Avrupa Takımı!
Dünyanın en keyifli, en güzel anlarından biridir o. 20 kadar Türk çocuğu, başlarında bir UEFA görevlisi, ellerinde orta yuvarlak büyüklüğünde Şampiyonlar Ligi armasını sallarlar. Fonda da Şampiyonlar Ligi’nin şampiyonlara yakışan şarkısı. Galatasaraylı taraftarların alıştığı ve lokal başarılarla yetinmeyenlerin hedeflediği andır o. Ve artık ordayız, o anların kıyısındayız. Şampiyonlar Ligi’ndeyiz!
Galatasaray maça tempoyu düşük tutmayı ve rakibini oynatmamayı düşünerek çıkmıştı. Bu hedef o kadar belirgindi, son haftaların en iştahlı oyuncusu Arda kulübedeydi. Gerets Hasan Şaş’ı ilk onbire alarak sağ kanada koymuş, Sabri’yi de sol çizgiye çekmişti. Takımda göze çarpan diğer bir şey de tecrübeli oyuncuların çokluğuydu. Okan da Avrupa tecrübesiyle ilk 11e dönmü, Mehmet Güven de kulübeye geçmişti. Galatasaray’ın aldığı bu önlemlere bir de rakibin ilk maçtaki en etkili oyuncusu olan Kuliç’in sakatlığı eklenince zaten futbol yaratıcılığı konusunda yetersiz bir takım olan Mlada Boleslav’ın daha fazlasını yapması da beklenemezdi. İlk dakikalarda hırs ve arzuyla saldırmaya çalıştılarsa da ilerleyen dakikalarla tamamen Galatasaray’ın yönlendirdiği tempoya ayak uydurdular. İkinci yarının başlarında geliştirdikleri nadir ataklarda da karşılarından Mondragon’u buldular ve gittikçe oyundan düştüler.
Biz de bir yandan hedefin kazasız belasız Şampiyonlar Ligi’ne girmek olduğunu bilmemize rağmen az da olsa Galatasaraydan futbol bekliyor, devlerle yapılacak maçlar öncesi iyi sinyaller almak istiyorduk. Ama 70nci dakikaya kadar bu konuda en ufak bir gelişme olmadı. Hatta şu kadarını söyleyeyim Galatasaray’ın kaleyi bulan şutu bile yoktu.
Sonra birden Galatasaray adının Avrupa’daki ününü, maçı heyecanla takip eden milyonlarca taraftarını ve kazandırılması gereken ülke puanları olduğunu hatırladı. Buna bir de rakibin ümitlerinin tükenmesi ve genç Arda’nın oyuna girmesi eklenince Galatasaray 5 dakikada kaleyi bulan 3 şut attı. Bunların ikisi kalecide kalırken soldan gelen Arda’nın pasında topu kontrol eden Hasan Şaş, ceza sahası çizgisi üzerinde mükemmel vurdu. Üst direkle çizgi arasında gidip gelen top ağlarla buluşurken Galatasaraylıların keyfi yerine geliyor, Çekler ise artık havlu atıyorlardı.
Tam maç bitti, Galatasaray galibiyet ve üç puanla Türkiye’ye dönüyor derken yenilen gol , maç başından beri dikkat çeken en olumsuz nokta olan duran toplardaki defans zaafının altının mutlaka çizilmesi gerektiği hatırlattı. Devler arenasına çıkacak olan Sarı-Kırmızılılar kendisinden birkaç sınıf düşük olan rakibinin karşısında bile duran toplarda çok ciddi gol pozisyonları verdi. Bu tarz hatalara acil önlem alınması şart, çünkü bu hataları Şampiyonlar Ligi takımları affetmez.
Sonucu İstanbul’da taraftarla beraber alınmış bu turu Galatasaray, işini bilen bir Avrupa takımı olarak Çek Cumhuriyeti’nde geçti ve Cuma günkü kurada çıkacak rakiplerini beklemeye başladı. Maçı belki kazanamadı ama geçtiği turla hem ciddi bir finansal kaynak hem de Avrupa’daki itibarını geri kazandı. Umarız bu kazanımlara ek olarak takım kadrosu da son bir yıldız kazanır. Yolun açık olsun
