Gönderen Konu: CHP İstanbul'da nasıl kazanır  (Okunma sayısı 767 defa)

Çevrimdışı sir_safak

  • 1. SINIF ÜYE
  • *****
  • İleti: 13.165
  • Puan 2381
  • Cinsiyet: Bay
  • ST golcü :=)
    • MSN Messenger - caring.safak@hotmail.com
    • Profili Görüntüle
    • E-Posta
CHP İstanbul'da nasıl kazanır
« : 25 Ocak 2009, 10:40:57 »
1960'tan bu yana iki kez üst üste İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığını kazanan kimsenin olmadığına dikkat çeken Hürriyet yazarı Yalçın Doğan, bu seçimde de geleneğin bozulup bozulmamasının CHP teşkilatının çalışmasına bağlı olduğunu yazdı. 

50 YILDIR ÜST ÜSTE KAZANAN YOK
Aksi ne görülüyor, ne duyuluyor. 1960’dan bu yana, bu böyle. Elli yıldır, İstanbul’da iki kez üst üste seçim kazanan, iki kez üst üste belediye başkanlığı yapan hiç kimse yok.

27 Mayıs 1960 sonrasında üçü asker, biri sivil dört belediye başkanı atanıyor. İhtilal var, seçim yok, atama var. Sırayla: Orgeneral Refik Tulga, Albay Şefik Erensü, Albay Turan Ertuğ. Sivil kökenli Necdet Uğur.
1963’teki seçimi Haşim İşcan (CHP) kazanıyor. 68’de Fahri Atabey (AP), 73’te Ahmet İsvan (CHP), 77’de Aytekin Kotil (CHP).

12 Eylül gelip çatıyor. Belediye başkanları yine atama ile. 1980-84 arasında İsmail Hakkı Akansel, Ecmel Kutay, Abdullah Tırtıl.

84’te Bedrettin Dalan (ANAP), 89’da Nurettin Sözen (SHP), 94’te Tayyip Erdoğan (RP), 99’da Ali Müfit Gürtuna (FP) ve 2004’te Kadir Topbaş (AKP). 94’te Tayyip Erdoğan’ın rakibi, CHP adayı Ertuğrul Günay. Şimdi AKP’li ve Kültür ve Turizm Bakanı olan Ertuğrul Günay. Hayat böyle. Günay ancak yüzde bir nokta dört oy alabiliyor.

Şimdi Topbaş AKP’den yine aday. Bu bir ilk. Karşısındaki güçlü rakip CHP’den Kemal Kılıçdaroğlu. İstanbul’u on beş yıldır RP, FP, AKP aynı ve aynı kökenden gelen partiler yönetiyor. Bu partiler oylarını on beş yıldır, bir zamanlar sosyal demokratların kalesi olan varoşlardan alıyor. Dinci partiler varoşları teslim alıyor. Bu işin sırrı var. Örgüt ve çalışmak, örgütlü çalışmak ve bire bir halkla buluşmak. Varoşları ele geçirmek çalışması 1995-97 arasında başlıyor. Tayyip Erdoğan döneminde.

Bakın nasıl çalışıyorlar:
"İki yılda partiye iki yüz binden fazla üye kaydediliyor. 3 bin 465 seminer, 1572 konferans, 1564 video gösterisi düzenleniyor." (Ali Eşref Turan, Türkiye’de Yerel Seçimler, s.306).

YÜZ YÜZE
O dönemde örgütlü çalışmanın çok daha çarpıcı bir yönü var. "Evlere düzenlenen sohbet sayısı 14.231, doğum ziyareti 3.740, taziye ziyareti
4.215, evlilik töreni 2.656, çay sohbeti 18.628, piknik 310 kez, sinema 210 kez, 75 kermes, ayrıca beceri kursları, okul, hastane ve esnaf ziyaretleri". (a.g.k., aynı yerde).

İyi günde de, kötü günde de, belediye halkın yanında. Bilanço müthiş.
"Bu ve benzeri faaliyetler sonucu, İstanbul’da belediye bir milyon 226 bin 575 kişiye ulaşıyor, birebir, yüz yüze". (a.g.k., aynı yerde).

İstanbul’da varoşlara temel böyle atılıyor. Bu faaliyetler hiçbir zaman eksilmiyor, tersine çeşitli biçimde hızlanıyor.

SANDIĞA GÖTÜRMEK
İstanbul’u şimdi AKP’den almak için tek yol var. Reçete ortada. Gidilebildiği kadar, tek tek insanlara gidilecek, ulaşılabildiği kadar, birebir insanlara
anlatılacak. Yüz yüze, örgütle ve örgütlü olarak.

Yoksa, iki TV kanalında üç laf, üç-beş gazetede sekiz-on cümle ile seçim kazanmak mümkün değil. Elbette medya da, kitlesel ulaşımın parçası. Ama, seçim kazanmak yüz yüze ve birebir görüşmekten geçiyor.

Kılıçdaroğlu’nun bir şansı daha var. İstanbul’da 2004’te AKP ile CHP arasında 700 bin fark var. Ama:

İki milyon seçmen sandığa gitmiyor. CHP’nin görevi iki milyon seçmenin hiç olmazsa yarısını sandığa götürmekten geçiyor.

Gitmeyenler AKP’li değil. AKP’liler gidiyor ve oylarını kullanıyor.

Ben CHP İstanbul Örgütünü burada göreceğim. Çok şişirilen il başkanı Gürsel Tekin’in boyunu, bosunu burada göreceğim.

Sandık başına çekilecek her oy, gerçekte CHP’ye bir oy.