Gönderen Konu: ORGANİK BİLEŞİKLER  (Okunma sayısı 961 defa)

Çevrimdışı ManSpider111

  • 1. SINIF ÜYE
  • *****
  • İleti: 21.601
  • Puan 1277
  • Cinsiyet: Bay
  • Dünyanın En Çok Mesaj Gönderen ÜyesiNİN BABASI ;D
    • Profili Görüntüle
ORGANİK BİLEŞİKLER
« : 15 Ekim 2007, 17:14:03 »
ORGANİK BİLEŞİKLER
Canlılarda bulunan organik bileşikler karbonhidratlar,yağlar, proteinler, enzimler,nükleik asitler ve vitaminlerdir.
Organik bileşiklerden bazıları hücrede enerji verici,bazıları yapı maddesi, bazıları da metabolizmada düzenleyici madde olarak görev yaparlar.
KARBONHİDRATLAR
*Karbon,hidrojen ve oksijenden oluşur.
*Enerji verici ve yapı malzemesi olarak kullanılırlar.
*Enerji üretmek için ilk sırada kullanılır.
İnsan ve hayvan vücudunda glikojen, bitkilerin yapısında nişasta ve selüloz olarak yer alan karbonhidratlar (CHO); karbon, hidrojen ve oksijen atomlarından meydana gelmiş organik bileşiklerdir.

1 gr karbonhidrattan 4.1 kalori enerji elde edilir.


Büyüklüklerine göre 3'e ayrılırlar:
 Monosakkaritler
 Disakkaritler
 Polisakkaritler

MONOSAKKARİTLER (Tek şekerler)
Su ile hidrolizlerinde daha basit şekerlere ayrışmazlar.
*Kimyasal sindirime uğramadan doğrudan kana geçerler.
*Monosakkaritleri ardarda birbirine bağlayan bağlara glikozit bağ denir.
5C'lu olanlar(Pentoz):
1)Riboz: RNA'da bulunur.
2)Deoksiriboz: DNA'da bulunur.

6C'lu Olanlar(Hegsoz):
1) Glikoz
2) Fruktoz
3) Galaktoz
 Bunların kana geçiş sıraları:
Galaktoz>Glikoz>Fruktoz'dan önce kana geçer.




Disakkaritler(Çift Şekerler)
Bunlar 2 molekül monosakkaritin birleşerek 1 molekül su oluşturmasıyla meydana gelen moleküllerdir.
Her disakkaritte birer tane glikozit bağ bulunur.

Glikoz + Glikoz -------------> Maltoz + H2O(Malt şekeri)
Glikoz + Fruktoz ------------> Sükroz(Sakkaroz) + H2(Çay Şekeri)
Glikoz + Galaktoz -----------> Laktoz + H2O(Süt Şekeri)

Maltoza Malt şekeride denir.Üzümde ve balda bol miktarda bulunur.
Sakkarozda şeker karışımında bol bulunur.
Laktozda sütün bileşiminde bulunur.


Polisakkaritler
Çok sayıda monosakkaritin birleşmesinden oluşur.
n(Monosakkarit)------------>Polisakkarit+(n-1)H2O Bunların;

1)Nişasta:Çok sayıda glikozdan oluşur.
*Bitkilerdeki depo polisakkarit şeklidir.
*Genellikle bitkinin ışık görmeyen kısımlarında (kök,gövde, tohum gibi) lökoplastlarda depolanır.

2)Selüloz:Çok sayıda glikozdan oluşur.
*bitkilerdeki yapısal polisakkarittir.
*Bitki hücrelerindeki çeperin ana maddesi selülozdur.
Not:İnsanlarda ve hayvanlarda selülozu sindirecek enzimler yoktur.Selüloz bu canlıların sindirim sisteminde yaşayan bazı bakteriler tarafından sindirilir.

3)Glikojen:Çok sayıda glikozdan oluşur.
*Hayvanlardaki depo polisakkarit şeklidir.
*Glikojen karaciğer ve kaslarda depolanır.

4)Kitin:Çok sayıda glikozdan oluşan azotlu bir polisakkarittir.
*Böceklerdeki kabuğun ana maddesi kitindir.



LİPİTLER (YAĞLAR)
Lipitler suda erimeyen buna karşın eter, benzen, kloroform gibi organik çözgenlerde eriyen bir dizi heterojen organik bileşiklerdir. Sitoloji bakımından lipitler hücrede serbest lipitler hücrede serbest lipit ve örtülü lipit olmak üzere iki türlüdür. Organizmada lipitlerin oynadığı rol bulundukları yer ve dağılışlarına göre değişiktir. Kimyasal ve fiziksel özelliklerine göre lipitler, basit lipitler, bileşik lipitler, streoitler ve yağda eriyen vitaminler gibi çeşitli alt gruplara ayrılırlar.


Karbon,Hidrojen ve Oksijenden oluşurlar.
*Enerji verici(2.sırada) ve yapı malzemesi olarak kullanılırlar.
*Bir gram nötral yağın yanmasıyla 9.1 kkal enerji açığa çıkar.Enerji en yüksek olan organik bileşiklerdir.
Yapılarına göre 3'e ayrılırlar:

1) Nötral Yağlar
* Yağ asidi ve gliserinden oluşurlar.
* Önemli organların dış yüzeyini örterler
Gliserin + 3Yağ Asidi ------> Yağ + 3H2O
2) Fosfolipitler
* Fosforik asit ihtiva eden lipitlerdir.
* Hücre zarının yapısına katılırlar.

