Akıllanmadılar
G.Saray'ın Hırvat rakibi göklere çıkarılıyor Anderlecht'e de köy takımı muamelesi... F.Bahçe yenerse "Babam da onları elerdi" yenilirse "Kim gitsin kim kalsın?" denilecek
Fenerbahçe'nin Süper Kupa'yı alması lige moralli girmesini sağlayacak. Zevkli bir 90 dakika izledim. Zaman zaman tempolu, mücadeleci ve çabuk oynanan futbol beni mutlu etti. Yalnız üzüldüğüm nokta; yerde yatan meslektaşına vuracak kadar gözü dönmüş futbolcuların televizyonlarda ne yaptığını açık seçik görmemize rağmen hâlâ zeytinyağı gibi üste çıkmaya çalışmalarıydı. Daha lig başlamadı, biz uyaralım. Hakemlerimizin bu tür futbolcuları gözlem altına almaları gerekir.
BUNLARI AŞALIM
Süper Kupa'nın günüyle ilgili tartışmalar devam ediyor. Ben fikrimde ısrarlıyım, zamanlama çok yanlış. Üç büyükler arasındaki maçlar gazozuna da olsa hırslı ve bol tekmeli geçer. O yüzden Avrupa arefesinde bu tür maçlar yapılmamalı. Çünkü sakatlık riski oldukça fazla. Bana diyorlar ki "Artık bunları aşalım. Baksana Chelsea ile Manchester United aynı gün oynadılar. İtalya ile İspanya'da da böyle. Onları örnek alacaksak biz de onlar gibi yapmalıyız.'' İyi güzel de o zaman her şeylerini örnek alalım, sadece kendi işimize geleni değil. Federasyon kasasına bilmem kaç bin euro girecek diye takımları doğramaya gerek yok. Bakın Mehmet Yozgatlı sakatlandı. Sheriff karşısında oynamadı. Tedavisi olabilir ama ya Delgado, Bobo, Cisse veya Tello sakatlansaydı ne olacaktı, ne ile telafi edecekti? Örnek verdiğimiz Chelsea'de Manchester United'da en az 13-15 tane yabancı var. Biri olmazsa öbürü oynar. Peki sende ne var? 6 (Bir de yalandan artısı) Avrupa maçlarından önce bunlara gözbebeğin gibi bakacaksın. Geçen sene Kiev karşısında Fenerbahçe tek yabancı Alex'le oynadı. Sonuç ortada. Demek istediğim eğer federasyon onları örnek alıp böyle anlamsız günde maç oynatacaksa, yine onları örnek alıp yabancı futbolcu sınırlamasını kaldırmalıdır. Öyle değil mi?.. Zaten Avrupa'da zar zor mücadele edebiliyorsun. Bir de üstüne maçtan iki gün önce bir final yüklersen işin zor olmaz mı? Her fırsatta başarı isteniyor. Özellikle Fenerbahçe şampiyon olduğunda hiçbir önemi kalmıyor, "Avrupa'da olun da görelim'' deniyor. Transferde 20-30 milyon dolar harcanınca "Bu kadroyla bir şey yapamazsan ne zaman yapacaksın'' deniyor. Bir Messi'nin fiyatının 150 milyon dolar olduğu unutularak. Fenerbahçe işte onların seviyesine gelmeye çalışıyor ama daha yolu var. Gidişat çok iyi. Önemli olan bu istikrarın devam etmesi. Şu günkü şartlarda çeyrek final bile büyük başarıdır. Unutulmasın ki son yıllarda o çeyrek finalleri oynayan 24 takımın 23'ü İspanyol, İngiliz ve İtalyan, kalanları da Lyon, PSV ve Bayern Münih. 8 yıl önce alınan bir şampiyonluğun peşine takılıp gidiyoruz. O kupa her yıl birileri tarafından alınıyor, bizimki Avrupalılar tarafından unutuldu bile. Ama hâlâ törenler düzenliyoruz. Aynen 50 yıl önceki Macaristan maçı gibi... Dünya üçüncülüğümüz de unutuldu. Çünkü kendimizi kanıtlamak için bir şey yapamıyoruz, kalıcı olamıyoruz. O turnuvadan sonra ne Avrupa ne dünya şampiyonalarına katılamadık, çok kolay gruplardan çıkamadık. Bosna maçından sonra bu seneyi de zora soktuk. İşte tartışmamız gerekenleri tartışmadığımız için bu noktaya geliyoruz.
BABAM DA ELERDİ
Ahmet Akcan, Kalli'ye rapor veriyor. "Hırvat takımı iyi, işimiz zor'' diyor. Herkes "Galatasaray'ın rakibi kuvvetli'' damgası vuruyor. Yalnız işler Kadıköy yakasına geçince değişiveriyor. Lugano ve Appiah oynamazsa iki yabancısı daha eksilecek ve Fenerbahçe, 14 yabancılı Belçika şampiyonunun karşısına çıkacak. Adını bile bilmediğimiz Hırvat takımı göklere çıkarılırken Anderlecht'e köy takımı muamelesi yapılıyor. Yani diyorlar ki, "Fenerbahçe yenerse önemli değil. Babam da olsa onları elerdi.'' Elenirse, "Zico stajyer, bu takımdan bir şey olmaz.'' Gene kim gitsin, o gitsin bu gitsinlerle kulüp içini karıştırma muhabbeti. Bize de bunları yemek düşecek. Buyrun ister burdan, ister şurdan.. Nerden isterseniz ordan yakın...