Beşiktaş'ın potadaki patronu Ergin Ataman iddialı konuştu, ULEB Cup'ta yenilgi yüzü görmeden zirveye çıkacak güçleri olduğunu savundu.
31.1.2008
Beşiktaş’ın potadaki patronu Ergin Ataman iddialı konuştu, ULEB Cup’ta yenilgi yüzü görmeden zirveye çıkacak güçleri olduğunu savundu. Her maçın büyük önem taşıdığını, taraftarın da üzerine düşeni yapacağını söyleyen tecrübeli çalıştırıcı, Milli Takım konusunda ise çok doluydu.
Bugüne kadar hangi takımın başına geçtiyse çok iş başardı. Türk Telekom ile ligin altını üstüne getirdi, Karşıyaka’ya tarihinin en başarılı dönemlerinden birisini yaşattı. Efes ile Final-Four yaşarken, Ülker’de kupalar kazandı. Siena’da hem Final-Four, hem de Saporta şampiyonluğu tattı. Şimdi kolları Beşiktaş için sıvadı. Siyah Beyazlılar’ı Avrupa’da rekora uçururken, ligde de şampiyonluğun en güçlü adaylarından birisi yaptı. Bu başarıların mimarı Ergin Ataman, FANATİK’e olay yaratacak açıklamalar yaptı...
ULEB Cup’ta gruptan çıkmanız bir başarı ancak siz bir de 10’da 10 yapıp bunu taçlandırdınız. Efes’i Final-Four’a taşıdınız, Siena’yı Avrupa Şampiyonu yaptınız, Final Four oynadınız ve Beşiktaş’ı Avrupa devleri arasına soktunuz... Avrupa için özel bir formül mü var?ULEB Cup çok ciddi bir kupa. Üst üste 10 tane maç kazanmak çok önemli olay. Bu kupa 5 senedir oynanıyor. Daha önce Real Madrid, Lietuvos, Valencia gibi takımlar kazandı ama hiçbir takım gruplarda bizim yaptığımızı yapamadı. Bu bizim gücümüzü gösteriyor. Bize grup maçlarını namağlup bitirdik diye kimse kupayı vermiyor ama sonuçta o tarihe geçmiş olduk. Bunu nasıl başarıyorsun sorusuna gelince, bugün itibariyle geçmişte yaptıklarıma güveniyorum. Ben iki kez Final-Four oynadım, Siena ile Saporta Kupası’nı kazandım. Bu kariyerden sonra ben bu kupada antrenörlük yapıyorsam hedefim mutlaka şampiyonluk olur. Baştan kendime bu hedefi koyuyorum. Kulüple anlaşırken de ben sadece bu hedeflerle çalışırım diyorum. Kadro konusunda bence en önemli nokta kuruluşu. Takım kimyasını oluşturmak önemli. Çünkü bugün aşağı yukarı herkes aynı çalışmaları yapıyor.Benim başarımın en önemli nedeni de takımların kimyasını iyi oturtabilmem.
Son maçta salonun dolmasını bekledik ama yine dolmadı. Sizce neden?Artık eleme turları başlıyor. Zaten bundan sonra da o salon dolmazsa biz bu işi boşuna yapıyoruz diye düşünürüm. Burada her maç final. ULEB Cup finaliyle eleme turundaki ilk maç arasında fark yok. İkisini de kaybettiğinde dışarıda kalıyorsun. Ben Beşiktaş seyircisine güveniyorum. Çünkü hedef maçlarda hep bizim yanımızda oldular.
Oyun kurucu konusunda bir sıkıntınızın olduğuna inanıyor musunuz? Ülker’in ekstra sponsorluk bedelinden sonra bir transfer düşünceniz olur mu?
Önce şunu açıklayayım. Ülker’in ekstra bir sponsorluğu yok. Ülker bize başarıya endeksli olarak bir prim sistemi getirdi. Ülker bize 1 milyon 350 bin doları, alın bunu kullanın diye vermedi. Biz ULEB, lig ve Türkiye Kupası şampiyonu olursak o paranın tamamını alacağız. Ülker’in desteği oyuncularımız için bir motivasyon olacak. Ama şu da var. Beşiktaş yönetimi bugüne kadar zaten bir sürü fedakarlık yaptı. Eğer bugün ‘bana mutlaka bir oyun kurucu lazım’ desem, eminim ki yönetim gerekeni yapacaktır. Ama takımın kimyasını da düşünmem lazım. Drobnjak’ın işlemleri devam ediyor ve o Türk olmadan alınacak bir oyuncu sıkıntı yaratır. Drobnjak Türk olduktan sonra bu seçeneği masaya yatırırız, oyun kurucu mu, skorer bir isim mi diye düşünürüz, takıma faydalı olacağına inanırsak alırız.
ULEB Cup’ta 2. tura çıkan 4 Türk coach var. Sizce artık Avrupalılar’la aynı seviyeye geldik mi?
Bence bizim coachlarımız çoktan o seviyeye geldi. Bugün Ergin Ataman Avrupa’da iki tane Final-Four oynadı. Bunu yapan coach sayısı en fazla 5 tanedir. Oktay Mahmuti Avrupa’nın en üst takımlarından bir tanesinde çalışıyor. Erman Kunter, Murat Didin kendilerini Avrupa’da ispatlamış isimler. Bizim zaten öyle bir kompleksimiz yok. Bizim senelerdir tek mücadelemiz şu; Biz Türk basketbolunu bu noktaya getirdik. Bu bir ego değil. Bu oyuncuları biz yetiştirdik. Mehmetler, Hidayetler, Mirsadlar, İbolar, Serkanlar, Kayalar, Keremler, bizimle yetişti. Bu ekolün en büyük temsilcisi biziz ve Türk Milli Takımı’nın başında mutlaka Türk antrenör olmalı. İsterse dünyanın en iyi antrenörü olsa, Phil Jackson da gelse biz bunu kendimize yediremiyoruz. Nasıl ki takım 12 yabancıyla sahaya çıkarsa yediremezsek, bunu da yediremiyoruz. Bir tane oyuncuyu Türk yapalım mı yapmayalım mı diye hala tartışılırken, bir takımın en önemli unsuru olan hocanın yabancı olmasına karşıyız. Tabii ki Blatt de çok iyi bir hoca, Tanjeviç de geçmişte kariyerini ispat etmiş bir hoca ama bizim karşı olduğumuz farklı bir şey. Onlar da takımlarında başarılı olsun ama Türk Milli Takımı, bizim takımımız.
Fenerbahçe maçı taraftarın özellikle beklediği bir maçtı. Karşı takımın coachunun Tanjeviç olması, sizin için özel bir motivasyon oldu mu?
Ben doğruları söyleyen bir insanım. Tabii ki bu kadar konuşuyoruz, mücadele gösteriyoruz, o da bir motivasyondur. Ben bunun aksini söylesem yalan olur. Karşımda Tanjeviç’in olması, benim açımdan bir motivasyon unsuruydu.