3) Steroidler
* Hormon vitamin olarak görev yaparlar.
* Kolesterolde bir steroiddir.
Yağların Vücuttaki Görevleri
* Enerjiye dönüştürülürler.
* Yağda eriyen A,D,E,K vitaminleri yağlarla birlikte emilir.Yağlar bu vitaminlerin emilmesini sağlar.
* Deri altındaki yağlar ısı kaybını önler.Vücudu dış etkilere karşı korur.
* İç organların etrafını sararak mekanik etkilere karşı korur.
* Yağlar midede uzun süre kaldığı için tokluk duygusunun uzun süre devam etmesini sağlarlar.
Yağların Kimyasal Yapısı

Yağ asitleri ve gliserolden oluşurlar.Gliserin 1 molekül yağ asidiyle birleşirse Monogliserid,2 molekül yağ asidiyle birleşirse Digliserid,3 yağ asidiyle birleşirse trigliserid oluşur.
Yağ asitlerinin yapısındaki C atomları birer bağ yapmışsa bu şekildeki yağ asitleri Doymuş Yağ asitleridir.Bazı C atomları çift bağ yapmışsa bunlar Doymamış Yağ asitleridir.



PROTEİNLER
Proteinler Karbon,Hidrojen,Oksijen ve Azottan oluşur.Bazılarının yapısında Fosfor(P) veya Kükürtte(S) bulunabilir.
Proteinler hücrenin en önemli organik maddelerinden birisidir. Proteinler canlılık olaylarının sürebilmesi için kesinlikle gerekli olan bileşiklerdir. Proteinlerin yapıtaşları amino asitlerdir. Her amino asidinde ortak olan özellik şudur. Bunlarda terminal bir amino grubu ve bir karboksil grubu ile birlikte C atomuna bağlı bir yan zincir bulunur. Amino asitler aynı anda hem amino grubu hem de karboksil grubu taşıdıklarından amfoter karakter gösterirler. Amino asitler birbirleri ile önce gelen amino asitin karboksil grubu sonra gelen amino asitin amino grubuna bir molekül su çıkacak şekilde bağlanır. Bu bağa peptid bağı denir.
* Yapı malzemesi,düzenleyici,onarıcı ve en son olarakta enerji verici olarak kullanılır.
* Proteinler DNA'nın kontrolünde sentezlenirler.
* 1'gram proteinin yanmasıyla 4.3 kal enerji açığa çıkar.
* Proteinler amino asitlerden oluşurlar.Tabiatta 20 çeşit amino asit bulunur.

1 amino asidin yapısında 4 grup vardır:
a) Karboksil Grubu
b) Amino Grubu
c) Hidrojen Grubu
d) Radikal Grup 'tur.

Doğada 20 çeşit amino asitte Karboksil,Amino,hidrojen grupları sabit Radikal grup ise değişkendir.
Proteinlerin özellikleri içerdikleri amino asitlerinin sayısına, çeşidine ve amino asitlerin polipeptid zinciri üzerindeki sıralanışlarına bağlıdır. Amino asitlerin sıralanışlarındaki farklar nedeni ile her canlı organizma türü için özel olan protein tipleri
vardır, birininki diğerine uymaz. Bu nedenle gerektiğinde bir türden diğer türe aktarılışlarında güçlükler çıkabilir. Örneğin, kan alış verişi sırasında hastaya verilen kan uygun olmadığında şok ve ölüme, bazı bitkilerin polenleri solunum yolu ile alındığında alerjiye neden olabilirler. Bazen amino asitlerin sıralanışlarında bir amino asitin yer değiştirmiş olması ciddi bir hastalığa neden olur.
Proteinler nelerdir?
Proteinler amino asitlerden yapılmış çok büyük moleküllerdir. Proteinlerin basit yapısı, karbon, hidrojen, oksijen ve azottan oluşmuş amino asitlerin zinciridir.
Proteinlerde azot bulunması, onları karbonhidrat ve yağlardan ayırt eden bir özelliktir. Elzem ve elzem olmayan proteinler veya amino asitler diye bir ayrım yapılabilir. İnsan vücudu protein sentezi için yaklaşık 20 farklı amino aside ihtiyaç duyar. Bunlardan 8 tanesi elzemdir, yani vücutta sentez edilmemektedir. Bunlar: izolösin, lösin, lisin, metiyonin, fenilalanin, trionin, triptofan ve valin'dir. Elzem amino asitler vücut dışındaki kaynaklardan alınmalıdır.
Bir protein birçok vagonun birbirine bağlanması ile oluşmuş bir tren gibidir. Her bir vagon veya birim bir amino asittir. 20 amino asitten oluşmuş bir çok farklı kombinasyonlar büyük sayılarda protein oluşmasına izin vermektedir. Yani bir lisan gibi, sadece birkaç harf vardır, fakat bu harflerden değişik kombinasyonları kullanarak milyonlarca kelime oluşmaktadır.
Vücudumuz neden proteinlere ihtiyaç duyar?
Proteinler vücutta hemen hemen her yerde bulunurlar, ve hücre yapımında kullanılırlar. Kasların, organların ve bezlerin başlıca bileşenleridir. Safra ve idrar dışındaki bütün canlı hücreler ve vücut sıvıları protein içerir.
Gıdalar vücudumuza girip, sindirildikten sonra, amino asitler serbest hale geçerler ve gerekli proteinleri yapmak için vücudumuz tarafından kullanılırlar. Bunlar büyüme ve gelişim için gereklidirler; protoplazma gibi yeni hücre bileşenlerinin yapılması için ve aynı zamanda antikorlar, enzimler ve hormonlar vb. yapımı için de gereklidir. Aynı zamanda proteinler bir enerji kaynağıdır.

