Hırrr... Yayımladıkları demonun aynısını sıfır gelişme ile önümüze sunan firmalara uyuz oluyorum... Hırr... Majesco, 10 Temmuz 2005 sıralarında BloodRayne 2'nin demosunu piyasaya sunmuştu ve ben de oturup onun demo incelemesini yapmıştım. Demoda bir çok hata ve eksik olmasına rağmen oyuna olumlu yaklaşarak "Bu demodur, idare edin bakın görürsünüz tam sürümde bu hatalar olmayacak." demiştim. Ama gelin görün ki sevgili Gamerbug'çılar, Majesco ve dolayısıyla yapımcı Terminal Reality, oyunun tam sürümünü demodan farksız bir şekilde yayımlayarak bizi bedbaht etti. Hadi çıkarın esefleri, kınıyoruz milleti! Ya da çıkarın dişleri, emiyoruz omuzları...
Majesco, BloodRayne 2'nin demosu ile tam sürümünü aynı yapınca ben de en sinir olduğum şeylerden birini yapmak zorunda kaldım ve daha önce anlattıklarımı tekrar anlatmaya çalıştım. Daha doğrusu çalışacağım, Ege turnesine çıkıp da şarkı aralarında bile aynı konuşmaları yapan türkücülere benzemezsem iyidir. Rayne, her genç kız gibi bütün gün evinde pijamasıyla oturup çerez yeyip televizyonda magazin programlarını seyrederek, arada sırada çamaşır-bulaşık yıkayıp ev işi yaparak hayatını sürdüren ve görücü usulüyle sağda solda eli yüzü düzgün bir adam arayan basit bir ev kızıdır. Fakat bunun babası vampir fabrikası kurup her tarafa kendine itaat eden vampirleri dağıtarak dünyayı ele geçirmeye çalışan bir dallamadır ve öz kızı Rayne'i de vampire dönüştürür. Rayne ise bu garip olay karşısında babasına "Bedenimi ele geçirebilirsin, ama ruhumu asla!" diye sert bir tavır takınarak vampirliğini babası için çalışanlara karşı kullanmaya başlar. Böylece dünyanın vampirlere ait olmasını engelleyecektir ama bu işi o değil biz yapacağızdır. Anlattığım konu ilk oyunu anlatan konuydu, ikinci oyunda ise bu kez aynı olayı babamızın mirasçısı gibi bir dostu yapıyor. Zaten yeni oyunumuzun ikinci bölümüne girerken izlediğimiz ara videoda da babamıza ne halt olduğunu görüyoruz, havaya uçuyor. Yeni oyunumuz ise dünyayı vampirleştirerek ele geçirmeye çalışan diğer herifin malikânesinde düzenlediği bir maskeli baloda başlıyor. Ana karakteri kadın olan hemen hemen her aksiyon oyunundaki geyik, bize yardım eden ve komut veren bir dallama var. Herif ne derse onu yapıyoruz. (Arkadaşlar ben bu yazıyı yazarken arkamda Rock'n Coke'ta Ceza "şarkı" söylemekte o yüzden sinirimin kusuruna bakmayın biraz uyuz olmaktayım rapçilere.) Baloya gayet rahat şekilde kılıçlarımızı kıyıda köşede bırakarak giriyoruz ve vampir düzenleyici baş düşmanımızı seksiliğimizle etkiliyoruz. Tabiî bu bir kıyafet balosu olduğu için kimse bizim vampir tipimizi de yadırgamıyor. Daha sonra gidip yardımcımızdan silahlarımızı alıyoruz ve malikânenin boş taraflarına giderek maceramıza başlıyoruz. Artık kontrol bizde...
