UEFA Kupası 1. tur ilk maçında 13’de Djiby’nin golüyle sarsılan sarı-lacivertliler rakibi zorladı kendi kalesine gol attırdı. Kezman galibiyeti getirdi ama rövanş endişe verdi
Geçtiğimiz haftasonu F.Bahçe’yi Antalyaspor karşısında seyredenler, dün gece Kadıköy’ün yolunu tutarken düşünceliydiler... “Acaba” kuşkusu herkesin kafasının bir bölümünü meşgul ediyordu. Çünkü Türkiye Ligi’nin kısıtlı olanaklarına sahip bir takımına karşı zorlanan F.Bahçe’nin, Avrupa’nın sıradan da olsa taktik disipline sahip herhangi bir ekibi karşısında zorlanması muhtemeldi.
F.Bahçe Teknik Direktörü Zico, günümüz futbolu gerçeklerine uygun olarak Pendik ile yapılan hazırlık maçına bile dengeli bir takım çıkarmak zorundayken, Brezilyalı, UEFA Kupası karşılaşmasında bile kumar oynuyordu. Rüştü, Edu ve Lugano dışındaki tüm oyuncuları hücum genleri taşıyan bir 11 sahaya süren Zico, “Ben Randers’ı parçalar geçerim” gazını almıştı. Ama maç başladığında gördük ki, kazın ayağı öyle değilmiş.
Rüştü’nün tokadının ardından direğe çarparak sahaya geri dönen top, “dikkat” dedirtmişti. Danimarka ekibi Randers duran toplarda gol bulabilirdi. Bunda onların becerisinden çok F.Bahçe defansının hataları daha öne çıkabilirdi. Ki 13. dakikada da aynen böyle oldu. Ortada fol ve yumurta yokken Kerim, Fall’u serbest bıraktı. Senegalli forvet de yükselip Rüştü’nün solundan topu F.Bahçe ağlarına yolladı.
Kadıköy’de kriz havası kol geziyordu. Yanlış ve geç kurulan bir takım ile rotasını UEFA Kupası olarak belirleyen F.Bahçe, evinde hüsran mı yaşayacaktı? Homurdanmalar yerini sinirli salvolara bırakırken Kerim’in 30 metreden denediği üçlük kıvamındaki şutunu kaptan Pedersen ters bir vuruşla Randers ağlarına yolladı. Bu golle F.Bahçe’nin üzerindeki ölü toprağının kalkacağını düşünüyorduk. Tümer ve Alex gibi yaratıcı iki futbolcu taşı sıkıp pozisyon yaratabilirlerdi. Fakat onların da dün gece oynamaya pek niyeti yoktu.
Ahlar Vahlar Çoğaldı
Yenilerden Deivid İstanbul’daki turist manzaralarından birini sergiliyor, Kezman istediği topları alamıyordu. Lugano sert görüntüsüyle ikili mücadelelerde ayakta durmaya çalışıyordu. Edu ise Doğan ağabeyin (Koloğlu) deyimiyle patlayan forvet benzetmelerine bir yenisi ekliyordu: ‘Patlayan stoper.’ Senegalli Fall her topu onun önünde alıyor, dönüyor, arkadaşlarına servis yapıyordu. O ise refakatçi rolünü Oscar alacak kadar iyi oynuyordu.
54’te gelen Kezman golü F.Bahçe’yi 2-1 üstünlüğe taşırken, Sırp oyuncunun araya sinsice sızışı, topu alışı ve vuruşu ustalık kokuyordu. Bu dakikadan sonra fark bekleyen F.Bahçeliler her geçen atakta ‘Ah’lar ‘vah’lar çekiyorlardı. Tuncay’ın çabasına, Kerim’in bindirmelerine, Tümer’in şutlarına rağmen ‘3’ olmadı. F.Bahçe kazandı ama umut vermedi. Sahanın en dikkat çekici futbolcusu ise 19’luk forvet Fall’du.