En iyi protein kaynakları nelerdir?
Bir gıdadaki protein elzem amino asitleri bize sağlıyorsa, bu protein tam protein olarak adlandırılır. Eğer bütün elzem amino asitleri sağlamıyorsa, eksik protein olarak adlandırılır.
Bütün et ve diğer hayvansal ürünler tam proteinlerin kaynağıdır. Bu ürünler arasında sığır, kuzu, domuz, kümes hayvanları, balık, kabuklu deniz ürünleri, yumurta (tam proteinlerin en iyi kaynağı), süt ve süt ürünleri yer almaktadır.
Hububat, meyve ve sebzelerdeki proteinler eksik proteinler olarak kabul edilirler. Bitki proteinleri bütün elzem amino asitleri içermek için ve tam protein oluşturmak için kombine edilebilirler. Bu kombinasyonlara örnek olarak, pirinç ve fasulye, mısır ve fasulye verilebilir.

Eğer Fazla miktarda protein alınırsa ne olur?
Protein alımında en uygun miktar vücut ağırlığının her bir kilogramı için 0,8 gram kadardır. Protein miktarının düşük olması vücudun güçsüz olmasına ve hastalıklara karşı dirençsiz olmaya yol açar. Vücut ağırlığının her bir kilogramı için 1,6 gramdan fazla alınan protein aşırı miktar olarak tanımlanır. Beslenmede yetersiz protein alımı aşırı protein alımından daha zararsızdır, aşırı protein alımı sağlıklı değildir. Fazla protein nitrojen içerir buda karaciğerde üre olarak bilinen atık maddeye dönüşür. Bu artık madde böbrekler vasıtasıyla idrar şeklinde dışarıya atılmaya çalışılır. Bundan dolayı çok fazla miktardaki protein alımı karaciğer ve böbreklerde zorlamaya yol açar.
VİTAMİNLER
* Organik bileşiklerdir ve dışardan alınırlar.
* Enerji değerleri yoktur.Düzenleyici ve hastalıklara karşı koruyuculardır.
*Hiçbir Kimyasal sindirime uğramadan hücre zarından geçer ve kana karışırlar.
Vitaminler, insan metabolizması için ihtiyaç duyulan, temel, enerjisiz gıdalardır. İnsan vücudu tarafından üretilemezler, fakat günlük gıdalardan temin edilmesi gerekir. Enzimatik reaksiyonlar için kofaktör olarak görev yapmaları temel fonksiyonlarıdır. Ayrıca, kanın pıhtılaşması, bağışıklık sistemi, sinir sistemi, görme fonksiyonları, deri yapılanmasını da kapsayan çeşitli rolleri vardır.
Vücut, farklı vitaminlere farklı miktarlarda gereksinim duyar. Farklı insanların farklı vitamin ihtiyaçları vardır. Çocuklar, yaşlılar ve hamile bayanlar gibi bazı özel rahatsızlığı bulunan insanlar günlük gıda alımında daha fazla vitamine ihtiyaç duyarlar.
İki sınıf vitamin vardır: yağda çözünen vitaminler (A, D, E ve K) ve suda çözünen vitaminler (B ve C). Alınması gereken miktardan fazla alınan yağda çözünen vitaminler insan vücudunda depolanabilirler, bu arada fazladan alınmış olan suda çözünen vitaminler vücuttan atılırlar. Bu, çok nadir olarak suda çözünen vitaminler için olabilen, ama genellikle çok fazla miktarda alınmış olan yağda çözünen vitaminlerin neden olduğu toksisite semptomlarının nedenidir. Diğer yandan, dokularda depolanmadığı için suda çözünen vitaminlerin vücutta eksiklik belirtileri kendini gösterir. Eksikliğinde görülen rahatsızlıklar baş ağrısı, deri problemleri, iştah kayıpları gibi basit problemlerden uzun süreli B1 vitamini kayıplarının neden olduğu beriberi veya uzun dönem C vitamini kaybı sebebiyle oluşan skorbüt adı verilen ciddi ve şiddetli seyir gösteren hastalıklara neden olabilirler. Bununla birlikte, şiddetli vitamin eksikliği gelişmiş olan ülkelerde pek görülmez. Fakat, popülasyonun birçok alt grubu için alınması gereken optimum miktardaki sapmalar belirebilir.
Vitaminler, meyveler, sebzeler, et ürünleri, balık ve süt ürünleri gibi tüm gıdalarda bulunurlar. Düzeyleri gıdanın çeşidine yada kullanım şekli ve işleme yöntemlerine bağlıdır. Uzun depolama süresi ve uzun işleme koşulları gıdadaki vitamin düzeyini azaltabilir.
Suda Eriyenler:
B vitamini: Eksikliğinde beriberi hastalığı görülür.
C vitamini: Eksikliğinde Skorbit hastalığı görülür.

Yağda Eriyenler:
A Vitamini: Eksikliğinde Gece Körlüğü görülür.
D Vitamini: Eksikliğinde Raşitizm denen hastalık görülür.
E Vitamini: Eksikliğinde kısırlık görülür.
K Vitamini: Eksikliğinde hemofili(kanın pıhtılaşmaması) görülür.
Suda çözünen vitaminler
Bu B grubu ve C vitaminlerini kapsar. Bu vitaminler, isimlerini ilk keşfedildikleri zaman kullanılan test tüplerinin üzerindeki B ve C etiketlerinden almışlardır. Sonraları, B vitamini içeren test tüplerinin içinde birden çok vitamin içerdiği tespit edilmiş ve daha sonra B1, B2, vb. vitaminleri diye adlandırılmışlardır.
8 adet B vitamini; karbonhidrat, yağ, protein metabolizmasında enzimlere yardımda ve DNA ve yeni hücre yapımında rol oynarlar.