Oyundaki amacımız, tek düze bir şekilde önümüze gelen herkesi biçmek. Oyunun ismi BloodRayne yerine "Biçer-döver Rayne" de olabilirdi, adamlar daha karizmatik olsun diye Blood demişler, sağlık olsun. Uzun bir oynama süresi bulunan BloodRayne 2'nin tamamında çeşitli hareketlerle adam dövmek bir süre sonra insana Tarkan, Cüneyt Arkın gibi emektar halk kahramanlarımızı hatırlatıyor. Eğer oyunda bir ara denize atlayıp plâstik bir ahtapotla dövüşseydik kendimi gerçekten Tarkan gibi hissederdim ama öyle bir bölüm yok. Paso karada, sınırlı silahlarla (bıçak-kılıç, tabanca) elemanları sıradan geçiriyoruz. Bu işi yaparken sıkılmayalım diye yapımcılar dövüş sisteminde çeşitlendirmeye gitmişler. O kadar çok saldırı türü var ki, bu saldırıların kombinasyonlarını ezberlemek pek mümkün olmadığı için adamlar bir de saldırı arşivi yapmışlar. Tabiî o arşivden nasıl faydalanacağız onu anlamadım. "Ben deminkini 134. hareketle öldürmüştüm değil mi? Dur buna 86. hareketi çekelim!" deyip menüden hareket kombinasyonuna mı bakacağız? Yine tek düzeliği engeller belki düşüncesiyle Rayne'imize (oyunu Türkçe'ye çevirsek Rayne'e "Yağmur" derdik. Rain hesabı...) bazı özel güçler verilmiş. Mesela "1" tuşuna basarak aktif hâle getirebileceğimiz "mega" modu ile özellikle bölüm sonlarında çıkan boss karakterler karşısında daha güçlü olabiliyoruz. Bize hem dayanıklılık veren, hem de gücümüzü arttıran bu moda girdiğimizde çevremiz kırmızı bir atmosfere bürünüyor. (Atmosfer deyince aklıma nedense hep Ercan Taner geliyor. Ne alâka bilmiyorum valla.) "2" tuşuna basarsak ise mavi bir atmosfer eşliğinde (Bu sefer de Şükrü Saraçoğlu Stadı geldi aklıma. N'oluyor anlamadım.) etraftaki gizli saklı vampir geçitlerini görebiliyoruz. Böyle modmodmod geçinip gidiyoruz işte milletle... Oyun ekranında ise 2 tane çubuk oluyor. Bu çubuklardan biri kırmızı kan barı, diğeri ise mavi özel güç barı. Mavi bar bitene kadar özel güçlerimizi kullanabiliyoruz. Kırmızı bar bittiğinde ise ölüyoruz. İşte buna uyuz oldum. La oğlum hani vampirler ölmezdi hayret bir şey. Her neyse, bu barı ise düşmanlarımızın kanını emerek dolduruyoruz. Tabiî o kan emme işini abartan erkek arkadaşlarımız olacaktır, ben de ister istemez abarttım ama ne yapayım çok acayip emiyor hehe.
BloodRayne 2'nin grafikleri her ne kadar ilk oyuna göre geliştirilse de, hâlâ günümüzün gerektirdiği grafikleri bize veremiyor ve vasat bir görüntü çiziyor. Grafikler yavaş yavaş gerçeğe yaklaşırken, BloodRayne 2 hâlâ çizgifilme benzer grafikler içermekte. Oyunun giriş videosu da oyuniçi grafikleri ile tasarlanmış ama daha sonraki bölüm başı uzun videoları film kadar kaliteli hazırlanmış. O zaman burada işin içine "tembellik" giriyor, demek ki adamlar yapabiliyormuş ama yapmak istememişler. Konusu itibariyle gayet kaliteli olan (yoksa filmi çekilmezdi zaten) bir yapıma bu grafikler yakışmamış. Ama seslendirmeler ve ses efektleri grafiklerin açtığı yaraya biraz olsun merhem sürüyor. Seslendirmeler, özellikle de Rayne'inki, çok güzel ve orjinal yapılmış. Ses efektleri de insanı tatmin edici türden fakat "kan fışkırma" sesini biraz abartılı buldum. Bir herifin kolunu kestiğiniz zaman, adamın kolu boruya benziyor ve kanlar foşur foşur akıyor, çıkan ses ise şu: "Foşşşşş" Yok ağabey abartmışlar o ne... Müziklerimiz ise bazen gaza getirici oluyor, bazen ise sakinleşiyor. Müzikler zaten çoğu aksiyon-shooter oyunlarında heyecan belirleyici faktördür. Sakin bir müzikle koridorda huzur dolu yürürken bir anda müzik coşarsa anlayın ki başınız dertte. Ya da düşmanlarınızın başı dertte...
Aşırı derecede kan içeren BloodRayne 2'yi kandan etkilenmeyen herkese öneriyorum arkadaşlar. Ha eğer oyun sonbaharda çıksaydı önermezdim, demek ki yapımcılar oyunu yazın çıkararak akıllılık etmiş. Oyunu oynayın, ama sonra sakın milletin omuzlarına göz koymayın... Bu arada incelemeyi biraz kısa tuttum, demo incelemesini okursanız belki daha çok bilgiye ulaşabilirsiniz.