Galatasaray Spor Kulübü Başkan Yardımcısı Adnan Polat, bugün Mecidiyeköy’deki kulüp binasında bir basın toplantısı düzenledi ve 3 Aralık’ta Fenerbahçe ile oynanan derbi maç hakkında değerlendirmeler yaptı.
Adnan Polat’ın konuşmasını tam metin halinde yayınlıyoruz.
“Fenerbahçe-Galatasaray derbisiyle ilgili herkes kendi penceresinden bakıp değerlendirme yapıyor. Bizim buradan ayrılıp Fenerbahçe Şükrü Saraçoğlu Stadı’na gitmemiz, beklenen, olağan bir yolculuk oldu. Stada girdikten sonra da maç başlayana kadar ben dışarıya çıkmadım. Maç öncesi Emniyet Müdürlüğü yöneticileri, daha yapıcı olmamızı rica ettiler. Biz de azami dikkati gösterdik. Polis memurlarının işini kolaylaştırmaya çalıştık.Ama ısrarla, geçen seneden beri valiliğimize yaptığımız müracatlarda, 'Taraftarımızı stada toplu halde götürelim, burada Mecidiyeköy’de toplanılsın. Kapılar açılmadan bir saat önce onları stada sokalım. Maç bittikten sonra toplu olarak götürelim' dedik. Zaten o stada girecek 7-8 güzergah var. Kadıköy’e farklı noktalardan gelen Galatasaray taraftarlarının, Fenerbahçeliler tarafından etrafının sarıldığı, dövüldükleri, her türlü tacize uğradığı, bunun da emniyetin işlerini daha da zora soktuğunu defalarca anlatmamıza rağmen maalesef kabul ettiremedik vilayete.
Neticede de bizim bulunduğumuz yerden pek farkına varmamamıza rağmen, Galatasaray taraftarları maça girişte, maç esnasında üzerlerine hem sis hem ses bombalarının, biber gazlarının atılması, her türlü yabancı malzemenin atılması, çıktıktan sonra Fenerbahçeliler tarafından etrafları çevrilip dövülmelerine kadar her türlü rezalet yaşanmış orada. Biz bunu sonradan öğreniyoruz. Elimizden geldiği kadar kavgasız gürültüsüz, centilmence bir maç geçmesi için uğraştık. Ama maalesef bütün resim ortada.
Stada girdikten sonra İstiklal Marşı’ndan sonra, maçtan bir dakika önce tribünlere çıktım. O ana kadar stadın içinde olan olayların hiçbirini görmedim açıkçası. Daha sonra öğrendim. Galatasaraylı futbolculara, özellikle kalecimiz Mondragon’a, ısınmak için sahaya çıktıklarında birçok yabancı malzemenin atıldığını, vücudunun değişik taraflarına da bunların çarptığını öğrendik.
Beni en çok hayrete düşüren, hakem Selçuk Dereli’nin – bilmiyorum raporunda yer verme cesaretini gösterecek mi? – sahaya çıktığında birçok yabancı malzemenin atılması. Hakem raporunu merak ediyorum. Acaba bunlar raporda yer alacak mı?
Maç esnasında benim önümdeki taraftarlar, aşağı yukarı 90 dakika boyunca kol saatlerini çıkarıp devamlı bana bağırdıkları için stadın içinde olan tezahüratları da açıkçası duyamadım. Zaten 90 dakika o taraftar kitlesi maçı seyretmedi, sadece dönüp bana bağırdı. Orada münferit bir-iki küfür vardı ama toplu şekilde o bin kişi küfür etmedi. Ama sonradan öğreniyorum ki stadın içinde toplu halde küfürler edilmiş.
Futbolcularımıza korner ve taç sırasında - hepinizin izlediği gibi - her türlü yabancı malzemenin atıldığını ve onların görevlerini sağlıklı yapmalarının engellendiğini siz de tespit ettiniz.
Fakat en kötüsü, Mondragon’a atılan ses bombası. Bir ara Fatih Gökşen, beni ikaz etti. Mondragon yerden kalkmasaydı takımı sahadan çekmeyi düşündük. Çünkü teknik direktörümüzün kafası yarılmış, kalecimize ses bombası atılmış. Ki maçtan sonra soyunma odasına gittiğimde Mondragon’un kulakları hala duymuyordu. Selçuk Dereli her ne kadar ‘Ben konuştum, Mondragon’un kulakları duyuyordu’ dese de hepimiz, artık sokaktaki çocuk bile biliyor ki kulak, insanın denge organıdır. Kulağında herhangi bir arıza olan insan, ayakta duramaz. Mondragon’un maçtan sonra kulakları tedavi ediliyordu. Şu anda da Florya’da tedavisi devam ediyor.