Tiamin (B1 Vitamini)
Gereksinimler
Tiamin için tavsiye edilen günlük alım miktarı 0,5 mg/ 1000 kkal'dir. Bu, günlük ortalama gıda alım miktarının yaklaşık olarak 2000 kkal/ gün olduğu varsayılırsa, günde yaklaşık 1 mg'dır. Dengeli yiyecekler tiaminin yeterli miktarını sağlamalıdır. Enerjilerinin çoğunu şekerden veya alkolden sağlayan insanlarda tiamin yetersizliği görülür. Oruç tutan yada diyette olan insanlar 2000 kkal'lik diyette olduğu kadar tiamin aldıklarından emin olmalıdırlar.
En iyi kaynaklar
Domuz eti ve jambon, maya, karaciğer, tüm tahıllar, fındık, ayçiçeği tohumu, armut, karpuz, istiridye, yulaf ezmesi, buğday tohumu kadar iyi B1 vitamini kaynağıdırlar.
Eksiklik belirtileri
Beriberi uzun zamanlı tiamin eksikliğinin bir sonucu olabilir. Bu hastalık Uzak Doğu'da tiamince zengin olan pirinç kabuklarının ayrılması yoluyla parlatılmış pirinç tüketilmeye başladığı zaman keşfedilmiştir. Beriberi hastalığı sinir sisteminde hasarlanmaya ve kasın zedelenmesine yol açabilir. Diğer eksiklik belirtileri ise kalpteki ritim bozuklukları, kalbin durması, güçsüzlük, yürümede zorlanma, akıl karışıklığı, ve felçtir.
Riboflavin (B2 Vitamini)
Gereksinimler
Riboflavin için tavsiye edilen günlük alım değeri 0,6 mg/ 1000 kkal' dir. Bu günde 1,2 mg kadardır. Çocuklar ve hamile bayanlar büyüme gereksinimleri için ilave riboflavine ihtiyaç duyarlar.
En iyi kaynaklar
Peynir gibi süt ve süt ürünleri iyi riboflavin kaynaklarıdır. Bunun için, günlük gıdada bu öğelerin olması önemlidir. Brokoli, kuşkonmaz, ıspanak gibi yeşil sebzelerin ve tahılların çoğu riboflavin içerir.
Eksiklik belirtileri
Riboflavin eksikliği ile hiçbir hastalık ilgili değildir. Riboflavinin yokluğu deride kızarıklık, çatlaklar, ve göz ve dudak kenarlarında kızarıklık, ışığa karşı aşırı duyarlılık gibi semptomlara neden olabilir. Ayrıca ağız kenarlarında çatlaklara neden olabilir.
Bunları biliyor muydunuz?
Işık ve radyasyon etkisi riboflavini yok edebilir. Bu, sütün niye ışığı geçiren şişelerde nadiren satıldığının nedenidir. Bir diğer yönden, riboflavin ısıya karşı dirençlidir, bu nedenle pişirme riboflavini yok etmez. Riboflavin ayrıca E101 adıyla gıda katkı maddesi olarak kullanılır.
Niasin (B3 Vitamini)
Gereksinimler
Niasin için tavsiye edilen günlük alım miktarı 6.6 mg NE (niasin eşdeğeri) /1000 kkal veya günde 13 mg' dır. Bir niasin eşdeğeri (NE), teorik olarak önmaddesi triptofan tarafından teorik olarak yapılan niasini de içeren, gıdada mevcut olan niasin miktarıdır. 60 mg triptofan 1 mg niasin oluşturabilir.
En iyi kaynaklar
Zenginleştirilmiş ekmek, tahıllar ile et, kanatlılar ve balık da iyi niasin kaynaklarıdır. Mantar, kuşkonmaz ve yeşil yapraklı sebzeler en iyi niasin kaynaklarıdır.
Eksiklik belirtileri
Niasinin eksikliğinden olan pellegra hastalığı cilt rahatsızlıkları, mide bulantısı ve hafıza kaybı gibi semptomlara neden olur. Bu hastalık 1900' lü yılların başında Güney Amerika' da yaygındı. Daha başka eksiklik belirtileri ise iştahsızlık, zayıflık, baş dönmesi ve zihinsel bulanıklıktır. Deri, özellikle güneş ışığına maruz kalan bölgelerde karşılıklı simetrik deri iltihabı semptomları gösterebilir.


