözüyle Osmanlının durumunu dile getiriyor. Kitap aynı zamanda Sabatay Sevi'nin durumunu da göz önüne koyuyor.

Çevrimdışı rmelihr

  • 2. SINIF UYE
  • ****
  • İleti: 8.225
  • Puan 1951
  • Cinsiyet: Bay
  • WWW.OYUNSİTENİZ.COM
    • ICQ Messenger - 160
    • Profili Görüntüle
Yüzüncü Ad
« Yanıtla #1 : 01 Haziran 2008, 14:04:46 »
PAYLAŞIM İÇNİ TEŞEKKÜRLER