Bu şartlarda Selçuk Dereli’nin, maçın devam etmesine göz yummasına anlam veremiyorum. Ama iş şuna geliyor: Sayın Nihat Özdemir’in Trabzonspor maçı öncesi hakemlerle ilgili verdiği beyanat, ortaya koyduğu senaryo, bence tuttu. Çünkü Fenerbahçe, hem Trabzon’da görmesi gereken kırmızı kartları görmedi. Hem Fenerbahçe-Galatasaray maçında atılması gereken oyuncular atılmadı. Ve penaltımızı – ki bütün kamuoyu, canlı yayınlarda herkes, aynı fikirde birleşti – vermedi.
Beni çok hayal kırıklığına uğrattı. Çünkü Selçuk Dereli’yi ben 1. sınıf hakem olarak görüyordum. Ama Fenerbahçe Stadı’nda, Fenerbahçe taraftarından korktu. Ve Galatasaray’ın burada 3 puan kaybetmesine neden oldu. Maçın kaderini değiştirdi. Belki de ligin kaderini değiştirdi. Hakem açısından büyük hayal kırıklığına uğradığımı söyleyebilirim.
Geçen seneden farklı olarak bu sene 12 yöneticimizle Fenerbahçe Stadı’na gittik. Gittikten sonra da VIP Salonu’nda tek tek Fenerbahçeli yöneticiler gelip ‘Hoşgeldiniz’ dediler. Bir müddet oturup sohbet ettik. Geçen seneden farklı olan taraf buydu.
Ve geçen seneden farklı olan bir taraf daha vardı. Geçen sefer soyunma odası koridorlarında oyuncularımızı dövmüşlerdi. Bu sefer alenen sahanın içinde dövdüler. Kafalarını yardılar. İşte, kulaklarını sağır ettiler. Geçen seneden bana göre fark buydu.
Biz tabii Galatasaray ile Fenerbahçe’nin beraberce, ahenk içinde, dostane maçlar ortaya koyması halinde Türk futbolunun da sahadaki şiddetin dışına taşınabileceğini düşünüyoruz. Ama maalesef bir türlü bu gerçekleşemiyor.
Genelinde bizim için bu maçın tek olumlu yanı, Fenerbahçeli yöneticilerin bize centilmence davranmalarıydı. Tabii Aziz Bey’in, hiçbir şekilde, hiçbir yöneticimize bir misafirperverlik göstermediğini burada ilave etmek istiyorum.
Ancak genel olarak baktığımız vakit, ligde ilk yarının bitmesine bir hafta kala, takımların kaçar puan kaybettiğini gördünüz. İkinci yarıda da puan kayıpları olacak. Biz 7 puanın kapatılacağına inanıyoruz. Fenerbahçe büyük bir camia, büyük bir kulüp ve çok büyük futbolcuları var. Ama çok büyük bir takım olduklarını söyleyemem. Dünkü maçın geneline baktığınız vakit, bu neticeye ulaşabilirsiniz. Ben hala Galatasaray’ın, bu senenin en büyük şampiyon adayı olduğunu düşünüyorum. Ve son dakikaya kadar da şampiyonluk mücadelesini sürdüreceğini düşünüyorum.”
Galatasaray Spor Kulübü Başkan Yardımcısı Adnan Polat, daha sonra basın mensuplarının sorularını yanıtladı. Derbideki olaylardan dolayı Fenerbahçe’ye nasıl bir ceza beklediğinin sorulması üzerine Polat, şunları söyledi:
“Hakem camiası, Fenerbahçe’den ciddi etkilenmiş vaziyette. Dilerim ki Federasyon’un ilgili kurulları, Disiplin Kurulu ve Tahkim Kurulu, aynı şekilde etkilenmez. Çünkü bu yaşanan olaylara - ki bütün dünya izledi - baktığınız vakit en az 5 maç ceza gelmesi lazım. Ama bunu zaman içinde göreceğiz. Bunun takipçisi olacağız. Disiplin Kurulu’nun ne kadar Fenerbahçe’den korktuğunu ya da korkmadığını, veya yönetmelikler çerçevesinde hangi kararlar alması gerektiğini ve neler alacağını hep birlikte izleyeceğiz. Bizim beklentimiz, Fenerbahçe Stadı’nın 5 maç kapatılması şeklinde olacak. Aynı olaylar, bir UEFA Kupası, bir Şampiyonlar Ligi maçında olsa en az bu boyutta bir ceza alırlardı. Ama o maçlarda Fenerbahçe taraftarı biliyor ki ciddi cezalar alacaklar, sahaya tek bir pet şişe bile atmıyorlar. Burada Futbol Federasyonu’nun en fazla bağıran çağıran, tehdit edene pabuç bırakıp bırakmayacağını göreceğiz.”