B6 Vitamini (Piridoksin, piridoksal, piridoksamin)
Gereksinimler
B6 vitamini koenzimlerinin amino asit metabolizmasında önemli rol almasından ötürü, günlük alımları protein alım miktarı ile doğru orantılıdır, çünkü proteinler amino asitlerden oluşurlar. B6 vitamini için önerilen günlük alım miktarı 0.16mg /g protein' dir. Bu, alınması gereken miktarın erkekler için günde 2.0 mg, bayanlar için 1.6 mg olduğu anlamına gelir.
En iyi kaynaklar
Et, balık ve kanatlı eti en iyi B6 vitamini kaynağıdırlar. Diğer kaynaklar ise patates, bazı yeşil sebzeler ve pembe meyvelerdir.
Eksiklik belirtileri
B6 vitamini alımı çok düşük olan insanlar güçsüzlük, alınganlık ve uykusuzluk gibi semptomlar gösterirler. Diğer belirtiler ise gelişme bozuklukları, zayıflatılmış motor fonksiyonlarıdır.
Folat (Folasin, folik asid, pteroilglutamik asid)
Gereksinimler
Folat için günlük alım değeri yaklaşık olarak 3 mg/kg vücut ağırlığıdır. Erkekler için günlük alım miktarı 200 mg, bayanlar için ise 180 mg olmalıdır. Folatın yüksek miktarı, hamilelik döneminde ve hücreler çoğaltıldığı zaman tavsiye edilir. Eksikliği sadece düşük alım miktarı ile değil, vitaminler için alışılmadık metabolik ihtiyaç durumunda ve çift taraflı absorbsiyon durumuyla da ortaya çıkabilir. Fazla miktarda alkol ve kalorisiz maddeleri tüketen insanlar maruz kalır. Ayrıca, hamilelik gibi hücre bölünmesiyle; kanser, deri hastalıkları folat alımı için ihtiyacını arttırır. Folat eksikliğinin diğer semptomları ise ishal ve bağışıklık sisteminin baskılanmasından olan sık görülen enfeksiyonlardır. Bu, halsizliğe sebebiyet vererek etkiler.
En iyi kaynaklar
Folat için en iyi kaynaklar sebzeler, özellikle yeşil yapraklı sebzelerdir. Aynı zamanda karaciğer de folat içerir. Et, süt, ve süt ürünleri düşük miktarda folat içerir.
Eksiklik belirtileri
Folat eksikliği anemiye sebep olabilir. Semptomları büyük, biçimsiz kırmızı kan hücreleri, yavaş DNA sentezidir. Bu aynı zamanda sadece folat eksikliğinden değil, B12 vitamini yokluğundan da olabilir. Folat eksikliğinin diğer semptomları ise ishal, bağışıklık sisteminin baskılanmasından dolayı görülen sık enfeksiyonlardır. Sinir sistemini etkiler, depresyona, akıl karışıklığı, bitkinliğe ve bayılmaya yol açar.

B12 Vitamini (Kobalamin)
Gereksinimler
B12 vitamini için günlük alım miktarı günde yaklaşık 2 mikrogram kadardır.
En iyi kaynaklar
B12 vitamininin tamamına yakını hayvansal ürünlerde bulunur. Vejetaryenler ise kendilerini bu vitamin eksikliğine karşı ekstra süt, yumurta tüketerek koruyabilirler. Bu, günde bir bardak süte veya bir yumurtaya karşılıktır. Sadece veganlar soya sütü veya B12 vitaminince zenginleştirilmiş çevrede yetişen mayalar gibi kaynaklara ihtiyaç duyarlar.
Eksiklik belirtileri
B12 vitamini eksikliği genellikle folat eksikliğinin neden olduğu anemiye yol açabilir. B12 vitamini olmadan, folat kırmızı kan hücreleri yapamaz. Herhangi bir eksikliğin semptomları, yavaş DNA sentezini gösteren büyük, bozuk kırmızı kan hücreleridir. Eksiklik ayrıca periferal sinir sistemini etkileyebilir. Ayrıca cilt hassasiyetine neden olabilir.

Pantotenik asid
Gereksinimler
Pantotenik asit için tavsiye edilen günlük alım miktarı yoktur. Tahmin edilen güvenilir ve gerekli alım miktarı olarak günlük 4 ile 7 mg arası belirtilmiştir.
En iyi kaynaklar
Pantotenik asit bir çok gıdada bulunur. Et, balık, kanatlı ve tüm tahıllı bitkiler ve sebzeler en iyi kaynaklardır.
Eksiklik belirtileri
Eksiklik belirtileri seyrek ve kusma, uykusuzluk ve yorgunluk şeklindedir.
Biotin (B8 Vitamini)
Gereksinimler
Biotine çok küçük miktarlarda ihtiyaç vardır. Bu yüzden biotin için önerilen günlük alım miktarı yoktur. Tahmin edilen güvenli ve yeterli günlük alım miktarı 30-100 mg' dır.
En iyi kaynaklar
Biotin bir çok gıdada bulunur. Eksikliği çok çeşitli beslenen insanlarda görülmez.
Eksiklik belirtileri
Biotin eksikliği azdır ve yapay yolla beslenen hastahanelerdeki hastalarda görülür. İştahsızlık, mide bulantısı, güçsüzlük ve yorgunluk gibi belirtileri vardır. Eksikliği gidermek için ekstra dozları hastalara verilebilir.
C Vitamini
Gereksinimler
C vitamini için önerilen günlük alım değeri 60 mg' dır, fakat kişiden kişiye değişir. Yanıklar, enfeksiyonlar gibi fiziki stresler, ağır metal zehirlenmeleri, sigara içilmesi, bazı ilaçların (aspirin, barbituratlar gibi) uzun süreli kullanılması, vücudun C vitaminine olan ihtiyacını arttırır. Sigara içenler günlük yaklaşık 100 mg C vitaminine ihtiyaç duyarlar.
En iyi kaynaklar
Turunçgiller C vitamininin iyi kaynağıdırlar. Brokoli, yeşillikler, lahana ve çilek yüksek miktarda C vitamini içerir. Tam tersine sütte ve ette çok düşük miktarda C vitamini vardır.
Eksiklik belirtileri
C vitamini eksikliğinin ilk belirtileri, diş çevresinde kanama ve deri altındaki kapilerlerin hemorojik hasarlar oluşturarak kırılmasıdır. C vitamininin asıl yokluğu sinir ve kas sisteminde görülür. Ağrı depresyon gibi belirtilere yol açarlar. İleri semptomları bayılmaya yol açar. C vitamininin fazla miktarı alınırsa vücut ihtiyaçtan fazla vitamini atar.

NÜKLEİK ASİTLER
Nükleik asitler hücrenin en önemli organik bileşikleridir.Nükleik asitlere bu ismin verilmesinin nedeni su içindeki süspansiyonlarının asit reaksiyon vermesindendir. Nükleik asitler bütün canlılarda deoksiribonükleik asit (DNA) ve ribonükleik asit (RNA) biçiminde bulunurlar.
Ökaryotik hücrelerde DNA başlıca nükleusta bulunur.Sitoplazmada ise DNA az miktarda mitokondri ve kloroplast içinde bulunur.
RNA hücrede hem nükleus hem de sitoplazmada bulunur. Sitoplazmada ribozom yapısının büyük bir kısmını oluşturur, ayrıca mitokondri ve kloroplastta da RNA vardır.
DNA molekülünün yapısı:
DNA molekülü, sarmal şekilde kıvrılmış, merdivene benzer bir yapıdadır.Merdiven kenarlarını şeker (deoksiriboz) ve fosfat molekülleri, basamaklarını da organik bazlar oluşturur.Karşılıklı yer alan nükleotit zincirinde, her zaman guanin sitozinin, adeninde timinin karşısına gelir.

A = T G = S
T = A S = G

RNA molekülünün yapısı:
RNA çok sayıda nükleotidin tek sıra hâlinde yan yana dizilmesi sonucu oluşur.RNA molekülü riboz, fosfat grubu ve organik
bazlardan oluşur.Organik bazları adenin, guanin, sitozin ve urasildir.

1.Mesajcı RNA (mRNA): DNA’da bulunan kalıtsal bilgiyi sitoplazmadaki ribozomlara taşır.
2.Ribozomal RNA (rRNA): Proteinlerle birlikte ribozomların yapısını oluşturur.
3.Taşıyıcı RNA (tRNA): Hücre içindeki amino asitleri tanır ve bunları ribozomlara taşır.

AMİNO ASİT

* Amino asitler hem asit hem de baz özelliktedirler. Yani amfoterdirler.
* Amino asitleri birbirine bağlayan bağlara Peptit Bağ denir.
Aminoasit+.......+aminoasit ---->polipeptit ----> protein+(n-1)H2O
R(Değişken Grup)
I

NH2(Amino grubu)--------C-------COOH(Karboksil Grubu)
(Amino Grubu)
I
H(Hidrojen Grubu)
ENZİMLER

Biyokimyasal reaksiyonu hızlandıran ve reaksiyon sonunda değişmeden çıkan organik katalizörlerdir.Enzimler aktivasyon enerjisini düşürerek reaksiyonu hızlandırırlar.
Enzimlerin Yapısı:
2'ye ayrılırlar.
1)Apoenzim(Esas) Kısım: Proteinlerden oluşur.
2)Yardımcı Grup: Vitamin(Koenzim) ve metal iyonlardan (Kofaktör) oluşur.

Apoenzim + Koenzim = Aktifenzim
Apoenzim + Kofaktör = aktifenzim
Enzimin etkilediği maddeye SÜBSTRAT denir.
Seni Unutmadık Barış Akarsu

Çevrimdışı ManSpider111

  • 1. SINIF ÜYE
  • *****
  • İleti: 21.601
  • Puan 1277
  • Cinsiyet: Bay
  • Dünyanın En Çok Mesaj Gönderen ÜyesiNİN BABASI ;D
    • Profili Görüntüle
ORGANİK BİLEŞİKLER
« Yanıtla #1 : 15 Ekim 2007, 17:14:56 »
BAŞKA Bİ KAYNAK ;


Organik Moleküller Nelerdir
Karbonhidratlar,proteinler,yaglar ve vitaminlerdir.cansız ortamda bulunmayıp ancak canlıların vucudunda üretilirler(günümüzde teknolojinin gelişmesi ile bazı vitaminler fabrikalarda sentetik olarak üretile bilmektedir.)bütün organik besinlerin temel yapısını karbon atomları oluşturur.cogunda karbonun yanında oksijen ve hidrojen de bulunur.karbonhidrat,yag ve proteinler enerji elde edmek için kullanılabilir.hücre zorunlu kalmadıkca,proteinleri enerji kaynagı olarak kullanmaz.


 

 

Çünkü proteinlerin esas görevi hücre dolasıyla canlı yapısına katılmak ve enzim olarak görev yapmaktır.bu 3 temel besinin enerji verimliligi farklıdır.1 gr karbonhidrat yakılınca 4,2 k.cal,1 gr protein yakılınca 4,3 k.cal ve 1 gr yag yakılınca 9,5 k.cal nerji acıga cıkarırlar.hücrelerde bu enerjinin bi kısmı ATP`nin baglarına aktarılırken bir kısmıda ısı olarak ortama verilir..böylecehem vucud ısısı oluştururlur hemde kimyasal reaksiyonlar için enerji saglanır. 1. KARBONHİDRATLAR


Bütün hücrelerin en önemli enerji kaynagıdır.Genel formülleri(CH2O)n ile gösterilir.Bu formülde glikoz için "n" yerine 6 yazarsak.C6,H12,O6,,olur.solunum ürünleri H2O ve CO2 dir. karbonhidratlar,bitkilerin hüçre çeperinin yapısını oluşturarak,bütün canlı hüçrelerden zarın yapısına katılarak,DNA ve RNA da bulunarak yapısal fonksiyon da görürler.Yapısındaki şeker molekülünün sayısına göre üç çeşit karbonhidrat vardır.                                                                                               


A. Monosakkaritler ( tek şekerler):Basit şekerler de denir.İçerdikleri karbon atomu sayısına göre,6 karbonlu olanlar(heksozlar);Glikoz,fruktoz ve galaktoz`dur.5 karbonlu olanlar ise(pentozlar) Riboz ve deoksiribozdur.monosakkaritler,disakkarit ve polisakkalitlerin yapı taşı(monomeri)dırlar.


Glikoz : serbest olarak bal,üzüm ve incirde bol bulunur.Bütün polisakkaritlerin yapısını oluşturur.                                                                                                                       

Fruktoz:Bal ve olgun meyvelerde bol bulunur.Bunun için meyve şekeri denir.                 

Galaktoz:süt ve süt ürünlerinden bol bulunur .süt şekeri denir .Bunun  için hayvansal bir besin maddesidir.                                                                                                                 

Riboz:RNA nın,ATP nin ve bazı enzimlerin yapısında bulunur.Deoksiriboz ise DNA nın yapısında bulunur.                                                                                                               

B.Disakkaritler:(çift şekerler):iki monosakkaritin birleşerek meydana getirdigi şekerlerdir.Bu birleşme sırasında su açıga çıkar.Bu tip reaksiyonlara dehidrasyon sentezi denir. Dehidrasyonun tersi olan su ile parçalanma reaksiyonlarına ise hidroliz denir.Disakkaritler ancak sindirildikten sonra hücre zarından geçebilirler.       

C.Polisakkaritler:(Çok şekerler):Çok sayıda glikozun glikozid bağlanması sonucu oluşurlar.yani glikozun dehidrasyon senteziyle oluşmuş polımerlerdir.                         

Glikoz+Glikoz+…….+Glikoz___ polisakkarit+(n_1)H2O                                                         

Hepsi ayı yapı maddesinden oluştuğu halde fiziksel ve kimyasal özellikleri farklıdır.Çünkü, glikoz moleküllerinin birbirine bağlanma biçimleri farklıdır.                       

Nişasta  Bitki hücrekerinde karbonhidratların depo şeklidir.Çok sayıda glikozdan meydana gelir.Hayvan hücrelerinde bulunmaz . Suda çok az erir. Bağırsak epitelinden doğrudan doğruya kana geçemezler.Hayvanların çoğu sindirerek enerji hammaddesi olarak kullanır .                                                                                                                 

 Selüloz: Bitki hücrelerinde hücre çeperinin yapısını oluşturur. selülozu oluşturan glikozlar birbirlerine ters bağlandıkları için memeli canlıların sindirim sistemlerinden    salgılanan enzimlerle  yapıtaşlarına ayrılmazlar . suda erimez. Bağırsak epitelinden doğrudan kana geçemez.Geviş getiren memelilerde ,bazı kuşlarda ve termitlerde (beyaz karıncalar)sindirilerek kullanılır.Ağaçların yapısının yaklaşık %50 si selülozdur.                                                                                                                                     

Glikojen:Hayvan, insan, mantar ve bakteri hücrelerinde bulunur ve hayvansal nişasta da denir .En fazla karaciğer ve kaslarda bulunur.Hayvanların en  hızlı kullandığı yedek enerji deposudur.Suda çözünür.                                                               


2.YAĞLAR

 

(Lipidler)                                                                                                                   

Lipidler C,H,O atomlarından meydana gelir.Bazılarında fosfor ve azot gibi elementler de yer alabilir. Yapısındaki oksijen oranı şekerlerden azdır.Yapılarında yağ asitleri , gliserol ve başka bazı maddeler bulunur.Yağlar suda ya hiç  çözünmez ya da çok az çözünürler.Aseton, eter, kloroform,benzen ve alkol gibi organik çözücülerde çözünürler. Hücrede enerji yapı maddesi olarak (hücrezarı)kullanılır.ayrıca deri altında ısı kaybının önlenmesinde ve hayvanlarda çeşitli organların dış kısmının korunmasında görevlidir.solunumla yakılmaları(oksidasyonları)sonucunda fazla miktarda metapolik su acıga cıkarırlar bunun için özellikle kış uykusuna yatan uzun süre göç eden ve suyun az oldugu ortamlarda yaşayan hayvanlarda iy ibir depo ve enerji ham maddesidirler.Aynı zamanda hafif oldugundan  uçmada havyana avantaj saglarlar.Yagların  yakımı ve kullanımı uzun sürdügünden hücrelerde enerji kaynagı olarak karbonhidratlardan sonra tercih  edilirler.En önemli lipidler yağ asitleri, yağlar(nötr yağlar) fosfolipidler ve steroidlerdir.


 Yağ asitleri:en basit lipidler olup,uzun karbon zincirlerinden oluşurlar. Karbonlar arasındaki bütün bağlar tekli ise doymuş,çift bağ varsa doymamış yağ asitleri diye adlandırılırlar. Genellikle sıvı yağlar bitkisel kaynaklı olup.doymamiş yağ asitleri içerirler .katı yağlar   ise genellikle hayvansal kaynaklı olup, doymuş yağ asitleri içerirler.Doymamış yağların yüksek sıcaklık ve basınçta  hidrojenle  doyurulmasından margarinler elde edilir.                                                                                   

Steroidler: zarların yapısına katıldığı gibi vitamin ve hormon olarak da görev alırlar.       

Fosforlipitler: hücre zarının yapısına katılan ve fosfor içeren yağlardır.                         

Nötral yağlar:yağların en önemli depo şeklidir.Bir gliserol molekülünün üç yağ asidine bağlanması sonucu oluşurlar.                                                                                 

3 Yağ asidi+1 Gliserol____Yağ+3H2O                                                                                         

Yağ asitleri gliserol ile ester bağlarıyla bağlanır ve su açığa çıkarırlar (dehidrasyon sentezi) Bir gliserole bağlanan yağ asitleri aynı olabileceği gibi farklı da olabilir.  Bundan dolayı yağların birçok türevi meydana gelmiştir.                                                   

 

3.PROTEİNLER:                                                                                       


Proteinler hücrede ribozomlarda sentezlenir.Hücrenin en önemli organik bileşiklerindendir. yapısında karbon (C), Hidrojen (H),oksijen(O),azot(N) ve bazılarında bulunanek olarak kükürt (S) ve fofor (P) da  bulunabilir.Protein moleküllerinin yapısına 20 çeşit amino asit bulunur. Herbir amino asitte amino grubuyla (HN2) karboksil (COOH) grubu aynıdır.Amino  asitlerde radikal grubu (R)farklıdır.Dolayısıyla 20 çeşit amino  asitte 20 farklı R grubu bulunur. İnsanlar bu amino asitlerden bir kısmını sentezlerken, bir kısmınıda hazır olarak alırlar.Diş ortamdan alınan amino asitlere temel  amino asitler denir.Bir organizmanın kuru ağırlığının yaklaşık %50 sini proteinler meydana getirir. Diğer besin maddelerinden farklı bir özelliği sahip olup, hücrede DNA tarafından sentezlettirilen tek moleküldür.Protein molekülleri her canlı türüne hatta bireye özgü olup antijen özelliği gösterirler.Yani farklı özelliğe sahip bir canlıya aktarıldıklarında antikor oluşumuna neden olurlar.Günümüzde doku ve organ nakillerinin başarısızlıkta sonuçlanmasının  nedeni proteinlerin bu özelliklerinden doleyıdır.Doku aktarımlarının başarıyla sonuçlanabilmesi için daha  çok protein yapıları benzer  kişiler seçilmektedir.Solunumla ancak zor durumlarda yakılırlar. solunum ürünü olarak H2O, üre,ürik asit,H2S, CO2 ve NH3 gibi artıklar oluştururlar. Bütün amino asitlerde karboksil ve amino grubu bulunduğu için proreinler ve amino asitler hem asit hem baz özelliği gösterirler.Proteinler  n  sayıda amino asitin peptit bağları ile  birleşmesinden oluşurlar.                                                                                                         

A.asit+……..+A.asit_____ protein (polipeptit) + (n_1) H2O                                                     


Proteinlerdeki amino asitler birbirine bağlayan bağa peptid bağı denir . peptit bağı 1.amino asitin karboksil grubu ile 2.amino asitin amin grubu arasında meydana gelir ve bu sırada bir su açiğa çıkar. peptit bağlarının tümü aynıdır.Proteinlerin birbirinin farklı özellikte olması içerdikleri  amino asitlerin sayısına , çeşidine, dizilişine ve amino asittin kullanılma miktarına bağlı olarak değişir.            H    H   O                                 H    H     O                      '     '     ''                                  '      '      ''                    H—N—-C—C—–(OH+H)———-N—-C—-C—OH——Dipeptid+H2O                 '                                                 '                                                       R1                                              R2                                                                                                                                                                                                                                             


Proteinler yapıcı ve onarıcı moleküllerdir.Az miktarda da enerji verici olarak kullanılırlar.Organizmalar ancak uzun süen bir açlıkta, proteinlerini solunumda fazlaca yıkmaya başlarlar.Bu durumda hücrelerin protein sentezi protein yıkımından sentezlemek zorundadır.Çünkü proteinlerdeki amino asit sırasını DNA belirler. Hücrede oluşan proteinlerin bir kısmı enzim,bir kısmı hormon. bir kısmı antikor,bir kısmı iseyapısal görevler yapmak üzere özelleşmişlerdir. yapısal proteinler hücreninçeşitli organellerinin yapısında da bulunur. Hücre zarının yapısında lipoprotein glikoprotein gibi farklı protein bileşikleri  vardır.                                                 

4. VİTAMİNLER:Vücutta düzenleştirici fonksiyon görürler.Bazıları enzimlerin yapısına katılır. Sindirime uğramazlar.sindirim sisteminden doğrudan kana emilirler.Vücutta enerji verici olarak kullanılmazlar.Yeşil bitkiler ihtiyaç duyduklraı vitaminleri kendileri sentezlerler.İnsanlar ve hayvanlarda vitamin senteziçok azdır. Sadece bazı provitaminleri gerçek vitaminlere çevirebilirler.Örneğin deride D vitamini, kracigerde A vitaminin sentezlenmesı.Çoğu vitaminleri dışardan hazır almamız gerek.  Vitaminlerin çok az miktarda bile etkili olurlar,eksikliklerinden çeşitli aksaklık ve hastalıklar ortaya çıkar.çogu zaman vitamin alınınca ilgili aksaklık geçer.Ancak gelişme dönemindeki aksamalar kalıcı sonuçlar dogurabilir. Vitamin adı                Önledigi aksaklık  A vitamini  ———-> Gece körlügü D vitamini  ———-> Raşitizm(kemiklerde bozukluk) E vitamini  ———-> Kısırlık ve üreme bozuklugu K vitamini  ———-> Kanın pıhtılaşmaması B vitamini  ———-> Beri beri kansızlık  C vitamini  ———-> Skorbit(diş etlerinde kanama) Vitaminler suda ve yagda olmak üzere 2 ye ayrılır. A,D,E,K vitaminleri yagda çözülürler.Biraz daha uzun süre bozulmadan kalabilirler.Bunun için Karacigerde depolanırlar.


B grubu vitaminleri ve C vitamini suda çözülür.uzun süre bozulmadan kalamazlar.Özellikle C vitamini taze alınmalıdır.Isıtmakla,bekletmekle,metallere temasla degerlerinden  kaybederler.Depolanmazlar,fazlası atılır
Seni Unutmadık Barış Akarsu